Tolstoyevski
Emekli
- Katılım
- 14 Temmuz 2014
- Mesajlar
- 24,277
- Reaksiyon puanı
- 39,952
- Puanı
- 1,061
- Yaş
- 27
- Konum
- Gökteki Yıldızlar ✨✨
- Web Sitesi
- www.ataturkungencligehitabesi.com
Part IV akşama doğru gelir, şimdi Part III'ü cevaplamaya çalıaşacağım, klavye hatalarından dolayı baştan affola.
4-) Aslında çok uzun söyleyeceğim pek bir şey yok bu soruda. Şunu diyebilirim ki, rüzgar tek başına ancak toz götürür, lakin daha güçlü gelir ve arkasına zaman adlı arkadaşını da alırsa o kaya tuz buz olur. O yüzden otoriteye karşı her daim birlikte hareket etmek zorunludur. Rüzgâr bana her daim özgürlük denen şeyi çağrıştırmıştır, rüzgârın ruhunda özgürlük var. Bu rüzgar tutsak edildiğinde ve birlikte hareket edildiğinde güçlenerek fırtınaya dönüşür, kasırga ve hortum da fırtınanın bir çeşitidir ki, kayayı un ufak edebilir, Hiçbir otorite güçlerini birleştirmiş öfke dolu rüzgar karşısında ayakta duramaz.
5) Bu soruyu siyasi olarak mı yoksa genel hayat olarak mı sorduğunu çözemedim ama ikisini de cevaplayayım. Genel hayat olarak, lisede 2 öğretmenimi çok eleştirmiştim, birinin nedenini tam hatırlamıyorum ama ötekisi sözlü notlarını tiyatroya gitmemize, verdiği kitapları okumamıza göre veriyordu, sınav dönemimde olunduğu için sınıfın yarısı karşı çıkmıştı ben de dahil. Neyse, zaman içinde tutunduğum sert eleştirilere karşı pişman oldum o konuda, o hoca sayesinde kaç yıldır arada sırada da olsa tiyatroda gitmeyi sever oldum.
Siyasi olarak, zamanında Atatürk'ü yerden yere vurulcasına çok fazla eleştirirdim. Gerek hslifeliği kaldırması, gerek laikliği getirmesi, gerek padişahlığı devam ettirmemesi, gerek döneminde takındığı Totaliter yönetim ve daha birçok sebepten ötürü. Zaman içinde, halkı ve ülkenin ve coğrafyanın hâlini gördükçe ve bir takım etkenler neticesinde it gibi pişman oldum ve değerini çok iyi anladım, şu anda onun yerinde olsam ondan bile daha aşırıya giderdim herhalde bu konularda. O yüzden çok büyük konuşmamak gerektiğini öğrendim. Zaman zaman günümüz hükümetine karşı da, başkanlığa karşı da acaba biz yanılıyoruz onlar haklı mı diye sorguladığım da oldu. Ama her defasında hayat görüşümün de etkisiyle bu hükümetin ve politikalarının benle taban tabana zıt olduğunu gördüm. Acaba dedikleri gibi bu adam gerçekten büyük bir adam mı, bu kadar ölümüm onun arkasından gidiyorlar diye düşündüğüm de oldu yakın dönemlerde. Sonra, nasıl bir dünya lideri yahut büyük bir lider, 7 düvel tarafından kandırılmış olabilir ki diye sordum kendime? Kardeşim esat, bitsin bu hasret, megri megri, Obama kandırdı İsrail kandırdı PKK kandırdı o kandırdı bu kandırdı.. Hayır adamın kendisi de itiraf ediyor, aldatılmışız diye sık sık. Hâl böyleyken nasıl bu liderin arkasından gidebilirim ki, açıkçası bana tüm bunlara rağmen onu desteklemek insan aklına hakaret geliyor, ne diyelim. Günün birinde insanların hiçbir insanın vazgeçilmez ilah olmadığını temenni ediyorum. Sorular için tekrar teşekkürler.
1 yıl içinde fikir yapısı olarak çok daha üste çıkacağını, sürekli yukarıya tırmanacağını görebiliyorum eğer gayret edersen
Ve unutma, çiftdüşün.
Açıkçası şu ana kadar forumdayken hiçbir mesajına rastlamadım, doğal olarak kendisi hakkında da hiçbir fikrim olmadı, tanışmak nasip olmadı. Ama ilginçtir, benim adıma açıkmış sözlük konusunu @Darksall açmış ve hakkımda güzel şeyler söylemişti. O yüzden hiç tanımasam da yeri ben de ayrı olacaktır, umarım yakın zamanda foruma tekrardan döner.
2) Bence imkânsıza yakın bir durum olurdu, lezbiyen demek erkekten cinsel olarak hiç istek duymamak belki de iğrenmek demektir bizim erkeklerden iğrendiğimiz gibi. Haliyle 5 yıl boyunca bunu sürdürmesi ve Anlayamam pek mümkün değil gibi. Ama Biseksüelse işler değişir bak, sonuçta Biseksüel olması durumunda erkeğe de kadına da aynı yaklaşacağı için anlayabilmek çok zor olur.
Eğer boşanmak istemiyorsa benim de boşanmak gibi bir talebim olmazdı Biseksüel olması durumunda, sonuçta erkek eli değmiyor, önemli olan o. Ama kız arkadaşının da evimizde kalmasını isteseydi, nasıl bir tutum sergilerdim bilmiyorum..
Zamanında karşı komşunun kızına cinler musallat olmuştu, kız delirmiş gibi tabakları vazoları kırıp atıyordu. Oysa gayet sağlıklıydı, birden bire olması çok ilginçti. Çocuk olduğum için söylenenlere direkt inanmıştım, tabi o zamanla psikolojiden, metafizikten, maddeden bihaberim. Yine de o olay içimde hep acaba gerçek miydi kuşkusu uyandıracaktır.
Fakat şunu anladım ki, cinlere ne kadar inanırsanız, o kadar korkarsınız. Ne kadar inanmazsanız, o kadar korkmazsınız. Son yıllarda cinlerin varlığına inancın giderek zayıfladı, Ama olmadıklarına asla emin olamam, tıpkı uçan spagetti canavarının olup olmadığına asla emin olamayacağım gibi.
2) Seni gördüğümde aklıma hep Ömer Hayyam gelir. Resmen ruh ikizi gibisiniz, okumadıysan bi ara Rubailerini oku, resmen sana yazmış adam.
Senin özgürlükçü yönünü her zaman sevmiş ve örnek almışımdır. Ayrıca içki kültürüne de saygı duyuyorum, ben hayatımda hiç içmediğim için o kültür konusunda cahilim, günün birinde şarap tatmaya karar verirsem senden tavsiye alırım.
Görüşlerine sıkı sıkıya tutunman yüzünden seninle tartışmak her zman sonuçsuz kalmıştır ama aynısını benim için de siz diyorsunuz büyük ihtimalle
Siyaset dışında pek bir tartıştığımız olmadı, hatta sinema konusunda oldukça fazla ortak yönümüz var. The Matrix has you
1) BHND yi geçelim bence, bu zamana kadar bilmiyorsan ND'mi daha ne diyeyim
2) Matrix, Ateşböceklerinin Mezarı, Godfather, Pulp Fiction, Ben Hur... Yönetmen olarak da Stanley Kubrick, Tarantino, Lars Von Trier, Fincher.
Evet hep istemişimdir yönetmen olup Türkiye'ye Oscar getirmeyi Gerçekten yönetmen olmak isterdim ama sadece istek, herhangi bir eyleme dökme isteği pek olmadı ve olmayacak gibi bu saatten sonra.
2) Hayır, senaryo işiyle de hiç ilgim olmadı ve bence yönetmenlikten daha zor bir iş. Arada sırada öylesine hikâyeler karaladığım oluyordu hobi olarak ama vakit olmadığı için o da unutuldu.
3) Hayır, hatırlamıyorum.
4) Ne cevap versem bencilce olacak. Eğer Koç, Sabancı gibi bir ailede doğsaydım sosyalizmde eşit olmak der miydim, hiç sanmıyorum. Ekonomik olarak alt tabakada doğduğum için kapitalizmden zengin olmak şıkkı da bana çok uzak ve çok sinir bozucu geliyor. Ama en orta yollusu olarak, Sosyalizmde herkesin hak ettiği ferah ekonomiye sahip olduğu yani emeklerin adil şekilde ödendiği bir ütopya olsun isterdim. Eşitlik her zaman adalet değildir, adil olan Fırsat eşitliğini sağlamak.
5) Hayır yok, hiç olmadı ve küpe ile piercingi hiçbir zaman takmayı düşünmüyorum. Dövme de hiç yaptırmadım ama asla olmayacak diye kesin konuşmuyorum, böyle güzel ve anlamlı kelime ya da sembol halinde bir dövme çok hoşuma giderse neden olmasın, kolumun iç yani kıl olmayan tarafı gayet makul duruyor.
Sen meydana gelirdin
Şaka bir yana, ikisi de kendilerine has adamlar. Tür olarak yakın olsalar da üslup ve içerik olarak bir hayli uzaklar ve Tolstoy'un tadını ancak Tolstoy, Dostoyeveski'nin tadını ancak Dostoyevski verir. İkisi oturup bir kitap yazmaya karar verseydi belki de güçler çatışması olacağı için vasat bir eser ortaya çıkardı, bilemeyiz.
Benim sorum kişisel sorulardan ziyade biraz başka alanlara yönelik. Daha doğrusu senin bu konuda nasıl düşündüğünü öğrenmek için soruyorum. Umarım programda bu tür sorular sormak yasak değildir. @mrt-06
1. Bilimde 'Bilinmezlik' ilkesinin olması senin için neler ifade ediyor?
2. Türkiye'ye belli suçlara 'Tecavüz, Vatana İhanet, Süpyancılar v.b.' idam gelmesini doğru buluyor musunuz? Nedenleriyle birlikte açıklayabilir misin?
3. Bizi bir türlü AB almamalarına karşın AB'ye girme konusunda ısrar edilmesini doğru buluyor musun? Niçin?
4. Sence Rüzgar'ın kayadan alıp götüreceği sadece tozu mu?
5. Yaptığın bazı sert eleştirilerden sonra yanlış yaptığını düşünüp keşke yapmasaydım dediğin önemli bir olay oldu mu?
6. Sorulara her zamanki verdiğin cevaplardan daha uzun cevaplar bekliyorumşimdiden kolay gelsin.
4-) Aslında çok uzun söyleyeceğim pek bir şey yok bu soruda. Şunu diyebilirim ki, rüzgar tek başına ancak toz götürür, lakin daha güçlü gelir ve arkasına zaman adlı arkadaşını da alırsa o kaya tuz buz olur. O yüzden otoriteye karşı her daim birlikte hareket etmek zorunludur. Rüzgâr bana her daim özgürlük denen şeyi çağrıştırmıştır, rüzgârın ruhunda özgürlük var. Bu rüzgar tutsak edildiğinde ve birlikte hareket edildiğinde güçlenerek fırtınaya dönüşür, kasırga ve hortum da fırtınanın bir çeşitidir ki, kayayı un ufak edebilir, Hiçbir otorite güçlerini birleştirmiş öfke dolu rüzgar karşısında ayakta duramaz.
5) Bu soruyu siyasi olarak mı yoksa genel hayat olarak mı sorduğunu çözemedim ama ikisini de cevaplayayım. Genel hayat olarak, lisede 2 öğretmenimi çok eleştirmiştim, birinin nedenini tam hatırlamıyorum ama ötekisi sözlü notlarını tiyatroya gitmemize, verdiği kitapları okumamıza göre veriyordu, sınav dönemimde olunduğu için sınıfın yarısı karşı çıkmıştı ben de dahil. Neyse, zaman içinde tutunduğum sert eleştirilere karşı pişman oldum o konuda, o hoca sayesinde kaç yıldır arada sırada da olsa tiyatroda gitmeyi sever oldum.
Siyasi olarak, zamanında Atatürk'ü yerden yere vurulcasına çok fazla eleştirirdim. Gerek hslifeliği kaldırması, gerek laikliği getirmesi, gerek padişahlığı devam ettirmemesi, gerek döneminde takındığı Totaliter yönetim ve daha birçok sebepten ötürü. Zaman içinde, halkı ve ülkenin ve coğrafyanın hâlini gördükçe ve bir takım etkenler neticesinde it gibi pişman oldum ve değerini çok iyi anladım, şu anda onun yerinde olsam ondan bile daha aşırıya giderdim herhalde bu konularda. O yüzden çok büyük konuşmamak gerektiğini öğrendim. Zaman zaman günümüz hükümetine karşı da, başkanlığa karşı da acaba biz yanılıyoruz onlar haklı mı diye sorguladığım da oldu. Ama her defasında hayat görüşümün de etkisiyle bu hükümetin ve politikalarının benle taban tabana zıt olduğunu gördüm. Acaba dedikleri gibi bu adam gerçekten büyük bir adam mı, bu kadar ölümüm onun arkasından gidiyorlar diye düşündüğüm de oldu yakın dönemlerde. Sonra, nasıl bir dünya lideri yahut büyük bir lider, 7 düvel tarafından kandırılmış olabilir ki diye sordum kendime? Kardeşim esat, bitsin bu hasret, megri megri, Obama kandırdı İsrail kandırdı PKK kandırdı o kandırdı bu kandırdı.. Hayır adamın kendisi de itiraf ediyor, aldatılmışız diye sık sık. Hâl böyleyken nasıl bu liderin arkasından gidebilirim ki, açıkçası bana tüm bunlara rağmen onu desteklemek insan aklına hakaret geliyor, ne diyelim. Günün birinde insanların hiçbir insanın vazgeçilmez ilah olmadığını temenni ediyorum. Sorular için tekrar teşekkürler.
Forumda en sevdiğin üyelerden birisin, bir dönem iyice kopmuştun forumdan ama neyseki son zamanlara toparladın Reel hayatında da oldukça hareketli, aksiyonlu bir yaşamının olmasından mütevellit (hep bu kelimeyi kullanmak istemiştim ) o enerjiyi foruma da yansıtıyorsun şüphesiz. Game of Thrones gibi bir diziyi hiç izlememiş olmama her zaman şaşırmışımdır tabi. Bu arada geçmişe göre sen de fikir yapısı olarak ciddi manada ve olumlu olarak bir hayli değiştin, bu uykudan uyanmış olma halini de kendimle özdeştirdiğim için zaman içinde aramızın fıkı sıkı olması kaçınılmazdı elbet@Tolstoyevski Benim hakkımda ne düşünüyorsun? ( uzun olsun merak ettim. son zamanlarda baya sıkı fıkıyız çünkü. )
1 yıl içinde fikir yapısı olarak çok daha üste çıkacağını, sürekli yukarıya tırmanacağını görebiliyorum eğer gayret edersen
Ve unutma, çiftdüşün.
@darksall'ı bilir misin. Ne düşünüyorsun onunla ilgili.
Açıkçası şu ana kadar forumdayken hiçbir mesajına rastlamadım, doğal olarak kendisi hakkında da hiçbir fikrim olmadı, tanışmak nasip olmadı. Ama ilginçtir, benim adıma açıkmış sözlük konusunu @Darksall açmış ve hakkımda güzel şeyler söylemişti. O yüzden hiç tanımasam da yeri ben de ayrı olacaktır, umarım yakın zamanda foruma tekrardan döner.
1)Açıkçası neşeyle, ooo çok güzel aferin tarzında karşılamazdım. Özellkle oğlumsa bu durumdan hiç memnun olmazdım. Ama öyle erkek arkadaşyla eve gelmesini, kendini reklam etmediği yani cinsel yönünü ön plana çıkarmadığı sürece ne yapabilirim ki saygı duymaktan başka, sonuçta büyük söz büyük lokma demişler.İlerde çocuğun sana eşcinsel olduğunu açıkladı, nasıl karşılardın?
Ve aynı soru sana da geliyor 5 yıldır evlisin ve eşinin lezbiyen olduğunu öğreniyorsun tepkin ne olurdu?
2) Bence imkânsıza yakın bir durum olurdu, lezbiyen demek erkekten cinsel olarak hiç istek duymamak belki de iğrenmek demektir bizim erkeklerden iğrendiğimiz gibi. Haliyle 5 yıl boyunca bunu sürdürmesi ve Anlayamam pek mümkün değil gibi. Ama Biseksüelse işler değişir bak, sonuçta Biseksüel olması durumunda erkeğe de kadına da aynı yaklaşacağı için anlayabilmek çok zor olur.
Eğer boşanmak istemiyorsa benim de boşanmak gibi bir talebim olmazdı Biseksüel olması durumunda, sonuçta erkek eli değmiyor, önemli olan o. Ama kız arkadaşının da evimizde kalmasını isteseydi, nasıl bir tutum sergilerdim bilmiyorum..
Cinler hakkinda ne düşünüyorsun ? Benim hakkımda ne düşünüyorsun?
Zamanında karşı komşunun kızına cinler musallat olmuştu, kız delirmiş gibi tabakları vazoları kırıp atıyordu. Oysa gayet sağlıklıydı, birden bire olması çok ilginçti. Çocuk olduğum için söylenenlere direkt inanmıştım, tabi o zamanla psikolojiden, metafizikten, maddeden bihaberim. Yine de o olay içimde hep acaba gerçek miydi kuşkusu uyandıracaktır.
Fakat şunu anladım ki, cinlere ne kadar inanırsanız, o kadar korkarsınız. Ne kadar inanmazsanız, o kadar korkmazsınız. Son yıllarda cinlerin varlığına inancın giderek zayıfladı, Ama olmadıklarına asla emin olamam, tıpkı uçan spagetti canavarının olup olmadığına asla emin olamayacağım gibi.
2) Seni gördüğümde aklıma hep Ömer Hayyam gelir. Resmen ruh ikizi gibisiniz, okumadıysan bi ara Rubailerini oku, resmen sana yazmış adam.
Senin özgürlükçü yönünü her zaman sevmiş ve örnek almışımdır. Ayrıca içki kültürüne de saygı duyuyorum, ben hayatımda hiç içmediğim için o kültür konusunda cahilim, günün birinde şarap tatmaya karar verirsem senden tavsiye alırım.
Görüşlerine sıkı sıkıya tutunman yüzünden seninle tartışmak her zman sonuçsuz kalmıştır ama aynısını benim için de siz diyorsunuz büyük ihtimalle
Siyaset dışında pek bir tartıştığımız olmadı, hatta sinema konusunda oldukça fazla ortak yönümüz var. The Matrix has you
Odaya hoş geldin öncelikle. Şaşırttın beni girmekle.
Benim hakkımda ne düşünüyorsun?
En sevdiğin filmler, yönetmenler? O sektörde olmayı istedin mi hiç, istediysen hangi meslekti?
Film, dizi senaryoların var mı? Varsa anlatr mısın, anlatmak istemiyorsan özelden yolla bana.
Şeriatçıyken boş zamanlarında kafa kesiyor muydun?
Kapitalizmde zengin olmak mı, sosyalizmde aynı olmak mı?
Küpe, dövme, piercingin var mı? -yok da iştr soruya böyle başlamak gerek.s - Yaptırmayı/takmayı düşünüyor musun? Nerelerine?
Ara ara sorarım artık. Bu konuda tartışma çıkacak aha da buraya yazıyorum.
1) BHND yi geçelim bence, bu zamana kadar bilmiyorsan ND'mi daha ne diyeyim
2) Matrix, Ateşböceklerinin Mezarı, Godfather, Pulp Fiction, Ben Hur... Yönetmen olarak da Stanley Kubrick, Tarantino, Lars Von Trier, Fincher.
Evet hep istemişimdir yönetmen olup Türkiye'ye Oscar getirmeyi Gerçekten yönetmen olmak isterdim ama sadece istek, herhangi bir eyleme dökme isteği pek olmadı ve olmayacak gibi bu saatten sonra.
2) Hayır, senaryo işiyle de hiç ilgim olmadı ve bence yönetmenlikten daha zor bir iş. Arada sırada öylesine hikâyeler karaladığım oluyordu hobi olarak ama vakit olmadığı için o da unutuldu.
3) Hayır, hatırlamıyorum.
4) Ne cevap versem bencilce olacak. Eğer Koç, Sabancı gibi bir ailede doğsaydım sosyalizmde eşit olmak der miydim, hiç sanmıyorum. Ekonomik olarak alt tabakada doğduğum için kapitalizmden zengin olmak şıkkı da bana çok uzak ve çok sinir bozucu geliyor. Ama en orta yollusu olarak, Sosyalizmde herkesin hak ettiği ferah ekonomiye sahip olduğu yani emeklerin adil şekilde ödendiği bir ütopya olsun isterdim. Eşitlik her zaman adalet değildir, adil olan Fırsat eşitliğini sağlamak.
5) Hayır yok, hiç olmadı ve küpe ile piercingi hiçbir zaman takmayı düşünmüyorum. Dövme de hiç yaptırmadım ama asla olmayacak diye kesin konuşmuyorum, böyle güzel ve anlamlı kelime ya da sembol halinde bir dövme çok hoşuma giderse neden olmasın, kolumun iç yani kıl olmayan tarafı gayet makul duruyor.
Tolstoy ve Dostoyevski güçlerini birleştirseydi ne olurdu? (Sakın ben meydana gelirdim deme)
Bu iki soruyu çok düşündün mü?
Sen meydana gelirdin
Şaka bir yana, ikisi de kendilerine has adamlar. Tür olarak yakın olsalar da üslup ve içerik olarak bir hayli uzaklar ve Tolstoy'un tadını ancak Tolstoy, Dostoyeveski'nin tadını ancak Dostoyevski verir. İkisi oturup bir kitap yazmaya karar verseydi belki de güçler çatışması olacağı için vasat bir eser ortaya çıkardı, bilemeyiz.
Son düzenleme: