En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Halloween (2018)

Klişe, klişe, klişe. Yıl olmuş o zaman 2018, bu kadar vasat bir film nasıl yapılabilirin yansıması olmuş resmen. Bir kere filmin bir anlamı yok. Micheal Myers karakterinin amacı bile belli değil. Hele ki Haluk Bilginer'in oynadığı karaktere hiçbir şey anlam veremedim. Korku filmi dendi sözde ama korkuyu bırak herhangi bir karakter için endişelenmedim bile. En son uzun yıllar önce herhangi bir Halloween serisini izlemiştim, keşke hiç bulaşmasaydım dedirtti.

3/10

(Bu arada ilk kez izlediğim bir filmi bu konuda eleştirdim sanırım. :A)
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

The Rider (2017)

Burayı da yine salmış gibi olmuştum, izlediklerimden yorum yapmaya geldim...

Yakın zamanda izlemeyi umduğumuz Nomadland'in yönetmeni Chloé Zhao'nun ikinci filmi, kendisi yazmış, kendisi yönetmiş. Ortaya da başarılı bir drama çıkmış. Filmin en dikkat çekici noktası ise gerçekçiliği...

Bunu sağlayabilmesindeki en önemli unsur ise filmde yer alan oyuncuların, aslında kendilerini oynamış olmaları ve biz bunu, filmin sonunda öğreniyoruz. Bunları spoiler kutucuğu içerisine yazmamın sebebi de bu zaten...

Tabii bu söylendiği kadar kolay bir şey değil, öyle olsa biyografik her film bu şekilde çekilirdi zaten. Herkes kendisini oynardı. İlk kez oyunculuk deneyimleri olmasına rağmen filmde izlediğimiz herkes, oldukça başarılı oynamış. Bunda yönetmenin o performansları alabilmesi de önemli tabii.

Senaryo ve kurgu başarılı, verilmek istenen mesaj net. Kendimi sık sık başrolde yer alan karakterin yerine koydum, ne yaparsa yapsın olduramıyor, hayallerini gerçekleştirmesinin bir yolu kalmamış ancak yaşamak zorunda... Brady'nin insanlığa dair, insanın evrendeki yeri ve misyonu hakkında konuştuğu sahne çok başarılıydı bu arada.

Manzaralar çok güzel, bunda filmin geçtiği mekanların da etkisi var tabii. Son olarak atlar çok asil hayvanlar...

Puan: 7.5/10
Mantıklı bir izleme olmuş, ben de izleyeyim bunu Nomadland öncesi. :D Sanki bir ara izlemeye niyetlenip 10-15 dakikada çıkmıştım ama bu film miydi o emin değilim. :A Nomadland hatrına tamamını izleriz tabii ne yapıp ne edip. :D
 
  • Beğendim
Reactions: Sherlock

Too Late to Die Young (2019)

Yönetmenlik açısından başarılı bir film, yönetmen çok iyi görüntüler yakalayıp dönemin Şili'sine gerçekçi bir yaklaşımda bulunmuş. Fakat konu anlamında çok zayıf buldum. Senaryoda vaat ettiklerini de göremedim. Konusunda okumasam filmin Şili'deki diktatörlüğün yıkılmasının ardından gerçekleştiğini anlamazdım bile.

4.5/10

---------------



Virus Tropical (2018)

Hiç Ekvador yapımı animasyon da izlemedik demeyiz. :A

Filmin fragmanda da yer alan ilgi çekici girişi dikkatimi çekti ve şans vermek istedim. Öncelikle animasyon tekniğini yer yer çok iyi kullansa da genel anlamda sevemedim. Keskin siyah ve beyaz renklerin kullanımı her şeyden önce göz yorucu olmuş...

Hayatta kendine yer bulmaya çalışan bir kadın öyküsü Frances Ha'yı hatırlattı biraz. Bu tip yapımları sevebilmek için bence kendinden bir şeyler de bulabilmek gerekiyor. Ben neredeyse hiç bulamadım. Yine de çok güzel kısımları olan ilginç bir filmdi. Şarkıları da ayrıca sevdim.

5/10
 
Mantıklı bir izleme olmuş, ben de izleyeyim bunu Nomadland öncesi. :D Sanki bir ara izlemeye niyetlenip 10-15 dakikada çıkmıştım ama bu film miydi o emin değilim. :A Nomadland hatrına tamamını izleriz tabii ne yapıp ne edip. :D
Biraz da o mantıkla izlemiştim zaten, memnun da kaldım puanımdan da anlaşılacağı üzere. :D

Artık Nomandland’i bekliyoruz, sinemada izleyip izlememe konusunda hala kararsızım. :A Çevrimiçi olsaydı ne güzel alacaktım direkt bilet...
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga
images.jpeg.jpg

Süresi oldukça iyi ve temposu yüksek bir film.

2000li yılların başlarında Fear filmini izlemiştim ve bu filmden tek aklımda kalan psikopat bir sevgili ve köpeğin kesik başını mutfak kapısından attığı sahne. Geçen Amerikan Güzeli filmini izlerken bu film geldi aklıma ama başta isim ve oyuncu olarak çıkaramadım.
Filmi az önce tamamladım. İzlerken sadece sonlarını hatırlamaya başladım.
Mark Wahlberg harika oyunculuk sergilemiş. Adamın bakışları bile ayrı bu filmde.
Filmin son 20 dakikası özellikle temponun tavan yaptığı sahneler. Özellikle o kısımları soluksuz izledim.
Yakın zamanda izlediğim Heat filminde roll alan Amy Brenneman o da yer alıyor.
Reese Witherspoon beğendiğim bir oyunculuk ve Alyssa Milano ise o zamanlarda Charmed adlı dizide izlediğim bir oyuncuydu. Zamanında ondan dolayı filmi izlediğimi hatırlıyorum. Bu filmde de başarılı oynamış.
Baba karakterini oynayan oyuncu o da iyi bir performans sergilemiş.

Filmin ilk yarım saatinde fazla öpüşme sahneleri var ve bu kadar olduğunu unutmuşum :A David, Nicole ve arkadaşına vurduğu sahneden itibaren film başka bir boyuta geçmekte. Köpeğe bu acımasızlığı yapmalarına zamanında da üzülmüştüm. Ozamanlar daha çocuktum izlerken ve bundan dolayı en aklımda kalan sahne o olmuş.

9.2/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Gece gece gerildim, moralim bozuldu, tiksindim, içim burkuldu, kötü oldum. Bu nasıl filmdi? Filmi izlerken epey zorlandım, durdum, düşündüm, noluyoruz dedim, bir tuhaf oldum yani. Çok çarpıcı, üzücü, bir o kadar da gerçekçi bir film olmuş.

Baştan sona büyük merakla, nereye varacak diye izledim ama sonu beni tatmin etmedi. Ahmet Mümtaz Taylan ile Hayat Van Eck döktürmüş, muhteşem oyunculuklardı. Ahmet Mümtaz rolü öyle üstlenmiş ki hiç yabancılık çekmedim. İkilinin sahnelerini de çok beğendim.

Film 'Kandalı' diye bir yerde geçiyor, aklıma direkt Şahsiyet'teki 'Kambura' geldi.
Gaza'dan o kadar umutluydum ki. Gidip okuyacak, burayı terk edecek, babasının çok tersi bir karakter olacak diyordum. Tepetaklak oldum. Babasının kopyası oldu. Filmin ana mesajı da buradaydı aslında.

O sondaki mültecilere ne oldu? Ben onları epey merak ettim. Gaza parayı bulunca ne yaptı sonradan acaba?Sondaki mültecileri öldürecek falan sandım.


Yönetmenlik güzeldi, Onur Saylak kendini hissettirdi ama senaryo beklentiyi veremedi maalesef. Bir daha izleyeceğimi de sanmıyorum filmi.

5.5/10
 

Türk sinemasının en güzel filmlerinden biridir, yılda bir kez izlerim. Beni mutlu eden işlerden biri, yönetmenliğini ve samimiyetiyle Çağan Irmak'ın kendini hissettirdiği, benim için de özel filmlerden biri. Kadrosu ayrı mükemmel, senaryosu ayrı güzel, oyunculuklara zaten sözüm yok. 'Ozan' karakterini canlandıran Durukan Çelikkaya'ya ayrı bir alkış gerekiyor. Filmin müziğine de bayılıyorum!

9/10


Dün gece izlemiştim filmi. Gece gece hem gerildim (gerilim filmi değil) hem de rahatsız oldum yani. Bir tuhaf filmdi, aslında yabancı olmadığımız bir konu ama yani bilemedim. Film soğuktu, karakterler tam hissettiremedi bize. Baştan sona tahmin ettiğim bir senaryoydu. Gökçe Bahadır'ı severim ama film olmamış yani, Alican Yücesoy da filme tam anlamıyla girememiş. İkilinin uyumunu da hissedemedim. Film tuhaf bir şekilde etkiledi ama konusu itibariyle, yaşanmış bir hikayeden alınmış olması sebebiyle belki de. Serkan'ın (Alican Yücesoy) ablası ne kadar iticiydi.

4.5/10
 

The Good Girls (2019)

Mubi'deki Güney Amerika maceralarım pek parlak gitmiyor ne yazık ki. Meksika sineması da güldürmedi. :A

Film Meksika'daki 1982 krizinde batan pek çok zengin aileden birine odaklanıyor. Özellikle de sosyete dünyasıyla iç içe olan ana karakterimize...

Film sosyetik hayatın sahteliğine eleştiriler falan yapıyor da yani çok albenisi olan bir konu olduğunu söyleyemem. Zaten biz Türk dizileri sağ olsun çok alışığız bu tip konulara. Ana karakteri de pek sevemediğim için fazla empati kuramadım. Zayıf bir konu olduğu gibi iyi işlenememiş de. Görüntü yönetmenliği ve müzik kullanımı iyiydi. Onun dışında epey vasat maalesef.

4/10
 
Yüksek puanına rağmen izlemediğim az sayıda Al Pacino filmlerinden biriydi. Çok popüler bir film olmamasına rağmen 99 gibi sinema tarihinin en verimli yıllarından birinde 7 dalda Oscar adaylığı kazanmayı başarmış. Ama gişede kelimenin tam anlamıyla çakılmış. 90 milyon dolara çekilip 60 milyon dolar hasılat yapmış, üzücü :( Kendi yorumuma gelecek olursam, düşük tempolu ve biraz sıkıcı olduğu söylendiği için beklentimi ona göre ayarlamıştım ama beklentimin üstünde bir film çıktı. Gayet akıcı bir filmdi bence, uzun süresine rağmen hiç sıkılmadım. Russel Crowe'un performansı çok iyiydi. Al Pacino'dan bahsetmeme bile gerek yok :bhr: Yönetmen Michael Mann çok iyi bir iş çıkarmış. Heat'te o kadar beğenmemiştim ama bu filmin çekimleri ve atmosferi çok iyiydi. Karanlık atmosferi çok iyi yansıtmış. Özetle bence oldukça başarılı bir yapım.
8.2/10
 

Mon Roi (2015)

Gerçekçi bir aşk filmi. Aşkın gelip geçiciliği, kadınlarda bıraktığı hasar üzerine bir film. Tabii zaten kadın veya erkek olarak düşünmemek lazım. Her iki taraf için de benzer şeyler mümkün.

Etkileyici kısımları, çok güzel replikleri, keyifli anları var. Başrol performansları da harika. Özellikle Emmanuelle Bercot bu filmle kazandığı Cannes en iyi kadın oyuncu ödülünü hak etmiş. Süresinin gereğinden uzun olup kendini zaman zaman tekrar etmesi en büyük eksisi.

7/10

--------------



Maden (1978)

Mubi'nin Altın Portakallı filmler kuşağında izlediğim ikinci film oldu. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala çok iyi ve güncelliğini koruyan bir konu.

Madencilik gerçekten inanılmaz zor bir iş ve bununla birlikte insan sömürüsünün en bariz örneklerinden biri. Yakın dönemde bu konuyla ilgili facialar da yaşadığımız için konunun hala güncel olduğunu net şekilde söyleyebiliriz. Fazla politikaya girmemek adına söyleceklerimi bu kadarıyla sınırlı tutmak durumundayım. :)

Cüneyt Arkın'ın karakterine bayıldım. Son derece etkileyiciydi. Parti kursa iktidara yürürdü gibime geliyor. :) Fakat sesinin dublaj olduğunu öğrenmem hayal kırıklığı yarattı. Tarık Akan'ın performansı da oldukça iyiydi.

Filmin en büyük eksisi ise ne yazık ki teknik açıdan çağ dışı kalması. 70'lerdeki Türk sineması ne yazık ki aynı yıllardaki Avrupa ve Amerikan sinemasını teknik açıdan hiçbir şekilde yakalayamamış. Sanki 40 yıl öncesine ait değil de 80 yıl öncesine ait gibi hissettiriyor pek çok şey... En azından oyunculuklar çok iyiydi ve aktarılmak istenen mesaj çok güçlü bir şekilde verilmiş. Türk sineması için çok değerli bir film kesinlikle.

8/10
 
  • Beğendim
Reactions: Sherlock

Mon Roi (2015)

Gerçekçi bir aşk filmi. Aşkın gelip geçiciliği, kadınlarda bıraktığı hasar üzerine bir film. Tabii zaten kadın veya erkek olarak düşünmemek lazım. Her iki taraf için de benzer şeyler mümkün.

Etkileyici kısımları, çok güzel replikleri, keyifli anları var. Başrol performansları da harika. Özellikle Emmanuelle Bercot bu filmle kazandığı Cannes en iyi kadın oyuncu ödülünü hak etmiş. Süresinin gereğinden uzun olup kendini zaman zaman tekrar etmesi en büyük eksisi.

7/10

--------------



Maden (1978)

Mubi'nin Altın Portakallı filmler kuşağında izlediğim ikinci film oldu. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala çok iyi ve güncelliğini koruyan bir konu.

Madencilik gerçekten inanılmaz zor bir iş ve bununla birlikte insan sömürüsünün en bariz örneklerinden biri. Yakın dönemde bu konuyla ilgili facialar da yaşadığımız için konunun hala güncel olduğunu net şekilde söyleyebiliriz. Fazla politikaya girmemek adına söyleceklerimi bu kadarıyla sınırlı tutmak durumundayım. :)

Cüneyt Arkın'ın karakterine bayıldım. Son derece etkileyiciydi. Parti kursa iktidara yürürdü gibime geliyor. :) Fakat sesinin dublaj olduğunu öğrenmem hayal kırıklığı yarattı. Tarık Akan'ın performansı da oldukça iyiydi.

Filmin en büyük eksisi ise ne yazık ki teknik açıdan çağ dışı kalması. 70'lerdeki Türk sineması ne yazık ki aynı yıllardaki Avrupa ve Amerikan sinemasını teknik açıdan hiçbir şekilde yakalayamamış. Sanki 40 yıl öncesine ait değil de 80 yıl öncesine ait gibi hissettiriyor pek çok şey... En azından oyunculuklar çok iyiydi ve aktarılmak istenen mesaj çok güçlü bir şekilde verilmiş. Türk sineması için çok değerli bir film kesinlikle.

8/10
İki iyi filmle MUBİ puan ortalaması yükselmiş bugün. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga

The One I Love (2014)

Bu filmi zamanında nasıl es geçmişim bilmiyorum. BluTV'de kalkmak üzere olduğunu görüp bir şans vereyim dedim ve beklediğimden çok daha muhteşem bir konuyla karşı karşıya kaldım.

İzlerken seyir zevkinin en doruk noktalara ulaştığı kısımlar vardı. Müthiş iyi konuyu (izlemeden araştırmayın bence) çok sürükleyici bir şekilde işlemişler. İki kişiyle de çok iyi film yapılabileceğini göstermişler. Fakat buna karşın kusursuz bir film de değil. Filmin mesajı da genel olarak güzel aslında ama hikayeyi bağladıkları son kısım tatmin edici değil ve kafada pek çok soru işareti yaratıyor. Biraz daha iyi bir sonla daha çok şeyi açıklayabilselermiş tam süper olurmuş.

Yine de herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir film.

7.5/10


--------------


Aaahhh Belinda (1986)

Vay arkadaş, Türk sinemasında böyle bir film vardı da niye bugüne kadar haberim olmadı. :A

Mubi'nin Altın Portakal ödüllü filmler kuşağında izlediğim üçüncü film oldu ve nazar değmesin iki filmdir harika gidiyoruz. :Z

Öncelikle filmin konusu şahane, çok özgün. Türk sinemasından bugüne kadar çıkan en iyi fantastik film olduğunu söyleyebilirim. (En azından şöyle bir düşününce aklıma yarışabileceği üst düzey bir film gelmedi.)

Toplumun üst kesimiyle orta kesimi arasındaki farklara odaklanıyor film ve bunu çok sıra dışı bir yolla yapıyor... Filmin başında tiyatro sanatçısı olarak izlediğimiz Serap'ın evindeki çekim detaycılığına bayıldım. Sanki bugünlere o döneme ait bir belgesel kalsın diye çekilmiş gibiydi. Daha sonra Serap'ın reklamda oynayacağı karakter olan Naciye ile tanışıyoruz. Burada ise orta sınıfın bugün bile hala geçerliliğini koruyan olumsuzlukları çok iyi gösterilmiş. Özellikle kadının toplumdaki yeri üzerine önemli tespitlerde bulunuyor film... Ana konusunu da farklı farklı yerlere çekip farklı şekillerde yorumlamak mümkün. Hepsine de uyuyor ilginç şekilde.

Müjde Ar müthişti. Hem güzelliğiyle göz kamaştırdı hem de performansı dönemine göre düşününce şahaneydi. Antalya Film Festivalinde kazandığı en iyi kadın oyuncu ödülünü hak etmiş. Macit Koper de çok iyi oynamış.

Tarık Pabuçcuoğlu'nun gençliğini izlemek de ilginçti. Yıllar önce İsmet Ay'a uzun yıllar sonra rastlamak da hoş bir sürprizdi.

Türk sineması için çok değerli bir film, keşke benzer tarz ve kalitede daha çok film üretebilseymişiz. 8.5'a çıkmayı düşünsem de:

8/10
 

Konusuna vb. bakmadan Netflix'te görünce paldır küldür açtım ve ilerledikçe filmdeki sahneler tanıdık gelmeye başladı. Meğer daha önce izlemişim ama hafıza öyle bir şey ki hiç izlediğime dair bir şey kalmamış aklımda, ama sahneleri gördükçe de her bir sahneyi hatırladım, ilginç bir durum...

Filme gelirsek, intikam temalı filmler içerisinde en sert gerçekçi işleyişe sahip. Durgun gözüken temposu var ama o kadar gerçekçi ki her bir detayı, izleyeni kendine çok çabuk bağlıyor. Hele şiddet sahneleri, çok çok gerçekçi... Genel olarak eleştirilen ve düşük tempolu olduğu için pek sevilmeyen bir film, ama Amerikan klişesine inat bağımsız bir yapıt olarak hakkının yendiğini düşünüyorum. Tam @MEnes 'in seveceği tarzda bir film...

Meğer adamın babası ile o ailenin annesi yasak aşk yaşıyormuş, o ailenin babası da bu adamın babasıyla annesini öldürmüş. Sonra adam kanser olduğu için o yerine oğlu suçu üstlenmiş. Hapisten çıkınca da bu adam intikam işine girişiyor tabi... Kan davası kan davasını doğuruyor velhasıl. En sonunda da üvey kardeşinin kurşunları sayesinde ölüyor. Ana kahramanın ölmesi ve öyle süperman gibi güçlü olmaması çok önemli ve güzel bir detay, klişe burada ölüyor işte...


Head-shoot sahnesi...

7.5
 
  • Beğendim
Reactions: MEnes

Konusuna vb. bakmadan Netflix'te görünce paldır küldür açtım ve ilerledikçe filmdeki sahneler tanıdık gelmeye başladı. Meğer daha önce izlemişim ama hafıza öyle bir şey ki hiç izlediğime dair bir şey kalmamış aklımda, ama sahneleri gördükçe de her bir sahneyi hatırladım, ilginç bir durum...

Filme gelirsek, intikam temalı filmler içerisinde en sert gerçekçi işleyişe sahip. Durgun gözüken temposu var ama o kadar gerçekçi ki her bir detayı, izleyeni kendine çok çabuk bağlıyor. Hele şiddet sahneleri, çok çok gerçekçi... Genel olarak eleştirilen ve düşük tempolu olduğu için pek sevilmeyen bir film, ama Amerikan klişesine inat bağımsız bir yapıt olarak hakkının yendiğini düşünüyorum. Tam @MEnes 'in seveceği tarzda bir film...

Meğer adamın babası ile o ailenin annesi yasak aşk yaşıyormuş, o ailenin babası da bu adamın babasıyla annesini öldürmüş. Sonra adam kanser olduğu için o yerine oğlu suçu üstlenmiş. Hapisten çıkınca da bu adam intikam işine girişiyor tabi... Kan davası kan davasını doğuruyor velhasıl. En sonunda da üvey kardeşinin kurşunları sayesinde ölüyor. Ana kahramanın ölmesi ve öyle süperman gibi güçlü olmaması çok önemli ve güzel bir detay, klişe burada ölüyor işte...


Head-shoot sahnesi...

7.5
Yaklaşık 3.5 sene önce izleyip forumda da yorumlamışım meğer hem de @Dosi nin bu konudaki ilk yorumunun altında sanırım 😱 :A

Imdb linkini aratınca çıktı, ama işin kötüsü 2-3 sene önceki yorumlarda imdb kısımları gözükmüyor artık... :( @bazinga

 
  • Güldürdün
Reactions: 12.Adam and Dosi

Konusuna vb. bakmadan Netflix'te görünce paldır küldür açtım ve ilerledikçe filmdeki sahneler tanıdık gelmeye başladı. Meğer daha önce izlemişim ama hafıza öyle bir şey ki hiç izlediğime dair bir şey kalmamış aklımda, ama sahneleri gördükçe de her bir sahneyi hatırladım, ilginç bir durum...

Filme gelirsek, intikam temalı filmler içerisinde en sert gerçekçi işleyişe sahip. Durgun gözüken temposu var ama o kadar gerçekçi ki her bir detayı, izleyeni kendine çok çabuk bağlıyor. Hele şiddet sahneleri, çok çok gerçekçi... Genel olarak eleştirilen ve düşük tempolu olduğu için pek sevilmeyen bir film, ama Amerikan klişesine inat bağımsız bir yapıt olarak hakkının yendiğini düşünüyorum. Tam @MEnes 'in seveceği tarzda bir film...

Meğer adamın babası ile o ailenin annesi yasak aşk yaşıyormuş, o ailenin babası da bu adamın babasıyla annesini öldürmüş. Sonra adam kanser olduğu için o yerine oğlu suçu üstlenmiş. Hapisten çıkınca da bu adam intikam işine girişiyor tabi... Kan davası kan davasını doğuruyor velhasıl. En sonunda da üvey kardeşinin kurşunları sayesinde ölüyor. Ana kahramanın ölmesi ve öyle süperman gibi güçlü olmaması çok önemli ve güzel bir detay, klişe burada ölüyor işte...


Head-shoot sahnesi...

7.5
Listeme aldım bakalım ne zaman izleriz... :A
 
  • Güldürdün
Reactions: Tolstoyevski