En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
 
Kick Ass 2 (2013)


Serinin ilk filmini izledikten yarım saat sonra ikinci filmini izlemeye koyuldum, uzun zamandır film izlemiyordum, 2 saat oturmak işime gelmiyordu fakat ortada bir açlık vardı ve bu seri gerçekten ayrı bir yer edindi.

Filme gelirsek, keşke olmasaydı dediğin çok bölüm vardı, ilk filmde beklenmedik şekilde sıradışı şey azdı, bu filmde bayağı uçmuşlar ve artık bir Chloë Grace Moretz fanıyım gerçekten etkiledi beni yani, ama 2. filmde çok dövüş sahnesi yoktu olsa sabaha kadar izlerdim heralde, gerçekten hayran kaldım. İlk filmde çocuktu 3 senede bayağı büyümüş.
Tavuk kesermiş gibi insan kesiyorlardı, hikayede biraz garipti bilmiyorum ilk filmi andım açıkcası. Ama kadro okadar hayran bıraktı ki kötü diyemiyorum.


Sonunda yine mesajı verdi, gerçek kahramanlara ihtiyacımı var diye gerçek hayattan bahsediliyordu, gerçek insanlardan -dürüst,onurlu yardımsever insanlardan ^^ Sonda bir kesit vardı anlaşılan o ki 3. filmde yakındır.
Küçük bir edit: Chloe 3. film için yokum demiş, o yoksa bende yokum.



IMDb Puanı: 6.7
Sinemalar.com: 8

İlk filme 8.5 puan vermiştim, bu film onun aşağısındaydı bariz şekilde normalde 7.5 gibi düşünüyordum ama okadar hayran kaldım ki az puan veremeyeceğim, aynen devam.

Benim Puanım: 8

 
Son düzenleme:

Filmle ilgili yorumum için tıklayın.
 

Komedinin ve aksiyonun birleştiği çok iyi bir filmdi. Konu olarak biraz basit olsada bence oyuncular bu açığı kapatmışlar. Film boyunca Kevin Hart'ın bazen cesur bazende korkak halleri insanı güldürüyor
Ice Cube reyizinde umursamaz tavırları filan baya güldürdü


Özellikle Kevin Hart'ın vurulduğunu gördükten sonra ki tepkisi sesli güldürdü
Bide silahla ateş edip geri tepmesi çok iyiydi


Komedi aksiyon filmleri sevenler için müthiş bir film, bence izleyin


8.5/10
 

Konu olarak bana hitap etmeyen bir filmdi. Ama başrolü Scarlett Johansson olunca gerisi önemli değildi. Film belgesel, bilim kurgu ve birazda aksiyon türünde devam etti. Süresi kısa olduğu için pek sıkılmadım.

Scarlett Johansson'un 4-5 filmini izledim ama en iyi oyunculuğunu burda göstermiş tek kelimeyle kusursuzdu. O olmasaydı filmin bu kadar ilgi çekeceğinide sanmıyorum açıkcası, hem oyunculuğuyla hemde güzelliğiyle büyülüyor insanı.

Morgan Freeman'da pek aktif bi rolde olmamasına rağmen iyiydi.

8/10
 

Filmi canım sıkıldığı için izledim.Konusu iyiydi.Birde başrolü Angelina Jolie olduğu için hemen izledim.Her ne kadar mantık hatası varsada bazı yerlerinde güzel filmdi.Angelina Jolie güzelliğiyle büyülüyor insanı.Bu arada gözleri güzelmiş gözlerine yakın çekim yapıldığında farkettim.
Ama gizem unsuru koymamışlar.Katil daha ilk anda ortaya çıkıyor.Oyunculuklar dersek Angelina Jolie dışındakilerin hepsi orta seviyede.Filmi Angelina Jolie tek başına götürüyor

Katil ilk anda sorgu ordasında ortaya çıktı.Seyircinin gözünün içine basa basa katili gösterdiler.Onun için gizem faktörü ortadan çıktı.Ethan Hawke`nin performansını beğendim.İyi oynamış psikopat katil rolünü.

Sonu şaşırttı diyebilirim

6.810
 
Son düzenleme:

Daha önce filmin hemen hemen yarısını izlemiştim ama devam etmemiştim. Kaldığım yerden devam ettim ve çok iyiydi. Aslında durağan tarafları da vardı ama genel olarak iyiydi. Özellikle de son sahneleri.

Kopuk bir aile ve sonrasında gelişen olaylar. Özellikle son sahnelerde "işte budur" dedirtti. Yapılmak istenen dışa vuruldu. O sahneler başkaydı.

Steve Carell'in tarzı çok iyiydi de, karakteri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Filmdeki küçük gün ışığı olan Abigail Breslin ile aynı yaşta olduğumu farkettim. Kendisini zamanla adını sıkça duyacağımı düşünüyorum.

8/10
 

Leon'daki Jean Reno'nun olmasından dolayı izlemeye karar vermiştim ve kararımdan pişman olmadım. Kısa süresine rağmen, çok şey anlatabilen bir filmdi. Bir aptal, ne kadar akıllı olabilir ya da aptal, gerçekten aptal mı? Öyle bir işleyiş vardı.

Ruby (Jean Reno) sonradan açıldı ama iyi açıldı. Quentin (Gérard Depardieu) baştan sona güldürdü. Hatta izlerken Quentin için "bu kadar da olmaz" dedim. Kısa sürede bir filmde çok şey anlatmak büyük iştir ve filmde bu vardı.

7/10
 

Açıkcası filmi zor bitirdim. Gece izlememinde katkısı var tabi ki ama özellikle ilk yarım saatini zorla bitirdim. Gündüz izleyince, ancak bitirdim filmi. Biraz sıkıcıydı. Sonradan açıldı ve açıldığında hareketlilik kazandı.

Jodie Foster'ın o dönemdeki güzelliği ve başarılı oyunculuğu göz kamaştırıyor. Anthony Hopkins de çok başarılıydı, özellikle ses tonu çok etkileyiciydi.

Gerilimi iyi yansıtıldı ve psikolojik açıdan etkilediği oldu. Özellikle son sahneleri etkileyiciydi. İlk yarım saati saymazsak, özellikle son yarım saati sayarsak, iyi bir filmdi.

7/10
 

Çok etkileyici bir filmdi, her ne kadar neler olacakları tahmin edebilsem de. "Zengin kız fakir oğlan" hikayesine girip, bambaşka boyutlara ulaşıp, "işte budur" dedirten bir filmdi. Duygusallık var, samimilik var, "aşk budur" dedirtmek var, var da var. Sıkıcılık desek, o yok.

Film hakkında;
Noah ile Allie'nin tanışması, sonrasında yaşananlar, birbirinden kopamamalar ve sonunda birbirine bulmalar. Etkileyici bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle son sahnesi etkileyiciydi. Tam bitmesi gerektiği gibi bitti. Filmin büyüsü de bozulmamış oldu.

Ryan Gosling ile Rachel McAdams da uyum vardı. Rachel McAdams'ı güzel ve sempatik buluyordum, bu filmde de bunu gördüm. İki oyuncuda iyiydi.

8.5/10
 

Filmi izlerken sıkılmak diye bir şey yok. Baştan sona "bu neyin kafasıdır" diyerek izledim. Çünkü, çok farklı bir kafayla çekilmiş bir filmdi. Bu yönden Edgar Wright'i kutlamak gerek.

Filmde absürd vardı, mistik öğeleriyle öne çıktı ve baştan sona farklılıkla öne çıktı. İçinde sinema sektörüne göndermeler de vardı. Oyuncularında iyi olduğunu söylemek lazım. İyi bir gençlik filmi. Kafa olarak farklıydı.

7.5/10
 

İlginç bir giriş oldu, tanışma hikayesi ve sonrasında yaşananlar. Sıkıcı değildi yani, eğlenceliydi.

Filmde Kirk'te bildiğin kendimi gördüm. İçine kapanık, özgüveni olmayan, her şeyi elini yüzüne bulaştıran gibi gibi. Molly de ulaşılamayan bir hedef, en azından Kirk'e göre öyleydi. Burada daha çok erkek değil, kadın adım atıyor. Net bir mesaj verildi; özgüveni olmayan, kendisine saygısı olmayan insan, hiçbir şekilde, hiçbir şeyde öne çıkamaz, yarı yolda kalır.

Jay Baruchel iyiydi, Alice Eve de öyleydi ve güzeldi. Genel olarak iyiydi yani. Gençlik filmi tadında, sıkılmadan izlenecek tarzda bir film.

7/10
 
Kaptan Amerika: Kış Askeri

İlk filmini de sevmiştim, bu bölümü de güzeldi. Aksiyon açısından ilk filmden daha iyi, gerçekten çok kaliteli aksiyon sahneleri vardı.

Ama yine de ne bileyim ben ilk filmini daha beğendim. Onu daha zevkle izlemiştim ama bunda biraz sıkıldım gibi. Yine de fena değildi.

6.7/10
 

Filmi bu kadar özel kılan, pokeri konu etmesiydi. Giriş cümlesindeki "Poker masasında ilk yarım saatte yolunacak enayinin kim olduğunu anlayamazsanız, o enayi sizsiniz demektir." repliği bile filmi izlemek için yeter.

Sadece poker üzerine kurulu olduğu için arada sıktığı oldu. Bir de tek bir karakter üzerine kurulu bir şekilde ilerlemesi de var. Genel olarak iyiydi diyebilirim. Heyecanlandırdığı sahneler oldu, hele ki son sahne. Kazanmak ile kaybetmek arasında derin bir uçurum iyi işlenmiş.

Matt Damon, Edward Norton ve Gretchen Mol gibi önemli isimler rol alıyor filmde. Matt Damon üzerine kuruluydu film zaten ama Edward Norton da iyiydi, Gretchen Mol da.

8/10
 

Konusu itibariyle ilgimi çekmişti hemen, hemen izlemeye koyuldum. Filmin konusundan eğlenceli bir şey çıkacağı belliydi, ki aynen öyle oldu. Sıkılmadan izlenecek tarzda bir film.

Reenkarnasyon'u anlatıyor diyebiliriz, öyle bir işleyiş vardı. Filmi keyifli ve eğlenceli yapan da buydu. Öyle bir ilerledi ki; bazı yerlerde kahkaha attım.

Robert Downey Jr.'ın 24 yaşındaki hali ile ve çok iyi performansıyla karşı karşıyaydım. Çok iyi performans sergiliyordu. Filmi bu kadar iyi ve eğlenceli yapan performansı zaten.

7.5/10
 

Sporla alakalı bir filmdi. Aslında spordan çok, taraftarla, holiganlarla alaklı bir filmdi. Daha çok saha içini gösterilen filmlerde, şimdi saha dışını gösteriyordu. Taraftarların arasındaki büyük rekabet vardı. Kavga, dövüş. Etkileyici bir filmdi.

Matt Buckner'ın hayatı öğrenmesini konu ediyor ve öğrendikten sonrasını. Amerika'dan, İngiltere'ya taşınınca hem kendi hayatını, hem de oradakilerin hayatını tümden değiştiriyor. West Ham United'ı (GSC) konu ediyordu yani. Filmin özellikle son sahneleri iyi.

Elijah Wood performans bakımından biraz sönük kalıyor. Sonlara doğru performansı daha iyiydi. Daha çok Charlie Humman performansıyla öne çıkıyor.

8/10
 
K-Pax

Severim böyle insana beyin fırtınası yaptıran, açık kapı bırakan filmleri. Oyunculuklar, müzik, kurgu harika. Roman okuyormuş tadı verdi, insanı rahatlatan cinsten.

Sonu 'Pi nin Yaşamı' filmi gibi açık kapı bırakılmış ama bence Prot'un uzaylı olduğu aşikar. Benim tahminlerim şunlar;

1) Boğularak intihar eden adamın (ölüp ölmediği bilinmiyor) bedenini kullandı. Çünkü Robert tam Prot'un dünyaya iniş yaptığı gün intihara kalkışmış.

2) İnsanın Ultraviyole Işığını görmesi imkansız ama Prot görüyordu. Peki Robert"ın bedenini kullanmışsa ki Robert da insanoğlu sonuçta. Nasıl olur?

Bence Prot'un zihni ya da her neyiyse işte o Robert'ın vücuduna girdiğinde vücudu etkileşime geçiyor ve o ultraviyole ışığını anca o şekilde görüyor.

3) Prot, Robert"in bedenine girmiş olsa da Robert"ın zihninden tam olarak kurtulabilmiş değil. Ara ara zihin karışıklığı meydana gelebiliyor ve fıskıye örneğindeki gibi Robert'ın yaşamına dair anılar etkileşime geçip tepkiye neden olabiliyor. Hipnoz durumunu ise tam kavrayamadım, hipnoz sırasında eğer zihnine girilen Prot ise niye Robertmış gibi tepki veriyor? Yok Robert ise K-Pax falan nerden çıkıyor? En mantıklısı ikisinin zihninin o an birbirine karışabilme ihtimali. Robert ile Prot'un daha önceden gerçekten arkadaş olduklarına ihtimal vermiyorum.

4) Prot'un doktora "Rober'a iyi bak" demesi, tam gidiş anında kameranın çalışmaması ve içeriye aşırı güneş ışığı girmesi, hastalardan birinin ortadan kaybolması ve hiç bulunamaması, dünyanın en uzman Astrofizikçilerini bile ağzı açık bırakacak kadar ileri astronomi bilgisi ve gezegeni tarif etmesi (ki ne kadar hobi olarak uğraşırsan uğraş bu kadar şeyi bir insanın bilmesi şu teknoloji ile mümkün değil. Kaldı ki adam inekleri kesme işinde çalışıyormuş anlayabildiğim kadarıyla. ) ve tabi ki Ultraviyole görebilme olayı, ortada bir uzaylı olduğunu kanıtlar nitelikte. Yani %99 uzaylı olduğu açık ve net!

5) Son olarak da gidiş anında Robert'ın vücudunu burada bıraktı, zihin yolculuğu yaptı ki bu gayet mantıklıdır, K Pax deki vücuduna böylelikle kolayca ışınlanabilir. Ayrıca Robert"in bedenini bırakması "Robert'a iyi bak o halde" demesini anlamlı kıldı.

Sonuç olarak kesinkes uzaylı olduğuna inanıyorum.

Ve tabi ki filmin sonunda Jesse Pinkman'i görmek ayrı bir zevkti. Yo.


10/10