En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Çok değişik filmdi.Bu Stanley Kubrick hakikaten ilginç bir adam.Her yönetmenin kendine has ilginç bir tarzı vardır ama bu adam cidden başka inanılmaz bir dahi.

Filmde tabi ki çok sıkıldığım yerler oldu.İlk 26 dakika replik bile yoktu.Klasik müzik eşliğinde 5 dakika siyah ekrana bakmak,vals eden uzay gemileri beni de sıktı tabi hatta bir ara filmi durdurdum biraz uzanayım 5 dakika sonra devam edeyim derken 2 saat uyumuşum.
O kadar sıktığı yerler oldu.

Ama filmin içerdiği inanılmaz derin mesajlar var.İnsanın evrimleşmesiyle makinelerin de evrimleşmesi bu evrimle teknolojinin doruk noktasına çıkması hatta kendi yarattığı aletlerin zamanla ondan daha iyi hale gelmesi konuları çok iyi işlemiş.

Özellikle evrim teorisini katiyen reddeden biri olarak bu konuyla ilgili olan insanların mükemmel anlamlar çıkarabileceği bir film.Ben de anlamlar çıkardım yukarıda yazdığım gibi çünkü burada sadece insanın maymundan geldiği teorisini değil insanın gelişmesiyle yarattığı makinelerin de geçirdiği evrim mükemmel anlatılmış.Hatta aletler artık insandan üstün hale gelmiştir.Umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir.

Örneklersem:

Maymun-insan ilk aletini bulmuştur.Sopa! Ve o sopayla düşman maymunları yenmiştir.Sopasını havaya atar o sopa havada süzülür ve aletlerin evrimini görürüz.4 milyon yıl sonraya geçiş sahnesinde o sopa uzay gemisine dönüşür.Bence harika bir geçiş sahnesidir bu.

Aletlerin insanlardan üstün olmasıyla ilgili:

Jüpiter görevinde artık teknolojinin geldiği son nokta yapay zeka Hal ile tanışırız.Hal'in gözüne sürekli vurgu yapılır.Hal o gözlerle insanı süzer,yargılar.Onlar yemek yer,uyur,nefes alır,ölürler.Hal onlardan üstündür.Satranç sahneleri de bunu gösterir.O da hata yapar mürettabat onu kapatmak isteyince esas adamımız hariç herkesi öldürür ve adamımızı ölüme terkeder.Ama unuttuğu birşey vardır.İnsanın cesareti ve deliliği.Netice adamımız kurtulur ve yapay zekayı "en basit aletle" yani tornovidayla yok eder.Bu insanın yanlış evriminin farkına vardığı ve bundan döndüğüne işarettir.

Film tam bir görsel şov bu arada IMDB kullanıcılarının çoğunun puanını efektlere göre verdiğini düşünüyorum.

Filmin füturistik özelliği de had safhada.Daha uzaya çıkan yok,bilgisayar yok hiçbir şey yok sen 1968 yılında böyle bir film çekip uzay yolculuklarına ilham olmuşsun.Bu yönden de tebrik edilesi bir filmdir.

Filmin sonuyla ilgili:

Filmde insan aletlerle yaptığı savaşı kazanmıştır.Artık onu bekleyen son bir engel vardır.Ölüm! Son sahnedeki oda aslında gerçek değildir.O aslında boş bir sahne olarak düşünülmelidir.Karakterimiz artık orada yaşlılığını görür.Bedeninin çürüdüğünün farkına varır.Ama bedeninin içindeki ruh hala vardır.Bunu bardak sahnesinde anlıyoruz.Bardak kırılır ama içindeki şarap yok olmamıştır.İşte beden ve ruh da bunun gibidir.Bardak bedendir ama bardağın içindeki kaybolmamıştır.İnsan ölüm korkusunu da yenerek özgürlüğünün önündeki engeli aşmıştır.İnsan artık bedeni olmayan sadece bilinçten ibaret bir varlığa dönüşmüştür.Yani yıldız çocuk olmuştur.Film burada insanın evriminin son katmanını göstermiştir.Hakikaten dahiyanedir.

Yazdığım en uzun film yazısı oldu.Gerçekten bu film aslında içinde bilim,tarih,insan psikolojisi gibi konuları barındırıyor.Kesinlikle boş bir film değil.Ancak beğenmeyene neden beğenmedin de diyemeyeğim bir film açıkçası.

Puan: 8/10
 
Son düzenleme:
@Danger UA! evet 2001, Kubrick'in dahiliğini gösteriyor belki ama bir film anca bu kadar sıkıcı olabilir. Bu filmde anlatılan mesajı 90 dakikada da anlatabilirdi çünkü filmin çok çok büyük kısmı bomboş hiçbir şey yok. 90 dakikaya bile düşürse yine bazı sahneler için çok boştu, sıkıcıydı derdik o kadar bomboştu. Kubrick'e saygı duymaya neden olur belki ama şahsen 6'dan fazlasını hakettiğini kesinlikle düşünmüyorum çünkü sinema adına olmamış bir film...

Cidden çok çabuk korkan ve gerilen birisiyim ama müzikler dışında gerilecek bir şey yoktu. Ve temelde bir hikaye de yoktu.


Korku türü çok klişe bence. Şöyle gerçekçi bir korku filmine rastlamadım.
Bu kadar mükemmel oynanmış başka bir korku filmi yoktur herhalde bu bile filmi öne çıkarmaya yeter. Ben pek korku filmi izlemiş biri değilim belki filmdeki bazı sahneleri başka filmlerde görmüşsündür önceden ama filmdeki pek çok unsur bu filmden sonra klişe haline gelmiş.
 
Önceden bir şeylerin yaşandığı ıssız bir yer, ölülerin ruhları, çocuk unsuru... bence bunlar o zamanlarda da vardı. Olmasa bile muhteşem düşünülmüş, akla gelmeyecek şeyler değil. Oyunculuklar iyiydi ama yorumumda da yazdığım gibi sanırım beklentim fazlaydı Jack Nicholson'dan. One Flew...'de daha iyiydi.

Maalesef Kubrick çekti diye torpil yapamam.
 


Evet ancak işlediği konuların +2 getirdiğini düşünüyorum yani ona bakarsan Gravity de 90 dakikalık neredeyse senaryosu olmayan bir filmdi ancak film sinemada devrim olarak algılandı.E bu filmin de 68 yılında daha kimse uzaya çıkmadan bu efektlerle bu mesajlarla saygı hakettiğini düşünüyorum.+2'yi de boş sahnelerden kırdım.Bu filmi izleyip film hakkınds bazı bilgilere sahip olmak içerdiği mesajı anlamaya çalışmak bana biraz keyif verdi bu yüzden de yüksek verdim.Woody Allen bu filmi ilk izlediğinde hiçbir şey anlamadım demiş sonra bir daha izlediğinde en iyi 10 filmi arasına koymuş.
 

Bence bu filmde Kubrick torpili yok ben bu filmi izlediğimde Kubrick'i tanımıyordum bile ama baya korkmuştum bana kalırsa Psyhco'dan bile iyi.
 
Bence bu filmde Kubrick torpili yok ben bu filmi izlediğimde Kubrick'i tanımıyordum bile ama baya korkmuştum bana kalırsa Psyhco'dan bile iyi.
Gerçekten çabuk korkan ve gerilen birisiyim ama verdiğim puandan öte bir korku-gerilimi hissettiremedi bana.
 

Billy Wilder'ın meşhur film-noir örneklerinden.Kendisinin daha önce Sunset Blvd. ve Some Like It Hot filmlerini izleyip beğenmiştim.

Öncelikle filmin çok zeki bir kurgusu vardı.Merak uyandırıcı ve sürükleyiciydi. Billy Wilder bu filmde de aynı Sunset Blvd. filmindeki gibi anlatıcıyı çok iyi kullanmıştı.

Ancak oyunculuklar abartılıklı olmakla beraber Barbara Stanwyck çok kötüydü. Ancak Fred MacMurray ortalama Edward G. Robinson da iyi denebilirdi.

Müziklerin de pek iyi olduğunu söyleyemem.

Ancak Billy Wilder zekice bir senaryo, zekice bir kurguyu film-noir havasını çok iyi yansıttığı bu filmle birleştirince ortaya güzel ve yer yer sıksada sürükleyici bir çıkarmış.

8/10
 
Son düzenleme:

Uzun süredir Jason Biggs reyizi izlememiştim bu film iyi geldi


Klasik Amerikan komedisiydi. Birçok sahnede sesli güldüm, özellikle en başta


Film boyu bu filmi izledimmi diye tereddüt ettim ama izlememişim daha önce


Beklentiyi düşürerek izlerseniz bayaa eğleneceğiniz bir film tavsiye ederim

7/10
 

Matt Damon, Jude Law ve Gwyneth Paltrow'un başrolde yer aldığı, bir Anthony Minghella filmi.

Filmin ilk 1 saati çok iyi ve çok renkli geçiyor. İlk 1 saat daha çok dram ağırlıklıydı. Diğer son 1 saat ise, gerilim ağırlıklıydı. Gerilim anları biraz sıktı aslında. Çok yavaş ilerledi.

Matt Damon'un farklı rollerinden biriydi. Her defasında kendisini geliştirebilen oyuncu olduğunu izlediğim filmlerde gördüm. Jude Law'a da ayrı parantez açmak lazım, o da iyiydi. Bir de Gwyneth Paltrow'u es geçmeyelim, o da iyiydi.

İyi bir filmdi ama sonu daha iyi bitebilirdi sanki. Etkileyiciydi ama daha da etkileyici olabilirdi. Sonuç olarak iyi bir filmdi diyebilirim.

8/10
 

İzlediğim 2. Kurosawa filmi.Bu film tamamen yalan temasıyla kurulu bir filmdi.

Kısa süresine rağmen sıkıcıydı.

Kadın hariç oyunculuklar iyiydi.Özellikle Toshiro Mifune döktürmüş yine.Yine deli bir roldeydi.


Filmi şu iki replik özetliyor:

"İnsanoğlu zayıftır,o yüzden yalan söyler.Hatta kendine bile.
"
"İnsanlar kötü şeyleri unutmak ve yalan da olsa iyi şeylere inanmak ister.Böylesi daha zahmetsizdir.

Kurgusu çok iyiydi.Aynı olayı birçok farklı flashbackle izledik.

Yani film baştan aşağı sanat filmi ama çok sıkıldım ben izlerken.

Puan: 7/10
 

İşte film budur.Oyunculuk,müzik,senaryo,görüntü yönetmenliği,makyaj... Büyüleyici bir filmdi.

İlkokul 4.sınıfta müzik öğretmeni izletmişti.O çocuk halimle bile film çok hoşuma gitti.Şimdi daha çok etkilendim tabi.

Film de özellikle uzun opera sahneleri sıkıyor bazen.Ama F.Murray Abraham ve Tom Hulce döktürüyor.

Müzikler mükemmeldi.

Milos Forman harika çekimlere imza atmış.

Filmin işleyişine gelirsek Salieri'nin Mozart'a beslediği nefret ve hayranlık çok iyi yansıtılmış.E tabi F.Murray Abraham'ın bundan payı büyük.Daha önce kendisini Scarface ve The Grand Budapest Hotel filminde de izledim.En iyi performansı bundaydı.

Aslında Salieri de iyi bir adam ama işine olan tutkusu ve bağlılığı onu kıskanç ve kindar biri haline dönüştürüyor.Bundan pişmanlık duyuyor sonra o ayrı.

Mozart bu filmde yansıtıldığı gibiyse eğer kendisini pek sevemedim.Müziği süper ama zaten Salieri'nin kıskandığı nokta bu.Bu yeteneğin böyle şımarık birinde olması.Ama Mozart'ın gülüşü süperdi orası ayrı.


Aslında Salieri'nin Mozart'ın ölümünden pay çıkarmasını pek anlayamadım.Fazla bir suçu yoktu bence.

Bu arada film bence Mozart hakkında değilde daha çok Salieri hakkındaydı.Film zaten müzikten ziyade Salieri-Mozart ilişkisini inceliyor.

Sonuç olarak uzun süresine rağmen sıkmayan bir başyapıt ve şaheserdir bence bu film.

9.3/10
 

"Bir Tim Burton Filmi" desem sanırım filmin kalitesini ortaya çıkartmış olurum. Hiç sıkılmadan, büyük keyifle izlediğim nadir filmlerden biri.

Filmin süesi 2 saat ama hikâyeye öyle bir bağlanıyorsun ki; bir anda o süre çok kısa geliyor. Bana öyle oldu. Hiç sıkmadı. Masalımsı bir tadı vardı. İyi bir kurgusu vardı. İyi bir ders niteliği de taşıyordu. O masalımsı dünyanın içinde yaşamak çok iyi olurdu sanırım.

Ewan McGregor çok iyiydi ve Jessica Lange da çok güzeldi. Etkileyici oyunculukların yaşandığı bir filmdi. Marion Cotillard'ın da güzelliği vardı. Daha önce izlediğim bir filmdeki gibi.

İyi bir filmdi yani. Tim Burton'un yönetmenliğini konuşturduğu filmlerden sadece biri.

10/10
 

Filmi internette bulduğuma çok şaşırdım ve sevindim.

Güzel ve eğlenceli bir filmdi.Arada güzel espriler vardı.Eğlendirdi.

Antonio Banderas değişik bir karakteri oynuyordu ve çoğu yerde güldürdü.


Harrison Ford'u uçak sahnelerinde görünce Han Solo geldi aklıma.Efsane bir oyuncu bence.

Mel Gibson kötü adam karakterini çok iyi oynamış.Bu filmde baya karizmatikti.

Eski ekip zaten çok iyiydi.

Yaz yaz bitmiyor.


Slyvester Stallone bence gayet neşeli bir film çıkarmış ortaya bu kadar yıldızı bir arada görmek bile çok güzel.

Filmi izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.Çok akıcıydı.

Çalan müzikler de çok iyiydi.

Film beklentilerimi karşıladı diyebilirim gayet başarılı.

8/10
 

The Kings of Summer

Sanırım bu filmi The Way Way Back'i izledikten sonra izleme listeme almıştım. Bu tarzda filmleri severim. Yaz, özgürlük, eğlence, doğa... Bu filmde de bunlar vardı ama bazı eksikleri de gözüme çok battı. Ya da fazlalık demeliyim.
Ailelerin baskıcı olmasını fazla abartmışlar. Özellikle diğer iri çocuğun ailesi çok absürd olmuştu. Belki komedi çıkarmaya çalışmışlardır bundan ama pek o tür sahneleri de yoktu bu anne ve babanın.

Bir de söylemeden geçemeyeceğim. O sakallar gerçek miydi ya? Hem çok çabuk uzuyorlardı hem de bir çocuk için o sakallar çok fazla.
Ama galiba gerçekti. Adamların 15 yaşındaki sakalına bak, bizim yanaktaki 2 tüye bak.


Doğa manzaraları hoştu.

The Way Way Back'teki senaryo çok daha derindi. Ve oradaki çocukla kendimi daha çok özdeşleştirmiştim.

Eğer boş zamanınız varsa izleyebilirsiniz. Pek beklentiye girmenin anlamı yok. Ama bu filmden önce The Way Way Back'i izlemenizi öneririm.

6.5/10 -tan 6-
 
Mr. Bean Tatilde

Güzel film, izlerken bayağı eğlendim. Rowan Atkinson'ın mimikleri, hareketleri beni öldürdü.
7/10 verdim.
 

Bir Tim Burton filmi ve yine "ne varsa eski filmlerde var" dediğim filmlerden biri. Farklı konusuyla beğenmemek elde değil.

Johnny Deep başrolde. Aynı zamanda Tim Burton ile Johnny Deep'in yollarının kesiştiği film. Hiç sıkılmadan izlenecek ve 90'lı yılların renkliliğini hissettien bir film. Tim Burton'un ilk filmlerinden.

Johnny Deep çok iyiydi, karakteri bakımından o kadar oyunculuk göstermesine de gerek yoktu. Mimik hareketleri gibisinden. Daha sonra Winona Ryder'in dehşete düşüren güzelliği vardı. Tabi o zamanlar 19 yaşlarındaydı sanırım. Genç yaşında parlıyordu.

İyi bir filmdi sonuç olarak, çok beğendim. İyi bir başlangıç ve sonucunda da iyi bir bağlanış vardı. O yönüyle de çok iyiydi.

10/10
 
@berkann The Kings of Summer 2013'e dair izlemek istediğim ama izlemediğim birkaç filmden biriydi sen de beğenmeyince pek izleyesim kalmadı.


Bir de Rashomon'u sen de izlemiştin galiba? Eğer öyleyse etkinlik için düşündüğüm filmlerden çıkarıp kendim izleyim bir ara. @Danger UA! da izlemiş...

Amadeus bence de şaheser seviyesinde bir film. Son yıllarda izleyip 10 puan verdiğim çok nadir filmlerden.


@Arslan Bey Edward bence de 10'luk bir filmdi fakat Big Fish'i o kadar da çok beğenmemiştim.