Yine geçen bölüm gibi temposu yüksek bir bölümdü.
Duru'nun bacağını kırdığına tabii ki ben de inanmıştım ve aslında kırmadığını anladığında şaşırdım ama bence burada bir mantıksızlık var. Can Manay gibi bir adam kesinlikle Duru'yu yalnız bırakmazdı ve böyle bir şeyi fark etmesine izin vermezdi. Neyse, Duru aslında sağlam olduğunu fark edince olaylar gelişmeye başladı. Alçıyı kırıp kurtulması çok iyiydi, eğer son anda Can gelip engel olsaydı boşa gidecekti o kadar heyecan. En son gözünü karartıp bariyerleri de kırıp geçti ve aferin Duru sesleri yükseldi evde.
Şu son birkaç bölüme kadar ortada Duru'nun annesi falan yoktu, bir anda böyle pat diye çıkacağına keşke daha önceden yavaş yavaş işlenseydi Duru ve annesinin durumu. Kadın Duru'yu yeğenim diye tanıtınca son şansını da kaybetti ve Duru gitti. Evden çıkınca Can Duru'yu bulduğunda Duru'nun annesinden yaşadığı hayal kırıklığıyla Can'ın kollarına atlayacağını düşündüm ama kendisinden beklenmeyecek bir zekilikle kurtulmayı başardı ve kaçtı. Annesinden göremediği sevgiyi durakta hiç tanımadığı iki kadından gördü. Kadına sarılırken gözleri doldu, çok duygusaldı. Soluğu Deniz'in yanında aldı tabii ki. Mehmet Günsür'ün kısa saçına alışamamıştım ama bu bölüm normalden daha karizmatik göründü gözüme.
Kapısı herkese açık olan Deniz'e tebrikler...
Asıl büyük tebrik ise Özge'ye gidiyor. Araştırmacı gazeteci Özge Egeli sonunda SMK'nın yardımıyla Can'ı yüce Türk mahkemelerine havale etti. SMK'nın ölmüş olduğuna pek inanmamıştım.
Can'ın bir ay boyunca polise nasıl yakalanmadığını anlayamadım, bakalım ne çıkacak.
Bilge de ne yapacağını düşünürken Eti'nin mirası girdi devreye. Malları alır bence, almalı da.