8. bölüm hakkındaki düşüncelerimi başka boyuta çıkaran bir bölüm. Yine inanılmaz bir kurgu. Sahnelerin iç içe geçirilip seyirciye aktarılış şekli, muazzam... Aklımızı allak bullak edip sorgulamaktan bıkmayacağımız bir gizem silsilesi. Bölümün nasıl olacağını ve nerelere gidebileceğini kapak resminden ve bölüm isminden yine sorgulamaya başladım. Yeni Hayat... Yeni hayat nedir niye böyle bir ismi var bu bölümün. Niye bir beyin resmi var. Direk akla Cihangir geldi. Ama bölüm ilerledikçe yine sadece Cihangir'lik mevzu olmadığını anladık bu bölüm isminin, aynı 8. bölümdeki gibi... Cihangir'in yurt dışına hiç çıkmadığını düşünmüştüm, ona öyle aksedildi ama Halka kontrolünde yaşadıklarının 'bir kısmını' gördük bu bölümde. Nasıl hafızasının silindiğini ve bir ilaçla sürekli uyuşturulduğunu. Halka'nın da bu rehabilitasyon merkezini herkesin aklındakileri değiştirmek için kullandığını da gördük. Sadece Cihangir değil orada hafızası silinen, başka bir çok kişi var büyük ihtimal. O Yeni Hayat boşuna söylenmedi, o merkezin adı boşuna Yeni Hayata koyulmadı. Halka herkese yeni bir hayat verebilir, herkesin aklını kontrol edebilir mesajı hem Kaan ve Cihangir'e yani biz de olayları Kaan ve Cihangir gibi çözdüğümüz için hem de seyirciye verildi. Zaten oranın ne anlama geldiğini bilenler oranın önemini de anladı oraya uğrayınca. Mesela Terzi, mesela İlhan, mesela Çağatay... Bu kısma sonra geleceğim, teoriler teoriler...
Kaan'ın Altan'a oynadığı fidayda, sorgu sahnesi o kadar dolu bir sahneydi ki, bakışlar çok şey anlatıyor... Karakter ilişkilerinin mükemmel işlendiğini de söylemem gerekiyor. Kaan Bahar ilişkisi dolu dolu işlendi. Kaan Cihangir ilişikisi dolu dolu işlendi. Dizi tüm ilişkileri baştan sona altı dolu şekilde aktardı seyirciye. Tüm duyguları bize dolu dolu verdi. Bu da verilen tepkileri doğru şekilde anlamamızı sağlıyor. Karakterlerin neyi niye yaptığı mantık dolu şekilde tarafımızdan anlaşılıyor. Ha tabi hala karakterlerin neyi niye yaptığını tahmin etmek çok zor o başka konu. Sandıkçı'nın özel hayatına girdik. Kanser olduğu, tedavi olmadığı, tek sahip olduğu şeyin muhabbet kuşu olduğu... Tedavi olmamak ve son işi olarak Halka'nın peşinde olmaktan asla vazgeçmemek, tam Sandıkçı'lık hareket. Daha deşeceğiz Sandıkçı'yı, derinine gireceğiz bu çok açık Merakla beklemedeyim... Sonuna kadar teması öyle güzel veriliyor ki bize. Herkes o kadar inatçı ki. Asla ve asla pes etmeyen çılgın karakterlere sahibiz. Her biri kendine has çılgın karakterler silsilesi. Sandıkçı ve Kaan'ın kurduğu güzel plan sayesinde Altan ele geçirildi. Ama o adamdan cevap almak çok zor olacak. Aynı Terzi'de olduğu gibi. Oyuncu müthiş, o nefret hissini çok güzel uyandırıyor. Ses tonu muazzam. Gerçekten tiksiniyor herkes senden, Serhat Midyat helal olsun saygı duyuyoruz.
Bölümün son kısmı ise kafayı kırdırtan cinsten. Zaten bölümde boş sahne olmaması huyu devam ediyor. İlerledikçe, olaylar geliştikçe iyice dumur olacağız ama zaten her bölüm böyle oluyoruz ki biz... Fragmanda Cengiz Han Hümeyra kontrolünde mi olacak gibi bir merak vardı. O merak öyle bir şekilde sonlandı ki vay ki ne vay. Çağatay bölümün başında notlardan bir kardeşi daha olduğunu öğrendi. Bahar'ın babasının içeri sızmış olması ve çok önemli bilgiler ele geçirdiğini anladık. O bilgiler not defteri hala Sandıkçı ve Bahar'da olduğu için tekrardan çevirilip bizimkilerin eline geçecek gibi duruyor. Ama Halka o sırada tekrar bir hamle yapmazsa. Tabi notlar Çağatay'da olduğu için, Altan da yakalandığı için ne olur o kısım bilinmez. Cengiz Han'ın hiç haberi olmayabilir bile. İlerliyoruz, ilerliyoruz ve bölümün sahip olduğu muazzam kurgu bizi Yeni Hayata Rehabilitasyon Merkezi'ne getiriyor. Kaan ve Cihangir cevaplar arıyor, aramaya devam ediyor, aramaya devam edecek. Altan'ı kafalarında oturtuyorlar, tüm yol hep HALKA'ya çıkıyor. Halit Muzaffer aklını yitirmiş. Hafızası siliniyor çok bariz. Ama oradaki asıl mesele hatta bölümdeki asıl mesele Cengiz Han'ın diğer çocuğunun annesi meselesi. Irmak hanım meselesi...
Çağatay bölümde sorguluyor, sorguluyor, sorguluyor. Avukatı da sorguluyor ve bilgilere ulaşıyor. Kardeşinin annesini arıyor, annesi ölmüş. Eve gidiyor daha önceden Kaan'ın o geceyle ilgili bilgi ararken bulduğu emlakçı orada! Emlakçının fazla şey hakkında bilgisi var. Kaan'ın ilk bölümlerde bile Halka tarafından yönlendirildiğini anlıyoruz. O cevaplar ona bilinçli verilmiş emlakçı tarafından. Neyse geleyim bugüne. Emlakçı orada ve kadın öldü diyor. Ama o da ne, Cihangir o eve daha önceden gelmiş... Ne işi var orda, ne alaka? Cihangir'le Kaan'ın bağlantısı ne. O çocuk sizi bulacak göreceksiniz diyor... Irmak hanım ölmedi mi yoksa? O hastanede o odada duran kadın kim? Önce gösterildi sonra kapı kilitli. Kapı açılmıyor. NEDEN? Her şey öyle bir kurgulanmış ki bunlar tesadüf olamaz, olabilemez...
Geliyoruz Cengiz Han meselesine tekrar. Herşeyin ama her şeyin başı Cengiz Han. Kafası bir gidiyor bir geliyor, bu adamı çözemiyoruz, amacın ney be adam diyorduk hep. Hala diyoruz tabi... Ve öyle şeyler yaptı ki, öyle olaylar kurguladı ki anlıyoruz ki geçmiş, şimdi, gelecek her şeyde bu adamın parmağı var. Bu adam öyle bir adam ki hep kazanır... Aklıyla alay etti resmen çevresindeki herkesin. Bizim de aklımızı allak bullak etti. 8. bölümdeki flashback sahneleri anlam kazandı. Artık anladık ki Kaan kesinlikle Cengiz Han'ın oğlu. Annesi de Irmak hanım ve ölmemiş olabilir. Ve çılgın teorime doğru ilerliyoruz sanki... Cihangir de bir yerden bir şekilde Cengiz Han'ın oğlu çıkacak gibi duruyor. 3 tanesinden biri Halka'nın başına geçecek. Cihangir ne alaka hadi diğer 2'si senin oğlunsa. Peki Hümeyra'ya neden Çağatay'ı da sorgulatıyorsun. Seçimlerinin içinde neden Çağatay ihtimaller arasında var. Yoksa Çağatay'la Hümeyra'nın bir bağlantısı mı var? Öyle sahnelerdi ki aklımda onlarca soru belirdi. Genelde dizilerde kullanılan bir yöntemdir sevdiklerinin arasında seçim yap diye ama hep klişe şekilde işlenir bu olay. Ama HALKA'da bu seçim meselesi öyle bir işlendi ki gerçekten eşi benzeri görülmemiş bu olayın. Cengiz Han'ın son 15 dakikadaki her yaptığı şeyin bir anlamı var, ama her şeyin... Terzi'yi affetmesi, İskender'e gözükmesi ve İlhan'ı da çağırması. Çağatay'ı avcuna alıp kedi gibi oynaması. Hatta Kaan'la Cihangir'in oraya geleceğini bile kurgulayıp hepsini bir araya toplaması. Büyük bir Master plan. Bu adam niye yere düşüyor önceki bölümlerde, niye odadan korkuyor. Kafası bir gidip bir geliyor gibi gözüküyor. Ve sonra nasıl böyle bir şey kurgulayabiliyor... Çılgınsın Cengiz Han. Korkunun hükümdarısın ve gerçek bir çılgınsın. Aynı tarihte yaşamış gerçek Moğol hümükdarı Cengiz Han gibi... Tarihe yapılan atıflar ve benzetmeler mükemmel. Ben böyle bir dizi izlemedim, görmedim, bilmiyorum. Tarihe geçti ve geçmeye devam edecek. Eksik bile konuşmuş olabilirim, o kadar fazla şey vardı ki bu bölümde. Soru işaretleri çözülüyor ama hep yenileri geliyor. Bildiğimizi bile unutturursunuz bize. Senaristleri, yönetmeni, oyuncuları, set arkası ekibi, görüntü yönetmeni, hepsi ama hepsi kusursuz. Bir ŞAHESER izliyoruz, izlemeye devam edeceğiz umarım...
Fragman öyle bir fragman ki nereye çıkacak bilinmez. 40 saniyelik fragmandan çıldırıp çıkıyorsun. Her şeyin mi efsane olur be dizi. İlhan isyan bayrağını çekmiş, savaş çıkacak. Sular kaynayacak. Hümeyra seçim yapsa bile bir şekilde 3'ü de oradan kurtulacak, bu kesin. Terzi artık serbest, onu kurtaran Çağatay'ı o da kendi başına bırakmayacaktır. Diyorduk ki Kaan ve Cihangir Çağatay'la savaşacak güç dengeleri bu yönde gidecek. Ama bu bölüm gördük ki Cengiz Han'a karşı 3'ünün bir olması gerekecek gibi. Fragmanda da bu emareleri aldım. Ve gördük ki 3'ü de odaya getiriliyor. O sandalyelere oturacaklar mı o ilaçları alıp uyuşturulacaklar mı? Ne olacak, nasıl olacak, Cihangir'in verdiği tepkiler içimi yaktı. Bir daha girmem ben buraya olmaz diyişi. Bu nasıl oyunculuklar böyle be. 2 hafta nasıl geçecek...