En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Harry Potter serisine başladım sıkıntıdan gerçekten olağan üstü bir film yapmışlar hogwarts okulu gibi bir okulumun olmasını isterdim :)

Hobby_11495896.jpg



8/10
 

İzlediğim en iyi Woody Allen filmiydi. Bundan önce bir tek Midnight In Paris'i beğenmiştim. Woody Allen'dan böyle bir film beklemezdim.

Film ilk yarısı yine aşçı-bahçıvan tadında bir Woody Allen filmiydi. Çok klişe şekilde başladı ama 2. yarısında film tam da şöyle olsa ne güzel olurdu diye iç geçirdiğim bir noktada o hale geldi. Zaten Allen'ın anlatımına hayran kaldım. Film boyunca vurgulanan 'şans' kavramı bu kadar iyi anlatılamazdı. Ayrıca teknik olarak da çok başarılı bir anlatım olmuş. Gayet oturaklı ve düzgün bir anlatımı vardı.

Filmde bolca Suç ve Ceza esintisi var. Ayrıca ben Hithcock tadı da aldım. Hem başkarakterin Strangers on a Train'deki gibi tenisçi olmasından dolayı ve aynı zamanda hikayeden dolayı.

Sonu mükemmeldi.

Chris yüzüğü fırlattığında yüzük bariyere takılıyor ve denize düşmüyor. O anda seyirci Chris'in yakalanacağını düşünüyor ama yüzüğün takılması işine geliyor. Güzel bir ters köşeydi. Ama bir de şu yönden düşündürmesi açısından mükemmel buldum o sahneyi: Aslında Chris kaybetti. Hem doğmamış çocuğunu hem de sevdiği kadını öldürdü ve bir bakımda ruhunu satmış oldu.

Karakterin en sonda vicdanıyla hesaplaşıp vicdanını yendiği sahneyi de çok beğendim.

Scarlett Johansson'a rolünün en yakıştığı film olmuş bence. Jonathan Rhys Meyers'i pek beğenmedim.

Sonuç olarak izlediğim en iyi Woody Allen filmiydi. Bundan sonra Woody Allen'a daha farklı gözle bakacağım.

8.5/10
Ne güzel tozpembe gidiyordu film, sonlara doğru akışını baya değiştirdiği bir filmdi.

İnsanın para uğruna neler yapacağını, nasıl değişebileceğini gösterdi. Bir de ayıp be kardeşim, Scarlett Johansson'a yapılır mı hiç bu. Ben olsam fakir kalmayı tercih ederdim, Scarlett Johansson'a bunu yapmazdım. :A

Woody Allen'in ters köşe yapan bir yönü var, bunu mesela 'Paris'te Gece Yarısı' filminde de yapmıştı. Film düz gidiyor, sonlara doğru seyrini değiştiriyor.

Buradaki kurban Rachel McAdams'dı. :A
 

20 dakikalık kısa bir film yapmışlar, 20 dakika hemen bitti ama. :( Neyse bu filmde yorumlayacak pek bir şey yok, genel olarak seriyi yorumlayayım. Gerçekten en iyi animasyon filmlerinin başında geliyor. Yılda 1-2 kere izlediğim seri, herkese de tavsiye edilir. (Aslında izlemeyen var mıdır, bilmiyorum. :D )

En sevdiğim film sıralanışı: 3 > 1 > 2 > 4 :X
 
BUZ DEVRİ 1-2-3-4

tumblr_mm9u5uuWf21rqs4q9o2_500.jpg


Aslında dün gün boyu izlemiştim ama internetimde problem olduğu için yazamamıştım. İyi ki CD'si var da bu konuda problem yaşamadım. :D

Neyse sevdiğim animasyon filmlerini izlemeye devam ediyorum, Oyuncak Hikayesi'nden sonra bu seriyi de izledim. Harika filmdir. :)

Fazla yorum yapmayacağım, en sevdiğim filmi Dinozorlar Çağıdır. :D Nedense o filmi çok sevdim. Şeftali'nin doğuşu olsun, çizmeli kedi, Rudi, Dinoana, çocuk dinolar derken en çok dikkatimi çeken filmi oldu. 4. filmi arkaya atmamın sebebi ilk üç filmdeki samimiyetin az olması oldu. Yani yine gülüp eğlendim, Sid'in nenesi filmin en güzel kısmıydı tabi. Ama diğer üç filme göre daha arkada kaldı. İkinci filmde Ellie ve keselisıçanların filme dahil olması, buzulların erimesi derken yine güzel filmdi. İlk filmi grubun kurulması, Diego'nun tuzaktan vazgeçip bizimkilere dahil olması ve bebeğin babasına götürülmesiyle geçti. Neyse çok yazdım. :D

En sevdiğim film sıralanışı: 3 > 2 > 1 > 4 :bhr:

 

Mulholland Dr.

Birkaç gün önce izlemiştim, hazır bugün olay olan BBC listesi yayınlanmışken yorumumu yapayım. :D

@Danger UA! aylar önce önerdiğinde listeme eklemiştim o zamandan beri izlemek istiyordum da bir türlü sıra gelmedi. Uzun süresi, yalnız ve sakin ortam istemesi gibi nedenler bunda etkendi. Nihayet izledim. :)

Enteresan bir filmdi ama anlaması biraz zor. Doğrusu filmi bitirince son kısmı anlamadım ve olanlara anlam veremedim. Yorumları okuduktan sonra anladım ve hoşuma gitti. Bir kez daha izlemek gerekiyor, sanırım o zaman daha çok sevebilirim. :) Genel olarak seyir zevki açısından fena değildi film. En azından benzer karmaşıklıktaki filmlere göre gayet izlenesiydi.

Naomi Watts sevdiğim bir oyuncudur, burada da çok iyiydi. :)

Yakın zamanda olmaz muhtemelen ama bir gün tekrar izlemek isterim. O zamana kadar puanım:

7/10
 
@OzaN Blue Velvet de güzel. Bu filmle aynı hissi veriyor ama anlaşılır bir film.
İzlerim onu da ama yakın zamanda olmaz muhtemelen. Bu arada çok ilginç iki film de sadece yönetmen dalında Oscar adayı olmuş. Normalde o dala aday olan filmler başka dallara da aday olur hatta en iyi filme aday olur genelde. Enteresan. :)
 
İzlerim onu da ama yakın zamanda olmaz muhtemelen. Bu arada çok ilginç iki film de sadece yönetmen dalında Oscar adayı olmuş. Normalde o dala aday olan filmler başka dallara da aday olur hatta en iyi filme aday olur genelde. Enteresan. :)
Filmler tam yönetmen filmi, ondan olabilir. Filmleri pek beğenmeseler de Lynch'i göz ardı edememiş olabilirler.
 

Çok kaliteli ve güzel filmdir. Yılda 1-2 kere izlediğim animasyon filmlerinin başında geliyor, o fon müziği bile izlemek için yeterli. İnsana huzur veriyor, bir de kış var. Kar falan yağıyor, kışı özledim sanırsam. :(

Filmde bizimkilerin söylediği şu şarkı da çok güzeldir. ''Yılın bu zamanı, herkes evine döner. Yeni yıl neşesi, evimizi sarar...''

 
Moderatörün son düzenlenenleri:

EuroTrip

Güzel vakit geçirmelik, eğlenceli bir filmdi. Ara ara güldürüyor ve sıkmadan izlettiriyor kendini.
Özellikle Bratislava'daki az parayla yaşadıkları çok iyiydi. :D
7/10
 

Tarantino'nun izlemediğim filmlerinden biriydi. Tatilin açılışını bu filmle yaptık. :D

Her yönüyle klasik bir Tarantino filmiydi aslında. Filmin içerisinde hemen hemen her filminden bir şeyler bulabilmek mümkün. Pulp Fiction sonrası çektiği ilk film ve aslında en çok da onunla benzerlik gösteriyor ama tabii çok gerisinde.

Tıpkı The Hateful Eight'te olduğu gibi süre gereğinden fazla uzun ve diyaloglar fazla baş ağırtıyor. Replik kalitesi olarak mesela bir Pulp Fiction'ın çok gerisinde. Yine de iyi sayılabilecek bir olay örgüsü ve bazı iyi karakterleriyle gayet izlenebilir bir film.

Filmin önemli bir sorunu bence filme adını veren Jackie Brown karakterinin çok düz bir karakter olması. Herhangi bir ilgi çekiciliği yoktu, oyunculuk performansı da sıradandı. İnsan başrolde Uma Thurman olsaydı ne olurdu diye düşünmeden edemiyor.

En çok Robert De Niro ve Bridget Fonda'nın sahnelerini sevdim. Hatta filmi ikisi kurtardı diyebilirim. Bu arada Robert Forster ise çok beleş bir Oscar adaylığı almış.

7/10
 

Ulan, ne filmdi be. Uzun zamandır bu kadar gerilmemiştim. Gerilim ve hayatta kalma temalı olmasına rağmen Çok sağlam replikler, mesajlar ve yoğun bir duygu hakimdi. İzleyicide faklı duygular uyandırıyor. Hele bir müzikleri var ki, of. Adam King, kitapları olsun filmleri olsun hayranım bu adama.. Klişe filmlere tepki olarak gelmiş bir film, klişelikten oldukça uzak.

Film gerçekten çok iyiydi, tek solukta izlenecek müthiş bir gerilim. Özellikle tam @sürgünüm e göre , tavsiye ederim.

The Walking Dead'den Andrea her zamanki gibi çok tatlıydı. Bir iki sahnede de Carol'u gördük, her zamanki gibi gıcık Carol. :)


Dinci kadına ve koyunlara inanılmaz gıcık oldum ama öyle böyle değil. Bunların alayı böyle! Türkiye'de böyle bir olay olsa çok çok daha bakmazları ortaya çıkar üstelik %95'imiz de onların vaazı ı dinleriz. Gerçi filmdeki gibi kendi dillerinden değil büyük ihtimalle Arap şivesi ile arapça bir şeyler okurlar. :)

O değil de dinci kadın kurşunu karnına ilk yediğinde nasıl sevindim be! Ama yok böyle bir şey resmen sevinçten evin içinde tur atasım geldi. Kafasına kurşunu yediğinde al size Tanrı dedim! O ana kadar oluşan tüm gerginliğim uçtu gitti, adamsın gözlüklü abi adam. Keşke erken ayrılmasaydın, o olmadı. :)

Boyuttan, delik açmadan filan bahsedildi ama açığa kavuşmadı? Acaba paralel evren gibi bir şey mi yoksa uzay zamanda açılmış bir karadelik vasıtasıyla uzaylı filan mı bunlar? Yoksa tamamen labaratuar ürünü mü?..


Son sahne içime oturdu be. Ah ulan ah.. Bir dakika daha beklese. Ama ne bileyim? Sen o kadar mücadele et, aksiyona gir, marketten kaçıp bilmem kaç km sür sırf benzin bitti diye toplu intihara kalkış. Üstelik o sırada herhangi bir saldırı söz konusu değil, hani arabaya saldırmaya başlasa tamam haklısınız ama o da yok. Hoşumuza gitmese bile gerçekçilik adına beğendim, normal klişe bir filmde o son sahnede tam çocuğun kafasına sıkacakken tank seslerini duyarlardı, ordu onları kurtarırdı filan sonra adamla sarışın öpüşürdü vb. Yine de çat diye intihara kalkışmaları da saçma oldu, keşke daha ihtişamlı bir sonla bitseydi böyle belki daha etkileyici oldu ama daha kaliteli olabilirdi..

Bu arada arabaya bindiklerinde tabancayı arabanın yüzünde (o bölgeye ne denir bilmiyorum) olduğunu görüyorlar, peki o telaş neydi? Kadının gereksiz çığlıkları mı dersin adamın kabız olmuş gibi zorlana zorlana kolunu uzatması mı dersin? Yahu 2 saniye bile sürmeyecek birazcık ayağa kalk çıkmana bile gerek iki adımda alınabilirdi. Orada amaç neydi? @Danger UA!

8.3/10
 
Son düzenleme:
@Tolstoyevski Beğenmene sevindim. Baya sürükleyici filmdi. O sahne gerilim yaratmak için konmuş galiba. Öyle birkaç basitlik vardı ama yine de iyi film.
 

Kerem Deren'in harika bir işi daha. :) Farah Zeynep Abdullah'ın döktürdüğü ve oyunculuğunu en üst düzeye çıkardığı iştir. Keşke dönem dizilerinden kurtulup da bu tarz drama/romantik işlerinde oynasa. :) Engin Akyürek'in burnu burada ne kadar kötü görünüyor, estetik falan mı yaptırdı diyeceğim de FSN'de de böyle değildi. Daha önce birkaç kez daha izlemiştim filmi, izlemeden önce olayın nasıl eskiyle/şu ana bağlandığı konusunda kafam karışıyor. Her seferinde aynı şey oluyor, filmi izleyince çözüyorum. :D
 

Blue Valentine

The Light Between Oceans vizyona girmeden önce yönetmenin ilk önemli filmini izlemek istedim. The Place Beyond the Pines'ı beğenmiştim, bu ondan da iyi çıktı. Derek Cianfrance gerçekten çok iyi yönetmen, filme bağlamayı iyi başarıyor. The Light Between Oceans'a dair şüphelerim kalktı bu filmi izledikten sonra...

Kadının mutsuz olduğu bir evliliğin başlama ve sonuca yaklaşması karmaşık gözüken bir kurgu içerisinde gayet başarılı anlatılmış. Yer yer zaman geçişlerinin fazla sık oluşu gereksiz yorucu hal alsa da.

Ryan Gosling kendisi için sıradan performans sergilemiş ama oynadığı karakteri çok sevdim. Michelle Williams çok iyi oynayıp Oscar adaylığını hak etmiş ama oynadığı karakter Cindy'ye acayip sinir oldum. :):)

İzlemeye değer, çok başarılı bir evlilik draması.

8/10
 
REC 4

İlk filmi belkide sinema tarihinin en iyi korku filmlerini saysak çok rahat ilk 5te olabilecek bir filmdi, imdb puanıda bunu yansıtıyor bence. 2. filmi tam olarak hatırlamasamda aklımda iyi şekilde kalmış. 3. filmse konudan ayrı saçma sapan bir işti, yönetmen vs farklıydı zaten. Bu film hikayeye kalınan yerden devam etmiş. Keşke bu kadar acemi bir iş sürmeselermiş önümüze. :( Fikir gerçekten güzel ama uygulayamamışlar çok acemice kalmış çok absürd durdu, izledik mi izledik ama insan ilk filmin hatrına birşeyler bekliyor tabi.

Kadro bence çok iyiydi, Manuela zaten Rec'i tarihe yazdıran isimdi, keşke düzgün bir adama verselerdi de şu yönetmenliği -çünkü bariz bozmuş kendini 7 sene içinde. :(

Sonu komedi filmlerinin tii'ye aldığı şekilde bitmiş. :D Akılda kalıyor hani bu sefer balığı mı kontrole alıp çıkacak yine bir yerlere. :D Saçmalayıp felan balığı insan avlar yer parazit ona geçer vs vs. :D


7.0/10
 
Overrated Brothers'ın overrated bir filmi daha. Ya ben Fargo ve The Big Lebowski dışında bu adamların iyi filmini izlemedim. Hail Caesar berbat, O Brother, Where Art Thou? berbat, No Country For Old Men ve True Grit ortalama. Tamam, baktığımız zaman iyi kötü filmleri var ama bu kadar övülmelerini anlamlandıramıyorum.

Filmlerinin çoğu kopuk, diyaloglar sıkıcı ve bir yere bağlanmıyor. Bu film de bu özellikleriyle "tipik" bir Coen filmi diyebiliriz. Yine de kötü bir film değil. Ama aşırı övgü alan bir film bu. Daha olumsuz yorum görmedim film hakkında. Yazar tıkanıklığı iyi anlatılmış, karakterleri başarıyla yazılmış. Ama film kopuk. Sonu anlamsız. Yok sembolizm varmış da bilmem ne. Sanki bana Kubrick.

Oyunculuklar genel olarak iyiydi. Ben özellikle John Goodman'ı beğendim. John Turturro'nun performansı da çok övülmüş ama o da tıpkı kankaları Coen Brothers gibi overrated bir adam.

Açıkçası bu filmi izlemenizi isterdim. Acaba ben mi gereksiz yere gömdüm bu kadar diye.

6/10