En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Kanser hastası olan Maria'nın hastanedeki son günlerini anlatan, 85 dakikalık kısa süresiyle dikkat çeken bir film. Hayatı bir yandan sorgulatan bir film olmuş. Klasik senaryosuyla vermek istediği mesajı gayet net vermiş. Maria'nın hastalık sürecini Twitter'dan ironi yaparak anlatması da bir nevi gönderme olarak karşımıza çıkıyor. Bir çeşit tek kişilik kanser komedisi yapıyorum''

6/10
 

Keyifli ve vakit geçirmelik bir film olmuş, izlerken epey güldüm. Ezgi Mola harika iş çıkarmış, 'Maide' karakterine çok yakışmış. Yağmur karakteri de filmin renklerinden biriydi, güzel ikili olmuşlardı. Vakit geçirmelik, gülümsemelik film arayanlar için güzel bir tercih olacaktır. :X
 

Funny People (2009)

6 puanlık filmlerin unutulmaz yönetmeni Judd Apatow'un izlemediğim tek filmiydi, onu da izleyerek filmografiyi tamamlamış olduk. Yönetmenin ortalamasının altında bir filmdi. Adam Sandler'ın ciddiye alarak iyi oynadığı filmlerden olmuş. Dram kısmının da komedi kısmının da iyi işlediği kısımlar vardı ama bir Judd Apatow klasiği olarak süre gereğinden çok uzatılmış...

5.5/10


Bu filmin ardından güncel Judd Apatow filmleri sıralamam şu şekilde oluştu:

1Knocked Up7.5
2Trainwreck6.5
3The 40-Year-Old Virgin6.0
4The King of Staten Island6.0
5This Is 406.0
6Funny People5.5



Going in Style (2017)

Seveceğimi bile bile ertelediğim bazı filmler oluyor, bu da onlardan biriydi. Üzerinde fazla kafa yorulmadan izlenecek, keyifli, çok hoş yan mesajlar barındıran bir filmdi. Ustaları bir arada izlemek bile tek başına yeter zaten. Morgan Freeman benzerini Last Vegas ile de çekmişti, burada da başka ustalarla buluşmuş.

Yalnız Morgan Freeman da şaka maka 85'e geliyor. Bu filmde artık iyice yaşlılık belirtileri göstermiş ama hala o güzel enerjisini hissettiriyor. Michael Caine ve Alan Arkin de çok sevdiğimiz dedelerimiz. Özellikle Alan Arkin bu tip rollerde tek başına bana film sevdirebilecek kalibrede bir oyuncu. The Kominsky Method'un üçüncü sezonunda olmayacağını hatırlayınca yine kötü oldum. :( Michael Caine'in de torunuyla olan sahnelerine bayıldım...

Başroldeki üç üstadın yanında en sevdiğimiz doktor Christopher Lloyd'u görmek de güzeldi. :Z

7/10
 

Funny People (2009)

6 puanlık filmlerin unutulmaz yönetmeni Judd Apatow'un izlemediğim tek filmiydi, onu da izleyerek filmografiyi tamamlamış olduk. Yönetmenin ortalamasının altında bir filmdi. Adam Sandler'ın ciddiye alarak iyi oynadığı filmlerden olmuş. Dram kısmının da komedi kısmının da iyi işlediği kısımlar vardı ama bir Judd Apatow klasiği olarak süre gereğinden çok uzatılmış...

5.5/10


Bu filmin ardından güncel Judd Apatow filmleri sıralamam şu şekilde oluştu:

1Knocked Up7.5
2Trainwreck6.5
3The 40-Year-Old Virgin6.0
4The King of Staten Island6.0
5This Is 406.0
6Funny People5.5



Going in Style (2017)

Seveceğimi bile bile ertelediğim bazı filmler oluyor, bu da onlardan biriydi. Üzerinde fazla kafa yorulmadan izlenecek, keyifli, çok hoş yan mesajlar barındıran bir filmdi. Ustaları bir arada izlemek bile tek başına yeter zaten. Morgan Freeman benzerini Last Vegas ile de çekmişti, burada da başka ustalarla buluşmuş.

Yalnız Morgan Freeman da şaka maka 85'e geliyor. Bu filmde artık iyice yaşlılık belirtileri göstermiş ama hala o güzel enerjisini hissettiriyor. Michael Caine ve Alan Arkin de çok sevdiğimiz dedelerimiz. Özellikle Alan Arkin bu tip rollerde tek başına bana film sevdirebilecek kalibrede bir oyuncu. The Kominsky Method'un üçüncü sezonunda olmayacağını hatırlayınca yine kötü oldum. :( Michael Caine'in de torunuyla olan sahnelerine bayıldım...

Başroldeki üç üstadın yanında en sevdiğimiz doktor Christopher Lloyd'u görmek de güzeldi. :Z

7/10
Tam senlik çok sağlam ve klasikleşmiş bir Fransız filmi, ya 4-5 verirsin ya da 8 üstü ama her türlü izlemeye değer olarak geride kalır. Listene tavsiye ederim :A

 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
Tam senlik çok sağlam ve klasikleşmiş bir Fransız filmi, ya 4-5 verirsin ya da 8 üstü ama her türlü izlemeye değer olarak geride kalır. Listene tavsiye ederim :A

Geçen günkü Marion Cotillard konusunun sebebi belli oldu. :A Yıllar önce izlemiştim daha o zamanlar Marion Cotillard kim tanımıyordum bile dediklerinin ortalaması olarak 6 puan vermişim. İzlenecekler listesini eritirsem ikinci kez şans vermek istediğim filmlerden. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: Tolstoyevski
Geçen günkü Marion Cotillard konusunun sebebi belli oldu. :A Yıllar önce izlemiştim daha o zamanlar Marion Cotillard kim tanımıyordum bile dediklerinin ortalaması olarak 6 puan vermişim. İzlenecekler listesini eritirsem ikinci kez şans vermek istediğim filmlerden. :A
Tam beklentimin ortalaması olmuş puan cidden :A Ama puana rağmen farklı deneyim ve tarz filmlerindendi, klişe değil en önemlisi ve dediğin gibi Marion Cotillard... :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
4751667.jpg


10 üzerinden 7 verdim bu felaket filmine.

İkinci olarak ise;
5f92780158e06_thumbnail.jpg


10 üzerinden 8 verdim.
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Şilili şair Pablo Neruda’nın peşine düşen bir müfettişi konu ediniyor. İkili arasındaki kovalamada aksiyondan ziyade sanatsal bir dille anlatım ön planda. Aksiyon yok ama merak unsuru sağlanmış. Müfettiş olan Oscar'ın ağzından dinliyoruz çoğu yeri de. Yönetmene hayran kaldım, muhteşemdi yönetmenlik... Pablo Larrain enfes iş çıkarmış.

Yani film daha güzel olabilirmiş aslında, şiirsellik ve sanat yanıyla da süslenmiş üstelik. Ama tam olarak beklentimi karşılamadı. Yer yer sıkıldığımı da söyleyebilirim. Enfes yönetmenliğe daha enfes bir iş çıkabilirmiş. Son olarak diyaloglar da sağlamdı.

6.5/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Melisa Sözen ve Mert Fırat'ı buluşturduğu için kaç zamandır aklımda olan bir filmdi. Öncelikle başroller harika iş çıkarmış, ikiliyi izlemek çok güzeldi. Ozan'ın şarkıcı olmasından dolayı müzikal anlamda da zengin bir filmdi. Aşk filmiydi ama beni pek içine çektiğini söyleyemem, yer yer sıkıldım. Bu kadar az olaysız bir filme 1 saat 40 dakika çok fazla geldi. Süre olarak daha kısa olabilirmiş, çok rahat yansıtabilirmiş istediklerini. Melisa Sözen'i ayrı olarak çok beğendiğimi söyleyebilirim, o masal anlattıkları sahneler de çok hoşuma gitti bu arada. :X

5.5/10
 

Taxi Driver (1976)

Uzun zamandır yeniden izlemek istediğim filmlerden biriydi. Hakkında neredeyse hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Gerçekten bugün gördüğü saygıyı hak eden güzel bir filmmiş.

Joker'in doğuşunda büyük payı olan iki Scorsese filminden biri. Toplumun dışında bırakılan yalnız bir adamın sosyopatlığa dönüşümü güzel anlatmış... Gördüğüm en karanlık New York atmosferi bu filmdeydi herhalde...

Yönetmenlik muhteşem. Scorsese'nin en iyi filmi demem ama yönetmenliğinin en iyi olduğu filmlerden biri... Müzikler çok iyiydi. Robert De Niro müthiş oynamış, Oscar adaylığını hak etmiş. Jodie Foster olağanüstü oynamış, Oscar adaylığını hak etmiş. Cybill Shepherd ise oyunculuğuyla çok öne çıkmasa da güzelliği ile büyüledi.

8 ile 8.5 arasında kaldım. Senaryoyla ilgili ufak tefek hoşnutsuzluklarım daha yüksek puan vermemin önünde engel oldu.

8/10
 

21 Grams (2003)

Inarritu'nun ilk filmi Amores Perros'un izinden gittiği ikinci filmi, yıllar sonra yeniden izleme vakti gelmişti. Bence hala Inarritu'nun en iyi iki filmi ilk iki filmi...

Her şeyden önce aşırı özgün bir film. Burada da Amores Perros'taki gibi kesişen hayatlar teması var ama biraz daha farklı şekilde. Zaman kavramını delip geçiyor film ve olay örgüsünden sahneleri rastgele önümüze atıyor. İşin ilginci hepsi de parça parça olarak çok ilgi çekiciler. Daha önce izlemiş olmama rağmen filmin başında beynim yandı ve zamanla neler olup bittiğini anlamaya, hatırlamaya başladım. :) Bu tekniğin ilgi çekici olduğu kesin ama gerek var mıydı tartışılır. Bu film düz kurguda da olsa yine 8.5 puanı alırdı diye tahmin ediyorum. Özellikle kaza sonrası pişmanlık olayı beni ilk seferde de çok etkilemişti, yine etkiledi. Allah kimseye göstermesin. :( Organ nakli olayına bakışı da fazlasıyla çarpıcıydı...

Filmde yönetmenlik harika. Oyunculuklar müthiş. Sean Penn o yıl Mystic River ile Oscar'ı almış. Onunla almasa belki de bu filmle alırmış. Çok iyiydi... Naomi Watts her şeyiyle muhteşemdi. O yıllar büyüleyici bir güzelliği varmış gerçekten ve yönetmen bunu çok iyi ortaya çıkarmış. Benicio Del Toro'nun da kariyerinin en iyi performansı herhalde. Bence ikisi de Oscar adaylıklarını hak etmişler ama ödülü de kazanabilirlermiş gayet...

8.5/10
 

The Princess Bride (1987)

My name is Inigo Montoya, you killed my father, prepare to die!

Top 250 listemi düzenlemek için hafızamdaki yeri gittikçe azalan filmleri yeniden izlemeye devam ediyorum. Bu filmi de yıllar önce izlemiştim ve meşhur repliği dışında aklımda pek bir şey kalmamıştı...

Güzel bir masalsı film. Özellikle kılıç dövüşü sahneleri çok iyi, eğlenceli. Film içinde pek çok güldüren detay var ve dedenin masal anlatısı da çok hoş. Fakat bunlar dışında ilk seferki kadar büyük keyif aldığımı da söyleyemeyeceğim. Bazı kısımlarında sıkıldığım doğrudur. Monty Python'daki gibi müthiş bir absürt komedi anlayışından da söz etmek zor.

Fakat Inigo Montoya karakterinin muhteşemliği bile iyi bir puanı hak ediyor.

8/10
 

Türk asıllı Alman yönetmen Fatih Akın'ın bir filmi. Bir kitaptan uyarlama. İki çocuğun yolculuğunu anlatıyor diyebilirim kısaca. Yönetmenlik çok güzeldi, görüntüler çok güzeldi. Belgesel tadında bir film olmuş. Yolculuğun samimiyeti de ekranlara çekiyor. Süresini de baz alırsak akıp gidiyor. Filmdeki müzikler de güzeldi. :)

7/10
 

Zeki Demirkubuz ve başrollerin etkisiyle ayrı bir beklentiyle açmıştım filmi. Yaşananların gerçekliğini hissettirmeye çalışmış yönetmen, fazlasıyla hissettik. Filmin doğallığı ve gerçekçiliğine sözüm yok. Ama ortada etkileyici bir senaryo da yok, yansıtılamamış ekranlara. İzlerken çok sıkıldım, içim karardı diyebilirim. Caner Cindoruk'un oyunculuğunu ayrı olarak çok beğendim, ilk başta bıyık ve sakallı halini de tanıyamadım. Film kendini izletti mi izletti ama sıkıcı, yavan ve fazla da bir şey getirmeyen bir iş olmuş.

Bu arada Çağlar Çorumlu'yu kahvede okey oynarken görünce aklıma 'Kader' filmi geldi nedensizce. Sanki yıllar geçmiş de aynı sahneyi görüyoruz hissine kapıldım. :D

6/10
 

Neruda (2016)

BluTV'den kalkmak üzereyken yakalamak istediğim filmlerden biriydi. (Listemde 3 film daha var bu ifadeyi sıkça kullanabilirim önümüzdeki günlerde. :A)

Pablo Larrain'in izlediğim dördüncü filmi oldu ve aynı zamanda en az sevdiğim. Pablo Neruda üzerinden ilginç bir dedektiflik hikayesi yaratılmaya çalışılmış ama çok olmamış.

Film görsel olarak çok iyiydi, yönetmen iyi çekimlere imza atmış. Fakat senaryoyu pek sevmedim. Aynı zamanda dış ses kullanımını aşırı abartmalarını sevmedim. Filmle bağ kurmayı zorlaştırdı. Evet, film Neruda'nın filmi değil dedektifin filmiydi ama yine de Neruda'yı daha etkili anlatmalarını isterdim.

Bu arada yan karakter olarak Picasso'yu görmenin mutlu ettiğini not düşmeliyim.

5/10
 
  • Beğendim
Reactions: Yiğitt
Irrational Man

Emma Stone ve süresinin kısa olmasının da etkisiyle gece uyumadan önce izledim. Güzel de gitti açıkçası, ortalama bir filmdi. Sıradan bir aşk filmi gibi başlasa da sonradan biraz farklılaştı, sonu beklemediğim bir şekilde bitti. Fazla beklentiye girmeden izlenebilir.
6.5/10


Kış Uykusu


NBC’nin izlediğim ilk filmi, açıkçası izlemeden önce tarzını bildiğimden ve 3 saat olmasından dolayı izlerken sıkılabilirim diye düşünüyordum ama 1 saniyesinde bile sıkılmadım. Oyuncular, diyaloglar, çekimler, filmin atmosferi vs her şeyiyle harika ve çok başarılı bir filmdi. En sevdiğim Türk filmdi oldu galiba.
8.8/10
 
  • Harika
Reactions: bazinga
Annie Hall

Sinemanın en sevdiğim dönemlerinde çekilen, en sevdiğim türlerden biri olan ve türünün en büyük klasiklerinden biri olarak görülen bir film olmasına rağmen Woody Allen bana antipatik geldiği için izlemeyi hep ertelediğim bir filmdi. Sonunda izledim ve sanırım ilk defa bu türde bir filmden bu kadar çok sıkıldım. 1.5 saatten kısa bir süresi olmasına rağmen izlerken içim geçti, bitmek bilmedi. Hikaye sıradan, diyaloglar sıradan, her şey sıradandı. Etkileyici bir senaryosu da yok. Nasıl Oscar aldığına ve bu kadar beğenildiğine anlam veremediğim overrated bir film oldu benim için.
5/10

Once Upon a Time in America


Öncelikle Annie Hall'den 2 saat 20 dk daha uzun sürmesine rağmen ondan daha akıcı bir filmdi. :A Ama zaman zaman sıktığı yerler oldu. Bu filmle birlikte bu türdeki bildiğim bütün klasikleri izlemiş oldum galiba. Godfather'ın yanına yaklaşabilecek bir film çıkmadı. Gereksiz uzatılmış sahneler vardı, süresi daha kısa olabilirmiş. Godfather 1'in daha geniş bir hikayesi olmasına rağmen o bile 3 saat değildi yani ama bu film nerdeyse 4 saat sürdü.
Filmin atmosferi ve müzikleri baya iyiydi. Beatles'ın Yesterday şarkısı ayrı bir yakışmıştı filme. :bhr:
İyi bir filmdi ama çok da beğenmedim açıkçası. Hikayesi beni etkilemedi. İlk 40-45 dakika ne izlediğimizi anlamakla geçti. Sonradan geçmişe karakterlerin çocukluk dönemine gidildi. Filmin en sevdiğim kısımları da çoçukluk dönemiydi.
7/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

The Clan (2015)

Arjantin'deki berbat bir aileyi konu alan bir filmdi. Konu olarak çok ilgi çekiciydi. Konunun gerçek hikaye olması daha da ilgi çekici. Fakat bu ilgi çekicilik ilgi çekici bir filme dönüşememiş. Bu konudan çok çok daha iyi bir film çıkarılabilirmiş. Sadece son kısmı çok beğendim ve başroldeki adamın oyunculuğunu başarılı buldum. Onun dışında fiyasko.

4.5/10