Bu dizi 'Train to Busan' adlı Kore filminden uyarlanmış, yer ve kişiler değiştirilmiştir.
3. BÖLÜM
(Yusuf yeni bir zombiyle karşı karşıya kalmıştır. Neyse ki yanındaki cop ve polis kalkanını kaparak yaratığı başından atıp trene atlamayı başarır.)
Yusuf: Yardıma gerek yoktu, hallederim ben.
(Melek, Çiğdem ve Zeynep bindikleri vagonda birkaç zombinin olduğunu fark eder. Saklanmak için sessizce lavabo kabinine girerlerken bir zombi onları görür, diğerleri de peşine üşüşür. Ancak Çiğdem son anda kapıyı kapatır.)
***
(Öte yandan yolcuların büyük kısmı 14. vagonda toplanmıştır. Yapılan duyuruda trenin hiçbir durakta durmadan İstanbul'a gideceği söylenmiştir.)
Serhan: (telsizle konuşarak) İstanbul hala güvenli mi?
Makinist Harun: Maalesef hala iletişimi sağlayamadık.
(Esra ise telefonda Yiğit'le konuşmaktadır.)
Esra: Alo? Yiğit? Öldüğünü sandım, ödüm koptu!
Yiğit: (ağlayarak) Ben kurtuldum ama diğerleri... Özür dilerim!.
(Yusuf da Çiğdem'i aramaktadır, telefon açıldığında garip sesler kulağına çarpar.)
Yusuf: Alo Çiğdem, neredesiniz?
Çiğdem: Bilmiyorum, bakmadım!
Melek: 12. vagondayız!
Çiğdem: Poponu kaldır da gel bir an önce!
(O sırada gelen ses kesilir.)
Buğra: Melek miydi o?
Yusuf: 12. vagonda kısılmışlar..
(Ancak ortada önemli bir sorun vardır, çünkü Buğralar 9. vagondadır ve 12'ye geçebilmek için zombilerin olduğu diğer vagonları da geçmeleri lazımdır. Ancak başka çare yoktur.)
(O sırada tren tünele girer, her taraf karanlığa bürünür.)
Yusuf: Sadece 3 tane... Halledebiliriz... Ben önden gideceğim, siz de arkadan gelen saldırıları engelleyin. Tünelden çıkana kadar bekleyelim.
(Bir süre sonra tren yeniden aydınlığa çıkar.)
Yusuf: Şov başlasın..
(Zombiler kısa sürede onları fark eder. Yusuf onları etkisiz hale getirmek için kol gücünü kullanırken Buğra polis kalkanıyla, Yiğit de beyzbol sopasıyla kendini korumaktadır.)
(Zombiler kolay pes etmese de birkaç dakikanın ardından vagondan çıkmayı başarabilmişlerdir.)
Yusuf: İyi işti ha?
(Vakit kaybetmeden sıradaki vagona geçerlerken Yiğit karşısında zombiye dönüşen Özgür ve diğer arkadaşlarını görünce donakalır.)
(Derken bir zombi Buğra'nın üzerine hamle yapar, o da üst bölmedeki sopalardan birini alıp kafasına sertçe geçirir. Yiğit üzerindeki korkuyu atmak zorunda olduğunu fark eder. Tam hamle yapacakken tren tünele girer. Karanlıkla birlikte zombiler sakinleşmiştir. O anda yukardan düşen çantanın çıkardığı ses onları başka yöne çeker ve bu da bizimkilerin vagondan kolayca çıkmasını sağlar.)
Yusuf: Tünele girdiğimizde durdular...
Buğra: Bizi görmeyince saldıramıyorlar. Ayrıca sese de çok duyarlılar...
Yiğit: Yalnız diğer vagonda çok daha fazlası var, nasıl halledeceğiz?
(Tren tekrar tünele girer, Buğra'nın aklına da bir fikir gelir. Zombiler sese duyarlı olduğu için Yusuf'un telefonunu çaldıracak ve onları çıkıştan uzaklaştıracaktır. Buğralar gizlice içeri girip saklanırken çalan telefonun sesini takip eden zombiler de çıkış yolunu açar. Böylece buradan zorlanmadan ayrılıp 12. vagona gelirler.)
(Zombiler vagonun diğer tarafında yeni av ararken Yusuf sessizce lavabonun kapısını açıp Çiğdem'le hasret giderir. Buğra da Melek'i gördüğü için rahatlamıştır.)
(O sırada trenin tünelden çıkmasıyla birlikte erkekler karşıdaki boş kabine saklanır.)
Yusuf: Bana teşekkür etmen lazım, yoksa kızını göremezdin.
Buğra: Tebrik etmek lazım, iyi kas yapmışsın.
Yusuf: (gülen Yiğit'in ensesine şaplak atarak) Çok mu komik lan zibidi?
(Buğra telefondaki uygulamanın yardımıyla sonraki tünelin 10 km uzaklığında olduğunu görür.)
Buğra: Bu bize 2-3 dakika kazandıracak, o zamana kadar toplanıp çıkmalıyız.
***
(Yiğit, iki vagon ötedeki Esra'ya diğerlerini kurtardıklarını ve yanlarına geleceklerini mesaj atar.)
Esra: (ayağa kalkarak) Arkadaşım geliyor! 9. vagondalardı ama birkaç kişiyi daha kurtarmışlar!
Serhan: Sen ne dediğinin farkında mısın?! Onlar o kadar canavarın arasından çıkıp buraya gelecek, öyle mi? Zar zor canımızı kurtarmışken yeniden bizi tehlikeye mi atacaksınız? Buna izin vermeyeceğim, duydun mu beni! Asla!
***
(Öte yandan diğer vagonda süren bekleyiş trenin yeniden tünele girmesiyle son bulur. Zombiler her ne kadar bir şey göremese de sayıları fazladır ve aralarından geçebilme ihtimalleri yoktur. Derken Yusuf'un gözü eşyaların konulduğu üst bölmeye takılır.)
(Buğra, Melek ve Zeynep soldaki, Yusuf ve Çiğdem ise sağdaki bölmede ses çıkarmadan, yavaşça sürünerek ilerler. Buğra önüne çıkan çantayı yere atarken zombiler de sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başlar.)
(O anda tren yeniden aydınlığa çıkar ve yolcular son hızla kaçmaya başlar.)
(Yusuf tam kapıyı kapatacakken bir zombi aradan kafasını uzatır. Öte yandan diğer yolcuların toplandığı vagonun kapının kolu kumaş parçalarıyla tutturulmuştur, yani açmak imkansızdır.)
Yusuf: Acele edin!
Yiğit: (birkaç denemeden sonra) Açılmıyor! Esra! Kapıyı açın!
(Buğra kapıyı açmayı denerken Yiğit de Esra'ya ulaşmaya çalışır, ama başaramaz. Kapının diğer tarafında Atacan, Esra'nın ağzını kapatmıştır. Serhan da ayağıyla kızın çalan telefonunu ezer.)
(Zombiler kapıyı iyice zorlarken Yusuf da yorulmaya başlamıştır. Buğra sopayla onlara vursa da bir işe yaramaz. Yiğit son çare olarak sopayla camı kırmaya çalışır ve birkaç vuruştan sonra başarır.)
(Kırılan camın altından hızla geçerken Emre de kapıyı kapatmak için hamlede bulunur, ancak Yiğit son anda kolunu kapı arasına sokar. 1-2 kişi Emre'ye yardım ederken Esra kendini kurtarıp kapıyı açmaya çalışır.)
Esra: Yiğit!!
(Kapının ardında ablasını gören Gizem de onun peşinden gelir.)
Gizem: Abla! Buradayım ben!
Adam: (geriye iterek) Geri bas moruk!
***
(Yusuf güç bela kapıyı tutarken Çiğdem de ağlayarak ona doğru yaklaşır.)
Yusuf: Çiğdem, uzak dur buradan!
Çiğdem: Hayır, gitmeyeceğim!
(Yusuf hayatının en zor kararını vermektedir.)
Yusuf: Birader... Onu al git... Yorulmaya başlıyorum.. Ama onlar hala kurtulabilir.
Buğra: Olmaz, seni de kurtarmamız lazım..
Yusuf: Kapıyı daha fazla tutamayacağım... Bana onu canı pahasına koruyacağına söz ver..
Çiğdem: Yusuf, saçma sapan konuşma!
Yusuf: Hadi gidin artık!
(Buğra gönülsüzce Yusuf'u bırakır.)
Yusuf: Çiğdem, oğlumuza iyi bak!
Çiğdem: (ağlayarak) Hayır Yusuf, bırakamazsın bizi! Sensiz büyütemem onu!
Buğra: Gitmemiz lazım, hadi!
Yusuf: Oğlumuzun adı... Deniz olsun... Adı gibi güzel bir çocuk olsun...
(Buğra ve Çiğdem'in koşarak çıktığı anda zombiler camı kırıp içeri girer. Yusuf kendini korumaya çalışırken zombilerden biri onu ısırır. Buğra ve Yiğit kapıyla uğraşırken zaman onların aleyhine işlemektedir...)
DEVAM EDECEK...