Kurtlar Vadisi Pusu | Genel Sohbet

Yok sinegrafin 55 bolumunun hepsi var. Yazin hepsini atacam bugun gunum bostu denemek icin atiyordum 45'i :) O sirada sizde faydalanin diye size de haber ettim.
Anladım. Ben de ilk 97yi DVD'ye çekmek istiyorum ama orjinal kayıt bulamadım. Çoğu sansürlü ve takasın dediği gibi kafalarına göre fon müziği koymuş adamlar. Bir ara torrente çeviririz sendeki bölümleri.
 
Aga bildiğim kadarıyla zor bir teknikle çevriliyor. Montaj programlarını falan kullanmayı bilmiyorum. Ama boyut olarak değişebiliriz belki 16:9 yapılabilir.
Ekran goruntusunu aldim. Video kalitesi nasil ?
6798e8b63b676fe2237153b07c6cb3fa.jpg
 
@Polat Şaşmaz moviemax Türk de vadinin eski bölümlerini veriyormuş lan şu anda 65. Bölümü veriyor . Ulan ben Nasıl kaçırdım diğer 64 bölümü yaaaaa :)))))
 
77c378005552991938e29a8c5e4620e6.jpg
Kurtlar Vadisi Uzun
Samed Aslan

İyyyki doooğduuuuun Vaaaaaadiiiiiii, iyyyki dooooğduuuuun Vaaaaaaadiiiiiiii, iyyki doooooğdun, iyki doğdun, iyki doğ-dun Vaaaa Diiiiiiiiiiiiiiiii Alkışlar, alkışlar alkışlar! Dile kolay tam 13 sene olmuş. 13 sene önceki halime bir bakayım dedim de aman aman.. O halim, bu halimi görse üzülür; bu halim, o halimi düşününce üzülüyor. Neyse ki Vadi’nin geçmişi başarılarla dolu da böyle gururla yaş günü kutluyor. Helal olsun, ömrü uzun olsun.

Geçen hafta kısaca “bu spermi nasıl elde ettiniz” diye sormuştuk. Kurtlar Vadisi Pusu da ilk iş seyirciye bunun cevabını vermek istemiş. Polat ameliyattayken falan alınmıştır tahminlerinde bulunulmuştu ama başta karşı çıksa da kendisi bile, isteye vermiş. Hatta bunu unutmuş, bir de nasıl olur diye Öktem’e atarlanıyor. Şahsen ben bir yere bir şekilde kendiminkileri emanet etsem her an aklımın ucunda “lan bi çocuğum var mı acaba?” sorusu olur. Neyse...

Yusuf çoktan buluşma yerinde annesini bekliyordu. Biz de ne zamandır bu sahneyi bekliyorduk. Gerçekler bir bir ortaya çıktı. Tabii ölümcül bir bilgi de ortaya salıverildi. “Polat da o ekibin içerisindeydi..” Bu bilgi ilerde bomba patlatacaktır. Zira bir şeylerin alt yapısını oluşturmayacak olsa verilmezdi. Yusuf'a göre bundan sonra hiçbir şey değişmeyecekmiş. İşte bunlar hep miras... Hani derler ya kız çocuk babaya, erkek çocuk anaya düşkün olurmuş diye. Son derece doğrudur. Yusuf zaten annesini hiç tanımamış biriyken birden anne sahibi olunca geri basıyorsa ben bunu mirastan başka bir şekilde yorumlamam. Yusuf sahneye gerçekten iyi hazırlanmak istemiş. Çok çabaladı ama ne yazık ki bunun bir çaba olduğunu seyirciye hissettirdi. Defne Samyeli için ise ilk defa “budur” diyorum. Hem vereceği tepki güzel yazılmıştı hem de nefis oynadı.

e0d9e2f7bd84e235f65b26d11c61407b.jpg
Oğlak burcu muymuş?Ben oğlaklarla hiç anlaşamam ki hoff Aslan Amca hof!

Belki Aslan amca yoktu ama maşallah varlığını iliklerime kadar hissettim. Öktem’in bizi götürdüğü ev tam Aslan Amca’nın mekanı olabilecek bir yer. Adam tam bir “old school.” Gizli geçitler, evraklar falan izlemesi keyifliydi. Polat’ın da gizli geçit ilk açıldığında verdiği tepkiyle Aslan Amca’nın varlığını hissettiğini söyleyebiliriz. Resmen "Sene olmuş 2016 hala bir numaralar" der gibi baktı. Öktem gibi bir doktorla tuttuğu kayıtlara bakılırsa Aslan Amca için bu çocuk işi bir tür sapkınlık haline gelmiş. Polat orayı havaya uçurarak dosta düşmana muazzam bir iyilik yapmış oldu. Varsın herkes baba sandığını baba bilsin. Gerçekler o kadar da gerekli değil.

Bütün ailenin bir şekilde gerçeği öğrendiği gece bu yük doğal olarak hepsine ağır geldi. Polat sığınacak bir liman olarak çocuğuna gitti. Asya anılarına, geçmişine döndü. Peki Yusuf ne yapsın, nerelere gitsin? Belli ki deli tavuk gibi dolanmış durmuş. En sonunda doğal olarak camiye gitti. Kimsen yoksa Allah var. Yalnız o soğuk ve karlı dış gecede adama bir de yüz yıkatmak, enseyi ıslattırmak zorunda mıydınız be kardeşim? Vallahi izlerken Yusuf’a acıdım.

Yusuf caminin bir köşesine kıvrıldığında anneannemin defni geldi aklıma. Rahmetli çok karlı bir sabah aniden göçüp gitmişti. Ben de bütün gece uyumamıştım. Hızla tabuta koyup evden memlekete doğru bir minibüsle yola çıkmıştık. İçerde tabut olduğu için o soğukta minibüsün kaloriferlerini de yakamıyorduk. Tabut'un yanında bir gece yolculuk yapmıştım. Ertesi gün de yine her taraf buzdu. Nasıl üşüyorum, nasıl açım anlatabilmem mümkün değil. Mecbur ısınmak için köydeki camiye sığınmıştım.

af0dfa18fdd412f9bb978d3663058cf0.jpg
Üşüdüysen dış mihrakları yakayım :DdDdddDDdDd

Köyde kalan hiçbir akrabamız yoktu ama adettendir ya bizimkiler hemen pide, helva, meyve suyu hazırlamışlar herkese dağıttılar. Son bir poşet kalmıştı. Azıcık ısınmışım, karnımın gurultusunu hissettim. Helva, pide bana bakıyor ben onlara bakıyorum. Alsam ayıp olur mu diye düşünürken gelip biri aldı. Canım hala o helvayı çeker. Şimdi bunu niye anlattım bilmiyorum. Yaşlandıkça Ranini’ye benziyorum herhalde… Tabii biz onun kadar keyifli anlatamıyoruz ama olsun.

Ertesi sabah Asya’nın evindeki geçmişi hatırlama sahnesi gerçekten muazzamdı. Bana bunlarla gelin işte. Çok dokundu. Hani bunun bir operasyon olduğunu hep biliyormuş ama ana yüreği işte yine de gitmiş neler almış. Son anına kadar kendini izlerken telefon görüşmesi sonrası kendiyle göz göze geldiği sahneyi ancak Avrupa sinemasında falan izlersiniz. Kanımca gecenin en şık hareketiydi. Bir süredir Vadi’de böyle değerli sahneler görmüyordum. Umarım çoğalırlar.

Gece kalmasını anladım da günü de Elif’le geçirmiş olması Polat’ın en azından benim tahmin ettiğimden çok daha fazla sarsıldığını gösteriyor. Neyse ki bu durum Elif’e yaradı. Çocukların rüyaları ne güzel. Ben daha bugün rüyamda birilerinden 600 milyon dolar kaçırıyordum. Neden 600 diye sormayın inanın bilmiyorum. Doğal olarak son derece stresli ve yorgun uyandım. Elif’in enerjisine diyecek yok.

b12cadfbad75e1ba36dcd99dbee3a583.jpg
O soğukta turuncu direkli salıncak bularak RaniniTv'ye selam çakan Kurtlar Vadisi Pusu ekibine teşekkür ederiz.

Baba kız iyi eğlendiler doğrusu fakat zamanlama biraz ters oldu tabii… Yılın en soğuk günü çocuğu parka götürmek sorumlu bir ebeveynin yapacağı iş değil. Yine de Polat’ı karlara uzanmış görmek güzeldi. Bu adamın da karlara yatma hakkı var. Fakat Anadolu hocamızın sahneleriyle ilgili aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.

Ayla Algan’a saygımız sonsuz ama ne yazık ki sahneleri artık komik yazılmıyor. Komik olması için son derece zorlanıyor. Bu zorlama hali, durumu daha da vahim bir hale getiriyor. Tohumlarla ilgili verdiği bilgiler, bu kadar çok izlenen bir yapımda duyurulması açısından çok değerli ama öncesindeki sıkıcı sahnelerden dolayı o sahnenin de etkisi düştü. Elif’in her tarafı kar olan parktan aynı gün içinde yemyeşil doğaya açılması konusunda yorumsuz kalacağım. Herhalde 151 dakika olması şarttı.

Bu Ariel de ne pis bir adam çıktı yahu. Polat’a karşı kötü olmasına bir şey demiyorum. Adam işini yapıyor. Eyvallah ama gitti resmen Karun’a Gölge’yi ispiyonladı. Tabii bu bizim açımızdan görünen manzara. Fakat esasında Ariel’in empati duygusu yok. Daha önce bir süper zeka olduğundan bahsetmiştim...

2fcbfac3f5ed7c41aa95b39327b6e4c5.jpg
Bana mı diyo lan o?!

Bu, süper zeka insanlarda sıkça görülen bir durumdur. Empati duyguları çok gelişmeyebilir. O yüzdendir ki Gölge’ye de onu sattığını söyledi. Hatta belki de Gölge bu sebeple ona sabrediyor. Çok mu uçtum bilmiyorum ama hepsi ihtimal dahilinde.

Cahit, bölüm boyunca en çok gördüğümüz karakterlerden biriydi ama niye gördük inanın en ufak bir fikrim yok. Belli ki diziye yeni bir karakter giriyor. Abbas için bir temel attılar “ikna edersen ben seni öldürürüm” repliğiyle de güldürdüler ama bu iş o kadar uzadı ki bir ara sadece dinlemeye geçtim, twit falan attım. Abbas diyor ki “kimse sormadı halimi…” Nasıl soralım be Abbas? Sen ve senin gibilerin ve hatta Suriyelilerin yaşadığı büyük sıkıntıları buralardakiler bilmiyor mu sanıyorsun? Biliyoruz ama gücümüz yok ki daha fazla yardım edebilelim. Daha fazla soru anca utancımızdan oturduğumuz yere iyice gömülmemize yarıyor. İşte yemek ısmarlayıp, simidi paylaşıp da halin nicedir diye sormayışımıza sebep gücümüzün olmayışıdır.

Gölge nihayet Karun’un karşısına çıktı. Kendine güvenen adamın hali başka oluyor. Karun'a biraz daha yağ çekse Kafkasları falan da alırdı herhalde. Odalardan çıkmayan adamı arazilerde yürüttü ve en sonunda dev hediyesini gösterdi. Sevelim, sevmeyelim ama şu konuda hakkını verelim. Karun muazzam keyiflenen bir adam. Artık hediyenin manası ne kadar büyükse Karahanlı’nın doyuramadığı adamları bu yaşında Gölge doyurmuş oldu. Şimdi sıra Gölge’nin gözünün doymasında…

95d4212ed52293c510c33b6019156417.jpg
Salonumuz 200 kişiliktir. Pasta, oralet, servis bize aittir yalnız Ağustos'un sonuna kadar doluyuz.

Tarihi bir kılıçtan bahsedildi ki bizim Topkapı Sarayı’ndaymış. Zaten hep duyuyoruz gösterilenin bilmem kaç katı depolarda var diye. Kim bilir daha ne değerli şeyler vardır. Gölge kılıcı ele geçirerek gücünü simgeleştirecek. Yüzyıllar sonra kılıç bir kez daha hükmünü sürecek. Buradan, tarih boyunca kendilerinden hiç bu kadar emin olmadıkları anlamı çıkıyor. Zira mesele hiç bir zaman kılıcı elde edememek olmamıştır. Mesele, kılıcı tutacak bilek ve o bileğe destek olacak güç olmuştur.

Bir şey soracağım, Azra ve Yusuf’un çay içtiği yer Leyla ile Mecnun’un kafesi değil mi? Vallahi değilse de güzel nostalji oldu. Kahvaltıya çağırıp küt böreği bile ısmarlamamasını da yadırgadım doğrusu. Vadi eskiden menemen falan yapardı artık bu sofra işlerine mercimek çorbasını saymazsak pek girmiyorlar. Fakat Yusuf’u takdir ettim. Ne kadar inkar etse de kan diye bir şey var işte. O da babası gibi çaycı çıktı. Tam kalkarken bir yudum daha almasının başka bir mesajı olamaz. Gerçekten canı çektiği için son yudumu çekmiş olabilir ama bu da güzel bir anlam kattı işte daha ne olsun.

88bdc1d0d21ed196e33aaa30ac742324.jpg
Neyleyim pasta olmayan doğum gününü..

Azra doğum günü için Yusuf’u ayarladı ama ortada pasta falan göremedik. Ha pardon daha hemen yukarda yemek işine girilmediğini yazmıştık değil mi? Neyse, anca drink alıyorlar. Hayatımda gördüğüm en sıkıcı doğum günü partisiydi. Hani Fehmi en ufak bir kusur dahi istemiyordu ya, kusursuz bir sıkıcılıktı. Ben Asya’nın hediyesini merak ediyorum. Sanırım hiç göremeyeceğiz ama olsun yine de bir annenin oğluna aldığı ilk doğum günü hediyesini merak ediyor insan. Yusufla arayı düzeltirlerse Asya kesin diş buğdayı falan yapar bak ben size diyeyim. Şimdilik gitmekten bahsediyor ama o yüzündeki hafif gülümsemeyle bundan kelli hiçbir yere gidemez. Henüz kendisine söyleyemiyor ama Yusuf’un olduğu yere mıh gibi çakıldı kaldı.

Asya gelir gelmez Yusuf’un karanlıkta oturmaya gitmesi itiraf edelim biraz ergenceydi. Sonrasında coşup gitmesine ise hak veriyorum. Bir an evvel ailesiyle ilgili öyle bir şey yapmak istiyor ki yeniden o aileden biri olduğunu hissedebilsin. Yani Polat’ı vurmak aslında kendisinden kaçmaya kesilmiş tek yön bir bilet. Yusuf’un gözünde durum bu olsa da fena halde yanıldığını biz biliyoruz. Zira ne kadar kaçarsa kaçsın him ummadığı bir eşikte, hiç ummadığı bir ses onu yakalayıp yine ait olduğu yere çekecek ve o direndikçe tekrar tekrar kendini o kapının eşiğinde çökmüş bir halde bulacak.

768395a1e0261643aac8727f1e989604.jpg
Bıktım dış gecelerden o senarist buraya gelecek!

Yine de tüm kararlılığıyla çekti silahını ve hedefine yani babasına doğrulttu. Polat şuan açık hedef ama biliyoruz ki Yusuf’un peşinde olduğunu bilen Polat Alemdar bu kadar rahat davranmaz. Mutlaka bir planı var. Ha en kötü ne olabilir? Polat vurulur ve iki bölüm hastanede takılırız. Olsun be, iki bölüm de orada takılalım. Hem belki Pusat’ı da görürüz.

Kurtlar Vadisi Pusu 279. Bölüm'ü 151 dakikalık en uzun bölüm olarak tarihe geçti ve böylece bitti. Bölüm başlamadan önce “en uzun bölüm” haberleri çıktığında bütün bir hikaye göreceğimizi düşünüp sevinmiştim. Hatta ilk 25 dakikadan sonra final sahnesinin baba ve oğulun karşılaşması olduğunu varsayarsak oraya kadar nasıl bir bütün halinde gidebileceklerini iyice merak etmiştim. Gitmemişler.

4b186e223bc3cdf70b99a7f4de873400.jpg
Bu sefer hakkaten uzun olmuş!

Bunun yerine güzel ve duygusal sahnelerden sonra uzun uzun temizlikler, bakışlar, hiç tanımadığımız bir karakterin hikayesini falan izledik. "En uzun bölüm” diyerek beklentiyi yükselttikten sonra böylesi seyirciyi heyecanlandırmayan veya paniğe, meraka düşürmeyen sahnelerle dolu bir 120 dakika geçirmek açıkçası pek de keyifli olmadı. Vadi’nin kıyıda köşede kullanabileceği bir sürü karakter var ama onlar bu şekilde bir 120 dakikalık süreç uygun görmüşler. Böyle olunca da 13 sezonun en uzun Vadi bölümü için en kısa notları tuttuğumu fark ettim. 100 dakikalık halinde daha çok notum oluyordu. Dolayısıyla yazı da beklediğimden daha erken bitmiş oldu. Böyle uzun bölümlere can kurban diyorum. Haftaya yine isterim.

Son olarak bu bölümün güzel sahnelerinden biri de Kur’an okunmasıydı. Aslında bu çok karşı olduğum bir durumdur. Televizyonu açtığımızda ekran ne veriyorsa bodoslama evimize dalıveriyor. Herkes gayet normal bir şekilde oturuyor olmayabilir. Ev rahatlığı bu, kimin ne şekilde izlediği veya kulak misafiri olduğunu bilemeyiz. Bu şartlar altında birden bire Kur’an dinletisi vermek seyirciyi zorda bırakabilir. Buna hiçbir yapımın hakkı yok. Fakat bu sefer atmosferden midir nedendir bilmem gerçekten iyi geldi. Okuyanın da ağzına sağlık.

Haftaya görüşürüz.
 
77c378005552991938e29a8c5e4620e6.jpg
Kurtlar Vadisi Uzun
Samed Aslan

İyyyki doooğduuuuun Vaaaaaadiiiiiii, iyyyki dooooğduuuuun Vaaaaaaadiiiiiiii, iyyki doooooğdun, iyki doğdun, iyki doğ-dun Vaaaa Diiiiiiiiiiiiiiiii Alkışlar, alkışlar alkışlar! Dile kolay tam 13 sene olmuş. 13 sene önceki halime bir bakayım dedim de aman aman.. O halim, bu halimi görse üzülür; bu halim, o halimi düşününce üzülüyor. Neyse ki Vadi’nin geçmişi başarılarla dolu da böyle gururla yaş günü kutluyor. Helal olsun, ömrü uzun olsun.

Geçen hafta kısaca “bu spermi nasıl elde ettiniz” diye sormuştuk. Kurtlar Vadisi Pusu da ilk iş seyirciye bunun cevabını vermek istemiş. Polat ameliyattayken falan alınmıştır tahminlerinde bulunulmuştu ama başta karşı çıksa da kendisi bile, isteye vermiş. Hatta bunu unutmuş, bir de nasıl olur diye Öktem’e atarlanıyor. Şahsen ben bir yere bir şekilde kendiminkileri emanet etsem her an aklımın ucunda “lan bi çocuğum var mı acaba?” sorusu olur. Neyse...

Yusuf çoktan buluşma yerinde annesini bekliyordu. Biz de ne zamandır bu sahneyi bekliyorduk. Gerçekler bir bir ortaya çıktı. Tabii ölümcül bir bilgi de ortaya salıverildi. “Polat da o ekibin içerisindeydi..” Bu bilgi ilerde bomba patlatacaktır. Zira bir şeylerin alt yapısını oluşturmayacak olsa verilmezdi. Yusuf'a göre bundan sonra hiçbir şey değişmeyecekmiş. İşte bunlar hep miras... Hani derler ya kız çocuk babaya, erkek çocuk anaya düşkün olurmuş diye. Son derece doğrudur. Yusuf zaten annesini hiç tanımamış biriyken birden anne sahibi olunca geri basıyorsa ben bunu mirastan başka bir şekilde yorumlamam. Yusuf sahneye gerçekten iyi hazırlanmak istemiş. Çok çabaladı ama ne yazık ki bunun bir çaba olduğunu seyirciye hissettirdi. Defne Samyeli için ise ilk defa “budur” diyorum. Hem vereceği tepki güzel yazılmıştı hem de nefis oynadı.

e0d9e2f7bd84e235f65b26d11c61407b.jpg
Oğlak burcu muymuş?Ben oğlaklarla hiç anlaşamam ki hoff Aslan Amca hof!

Belki Aslan amca yoktu ama maşallah varlığını iliklerime kadar hissettim. Öktem’in bizi götürdüğü ev tam Aslan Amca’nın mekanı olabilecek bir yer. Adam tam bir “old school.” Gizli geçitler, evraklar falan izlemesi keyifliydi. Polat’ın da gizli geçit ilk açıldığında verdiği tepkiyle Aslan Amca’nın varlığını hissettiğini söyleyebiliriz. Resmen "Sene olmuş 2016 hala bir numaralar" der gibi baktı. Öktem gibi bir doktorla tuttuğu kayıtlara bakılırsa Aslan Amca için bu çocuk işi bir tür sapkınlık haline gelmiş. Polat orayı havaya uçurarak dosta düşmana muazzam bir iyilik yapmış oldu. Varsın herkes baba sandığını baba bilsin. Gerçekler o kadar da gerekli değil.

Bütün ailenin bir şekilde gerçeği öğrendiği gece bu yük doğal olarak hepsine ağır geldi. Polat sığınacak bir liman olarak çocuğuna gitti. Asya anılarına, geçmişine döndü. Peki Yusuf ne yapsın, nerelere gitsin? Belli ki deli tavuk gibi dolanmış durmuş. En sonunda doğal olarak camiye gitti. Kimsen yoksa Allah var. Yalnız o soğuk ve karlı dış gecede adama bir de yüz yıkatmak, enseyi ıslattırmak zorunda mıydınız be kardeşim? Vallahi izlerken Yusuf’a acıdım.

Yusuf caminin bir köşesine kıvrıldığında anneannemin defni geldi aklıma. Rahmetli çok karlı bir sabah aniden göçüp gitmişti. Ben de bütün gece uyumamıştım. Hızla tabuta koyup evden memlekete doğru bir minibüsle yola çıkmıştık. İçerde tabut olduğu için o soğukta minibüsün kaloriferlerini de yakamıyorduk. Tabut'un yanında bir gece yolculuk yapmıştım. Ertesi gün de yine her taraf buzdu. Nasıl üşüyorum, nasıl açım anlatabilmem mümkün değil. Mecbur ısınmak için köydeki camiye sığınmıştım.

af0dfa18fdd412f9bb978d3663058cf0.jpg
Üşüdüysen dış mihrakları yakayım :DdDdddDDdDd

Köyde kalan hiçbir akrabamız yoktu ama adettendir ya bizimkiler hemen pide, helva, meyve suyu hazırlamışlar herkese dağıttılar. Son bir poşet kalmıştı. Azıcık ısınmışım, karnımın gurultusunu hissettim. Helva, pide bana bakıyor ben onlara bakıyorum. Alsam ayıp olur mu diye düşünürken gelip biri aldı. Canım hala o helvayı çeker. Şimdi bunu niye anlattım bilmiyorum. Yaşlandıkça Ranini’ye benziyorum herhalde… Tabii biz onun kadar keyifli anlatamıyoruz ama olsun.

Ertesi sabah Asya’nın evindeki geçmişi hatırlama sahnesi gerçekten muazzamdı. Bana bunlarla gelin işte. Çok dokundu. Hani bunun bir operasyon olduğunu hep biliyormuş ama ana yüreği işte yine de gitmiş neler almış. Son anına kadar kendini izlerken telefon görüşmesi sonrası kendiyle göz göze geldiği sahneyi ancak Avrupa sinemasında falan izlersiniz. Kanımca gecenin en şık hareketiydi. Bir süredir Vadi’de böyle değerli sahneler görmüyordum. Umarım çoğalırlar.

Gece kalmasını anladım da günü de Elif’le geçirmiş olması Polat’ın en azından benim tahmin ettiğimden çok daha fazla sarsıldığını gösteriyor. Neyse ki bu durum Elif’e yaradı. Çocukların rüyaları ne güzel. Ben daha bugün rüyamda birilerinden 600 milyon dolar kaçırıyordum. Neden 600 diye sormayın inanın bilmiyorum. Doğal olarak son derece stresli ve yorgun uyandım. Elif’in enerjisine diyecek yok.

b12cadfbad75e1ba36dcd99dbee3a583.jpg
O soğukta turuncu direkli salıncak bularak RaniniTv'ye selam çakan Kurtlar Vadisi Pusu ekibine teşekkür ederiz.

Baba kız iyi eğlendiler doğrusu fakat zamanlama biraz ters oldu tabii… Yılın en soğuk günü çocuğu parka götürmek sorumlu bir ebeveynin yapacağı iş değil. Yine de Polat’ı karlara uzanmış görmek güzeldi. Bu adamın da karlara yatma hakkı var. Fakat Anadolu hocamızın sahneleriyle ilgili aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.

Ayla Algan’a saygımız sonsuz ama ne yazık ki sahneleri artık komik yazılmıyor. Komik olması için son derece zorlanıyor. Bu zorlama hali, durumu daha da vahim bir hale getiriyor. Tohumlarla ilgili verdiği bilgiler, bu kadar çok izlenen bir yapımda duyurulması açısından çok değerli ama öncesindeki sıkıcı sahnelerden dolayı o sahnenin de etkisi düştü. Elif’in her tarafı kar olan parktan aynı gün içinde yemyeşil doğaya açılması konusunda yorumsuz kalacağım. Herhalde 151 dakika olması şarttı.

Bu Ariel de ne pis bir adam çıktı yahu. Polat’a karşı kötü olmasına bir şey demiyorum. Adam işini yapıyor. Eyvallah ama gitti resmen Karun’a Gölge’yi ispiyonladı. Tabii bu bizim açımızdan görünen manzara. Fakat esasında Ariel’in empati duygusu yok. Daha önce bir süper zeka olduğundan bahsetmiştim...

2fcbfac3f5ed7c41aa95b39327b6e4c5.jpg
Bana mı diyo lan o?!

Bu, süper zeka insanlarda sıkça görülen bir durumdur. Empati duyguları çok gelişmeyebilir. O yüzdendir ki Gölge’ye de onu sattığını söyledi. Hatta belki de Gölge bu sebeple ona sabrediyor. Çok mu uçtum bilmiyorum ama hepsi ihtimal dahilinde.

Cahit, bölüm boyunca en çok gördüğümüz karakterlerden biriydi ama niye gördük inanın en ufak bir fikrim yok. Belli ki diziye yeni bir karakter giriyor. Abbas için bir temel attılar “ikna edersen ben seni öldürürüm” repliğiyle de güldürdüler ama bu iş o kadar uzadı ki bir ara sadece dinlemeye geçtim, twit falan attım. Abbas diyor ki “kimse sormadı halimi…” Nasıl soralım be Abbas? Sen ve senin gibilerin ve hatta Suriyelilerin yaşadığı büyük sıkıntıları buralardakiler bilmiyor mu sanıyorsun? Biliyoruz ama gücümüz yok ki daha fazla yardım edebilelim. Daha fazla soru anca utancımızdan oturduğumuz yere iyice gömülmemize yarıyor. İşte yemek ısmarlayıp, simidi paylaşıp da halin nicedir diye sormayışımıza sebep gücümüzün olmayışıdır.

Gölge nihayet Karun’un karşısına çıktı. Kendine güvenen adamın hali başka oluyor. Karun'a biraz daha yağ çekse Kafkasları falan da alırdı herhalde. Odalardan çıkmayan adamı arazilerde yürüttü ve en sonunda dev hediyesini gösterdi. Sevelim, sevmeyelim ama şu konuda hakkını verelim. Karun muazzam keyiflenen bir adam. Artık hediyenin manası ne kadar büyükse Karahanlı’nın doyuramadığı adamları bu yaşında Gölge doyurmuş oldu. Şimdi sıra Gölge’nin gözünün doymasında…

95d4212ed52293c510c33b6019156417.jpg
Salonumuz 200 kişiliktir. Pasta, oralet, servis bize aittir yalnız Ağustos'un sonuna kadar doluyuz.

Tarihi bir kılıçtan bahsedildi ki bizim Topkapı Sarayı’ndaymış. Zaten hep duyuyoruz gösterilenin bilmem kaç katı depolarda var diye. Kim bilir daha ne değerli şeyler vardır. Gölge kılıcı ele geçirerek gücünü simgeleştirecek. Yüzyıllar sonra kılıç bir kez daha hükmünü sürecek. Buradan, tarih boyunca kendilerinden hiç bu kadar emin olmadıkları anlamı çıkıyor. Zira mesele hiç bir zaman kılıcı elde edememek olmamıştır. Mesele, kılıcı tutacak bilek ve o bileğe destek olacak güç olmuştur.

Bir şey soracağım, Azra ve Yusuf’un çay içtiği yer Leyla ile Mecnun’un kafesi değil mi? Vallahi değilse de güzel nostalji oldu. Kahvaltıya çağırıp küt böreği bile ısmarlamamasını da yadırgadım doğrusu. Vadi eskiden menemen falan yapardı artık bu sofra işlerine mercimek çorbasını saymazsak pek girmiyorlar. Fakat Yusuf’u takdir ettim. Ne kadar inkar etse de kan diye bir şey var işte. O da babası gibi çaycı çıktı. Tam kalkarken bir yudum daha almasının başka bir mesajı olamaz. Gerçekten canı çektiği için son yudumu çekmiş olabilir ama bu da güzel bir anlam kattı işte daha ne olsun.

88bdc1d0d21ed196e33aaa30ac742324.jpg
Neyleyim pasta olmayan doğum gününü..

Azra doğum günü için Yusuf’u ayarladı ama ortada pasta falan göremedik. Ha pardon daha hemen yukarda yemek işine girilmediğini yazmıştık değil mi? Neyse, anca drink alıyorlar. Hayatımda gördüğüm en sıkıcı doğum günü partisiydi. Hani Fehmi en ufak bir kusur dahi istemiyordu ya, kusursuz bir sıkıcılıktı. Ben Asya’nın hediyesini merak ediyorum. Sanırım hiç göremeyeceğiz ama olsun yine de bir annenin oğluna aldığı ilk doğum günü hediyesini merak ediyor insan. Yusufla arayı düzeltirlerse Asya kesin diş buğdayı falan yapar bak ben size diyeyim. Şimdilik gitmekten bahsediyor ama o yüzündeki hafif gülümsemeyle bundan kelli hiçbir yere gidemez. Henüz kendisine söyleyemiyor ama Yusuf’un olduğu yere mıh gibi çakıldı kaldı.

Asya gelir gelmez Yusuf’un karanlıkta oturmaya gitmesi itiraf edelim biraz ergenceydi. Sonrasında coşup gitmesine ise hak veriyorum. Bir an evvel ailesiyle ilgili öyle bir şey yapmak istiyor ki yeniden o aileden biri olduğunu hissedebilsin. Yani Polat’ı vurmak aslında kendisinden kaçmaya kesilmiş tek yön bir bilet. Yusuf’un gözünde durum bu olsa da fena halde yanıldığını biz biliyoruz. Zira ne kadar kaçarsa kaçsın him ummadığı bir eşikte, hiç ummadığı bir ses onu yakalayıp yine ait olduğu yere çekecek ve o direndikçe tekrar tekrar kendini o kapının eşiğinde çökmüş bir halde bulacak.

768395a1e0261643aac8727f1e989604.jpg
Bıktım dış gecelerden o senarist buraya gelecek!

Yine de tüm kararlılığıyla çekti silahını ve hedefine yani babasına doğrulttu. Polat şuan açık hedef ama biliyoruz ki Yusuf’un peşinde olduğunu bilen Polat Alemdar bu kadar rahat davranmaz. Mutlaka bir planı var. Ha en kötü ne olabilir? Polat vurulur ve iki bölüm hastanede takılırız. Olsun be, iki bölüm de orada takılalım. Hem belki Pusat’ı da görürüz.

Kurtlar Vadisi Pusu 279. Bölüm'ü 151 dakikalık en uzun bölüm olarak tarihe geçti ve böylece bitti. Bölüm başlamadan önce “en uzun bölüm” haberleri çıktığında bütün bir hikaye göreceğimizi düşünüp sevinmiştim. Hatta ilk 25 dakikadan sonra final sahnesinin baba ve oğulun karşılaşması olduğunu varsayarsak oraya kadar nasıl bir bütün halinde gidebileceklerini iyice merak etmiştim. Gitmemişler.

4b186e223bc3cdf70b99a7f4de873400.jpg
Bu sefer hakkaten uzun olmuş!

Bunun yerine güzel ve duygusal sahnelerden sonra uzun uzun temizlikler, bakışlar, hiç tanımadığımız bir karakterin hikayesini falan izledik. "En uzun bölüm” diyerek beklentiyi yükselttikten sonra böylesi seyirciyi heyecanlandırmayan veya paniğe, meraka düşürmeyen sahnelerle dolu bir 120 dakika geçirmek açıkçası pek de keyifli olmadı. Vadi’nin kıyıda köşede kullanabileceği bir sürü karakter var ama onlar bu şekilde bir 120 dakikalık süreç uygun görmüşler. Böyle olunca da 13 sezonun en uzun Vadi bölümü için en kısa notları tuttuğumu fark ettim. 100 dakikalık halinde daha çok notum oluyordu. Dolayısıyla yazı da beklediğimden daha erken bitmiş oldu. Böyle uzun bölümlere can kurban diyorum. Haftaya yine isterim.

Son olarak bu bölümün güzel sahnelerinden biri de Kur’an okunmasıydı. Aslında bu çok karşı olduğum bir durumdur. Televizyonu açtığımızda ekran ne veriyorsa bodoslama evimize dalıveriyor. Herkes gayet normal bir şekilde oturuyor olmayabilir. Ev rahatlığı bu, kimin ne şekilde izlediği veya kulak misafiri olduğunu bilemeyiz. Bu şartlar altında birden bire Kur’an dinletisi vermek seyirciyi zorda bırakabilir. Buna hiçbir yapımın hakkı yok. Fakat bu sefer atmosferden midir nedendir bilmem gerçekten iyi geldi. Okuyanın da ağzına sağlık.

Haftaya görüşürüz.
Bu adamın çok değişik bir kafası var :) Sanki zoraki yazıyormuş gibi. Ama anlatım dilini beğeniyorum.
 
Saat kacta veriyo abi :( Biz digiturku iptal ettirdik gecen sene haberim olsaydi haber verirdim
Hala devam ediyor bölüm şu an ama ben de açamıyorum paket dahilinde değil :(

O da benim gibi bolumu begenmis :A
Aga adam bölümü bizim gibi eleştiremez zaten. Övecek ki Kurtlar Vadiai Resmi hesapları da bunu paylaşacak. Ranini de parayı götürecek. Millet yolunu bulmuş biz burda Vadi diye birtaraflarımızı yırtıyoruz :)