Aynı
@Doğu'da olduğu gibi sana da değişik bir soru sormk gerek.
İnsanın düşünce yapısında istese de istemese de kalıp yargılar vardır. Bu kalıp yargılar yeri geldiğinde ön yargıya ordan da algı seçiciliğine dönüşür. İnsanın olaylara bakış açısı ve olayları algılayışı bununla paralel gelişir. Ülkemizdeki toplumun algı ve düşünce yapısıyla Avrupa'daki herhangi bir gelişmiş ülkedeki toplumun algı ve düşünce yapısı arasındaki farklar sence nelerdir ve bunlar hakkındaki düşüncelerin nelerdir? Tabi Avrupa'da yaşamadığından net fikrin olmayabilir. Eğer yoksa ülkemizde nasıl bir düşünce yapısı olmasını istediğini söyleyebilirsin.
Öncelikle en büyük fark muhafazakar dindar anlayıştır. Bizim şu anki durumumuz Avrupanın skolastik dönem durumuyla toplum yapısı olarak hemen hemen aynı. Tabi o dönemde onlarda kilise gücü vardı, bizde hiç öyle bir şey olmadı ama toplum zihniyeti bakımından çok uzak olunmadığı ortada.. Türkiye'nin en büyük sorunu siyasal islam. Madımak olayında olduğu gibi kitleleri dinle imanla kışkırtıp galeyana getirerek insanları linç ettirebilir, diri diri yaktırtabilir hatta kafasını bile kestirebilirsin bu ülkede. Avrupa'da ise asla böyle bir şey, dinle kitleleri kırdırtma olayı bu çağda söz konusu olamaz hepimizin bildiği üzere. Tabi bunda Hristiyanlığın yani günümüzdeki Hristiyanlığın içinin boşaltılması da erken.. Aslında sadece Türkiye'de değil, tüm ortadoğu Arap yarımadasında da din uğruna gözünü kırpmadan adam öldürecek milyonlar var, bunun sebebi bence dinin temel olarak yapısı ile alakalı olabilir, olmaya da bilir orasını bilemem. Ama Türkiye'de buna rağmen Ortadoğu'ya göre bu kafa kesici kitle daha az. Bunun sebebi de kesinlikle eski Türk gelenekleri ve onların İslamla sentezi olan alevilik, bektaşilik, yesevilik gibi tarikatlar. Bu güzel tarikatlar olmasaydı eminim ki şu anda Mısır gibi çoktan Araplaşmış olurduk, asla böyle bir ülkede yaşamıyor olurduk.
Ülkemizde her zaman dediğim gibi, hep doğu hem batı kültürünün değerini bilen, özgürlük ve demokrasi, insan hakları, hukuk gibi konularda tam bir Avrupalı anlayışına hakim bir toplum yapısı olsun isterim. Kültür olarak ne fazla Doğulu, ne fazla Batılı. İyi değerlendiildiğinde bizim hem Doğunun hem Batının nimetlerinden faydalanmamız gayet mümkün ve birçok millete kısmet olmayan bu şans bizde var, o yüzden kültürel olarak sentez olmasını savunurum ama siyasi konularda ve insan hakları konusunda Doğu tam bir cehennem, tam bir çamur çukurudur. Zaten özgürlük, insan hakları, demokrasi, Cumhuriyet kavramları Batının, Avrupa nın kavramlarıdır. Toplum kendini bu kavramlarla özdeştirmediği sürece devletin de istekli olacağını sanmıyorum, her şey toplumda bitiyor.
Hayat senin için ne ifade ediyor?
Her dönemde değişebilen değişimler bütünü olarak ifade ediyor. Yani 5 yıl sonra da başka anlamlar ifade edebilir tıpkı 5 yıl önce başka anlamlar ifade ettiği gibi. Zaten tüm hayatı tek bir anlamın peşinden koşarak geçirmek kadar anlamsız ve sıkıcı bir şey olamaz, benim genel anlam anlayışım da değişmeyen tek şeyin değişim olduğu yönünde.
Parasız kalabilir misin?
-Bu devirde mümkün değil, doğduğumuz günden itibaren paraya bağımlı olunan bir dünyada yetişmişiz. O yüzden az da olsa insanın ekonomik özgürlüğü olmalı.
aşk mı sağlık mı?
-Hayatta en önemli üç şey var: Sağlık, Sağlık, Sağlık.
kaç sevgilin oldu bu zamana dek?
-Sıfır
FOX mu Kanal D Mİ
-Diziler konusunda Fox'u hiç sevmem gerçi D dizileri de pek farklı değil ama haber özgürlüğü bakımından tercihim FOX olur.
STAR mı show mu
-Show.
tv8 ve acun hakkında ne düşünüyorsun.
-Türk televizyonlarına çağ atlattığını düşünmüyorum. Yetenek yarışması ilk dönemlerinde güzeldi, gerisi tamamen zaman öldürmeye yarayan faydasız eğlenceler.
lost gibi bir dizi yapmak ister miydin yapsan kadroda türklerden ki m olurdu?
-Evet isterdim, çok zengin biri olsam sırf böyle kaliteli diziler de olsun diye elimden geleni yapardım. Kadro hakkında pek düşünmedim ama usta isimlerden olurdu. Kate yerine Beren Saat mesela.
erkek tir her şeyi yapar yapacaktır çok sevgilisi olacaktır tabii bu söze katılıyor musun sende??
-Erkeğin doğasında yılda 150-200 çocuk meydana getirebilecek potansiyel varken dişide yılda sadece 1 dir bu rakam. Haliyle toplumdaki erkektir yapar zihniyeti aslında doğanın toplum zihniyetine bir yansımasıdır. Fakat evlilik sözleşmesi yapmış yahut sevgilisine sadakat sözü vermiş bir erkeğin sevgilisini aldatması şeref yoksunluğudur.
@Tolstoyevski diğer sorularım part 2
dram mı gizem mi?
-Gizem
.
çocuklar duym. yeniden başlayacak tutar mı hangi gün olmalı?
-Tutmaz, zaten iyice zenginlerin hayatını anlatan itici bir dizi olmuştu son dönemlerinde, eski Çocuklar Duymasın samimiyetinden uzaklaştıkça reytingi düştü. Çarşamba ya da Pazartesi olabilir.
paralel evren cidden var mı sence?
-Açıkcssı uzaylı olma ihtimalinden daha düşük bir ihtimaldir paralel evrenler ama bence varlar, umarım varlardır.
hangi burçsun
- Balık
sakalların yaş kaçta cıktı
-Büyük ihtimalle 15'in sonları, 16 civarında yavaştan çıktı.
Çalışmadan sadece tüketerek hayat geçer mi?
Eğer piyango çıkarsa bunu deneyeceğim
Bence olmaz ama patron için, para kazanmak için çalışmadan olur, ancak servet kazanmayla o da. Yine de piyango çıksa bile hep bir amaç, hep bir çaba gerekir başka şeylerle ilgili. Amaçsız ve çabasız hayat bir süre sonra anlamsızlaşır ve intihara sürükrer. Bizim gibi hayatları Survivor misali hayatta kalmaya çalışacak olanların bu yüzden intihara teşebbüs etmemesi doğaldır.
Bazen kendimi sana çok benzetiyorum, sende de oluyor mu durum?
Perran Kutman ve Hayat Bilgisi hakkında ne düşünüyorsun? (Kötü yorum olmasın, olacakları biliyorsun.
)
Siyasi konular dışında elbette oluyor, bazı durumlarda kalp kalbe olduğumuz oluyor
Perihan Kutman'ı film dışında sadece Hayat Bilgisi'nde severek izledim, efsane bir rol ve o dönemin jenerasyonunun Mahmut Hocasıydı adeta. Hayranı değilim ama o rolden ötürü her zaman sempatim olacaktır Afet hocaya. Ayrıca benim için Perran değil Perihan Kutman'dır.
İlk soru klasik olacak ama BHND
Ayrıca herkese yapmam ama bir soru daha soracağım, gelecekte şartlar olgunlaştığında yurt dışına yerleşmeyi düşünür müydün ve cevabın olumluysa hangi kıtaya/ülkeye yerleşmek isterdin?
Düşünce yapısı olarak forumda en yakın isimlerden birisin, forumda eskiye nazaran aktifliğin azalsa da yine açtığın konularla formunu ve kaliteni koruyorsun. Kişisel olarak daha önce pek fazla karşılıklı muhabbet durumumuz olmadığı için o konularda ayrıntıya giremiyorum ama sevdiğim üyelerden birisin, mücadeleye devam.
2) Piyango durumları dışında mesleki olarak yurt dışı imkansız gözüküyor. Ancak TIP, mühendislik ya da mimarlık gibi alanların şansı var, bizim pek yok. Ama olur da piyango çıkarsa hiç düşünmeden giderdim ailemle birlikte. Büyük ihtimalle İsviçre, Norveç gibi bir yeri tercih ederdim.
Yeşilçam'ın dram kısmını hemen hemen hiç sevmem ama çocuklukta az çok izlemek zorunda kaldım, yine de bu isimlerin çoğu hakkkında ayrıntılı izlemişliğim yok.
1: Kemal Sunal mı ? Şener Şen mi ?
-Oyunculuk olarak Şener Şen. İnsanlık olarak beraberlik.
2: Cüneyt Arkın mı ? Kadir İnanır mı ?
-Cüneyt Arkın
3: Türkan Şoray mı ? Fatma Girik mi ?
-Şoray
4: Zeki Alasya mı ? Metin Akpınar mı ?
-Metin Akpınar
5: Erol Taş mı ? Bilal İnci mi ?
-Erol Taş
6 : Ayhan Işık mı ? Yılmaz Güney mi
-İkisi de en büyük ustalardan biri ama yönetmenlik ve senaristlik farkıyla Yılmaz Güney
7: Ediz Hun mu ? Kartal Tibet mi ?
-Ediz Hun
8: Tarık Akan mı ? Halit Akçatepe mi ?
-Tarık Akan
9: Hulusi Kertmen mi ? Ali Şen mi?
-İkisini de çok severim ama Hulusi Kertmen
10: buda bonus soru olsun Nuri Alço mu ? Tecavüzcü Coşkun mu ?
-Nuri Alço daha profesyonel geliyor o yüzden Nuri Alço
Sence Türkiye, Rusya'ya mı daha yakın olmalıdır Amerika'ya mı?
Bence ikisine de yakın olmamalı, gönül isterdi ki kendi kendine yükselebilsin fakat günümüzde mümkün değil. Benim gönlüm AB'ye yakın olması yönünde. Hatta tıpkı Amerika Birleşik Devletleri gibi AB ülkeleri de tek bir devlet altında yani Avrupa Birleşil Devletleri altında birleşmeli ve Almanya'sı Fransa'sı vb üye tüm ülkeler eyalet konumuna girmeli. Türkiye de bu birleşik devletlerin bir eyaleti olmalı. Ancak öyle Rusya'nın totaliterizmi ile Amerika'nın sözde demokrasi getirici kan emiciliklerini saf dışı bırakabilir dünya.
Fakat bunlar da mümkün değilse, Rusya olacağına Amerika olmalı. Sovyet tayfasının totaliter anti demokratik yönleri hoşuma gitmiyor. Gerekirse dünya gücü olmayalım ama vatandaşım özgürlüklerimiz elimizde kalsın. Deseler ki Türkiye dünyanın en güçlü devleti olacak Ama vatandaşlık özgürlükleriniz kısıtlanacak ya da Türkiye kendi yağında bugünkü gibi kavrulmaya çalışacak ama vatandaşım özgürlükleriniz üst düzey olacak, hangisini seçerdin diye, hiç düşünmeden 2.'yı tercih ederdim. Devletler kutsal filan olmadığı gibi, devlet sadece halk içindir. ÖNEMLİ OLAN halktır.
Referandum sonuçlarını mı daha şikeli buldun en favori şarkı etkinliğinin sonuçlarını mı.
Konunun en zor sorusu oldu
Bence burun farkıyla referandum sonuçları alır şaibe konusunda
İlk soruma cevap bulamadım, onu da bekliyorum.
Eğer bir gün forumdan gitmeyi falan düşünürsen adını söyle bana, bir merakla ölüp gitmemi istemezsin herhalde?
Gözümden kaçmış o soru sen söyleyince gördüm ben de niye bu bhnd demedi diyordum
Askerlik aranda forumda sık sık seni andım, hatta bir kere rüyada bile görmüştüm foruma giriyordun, bende o derece alışkanlık yapmışsın. Aslında neler düşündüğümü söyleme konusunda çok akıcı değilimdir çünkü ben hissettirme taraftarıyım
Seni de sevdiğimi biliyorsun, fırında olduğumuz sürece herhangi bir ayrılık olmamasını ve böyle gelip gitmesini temenni ederim.
Tamam.
Siyasi değişiminin yanı sıra bir de din ile ilgili düşüncende farklılaşma olmuş. Bu süreç nasıldı? İlk nerede "lan haşa Allahım tövbe tövbe, bu niye böyle?"dedin?
Ahlak senin için ne ifade ediyor? Alnının teriyle fahişelik yapan birisi neden ayıplanır? Zekasını satan mühendisi alkışlarken; vücudunu satan or*usbuya neden tüü kaka deriz?
Bir zaman makinesiyle geleceğe mi gitmek istersin, geçmişe mi?
Seninle siyasi düşünce olarak ters biriyle birlikte olur musun?
1)En koyu muhafazakar olduğum dönemlerde dâhi içimde hep bir her şeye muhaliflik yanı vardı ama o dönemlerde düşünce yapımdan ötürü daha baskı altındaydı.
Neyse benim sorgulamam şahıslar ve AKP sayesinde başladı, bunlar asla "demek bunlar böyleyse din yanlıştır" gibi bir mantığa sebep olmadı, zaten o mantığa karşıyım. Bunlar, bendeki sorgulama korkusunu yenmeme sebeo oldu, zaman içinde sorgulamak çok daha tatlı gelmeye başladı, en nihayetinde hiçbir korkum kalmadan rahatça sorgulamaya başladım, bu aşamadan sonra çoğu kalıntı ölmüştü artık...
Fakat gün itibariyle dahi, dinden kopmuş değilim. Başta Kur'an olmak üzere kutsal kitapları, tefsirleri ve eleştirileri yazın sakin kafayla okuyacağım. Fakat mesele şu ki, Kuran'ı sorgusuz sualsiz inanarak olımakla her ayetini didik didik edip beyin fırtınası yapıp sürekli sorgulaya sorgulaya eleştirirel şekilde okumak arasında ciddi bir uçurum var. O yüzden dönülmez ufkun akşamındayız denilebilir.
2) Ahlak benim için 2.ve 3.kişiye dolaylı ya da dolaysız zarar vermemektir. Eğer yaptığın eylemin karşındaki kişiye hüçbir zararı yoksa, o eylem ahlaka uygundur. Bütün tabular, toplumca ayıplanmış her şey de buna dahil.
Fahişelik meselesinde ise ahlaka uygun olmayan bir tarafın olup olmadığı tartışılsa bile bence de etik değildir. Çünkü o mesleği yapan kadınlar kolaya kaçtıkları için yapar, başka iş olmadığı için değil. Elbette kendi tercihleridir ama toplumun bu tercihleri yapanlara mühendis gibi saygı duymaması da toplumun devamı için zorunludur. Eğer fahişelik de mühendislik gibi saygın bir meslek olarak görülseydi dünyanın hali nice olurdu?
3) Geleceğe. Mümkünse 3000'li yıllara gitmek isterdim ama 100 yıl sonrası bile benim için kabuldür. Çünkü çok merak ediyorum. Geçmişi az çok biliyoruz ama gelecek tam bir bilinmeyen. Bilinmeyen de hep çekici gelir.
4) Eğer aşk durumu varsa ya da mantık evliliğiyse elbette olurdum. Hatta benim için hiçbir problem olmaz, zıt görüşler birbirini daha iyi tamamlar çünkü. Ama işin içine onun radikal ailesi de girerse o zaman işler değişir.