En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Jim Jarmusch'un yazıp yönettiği bu film, kendisinin ilk uzun metrajlı filmi. Süresi kısa, düşük bütçeli. Aslında şaşırtmıyor bu özellikli bir film olması; çünkü yönetmenlerin ilk denemeleri genel olarak böyle düşük bütçeli oluyor ve çok kaliteli bir görüntüsüyle de öne çıkmıyor.

Manhattan bölgesinde yaşayan ve Charlie Parker hayranı olan Allie isimli bir gencin aylaklığıyla, hiçbir yere ait olmasıyla (aidiyet duygusunun olmaması) öne çıkıyor. Akıl hastanesinde yatan annesine ziyaret etmek için yola çıktığında ilginç karakterlerle karşılaşır. Tabii her ne kadar konusu iyi olsa da, sıkıcı bir anlatımı var. Yönetmen bu filmi belki sonraları çekmiş olsa çok daha iyi bir film ortaya çıkabilirdi.

Aylaklığı sona erdiren bir kadının arabasını çalan karakterin satıp, aldığı parayla hayatını devam ettirme çabası vardı, o geçiş ilginçti.

4/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Guy Ritchie'nin daha önce Snatch filmini izlediğimi ve biraz karmaşık da olsa sevdiğimi hatırlıyorum ama bu film benim için tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu. Baştan sona hikayenin içinde değil, dışında kaldım, baştan sona da sıkıldım. Hikaye benim için yok gibiydi. Guy Ritchie'nin bu filminin fazlasıyla hayranı olsa da, bana hitap eden bir film olmadı.

Filmde Eddy ve arkadaşlarının kumar, soygun gibi bir dizi olaylara karışmasını izliyoruz ama filmde sanırım aklımda kalacak tek sahne golf sahnesi olacak. O da Organize İşler filminin esinlenmiş olduğu bir sahne olduğu için. Onun dışında aklımda sıkılarak izlediğim, hikayenin sarmadığı ve zor bitirdiğim bir film olarak kalacak. Bir de filmin kahverengi tonu kalacak.

3/10

@bazinga güler işte buna. :A
 
  • Harika
  • Olmamış
Reactions: MasacRE and bazinga

Sweat, Magnus von Horn'un yazıp yönettiği, İsveç - Polonya ortak yapımı olan bir film. Filmde kadınlara fitness önerileri vererek sosyal medya fenomenine dönüşen Sylwia Zajac'in attığı ve viral olan bir video sonrası yaşadığı üç günü anlatıyor. Sylwia hem yalnızlığıyla uğraşacaktır, hem de tacizlerle.

Sosyal medya fenomeni olarak sosyal medyaya gönderme yapmaya çalışan bir yapım, ki bu yönüyle çok zor bir konuya değiniyor. Bu konuyu anlatmaya çalışırken yapay bir dilden kaçması gerekmekte ama ne yazık ki bu yapay dilden kaçamıyor. Filmdeki sosyal medya kafası doğru olsa da, filmin dili bu doğruluğu yapaylaştırıyor. İlk bir saati düz gidiyor, sonra birden gerilime doğru evriliyor ama sonra düz bir şekilde bitiyor. Sıkmadan izletiyor ama yapay bir dil, düz bir şekilde ilerleme ve düz bir şekilde bitirme söz konusu oluyor.

Sosyal medya fenomeninin aslında göründüğü gibi olmadığı vurgusu vardı. Taciz meselesine değinildi ama bu meseleye derinlemesine inilmedi, yani konuya katkısı çok fazla olmadı. Bu olay daha çok gerilime yol açtı ama o gerilim üzerinden de karakterin dramına dönüştü.

4/10
 
  • İlginç
Reactions: bazinga

Karen Blixen ya da gerçek ismiyle Isak Dinesen'ın aynı isimli romanından uyarlama. Gerçek hayatta yaşadığı olaylardan esinlenerek ortaya çıkardığı bir roman ve bu romanın uyarlaması da Sydney Pollack'ın yönetmenliğinde çekildi. Afrika'da bir aşk hikayesinin yanı sıra, 1913 yılındaki Afrika'yı, sömürülen bir ülke olarak Afrika'daki yaşananlar aktarılmaya çalışılmış. Bunun yanı sıra, filmin içindeki aşk da sade bir biçimde yansıtılmış. Out of Africa, Oscar 1986'nın da en iyi film ödülünü almış bir film. Filmin en ilginç yanlarından birisi de, hikayenin yavaş ama karakterlerin hızlı bir şekilde hareket ediyor oluşuydu. Sanki 60'lı yıllardan önce çekilen filmlerden gibiydi. Filmin çekim yeri de filmde geçtiği gibi Kenya.

Danimarkalı bir soylu olan Karen Blixen, Barones unvanı için Bror ile evlenerek kahve yetiştiriciliği yapmak üzere Afrika'ya yerleşir. Bror'un ihmâlkar tavırları yüzünden Karen kendisini yalnızlığa bırakır ve o sırada maceracı avcı olan Denys ile yakınlaşır.

Bror ile para karşılığı diyerek evlenen Karen'in, Bror ile yakınlaşmasından doğan hastalık sonrası iyileşip dönmesi, yani filmin ikinci yarısında Karen ve yaşadığı olayların değişmesi söz konusu oldu. Bu geçiş yerindeydi. Bror ile yalnızlaşmaya başlayan Karen, iyi anlaştığı Denys ile yakınlaşmaya başladı. Çok abartmadan ilişkileri aktarıldı, bu da iyi bir detaydı film adına.

Filmde derinlemesine inilmemiş olsa da, ırkçılık üzerine, Afrika'da yaşayan siyahi kişileri köle olarak görme üzerine o dönemin yansıması vardı. Karen'in çocuğunun olmayacağını öğrenmesini ardından Afrika yerlilerinin okumaya yazmaya adamaya çalışması, öğretmeye çalışması gibi detaylar da vardı. Ayrıca ellere geçirilen beyaz eldiven gibi ırkçılığa göndermeler de vardı. Gerçi bu mevzular değerliydi ama daha iyi yansıtılabilirdi. Karen, Denys'i kaybetti uçak kazası sonucu. Sonu bu açıdan hüzünlüydü.

7/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Last Flag Flying, Richard Linklater'in yönettiği ve Darryl Ponicsan'la birlikte senaryosunu yazdığı bir komedi, dram ve savaş türünde bir film. Savaş olduğuna bakmayın, içinde herhangi bir savaş geçmiyor ama savaşa dair. Hem komedi var, hem de dram var ama; olayın kendisi dram, karakterlerin diyalogları kimi zaman komedi. Film için genel olarak "yolculuk filmi" de diyebiliriz ama sıradan bir yolculuk filmi de değil. Ağır ilerliyor ama bu ağırlık yolculuğun verdiği ağırlık. Bu filmi izlemeye başladığınızda hem gülecek, hem de düşünmeye başlayacaksınız. Bu düşünme daha çok uluslararası politika ve savaş üzerine olacak.

Oyuncuları gördüğünüz anda hemen mutlu olmaya başlıyorsunuz zaten; Breaking Bad'in Walter White'i Bryan Cranston, The Office'in Michael Scott'ı Steve Carell ve Matrix'in Morpheus'u Laurence Fishburne. Uzun bir aradan sonra birbirlerine kavuşan üç arkadaşı canlandırıyorlar ve özellikle Bryan Cranston'un hareketli oyunculuğu filmi alıp götürüyor.

Filmde Vietnam gazisi olan üç eski askerin, uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelmesiyle başlıyor. Üçünü bir araya getiren ise, "Doc" lakaplı olan Larry. İnternet vasıtasıyla Larry eski dostların bulur ama hiçbir şey eski gibi değildir. Sal bir bar işletmecisi ve Mueller ise rahiptir. Üçünü bir araya getiren nokta ise, Larry'nin oğlunun Irak'ta hayatını kaybetmesidir. Çıkacakları ve Larry'nin oğlunu toprağa verecekleri bu yolculuk hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını gözler önüne serecektir.

Bu üçlünün bu yolculuğu, aynı zamanda geçmişle hesaplaşması da olacaktır; hem geçmişle, hem de savaşla. Hem Vietnam konusunda, hem de Irak konusunda ABD'nin uyguladığı politikalara göndermeler mevcut. Filmdeki bu tür diyaloglar düşündürücüydü. Daha derinlemesine diyaloglar olabilirdi belki ama eleştiriler düşündürücüydü.

7/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Sweat, Magnus von Horn'un yazıp yönettiği, İsveç - Polonya ortak yapımı olan bir film. Filmde kadınlara fitness önerileri vererek sosyal medya fenomenine dönüşen Sylwia Zajac'in attığı ve viral olan bir video sonrası yaşadığı üç günü anlatıyor. Sylwia hem yalnızlığıyla uğraşacaktır, hem de tacizlerle.

Sosyal medya fenomeni olarak sosyal medyaya gönderme yapmaya çalışan bir yapım, ki bu yönüyle çok zor bir konuya değiniyor. Bu konuyu anlatmaya çalışırken yapay bir dilden kaçması gerekmekte ama ne yazık ki bu yapay dilden kaçamıyor. Filmdeki sosyal medya kafası doğru olsa da, filmin dili bu doğruluğu yapaylaştırıyor. İlk bir saati düz gidiyor, sonra birden gerilime doğru evriliyor ama sonra düz bir şekilde bitiyor. Sıkmadan izletiyor ama yapay bir dil, düz bir şekilde ilerleme ve düz bir şekilde bitirme söz konusu oluyor.

Sosyal medya fenomeninin aslında göründüğü gibi olmadığı vurgusu vardı. Taciz meselesine değinildi ama bu meseleye derinlemesine inilmedi, yani konuya katkısı çok fazla olmadı. Bu olay daha çok gerilime yol açtı ama o gerilim üzerinden de karakterin dramına dönüştü.

4/10
@bazinga'nın neden "ilginç" dediğini merak etmiştim, meğerse filmi çok sevmiş ve 7.5 puan vermiş. Ben farklı açıdan baktığım için düşük verdim sanırım. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga

Sweat (2021)

Tahmin ettiğimden daha çok sevdiğim bir film oldu. Çok iyi bir karakter analizi filmi. Hem iyi yazılmış karakter hem de başrol oyuncusu çok iyi olunca film iyi işlemiş.

Sosyal medya fenomenleriyle ilgili yapılan ucuz işlerin aksine bu konuda bugüne dek yapılan en nitelikli işlerden biriydi.

Tam yorum: https://izleryazar.com/sweat-2021/

7.5/10
 
  • Beğendim
Reactions: Araf

Sweat (2021)

Tahmin ettiğimden daha çok sevdiğim bir film oldu. Çok iyi bir karakter analizi filmi. Hem iyi yazılmış karakter hem de başrol oyuncusu çok iyi olunca film iyi işlemiş.

Sosyal medya fenomenleriyle ilgili yapılan ucuz işlerin aksine bu konuda bugüne dek yapılan en nitelikli işlerden biriydi.

Tam yorum: https://izleryazar.com/sweat-2021/

7.5/10
Benim yorumumu görsen izlemekten vazgeçerdin belki, iyi ki okumamışsın önce. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
Çok aldırış etmezdim herhalde, izlemeye karar verdikten sonra başka bir yoruma aldırış etmem kolay kolay. Sonuçta herkesle çok zıt düşünceler olabiliyor zaman zaman. :A
Filmde yapılan tespitleri doğru bulmuştum da, filmin yapaylığı hoşuma gitmemişti. Bir de parmak sokarcasına mesajlar da vardı bunun içinde. Seveni de var, sevmeyeni de var tabii, ayrı konu. IMDb'den çok, letterboxd'de izlenmiş. Mubi'nin kitlesi daha çok zaten letterboxd'ye kayıyor. Puanı da 3.3, çok iyi değil ama fena da değil. :D
 
Filmde yapılan tespitleri doğru bulmuştum da, filmin yapaylığı hoşuma gitmemişti. Bir de parmak sokarcasına mesajlar da vardı bunun içinde. Seveni de var, sevmeyeni de var tabii, ayrı konu. IMDb'den çok, letterboxd'de izlenmiş. Mubi'nin kitlesi daha çok zaten letterboxd'ye kayıyor. Puanı da 3.3, çok iyi değil ama fena da değil. :D
Neresi yapaydı mesela? :A

Benim puanım da zaten letterboxd'ye göre 3.5 alan yapıyor. Ortalamaya yakın bir yerdeyim. :D
 
Neresi yapaydı mesela? :A

Benim puanım da zaten letterboxd'ye göre 3.5 alan yapıyor. Ortalamaya yakın bir yerdeyim. :D
Sosyal medya sahneleri mesela, bence yapaydı. Filmin kendisi sosyal medya olduğu için, bizzat film yapay oluyor, yani bana göre. :D

Aynen, IMDb'nin yarısını aldığımızda öyle oluyor. Ben de o şekil puanlamalar yapıyorum. IMDb puanı veriyorum, verdiğim puanın yarısını da letterboxd'de veriyorum. Beş üzerinden puan vermek ilginç gibi görünüyor ama on üzerinden bölünce ilginçlik ortadan kalkıyor. Mubi'nin kötü ama buçuk olayı yok. Yarısına denk gelmiyor. :D
 
Sosyal medya sahneleri mesela, bence yapaydı. Filmin kendisi sosyal medya olduğu için, bizzat film yapay oluyor, yani bana göre. :D

Aynen, IMDb'nin yarısını aldığımızda öyle oluyor. Ben de o şekil puanlamalar yapıyorum. IMDb puanı veriyorum, verdiğim puanın yarısını da letterboxd'de veriyorum. Beş üzerinden puan vermek ilginç gibi görünüyor ama on üzerinden bölünce ilginçlik ortadan kalkıyor. Mubi'nin kötü ama buçuk olayı yok. Yarısına denk gelmiyor. :D
Kendi dediğin çelişiyor aslında. Sosyal medya zaten yapay bir şey ve onu olduğu gibi göstermek yapaylık değil tam tersi doğallık oluyor. :D

Tam yarısı karşılamıyor aslında. IMDb'de 6 mesela ortalama altı bir puan ama letterboxd'de 3 yıldız ortalama gibi anlaşılıyor. Yani biraz daha değerli. :D Bir de yarım puanı yuvarlama meselesinde karışıyor. 7.5 puan IMDb'de 8 diye yuvarlanıyor. Fakat onu 4 diye yuvarlamak letterboxd için çok yüksek kaçıyor. :A Böyle garip durumlarından dolayı letterboxd'yi sevemiyorum. :D Mubi'nin oylama sistemi ise hepsinden berbat zaten. :A 8 ve üstü filmlere 5 yıldız verip geçiyorum orada. :A
 
Kendi dediğin çelişiyor aslında. Sosyal medya zaten yapay bir şey ve onu olduğu gibi göstermek yapaylık değil tam tersi doğallık oluyor. :D

Tam yarısı karşılamıyor aslında. IMDb'de 6 mesela ortalama altı bir puan ama letterboxd'de 3 yıldız ortalama gibi anlaşılıyor. Yani biraz daha değerli. :D Bir de yarım puanı yuvarlama meselesinde karışıyor. 7.5 puan IMDb'de 8 diye yuvarlanıyor. Fakat onu 4 diye yuvarlamak letterboxd için çok yüksek kaçıyor. :A Böyle garip durumlarından dolayı letterboxd'yi sevemiyorum. :D Mubi'nin oylama sistemi ise hepsinden berbat zaten. :A 8 ve üstü filmlere 5 yıldız verip geçiyorum orada. :A
Sosyal medyanın kendisi yapaylık tamam ama gerçekçilikten uzak gibi duruyor anlamında söylemiştim. Bilmiyorum, bana öyle geliyor. :D

Bence yerinde puanlama olayı. Benim için 3, 6 ile aynı değerde ama 3.5 bir tık daha değerli, o da zaten 7 oluyor. 4 de, 8 ile aynı değerde. Tabii 7.5 üzerinden düşünürsek her şey değişir. 10 üzerinden buçuk olarak düşünmeye gerek yok bence. Gerçi daha da abartılı düşünenler de var, senin yine iyi. :A Tabii herkesin kendi tercihi, benim için mesela 7 ya da 8 olur en fazla. Foruma uyup buçuk kullandım zamanında ama artık kullanmam. :A

Senin eskiden de böyleydi bu arada, eski yorumlarına bakıyorum, 7.5, 8.5 diye gidiyor öyle. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga

Young Ahmed (2019)

Karışık tepkiler almasına karşın Dardenne kardeşleri sevdiğim için izlemek istediğim bir filmdi ve MUBI'den kalkmadan izlemek istedim. İzlediğime pişman olmadığım bir film oldu.

Filmde babasız büyümekte olan aşırı dindar bir çocuğun yaşadıklarını izliyoruz. Oldukça masum bir görüntüsü olan bu çocuğun çok geçmeden çok da masum fikirlere sahip olmadığını anlıyoruz...

Film İslamofobik olmakla suçlanmış ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Küçücük çocukların terör örgütlerinin altına katılmaları maalesef günümüz dünyasının bir gerçeği. Fakat sorun şu ki ben Ahmed'in o kadar radikal fikirleri kolayca benimseyebileceğine ikna olmadım. Bu noktada senaryo ve yönetmenlerin biraz eksikliğinden söz edilebilir.

Küçük çocukların yoğun din baskısı altında, hele de düzgün bir mentörü yoksa yanlış yerlere kolayca yönelebileceğinin çarpıcı bir örneği olmuş...

6/10
 
  • Beğendim
Reactions: Araf

Young Ahmed (2019)

Karışık tepkiler almasına karşın Dardenne kardeşleri sevdiğim için izlemek istediğim bir filmdi ve MUBI'den kalkmadan izlemek istedim. İzlediğime pişman olmadığım bir film oldu.

Filmde babasız büyümekte olan aşırı dindar bir çocuğun yaşadıklarını izliyoruz. Oldukça masum bir görüntüsü olan bu çocuğun çok geçmeden çok da masum fikirlere sahip olmadığını anlıyoruz...

Film İslamofobik olmakla suçlanmış ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Küçücük çocukların terör örgütlerinin altına katılmaları maalesef günümüz dünyasının bir gerçeği. Fakat sorun şu ki ben Ahmed'in o kadar radikal fikirleri kolayca benimseyebileceğine ikna olmadım. Bu noktada senaryo ve yönetmenlerin biraz eksikliğinden söz edilebilir.

Küçük çocukların yoğun din baskısı altında, hele de düzgün bir mentörü yoksa yanlış yerlere kolayca yönelebileceğinin çarpıcı bir örneği olmuş...

6/10
Darrdenne kardeşlerin Two Days, One Night filmini tek geçerim. İki filmini izlemiştim gerçi de. Two Days, One Night çok kaliteliydi.
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga