Sefiller
«Dünyanın renkleri her gün değişiyor...
Kırmızı, öfkeli insanların kanı!
Kırmızı, doğmak üzere olan bir dünya! Siyah, nihayet biten karanlık gece!
- Kırmızı!
- Ruhum alev alev yanıyor!
- Siyah!
- Onsuz dünyam kararıyor!
- Kırmızı!
- Arzunun rengi!
- Siyah!
- Çaresizliğin rengi!
Kırmızı, öfkeli insanların kanı!
Siyah, geçmiş zamanların karanlığı!
Kırmızı, doğmak üzere olan bir dünya! Siyah, nihayet biten karanlık gece!«
Destansı hikaye, destansı oyunculuk, destansı müzikler. . . Eserin destansılığının hakkını veren mükemmel bir çalışma, gelmiş geçmiş en iyi uyarlamalardan biri.
Adalete, eşitliğe, özgürlüğe karşın bir başyapıt! İyi bir insan olma üzerine verilmiş ölümsüz eser.
Elbette film de mükemmeldi, her ne kadar kitabın bir özeti gibi olmuş olsa bile baştan sona kadar hakkını tamamen vermişler. Helal olsun!
Baştan sona bütün oyuncuları tebrik etmekle birlikte, kendisi iyi yazgısı kötü kahramanımıza hayat veren Hugh Jackman, tam bir kanun köpeği ama gerçek bir kanun adamı Javert'i canlandıran Russel Crowwe ve filme başlamadan önce hiç böyle mükemmel bir oyunculuk beklemediğim, gerek kitapta gerekse filmde en çok içimizin burkulduğu, Eponine'nin acıklı kişiliğine bürünen Samantha Barks'ı ayrıca tebrik ediyorum.
Russel Crowe ve Hugh Jackman'ın karşılıklı müzikal konuşma sahneleri efsaneviydi.
Hiçbir sahnesi yok ki ruhumuza işlemesin, bu filmden sonra artık ne mümkün müzikale eskisi gibi ilgisiz durmak. İlk fırsatta Sefiller'in müzikal oyununu izleyeceğim 25.yıl özel gösterisi. Bundan sonra da komedi-romantik gibi türler hariç bütün kaliteli müzikallere kapımı açtım. Hele bu yapıt gibi dramatik müzikaller varsa ne âlâ!
Filmin başındaki yani bayrağı kaldırdığı sahnedeki destansı müzik hâlâ aklımdan çıkmadı. Kitabın ruhuna, bu dramanın gözler önüne serilen destanına o kadar uygun ki! (ilk 25 saniye)
Elbette yaklaşık 1800 sayfa ve hatta daha da çok sayfaya sahip bu yapıtın birebir uyarlaması beklenilmezdi. Buna rağmen dört üçlük çok başarılı mükemmel bir uyarlama yapılmış. Arada ufak, keşke şöyle olsaydı dediğim detaylar olmadı değil. Mesela Cosetta'nın hancı Thenardier'lerden alındığı kısımlarda, kitapta efsane bir oyuncak bebek sahnesi vardı ki gözümden yaş akmıştı o kısımda ve kitap boyunca en etkileyici kısımdı şüphesiz. O oyuncak bebek sahnesi atlanmayabilirdi.
Marius'un Valjena tarafından kurtarıldığı sahnenin ertesinde Javert ile olan kısım tam olarak öyle değildi, Javert tesadüfen onu görüyordu lağımdan çıkarken ve ikisi birlikte götürüyordu Marius'u dedesine. Ardından bir takım detaylar geçiyordu, tabi çok büyük fark olmasa bile göze çarpmadı değil.
Oyunculukların hepsini tebrik etmiştim lakin sadece Marius'u oynayan oyuncu, acaba daha iyisi olabilir miydi? Olurdu muhakkak. Bence karakterin hakkını verememiş, bir eksimde buraya.
Filmin olay örgüsü eserle birebir olmasına karşın müzikal diyaloglar doğal olarak tamamen senaryodan türemiş ancak mükemmel türemiş ve mükemmel uymuş! Victor Hugo yaşasa ancak bu kadarını dahil ederdi heralde senaryoya.
Velhasıl, hakkında söylenecek çok söz, çıkarılacak çok ders olan bir dram hakkında ne desek az, ne desek yetersiz. Herkesin daha iyi bir insan olabilmek için muhakkak okuması gereken bir destan. İnsan ömrünün üç döneminde okunur böyle yapıtlar: çocukluk-gençlik dönemi, orta yaş dönemi ve ihtiyarlık dönemi. Her dönemde eminim alınacak zevkler farklı ve daha hoş olacaktır.
Bu, ruha hitap eden müzikalitesiyle yılın son gününü bir nebze olsun huzurlu kılan uyarlama hakkında emeği dokunan herkesi tekrardan tebrik ediyorum.
8.7/10