En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İnterstailler bir film bu kadar iyi olur ya..bu film daima izlenilir bir film..filmin son Sahnesi'de harika olmuş ya:)
 
Now you see me (2013) / Sihirbazlar Çetesi

Öncelikle kadromuzda ki 6'lı ile başlayalım. Gruptaki 4'lü ve diğer polis ikilisi. Spoiler girmeden. :) 2 büyük efsaneyide katabiliriz.Kısacası herkes tanıdıktı filmde. :D

Isla'nın çekiciliği ve diğer 3 elemanında kendisini izletmesiyle, filmin başından sonuna kadar sıkmadı daha doğrusu sürekli yaptıkları şeyleri izletiyorlardı ki sürekli bir beklenti içindeydik. Bu durumunda en büyük sebebi filmin başlangıcı bence, yaptığı show ile bence tüm seyirciyi o an kazandı. Bir şaşırdım dedim ne oluyoruz. :D

Konu olarak güzel bir konu seçip, önce onu yarıp sonra gerçek sihirbazlık nediri net şekilde gösterdiler. Baştan sona akıl doluydu bence. Hani böyle birşey mümkün değilken bile her sahne sonrası bizden 2-3 adım önde olduklarını gösterdiler. Bizi şüpheye sokmadan yönlendirdiler diyelim.

Tek sorun en sonra asıl adamın kim olduğunu açıklamadaydı. Hiç olasılık vermemiştim ya. :D Kıza da vermemiştim gerçi, soyulduğu halde bir ara bile yaşlı kurtun olabileceğini düşünmüştüm.

Keşke biraz ipucu verselerdide o hazzı yaşabilseydik, biraz eksik kaldım. :D

Ve birde izlerken eğlenmek istiyorsanız, bunları nasıl yapıyor deyip,saçma teoriler üretip sonra saçma deyip geçmeyin. Televizyon başında hep öyle yapıyorum tutmuyor malesef. :(

8.7/10
 
gise-memuru.jpg

Gişe Memuru

Taa ne zamandır izlemek istiyordum ama kısmet olmamıştı.
Psikolojik drama türünün hakkını iyi vermişler. İzlerken bir an bunalıyorsunuz başrol karakterinin hayatında. İnsanların robotlaşarak hayatlarının sadece iş-ev-iş-ev düzenine geçmelerine iyi vurgu yapılmış.
Ama filmin sonu tam istediğim gibi olmadı.

Başrol karakteri Kenan adeta bir robot gibi bence. Tamam buna bir şey diyemem ama kendisi bir çaba göstermiyor? Hem kendisi bu hayatı yaşamak istemiyor hemde bir çaba yok?
Bakıyorsun arkadaşları davet ediyor gezmelere ,sonra onu seven bir kadın var üstelik çirkinde değil. Gidiyor birde babasına bakıyor? Peki neden kendisinde bi çaba yok?
Çocuklukta ki travmasını filmde iyi işleyememiş bence. Depresyona girmesine hak veriyorum çünkü böyle bir yaşantıda her insan girer lakin kendisinin bir sürü çıkış yolu var.

Ama o sadece hayalinde ki canlardığı kadına ( Afar'da ki gişeye her gün gelen kadın ) ancak kucak açıyor. oda hayali sonuçta.

Filmde ki baba karakterini nötr buldum açıkçası. Kötü bir baba diyemem ama sorunları olduğu kesin.


Neyse bu filmi neşeliyken izlemeyin moraliniz bozuk olduğu zaman izleyin. Kötü anlamda demedim sadece film biraz sizi karamsar havaya sokuyor. Yoksa mutlaka izleyin derim ben
Zaten bayada ödül almış.

7.5
 
The Bourne Identity (2002) and The Bourne Supremacy (2004)

Serinin ilk ve ikinci filmi. Sürekli bir çatışma yerine sürekli bir kaçış var aslında. Belkide filmi birazda olsa cazip kılan özelliği budur. Matt Damon'un bebeyken bu rolü almasını ne sağlamış olabilir bilmiyorum. Veya aksine filmi bu kadar isim yapan kendiside olabilir.

Yani şuan iyi bir oyuncu olarak biliyoruz ama ozaman ki hali nasıl buralara geldi bir fikrim yok.

Klasik bela olan bir Amerikan projemiz var askerin beynini yıkayıp yenilmez yapmak. Ama bu sefer işler biraz daha farklı gidiyor ve adamımız hafızasının bir bölümünü kaybediyor fakat hafıza kaydı refleksler için engel değil haliyle başlıyor olayları deşmeye.

İlk filmde adamı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar projeyi çökertiyor bizimkisi öldü sanılıyor, ikinci filmde bunlar yine bir mallık yapıp bunu öldürmeye çalışıp bir vurgunu bunun üzerine atmaya çalışıyorlar ve sonuç yine değişmiyor. 2. filmde beğendiğim diğer bir kısımsa adamın geçmişiyle yüzleşmesi. Annesinin önce babasını sonra kendisinin öldürdüğünü biliniyordu. Fakat öldüren bizim adamdı gidip kızıyla konuşup en azından durumu biraz kurtardı sözleriyle. Anlatınca biraz saçma gelebilir haliyle izlemek lazım.

Identity: 7.8/10
Supremacy: 8.0/10
 
The Bourne Identity (2002) and The Bourne Supremacy (2004)

Serinin ilk ve ikinci filmi. Sürekli bir çatışma yerine sürekli bir kaçış var aslında. Belkide filmi birazda olsa cazip kılan özelliği budur. Matt Damon'un bebeyken bu rolü almasını ne sağlamış olabilir bilmiyorum. Veya aksine filmi bu kadar isim yapan kendiside olabilir.

Yani şuan iyi bir oyuncu olarak biliyoruz ama ozaman ki hali nasıl buralara geldi bir fikrim yok.

Klasik bela olan bir Amerikan projemiz var askerin beynini yıkayıp yenilmez yapmak. Ama bu sefer işler biraz daha farklı gidiyor ve adamımız hafızasının bir bölümünü kaybediyor fakat hafıza kaydı refleksler için engel değil haliyle başlıyor olayları deşmeye.

İlk filmde adamı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar projeyi çökertiyor bizimkisi öldü sanılıyor, ikinci filmde bunlar yine bir mallık yapıp bunu öldürmeye çalışıp bir vurgunu bunun üzerine atmaya çalışıyorlar ve sonuç yine değişmiyor. 2. filmde beğendiğim diğer bir kısımsa adamın geçmişiyle yüzleşmesi. Annesinin önce babasını sonra kendisinin öldürdüğünü biliniyordu. Fakat öldüren bizim adamdı gidip kızıyla konuşup en azından durumu biraz kurtardı sözleriyle. Anlatınca biraz saçma gelebilir haliyle izlemek lazım.

Identity: 7.8/10
Supremacy: 8.0/10

Matt Damon 1997'deki Good Will Hunting ile senaryo Oscar'ı kazandı ve oyunculuk Oscar'ı adayı oldu. Bir yıl sonrasında ise Saving Private Ryan'da oynadı. Yani bu rolü kaptığında piyasanın yeni parlayan gençlerinden biriydi. :)
 
Matt Damon 1997'deki Good Will Hunting ile senaryo Oscar'ı kazandı ve oyunculuk Oscar'ı adayı oldu. Bir yıl sonrasında ise Saving Private Ryan'da oynadı. Yani bu rolü kaptığında piyasanın yeni parlayan gençlerinden biriydi. :)

Yalnız çocuk dediğim adam serinin ilk filminde 32 yaşındaymış ben benim başlarımda hatta daha küçük sanmıştım, bu yüzden söyledim. :( Er Ryan'da aklıma gelmedi nedense. Resme bakınca hatırladım oysa ki en favorilerim arasındaydı.


Yani ikinci dediğim filmin ismini yapan o. :D
 
Bayadır yazmıyordum buraya. :D Neyse birkaç film yazalım. :)


İzlediğim ilk Zeki Demirkubuz filmiydi. Açıkçası hiç ağır bir film değildi bence. Haluk Bilginer ve Güven Kıraç mükemmel oynamış. Haluk Bilginer'in filmin ortasındaki 7 dakikalık tiradı mükemmeldi. Öyle bir sahne ki sırf o monologtan bir film çıkmış. Ayrıca filmde karakterlerin geçmişini bize yavaş yavaş aradaki diyaloglar aracılığıyla vermesini sevdim. Sonu da mükemmeldi.

Filmi sonunda gözüken şu yazı özetliyor zaten:

"Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil."

8/10

------------



Masumiyet'teki meşhur Haluk Bilginer'in tiradı üzerine çekilen bir film. Açıkçası Masumiyet kadar başarılı bulmadım. Kurgu olarak zayıf bir film. Bu da filmin kopuk olmasını sağlamış. Oyunculuklar berbattı açıkçası. Ufuk Bayraktar iyi oyuncudur ama ilk filmi olmasından çok kötü oynamış. Bazı sahnelerde sanki kağıttan okuyormuş hissi yaratıyor.Yine de ortalama bir filmdi. Güzel ayrıntılar vardı. Mesela bir sahnede otelde Masumiyet'ten bir sahne izleniyordu. Ama işte oyunculuklar o kadar kötü ki etkileyici olması gereken bazı sahneler olamıyor.


6/10

-------------



Yine gerilim-gizem konulu bir İspanyol filmi. Bu konuda çok iyiler. Amenabar ilk filmi olmasına rağmen çok usta bir yönetmenlik yapmış. Seyircinin dikkatini üstüne çekmeyi başarmış. Çünkü filmin son anına kadar katil konusunda karar veremiyorsunuz. Odak sürekli başka birine yöneliyor. Tabi bir de filmin müthiş alt metni var. Film insanların şiddete olan merakını eleştiriyor ya da gösteriyor. Filmin başında bir adam trenden düşüyor ve paramparça oluyor. Yolculara bakmayın uyarısı yapılmasına rağmen herkes bakmaya çalışıyor. İnsanın içinde olan bir şey bu. Ya da şiddeti eleştiren ana karakterimizin göz ucuyla da olsa işkence videolarına bakması gibi.

Oyunculuklar pek iyi değildi açıkçası. Ama senaryo açısından ve gerilim açısından gayet başarılı bir filmdi.

8/10
 

bi küçük Eylül meselesi

Farah Zeynep Abdullah'ın oynadığı filmleri izlemeye devam, zaten izlemediğim tek filmiydi :D Uzun zamandır izlemek istediğim bir filmdi ama anca şimdiye izleyebildim. Seveceğimi sanıyordum da beklediğimi tam anlamıyla bulamadım.

Seyir zevki açısından film güzel. Farah Zeynep Abdullah her zamanki gibi harika. İlk baştaki "Kanatlarım Var Ruhumda" eşliğindeki kendini mutlu et temalı giriş harika.

Olumsuz yönler filmde epey mantık hataları var. Hadi takılmayalım diyerek güzel güzel izledim de o son oldu mu hiç? Bir de iki zaman dilimi arasındaki aşırı gel-gitler izlemeyi yorucu hale getirmiş.

Eylül'ün Tek'i arkadaşlarının yanında aşağıladığı ve ardından terk ettiği kısımlar kabul edilebilir değildi. Film boyunca izlediğimiz Eylül bu olamaz?

En başta Eylül'ün orada dolaşması, böyle bir travmayı hatırlaması falan da saçma ama bir nebze kabul edilebilir. :)

6/10
 
vavien.jpg

Vavien (2009)

İki sevdiğim, hatta hayran olduğum oyuncunun bir arada olması nedeniyle uzun süredir merak ediyordum; sonunda izleme şansı buldum. :)

Engin Günaydın'ın senaryosu genel olarak iyi olmuş. Kara komedinin tüm olanaklarını kullanıp ortaya farklı bir yapım çıkarmış. Bazı noktaları sıkabilir, ama Celal'in her bıkkın bakışında veya Sevilay'ın her mahzun bakışının gerçekçi olmadığını kimse iddia edemez. Evet, böyle insanlar çevremizde gerçekten de var ve çoğu da içinde olmak istemediği bir hayatı yaşamak zorunda kalıyor; bu açıdan beğendim.

Tek sorunum final ile alakalı. Celal'in ne ara Sevilay ve oğluyla arasını düzelttiği tam olarak verilmedi. Yani yeni yapılacak huzurevinin elektrik işlemlerinin Celal ile abisinin yapacağı söylendikten sonra bu fikre ısınmaya başladıysa biraz yetersiz olmuş, 1-2 şey daha yaşanabilirdi belki. Cemal'in hayat dersi niteliğindeki sözleri de güzeldi. Ayrıca Celal'in Sevilay'ı öldürme yöntemi kimsenin aklına kolay kolay gelmez, adam artık nasıl dolduysa. :X

Engin Günaydın sanırım senaryoda kendinden ziyade Binnur Kaya ve Settar Tanrıöğen'i öne çıkarmayı tercih etmiş. Çünkü Sevilay ve Cemal'i sevmemek, sevmeyip de oyunculuklarına hayran kalmamak mümkün değil. Bence filmin en büyük şanslarından biri de böyle başrol oyuncularına sahip olmuş olması. Onların yanı sıra Serra Yılmaz, Ercan Kesal ve İlker Aksum da rolleriyle renk katmış. :)

Açıkçası filmi gayet beğendim, ancak bir başyapıt olduğunu da düşünmüyorum. Sanırım kara komediyle pek alakalı olmadığım için, ama o kadarı da nazarlık olsun. Son yılların es geçilmemesi gereken yapımlarından biri. :)

8/10
 

Crazy

Bu tür aile ilişkilerinin konu edindiği filmleri severim.
Çocuğun gayliği biraz daha derin işlenebilirdi bence. Babasıyla ilişkisi tamam ama okul hayatı ya da daha farklı sosyal çevresine neredeyse hiç değinilmemişti. Çocuğun hiç yalnızlık çektiğini görmedik mesela?Film tam başlayacağı yerde bitti bir de. O kadar izliyoruz ve çocuk en son ailesiyle sevgilisini tanıştırdığını, birlikte yaşadıklarını falan söylüyor ama oraları da izlemeliydik bence.

Ayrıca o çöl sahnesi ne alakaydı? Plastik kap satan kadının anlattığı hikayeye gönderme gibi duruyor ama yine de keyif alamadım.
Müzikler güzeldi. Fransızca çok güzel zaten.

7/10
 

Çok uzun zamandır izlemek istediğim ama ertelediğim bir filmdi.Filmi sevmeyeceğimi düşünüyordum ama beklediğimin aksine efsane bir yapım olduğunu görmüş oldum :A

Son yılların abartmıyorum en fazla beyin yakan ve filmin üstüne yorumları ve analizleri okuduktan sonra filmin efsaneliği ortaya çıkıyor.Rüyalar ve imgelerin fazla olduğu ve çok ciddi göndermelerin olduğu bir film.

Sahnelerin birçoğu birbirinden anlamsız olsa da son 20 dk aslında ne kadar bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.

Filmin büyük bölümü sarışın kadının rüyası.Şu kovboyun uyanma vakti dediğinden sonra gerçek hayat başlıyor.Sarışın kadın ile esmer kadın aslında lezbiyen ilişkiye içindeler.Bir filmde esmer kadının yönetmen ile birlikte başrolü kapınca sarışın kadın tarafından kıskanılıyor ama ona aşık olduğu için pek birşey demiyor.Ufak tefek filmlerde oynuyor.Esmer kadın günün birinde şu balo sahnesinde kıza acı çektirmeyi ve ona peşinden düşmesi gerektiği mesajını verdikten sonra sarışın kadın bir katil tutarak onu öldürtüyor.Pişman olduğu için rüyasında yeni bir hayat kuruyor.Baloda her gördüğü kişiye bir takım roller veriyor.Silencio sahnesinde ağlama sahnesi ise arkadaşını öldürmesinin vicdan azabıymış

Vicdan azabı yaşlı kadın ve yaşlı adam üzerinden verilmiş.Kadın bunlara dayanamayıp intihar ediyor.İntihar ettikten sonra çalan müzik ve siyah beyaz görüntüler çok iyi sahneleri

Bittikten sonra insanı şok eden ve kafasının zonklamasına neden olan mükemmel bir psikolojik gerilim.İzlemeyen çok şey kaybediyor söylemiş olayım.

9.5/10
 
Son düzenleme:

Çok uzun zamandır izlemek istediğim ama ertelediğim bir filmdi.Filmi sevmeyeceğimi düşünüyordum ama beklediğimin aksine efsane bir yapım olduğunu görmüş oldum :A

Son yılların abartmıyorum en fazla beyin yakan ve filmin üstüne yorumları ve analizleri okuduktan sonra filmin efsaneliği ortaya çıkıyor.Rüyalar ve imgelerin fazla olduğu ve çok ciddi göndermelerin olduğu bir film.

Sahnelerin birçoğu birbirinden anlamsız olsa da son 20 dk aslında ne kadar bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.

Filmin büyük bölümü sarışın kadının rüyası.Şu kovboyun uyanma vakti dediğinden sonra gerçek hayat başlıyor.Sarışın kadın ile esmer kadın aslında lezbiyen ilişkiye içindeler.Bir filmde esmer kadının yönetmen ile birlikte başrolü kapınca sarışın kadın tarafından kıskanılıyor ama ona aşık olduğu için pek birşey demiyor.Ufak tefek filmlerde oynuyor.Esmer kadın günün birinde şu balo sahnesinde kıza acı çektirmeyi ve ona peşinden düşmesi gerektiği mesajını verdikten sonra sarışın kadın bir katil tutarak onu öldürtüyor.Pişman olduğu için rüyasında yeni bir hayat kuruyor.Baloda her gördüğü kişiye bir takım roller veriyor.Silencio sahnesinde ağlama sahnesi ise arkadaşını öldürmesinin vicdan azabıymış

Vicdan azabı yaşlı kadın ve yaşlı adam üzerinden verilmiş.Kadın bunlara dayanamayıp intihar ediyor.İntihar ettikten sonra çalan müzik ve siyah beyaz görüntüler çok iyi sahneleri

Bittikten sonra insanı şok eden ve kafasının zonklamasına neden olan mükemmel bir psikolojik gerilim.İzlemeyen çok şey kaybediyor söylemiş olayım.

9.5/10


Bir de hangi filmden bahsettiğini anlasak çok güzel olacak :A
 

Synecdoche, New York

Bu kafa neyin kafası, ne yapmışsın Charlie başkan? :D

Bugüne kadar izlediğim en acayip filmlerden biriydi. Çok derin ve düşünmeye teşvik eden bir film ama yani bilmiyorum sevdiğimi söyleyemeyeceğim. İzlerken keyif almadım. İlk kısım ilgi çekiciydi ama giderek ilgimi kaybettim. Ta ki en son kısma kadar...

Oyuncu kadrosu iyiydi, herkes üstüne düşeni yapmış başta Phillip Seymour Hoffman olmak üzere.

Seveceğimi tahmin ettiğim bir filmdi ama hayal kırıklığı oldu...

5/10
 
@OzaN Ben hiçbir şey anlamadım. :D Sen?
Çaktırma. :A

Anladım aslında da yani çok uçuk kaçık böyle anlatılmaz bu olay. :D Adam işte kendi hayatıyla tiyatroyu birleştiriyor tiyatroyla kendisine iyi anları tekrar yaşayabileceği vs bir dünya kuruyor ama sonra orada da işler pek yolunda gitmiyor falan. Tabii pek çok yan şey çıkarılabilir filmden, her izlemede farklı şeyler çıkarılabilir hatta da gerek yok. Bu kadar zor ve karmaşık olmamalı sinema. :):)
 
Çaktırma. :A

Anladım aslında da yani çok uçuk kaçık böyle anlatılmaz bu olay. :D Adam işte kendi hayatıyla tiyatroyu birleştiriyor tiyatroyla kendisine iyi anları tekrar yaşayabileceği vs bir dünya kuruyor ama sonra orada da işler pek yolunda gitmiyor falan. Tabii pek çok yan şey çıkarılabilir filmden, her izlemede farklı şeyler çıkarılabilir hatta da gerek yok. Bu kadar zor ve karmaşık olmamalı sinema. :):)
Ya tamam olay o da sonuna doğru iyice karman çorman oluyor ayrıca o kadının evi niye yanıyor falan. :D
 

yaklaşık bir yılın ardından yeniden düzenli film izleme serüvenine dönebildim, buraya yazmayalı uzun zaman olmuş.


Kafa yakan, beyni "41" derecede pişiren bir filmdi. Bilinçaltısal filmler içerisinde kesinlikle ayrı bir yeri var. Çekileli 25 yıl olmasına rağmen günümüz filmlerinin çoğundan üst düzey. Tim Robbins'in oyunculuğu ve Elizabeth Pena'nın çekiciliği muazzam.


Film teknik olarak Mullohond Çıkmazı ve Kayıp Otoban gibi filmleri kategorisinde, şahsen ikisinden de bu filmden aldığım keyfi alamamıştım. Senaryosu kesinlikle anlatılamaz, değişik bir kafanın ürünü. Hele son sahnesi var ki, uzun bir süre şok etkisi bırakıyor. Değişik bir kafanın ürünü, listenizin başlarına almanızı öneirriim @Titanium @Maskeli Fedai
@Danger UA! İzlemiştir büyük ihtimal.

Son sahnede tüm yaşananların her şeyin ölüm döşeğindeki Singer'in zihninden geçenler olduğunu gördük fakat Yine de anlaması zor bir kurgu, o halde ailesiyle ilgili olan her şey de hayal miydi yoksa ailesi, savaşa gitmeden önce de var mıydı ve çocuğu savaştan önce mi ölmüştü? Uyuşturucu olayını az çok tahmin etmişim ama bunu ölüm döşeğindeki denek nasıl zihninde kurguladı o da kafa karıştıran bir detay.

Yine de ilginç sonlu ilginç bir filmdi.

7.5 ile 8.5 arasında kaldım, şimdilik:

8.0/10