Yunan sinemasında Theo Angelopoulos diye bir gerçek var ama son zamanların da yükselen bir ismi daha var, o da Yorgos Lantimos. Yorgos Lantimos, kendisinin yönettiği ve Efthymis Filippou ile senaristliğini üstlendiği filmde herkese hitap etmeyen, herkesin sevmeyeceği tarzda bir yapıma imza atmış.
Filmde bir distopya söz konusu ama distopya konusunu ne kadar iyi çizebildiğiniz önemli olan. Yalnız kalan insanlar otele yerleştiriliyor ve 45 gün sonra eğer ki çiftini bulmayı başaramıyorsa hayvana dönüştürülüyor ve ormana sürgüne gönderiliyor. Filmin baş kahramanı David de bu otelde kalmaya başlıyor, çiftini de buluyor ama sonra ilginç olaylara karışıp yolu kaçmaya, ormana, yalnızların yanına düşüyor. Yalnızların da kendi aralarında belli kuralları var, aynı o oteldeki gibi. Bu kez David yalnızlarla birlikte yaşamaya başlıyor.
Erkeklerin bir kadına nasıl yaklaştığı, erkeklerin ve kadınların birbirlerine olan bakış açısı, çift olmak için aynı özelliklere sahip olmanın gerektiği algısı ve aynı özellikler için doğruluktan taviz verildiği gibi mesajlar verildi ya da bana göre mesajlar böyleydi.
Filmin çekim yeri İrlanda, ormanlık alanlar County Kerry. Başrol oyuncusu olan Colin Farrell'in ülkesinin seçilmesi de ilginç bir rastlantı olmuş. Film neredeyse baştan sona metaforlarla dolu, düşündürücü bir tarzı var. Metafor tarzı tamam ama distopik tarzı biraz daha iyi kurgulanabilirdi. Distopik tarzda apayrı bir kasvetli hava olur, olaylar dünyanın sonu gibi anlatılır ama bu hava yoktu filmde, Karakterler sanki deneysel bir ortama düşmüş gibiydi ve bu da distopik ortamın inandırıcılığını düşürüyor. Böyle bir sorun olduğu için filmi genel olarak yapay buldum. Bence daha iyi bir film ortaya çıkabilirdi.
6/10