The French Dispatch, West Anderson'un "avangart" diye tabir ettiğimiz "deneysel" çalışması. Dümdüz bir film değil, kurgusal olarak farklılığı olan bir film. İçinde üç hikayenin bulunduğu, o üç hikayenin de teknik olarak desteklendiği bir film. Hem kurgusal anlamda bir fotoğrafın canlandırması gibi giden ya da bir gazete okuyormuş hissi veren, hem de renk paletleriyle tam bir Wes Anderson klasiği havalarında olan bir film.
Film üç hikayeden oluşuyor ve o üç hikayeyle 1925-1975 yılları arasındaki zaman dilimine gidip gelme söz konusu. Filmin hikayesi, derginin genel yayın yönetmenin ölümüyle başlıyor. Daha sonra birinci hikayede müebbet hapis cezası yemiş olan ressam, 68'teki öğrenci protestoları ve bir şef tarafından çözülen kayıp vakası üzerinden dönüyor film, yani temelde filmin üç hikayesi bu. Özellikle üçüncü hikayede animasyon geçişi bile var.
Teknik olarak başarılı bir film bir kere, üç hikayenin de farklı bir sunumu var. Oyuncu kadrosu da sürpriz oyuncularla kurulu, sürpriz bir şekilde bir oyuncu belirebiliyor. Güçlü bir oyuncu kadrosu var filmin ve film için bu büyük bir artı. Film odaklandığın takdirde ayrı bir keyif veriyor ama tabii film boyunca tam odaklanamadığım için çok büyük keyif alamadım ve tabii bunda film çevirisinin kötü olmasının da etkisi var. Her ne kadar hikayeye odaklanmakta zorlansam da, genel olarak teknik ve görsel bakımdan başarılı bir filmdi. Bazı filmleri birden fazla izlemek gerekir, bu da o filmlerden birisi.
6/10