En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Oslo, August 31st (2011)

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ben bu filmi daha önce izlediğim terör filmi sanıyordum uzun süre boyunca.
Utoya: July 22 filmi ve Anders Danielsen Lie'nin oynadığı July 22'yi kafamda birleştirip bu filme dönüştürmüşüm. Ben de diyordum o filmle The Worst Person in the World nasıl aynı üçleme parçası olabilir.


Neyse, filme dönecek olursak... İzlemesi zor bir filmdi, bazı ruh hallerindeyken izlenmesi tehlikeli olabilecek hafif seyirlik bir şeyler istediğinizde ise çok sıkılabileceğiniz ve kötü bulabileceğiniz türden bir film.

Fakat gerçekten nitelikli bir senaryosu var. Çok iyi yazılmış replikleri filmin en iyi yanı. Hikayenin tamamıyla çok alakalı sayılmayacak bir kızın saydığı hayaller / hedefler listesi filme dair en akılda en şahane kısımdı belki de.

Uyuşturucu batağından kurtulmanın zorluğunu geçip kurtulduktan sonrasının zorluğunu anlatıyor film. Tabii hayata bir kez negatif pencereden bakınca her şeye olumsuz bakmanın kolaylığını da anlatmış. Ana karakterimizin başına aslında film boyunca çeşitli güzellikler de geliyor o kısa zaman dilimi içinde. Fakat hep en kötüsünü düşünüp bunları geri tepiyor. Kendince haklı sebepleri var ama gerçek kurtuluş için bakış açısını tamamen değiştirmek gerekiyor. Bunu başaramadığı için de...


7.5/10
 

Susuz Yaz (1963)

Sanırım izlediğim en eski Türk filmi oldu. Yakın döneme kadarki Türk filmlerini genel olarak teknik açıdan yetersiz buluyordum. Bu filmi ise zamanına göre teknik açıdan epey başarılı buldum. Bazı göze batan sahneleri olsa da genel olarak iyi çekilmiş, sinema açısından dinamikleri iyi ayarlanmış bir film.

Konusu da oldukça özgün ve ilgi çekici.

Fakat izlemesi biraz zor bir film, daha doğrusu izleyicinin sinirlerini zorlayan bir film. Çünkü Erol Taş'ın canlandırdığı Osman karakteri aşırı derecede kötü. Katlanılması zor derecede kötü. Karakter kararları da anlaşılması zor türden. Hayvanlara yapılanlar da üzücü ve gereksizdi.


Saçma bir yorum oldu ama neticede kusurları çok olsa da zamanına göre başarılı bir yapım.


6.5/10
 

Djam (2017)

Hoş ama boş bir filmdi. Tony Gatlif kendi hayran kitlesi olan deneyimli bir yönetmenmiş. Ben genç bir yönetmenin deneysel ilk işlerinden biridir diye tahmin etmiştim.

Yunan - Türk kültür benzerliğine dikkat çekişi, müziklerin inanılmaz katkısı, Benadette'de beğendiğimiz Daphne Patakia'nın sevilebilir performansı filmin artılarındandı. Zayıf ve hedefsiz gözüken senaryosu ise en büyük eksisi.

5/10
 

The Umbrellas of Cherbourg (1964)

Jacques Demy'nin izlediğim ilk filmiydi, beklentim epey yüksekti ama hiç sevemedim maalesef. Belki modumun daha uygun olduğu bir anda daha çok severdim, bilemiyorum. Diğer filmlerini seversem günün birinde tekrar şans verebilirim.

Rengarenk görüntü yönetimi güzeldi, fakat müzikal kısmı baştan sona tekdüze ve sıkıcı geldi. Diyalogları takip etmekte zorlandım, uykumu getirdi...

4/10
 

Bekleme Odası (2003)

Zeki abimiz bu filmle ne yapmak nereye varmak istemiş pek anlayamadım açıkçası.
İzlediğim sekizinci filmi oldu ve içlerinde net olarak en zayıfıydı ama yine de kendi içinde ilgi çekiciliği ve sürükleyiciliği mevcuttu. Zeki Demirkubuz filmlerinin pek çok karakteristik özelliği de...

Zeki Demirkubuz umarım kendinden esinlenmemiştir bu filmdeki yönetmen karakteri için.
Son derece sinir bozucu ve bencil bir karakterdi. Hayatındaki kadınları çay getiren obje gibi görüp onların duygularıyla oynayan adamın hikayesiyle belki de sektörde uzaktan hayranlık duyulan kişilerin iç yüzünün çok farklı olabileceğini göstermek istemiş. Fakat işte fazla otobiyografik izler taşıdığı için ben kendisinden de şüphelendim açıkçası.


5.5/10
 

Love Me If You Dare (2003)

Sinemaya ilk başladığım yıllarda izlediğim bir filmdi. O zamanlar Marion Cotillard'ı bile tanımıyordum. (Gerçi bu film öncesi gerçekten tanınmıyormuş kendisi.)

Yıllar sonra "kesin bu filme haksızlık ettim" diyerek tekrar izlemek istedim ama gerçekten vasat filmmiş. Haksızlık falan etmemişim hatta yarım puan daha kırdım.


İki yaramaz çocuğun küçükken başlattıkları saçma bir oyuna büyüdükten sonra da devam etmelerinin hikayesi. Arada araya aşk meşk de girer gibi oluyor. Çocuklardan nefret ettim, büyüdüklerinde biri Marion Cotillard'a dönüştüğü için nefret edemedim (
) ama inandırıcılıktan son derece yoksun buldum. Evet özgün ve eğlenceli bir yanı yok diyemem ama bütün olarak bakınca mesajları tatsız, karakterleri son derece itici bir film...

5.5/10
 


Basit Bir Ev Kazası

Sanırım izlediğim en eski oyun oldu çünkü 2008'den beri aralıklı da olsa sahnedeymiş ve o dönem birkaç ödül de almış. Uzun süre sonra ilk kez sahnelendiği gün izleme imkanı buldum. Oyunun başlaması üzerinden vakit geçmiş olsa da gayet güncel bir konuyu ele aldığı için on yıl daha çok rahat gidebilir. Songül adlı hayalperest bir ev kadınının gündelik hayatını izliyoruz ve nispeten sönük geçen ilk kısımlardan sonra öyle bir açılıyor ki kolay unutulmayacak performanslardan biri haline geliyor. Oyun bir erkek yazar tarafından yazılmış olsa da boyutlu bir kadın karakter oluşturmayı neyse ki başarıyor. Fiziken küçücük Günay Karacaoğlu'nun sahnede nasıl devleştiğini görmek harika bir deneyimdi ki o olmasa bu oyun böylesine bir başarıya ulaşır mıymış şüpheli. Ben annemle birlikte izledim ve o da eğlendi yani imkanı olanlar aileleriyle birlikte de gidip izleyerek gününe renk katabilir.


8/10



Sevgili Arsız Ölüm: Dirmit

Geçen sene Moda Sahnesi'nin online gösterimi aracılığıyla izleyip bayılmıştım o yüzden bir kez de canlı canlı tanık olmak istedim. Aldığı övgülerin hepsini o kadar hak eden bir oyun ki buraya ne yazarsam yazayım hakkını tam veremeyecekmiş gibi hissediyorum. Oyunu izledikten sonra Latife Tekin'in kitabını da almıştım ama özellikle başta okuyucuyu kendinden uzaklaştıran (aslında büyülü gerçekçi bir roman olmasının etkisiyle yazılmış) bölümler ve aşırı tekrara girmesi nedeniyle maalesef sonunu getirememiştim. Aslında oyunda da bu tekrarlı yapı var ama her şey birbirine öylesine güzel bir kurguyla bağlanıyor ki izlerken asla rahatsız etmiyor.

Üstteki yorumumu tekrar etmek gibi olacağım ama burada da Nezaket Erden olmasa çok ama çok eksik kalırmış. İlk andan son ana kadar tüm izleyicileri avcunun içine alıyor ve bir an bile bırakmıyor. Dramla komediyi çok başarılı harmanlayan bir oyun ve kendisi de duygular arasında ustalıkla slalom yapıyor. Zaten romanı da eşiyle birlikte sahneye uyarlamış ve bu açıdan çok tutkulu olduğunu fazlasıyla belli ediyor. Uyarlama süreci yıllar sürmüş ama sonucu görünce iyi ki bu konuda ısrarcı olmuşlar diyorum. Biliyorum bu mesajı okuyacak herkesin imkanı olmayabilir ama yine de İstanbul'da olup izlememeyi çok ciddi bir kayıp olarak görüyorum o yüzden iyi oyun izlemek isteyenlere en başlıca önerimdir.


9/10 (1 puanı yobaz aile sinirimi bozduğu için kırıyorum
)
 
Reactions: bazinga
Sadece kuru kuru beğenmek olmaz en azından Dirmit'i bir yerlerde yakala derim.
Mesela Kadıköy'de her ay matine-suare oynuyor gireceğin zahmetlere değer.
@bazinga
 
Reactions: bazinga
Sadece kuru kuru beğenmek olmaz en azından Dirmit'i bir yerlerde yakala derim.
Mesela Kadıköy'de her ay matine-suare oynuyor gireceğin zahmetlere değer.
@bazinga
Tiyatroya gidenlere çok özeniyorum ama kısmet olmadı. Hem çok uzak hem geç saatte çoğu oyun. Haftasonu gündüz iyi bir oyun yakalayıp izlemek lazım gerçekten.
 
Reactions: Aserat
Tiyatroya gidenlere çok özeniyorum ama kısmet olmadı. Hem çok uzak hem geç saatte çoğu oyun. Haftasonu gündüz iyi bir oyun yakalayıp izlemek lazım gerçekten.
Bu pazar yapılacak gösterimlere pek yer kalmamış ama 3 Temmuz Pazar günü 16.00 ve 20.00'de iki temsil daha olacakmış daha uygununu bulamazsın.
 

Manhattan Murder Mystery (1993)

Uzun zamandır Woody Allen filmi izlemiyordum, izlemediklerimden en çok merak ettiklerimden biri Netflix'e gelince izlemiş oldum. Yayınlandığı döneme göre epey özgün sayılabilecek, eğlenceli bir iş. Cinayet gizemi üzerinden ilişki dinamiklerine dair kendince inceleme yapıyor film. Çok bayılmasam da sevdim.

7/10
 

Nobody Knows (2004)

Koreeda'nın sevdiğim bir yönetmen olmasına karşın en sevilen filmini izlemek şimdiye nasip oldu. İlginç şekilde açık ara en sevmediğim filmi oldu. İzlemesi son derece zor bir film olmasına rağmen herkesin aşırı beğenmesine şaşırdım, demek ki sorun bende.

Filmin duygusu bana hiç geçmedi, ana karakterimizle hiç bağ kuramadım. Her şeyin aşırı, aşırı yavaş ilerlemesi çok baydı beni. 1.5x hızıyla izlemek hiçbir şey kaybettirmez aksine çok şey kazandırabilirdi ama elimde öyle özellik yoktu.


4/10
 
Reactions: bazinga
Teşekkürler kaptım bileti, ilk kez bir tiyatro için bilet almış oldum vesilenle. Eğer iyi çıkarsa hayatımda epey olumlu bir etkinin başlangıcını yapmış olabilirsin.


Yalnız aşırı önlerden oldu bilet bir bit yeniği var mı diye şüphe etmedim değil.
Sinemalarda salonda tek başına olmaya alışığım da tiyatroda biraz tuhaf olur gibi.
 
Reactions: Aserat
İyi değil çok iyi çıkacak rahat olabilirsin.
Satış yeni başladığı için iyi yerler henüz dolmamıştır tam olarak yerin neresi.
 
Reactions: bazinga


Tabi şimdi Disneyin içinde yüzmeye başladım.

Free Guy için puanım 6.5 olup Luka için puanım 7 dir.
 
Reactions: Angelica

Bu filmde ki süpriz Thor abimizin figuran olarak oynaması olup aslında filmin özel yapımcılarından olması olabilir.

Aslında klişe Amerikan filmi....Kötü olan bu sefer Arablar değil Ruslar


Birçok mantık hatasına rağmen aksiyon dozu yüksek bir filmdi.

10 üzerinden 6