En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

The Return (2003)

Andrey Zvyagintsev'nin (adını kopyalayarak yazdım tabii ki) ilk ve en ünlü filmlerinden biriydi. BluTV'de görünce hemen listeme eklemiştim ve sırası geldi...

Enteresan bir filmdi. Hiç tanımadıkları babalarının yıllar sonraki dönüşleri sonrasında şoka uğrayan iki kardeşin hikayesi... Yönetmen izleyiciye minimum düzeyde bilgi veriyor, hatta bazı kısımlara dair hiç bilgi vermiyor ve izleyicinin parçaları kendisinin birleştirmesini istiyor. Bu da aslında gizem yönü kuvvetli bir film ortaya çıkmasına sebep oluyor. Fakat öte yandan bu gizem unsurunun karşılık bulmayışı biraz hayal kırıklığı yaratıyor.

Yine de hem çocuklar hem de baba karakterleri çok güzel yazılmış ve çok kuvvetli tek bir mesajı olmasa da önemli yan konuları var. Ayrıca çekilen mekanlar ve elde edilen görüntüler de çok başarılı...

7/10
 

Enter The Void


Üstadın izlemediğim dört büyük filminden sonuncusuydu ve nihayet aradan çıktı. Dört film arasından sıralamam şimdilik şöyle olur; ilk iki arasında kararsız kalsam da bir sonraki Climax izlememde netlik kazanır...

1-) Climax
2-) Irreversible
3) Love
4-) Enter The Void

Tıpkı diğer 3 filminde olduğu gibi yönetmenlik şovunu bu filmde de görüyoruz, teknik olarak dört dörtlük. Fakat felaket yorucu bir film. Tokyo efektli öylesine bir ışık şov var ki cidden gözler fena yoruluyor izlerken, özellikle filmin ikinci yarısıyla birlikte düşen tempo sonrası izlemek büyük bir sabır gerektiriyor. Hem göz yoruyor hem yer yer baş ağrıtıyor.

Genel hatlarıyla bilinçaltı, reenkarnasyon, psikedelik şeyler üzerine kurulu. Özellikle ilk kısımlarında FPS yani birincil şahısın gözünden izliyoruz dünyayı kamera olarak.

İzlemesi zor ve düşük tempolu olsa da tıpkı diğer 3 filmi gibi bu film de izleyiciyi filme ortak ediyor ve değişik bir tecrübe yaşatıyor. Bu yüzden yönetmene olan saygım bir kez daha arttı, benim için yaşayan efsaneler arasına girdi yönetmenler arasında.
Özellikle ölümü tecrübe etttiğimiz sahne çok iyiydi. Resmen ölüm anı dediğimiz şey böyle bir şey olabilir. Uyuşuk bir bilinç akışı ve devamında zifiri karanlık...

Öldükten sonraki sahneler tamamen o ölüm anının beyinde oynattığı 6 dakikalık fakat çok uzun gibi gelen hayallerden mi ibaretti yoksa gerçek miydi o biraz açık kapı olmuş. Hayalse bilinçaltı filmi, gerçekse reenkarnasyon filmi diyebiliriz. İsteyen istediği şekilde yorumlasın güya...



7.0
 

The Lives of Others (2006)

Yıllar sonra yeniden, sanki ilk kez izliyormuşçasına izlediğim filmlerden bir diğeri oldu. Filme dair detayların çoğunu unutmuşum. Sadece ev dinleme konusunun çok ilgi çekici olduğu kalmış aklımda ve araya giren yüzlerce filmden sonra hala aynı düzeyde ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim.

Özellikle Berlin'de gidip o havayı soluduktan sonra Berlin'deki duvar yıllarına epey meraklıyım. Bu film de o döneme dair belki de en başarılı yapım. Tabii doğrudan duvarla alakalı pek bir şey yok ama Doğu Almanya'daki baskıcı ortam çok iyi aktarılmış. Daha da evrensel bir tema olarak ise kötüler arasında iyi kalabilmeye dair şahane bir mesajı var filmin.

Filmin müzikleri şahane, dört Alman yönetmenin ilk filmi ve ilk film için şahane bir kariyer açılışı. Başroldeki Ulrich Mühe abimiz de çok iyi oynamış, bu filmin hemen ardından ölmesi çok üzücü. :(

Filmin tek büyük sıkıntısı süreyi çok bonkör kullanması. Giriş kısmı fazla sıkıcı, hikayeye bağlanmak epey uzun zaman alıyor. Sonrasında da yer yer çok sıkıcılaştığı oluyor. Özellikle izlenen çiftle ilgili yan hikayeler daha ilgi çekici şekilde kurgulanabilirmiş. Filmden yarım saat kırpsak puanım muhtemelen daha da artardı...

8/10
 

Fargo

Klasikleri yavaş yavaş eritiyoruz. Uzun süredir izleme listemde olan bir filmdi, BluTv'ye geldiğini görünce müsait bir zamanımda izledim direkt. Basit senaryosuna rağmen oldukça iyi bir suç-polisiye filmiydi. 90 dakikalık süresiyle tek solukta biten cinsten akıcı bir film olmuş. Coen kardeşler çok iyi bir yönetmenlik çıkarmış. Filmin insana üşüme hissi veren soğuk ve karlı atmosferini çok sevdim. Böyle filmleri seviyorum. :A
Bütün kadro iyi bir performans çıkarmış olsa da Frank Gallagher amcayı bu tip rollere yakıştıramıyorum, izlerken karakteriyle olmamışlık hissiyatı verdi. :A

8.3/10


A Single Man

Ben bunu Woody Allen filmi sanıyordum, hatta bu film üzerinden onu eleştirecektim ki anlık linki paylaşmak için imdb'ye girdiğimde onun olmadığını öğrendim. :A Film beklentimin çok altında kaldı maalesef, hiç sevemedim. Diyaloglar, hikayedeki dram, karakterin yalnızlığı, depresifliği vs hiç bana geçmedi. Kısa süresine rağmen genel olarak sıkıcı bir filmdi. Tom Ford'un izlediğim ilk filmiydi, gayet iyi bir iş çıkarmış. Nocturnal Animals da izleme listemde, belki onu da yakın zamanda izlerim.

5/10
 
Son düzenleme:
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Son yılların en iyi yerli filmlerinden biri diyebilirim. Oyuncu kadrosu zaten çok iyiydi, Nihat Durak yönetmenliği çok güzel iş çıkarmış. Kadir İnanır'ı izlemeyi özlemişiz, Vahide Perçin faktörünü de geçmemek lazım tabi. Timur Acar'ı da çok beğendim, harika iş çıkarmış.

Dokunaklı bir drama filmi, isminden nereye varacak diyordum ama çok da güzel hikayesi varmış. Biraz ağır işliyor ama kesinlikle sıkmıyor. Yer yer, özellikle Remzi'nin sahneleri oldukça gülümsetti. Film müzikleri güzeldi ama biraz içimi kararttı.

Mardin görüntüleri de enfesti...

9/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga
Infinity War & Endgame.

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi ikilemesi. Yıldönümünde izleyip geldim. Sinemayı saymazsak 2 ve 3. kez oldu sanırım.

Bunca yıllık popüler filmleri spoilera almaya gerek var mı bilemedim ama yine de alalım.

Yıllar geçti ama şu taşsız Thanos vs bir çekiçli + bir baltalı Thor & Yüzbaşı Rogers & 2019 model Iron Man çıkmazını aşamadım. Nasıl oluyor da Thanos bu üçlüyü tek başına yenebiliyor? Ebony Maw'ı ver bari yanına da sırıtmasın. Thor'un göbeği var diye mi yenebildi???

Geçenlerde Jahrein & Efe Aydal yayını izlerken Endgame'de kadınların aynı kareye girip Thanos'un ordusuna saldırma sahnesinin anlamsızlığından bahsetmişlerdi. Gerçekten öyle. Bu sahneyi çekerek "Kadınlar güçlüdür her şeyi başarabilirler." mesajı veremezsin ki. Mis gibi Captain Marvel'ın var orada, sen ona biraz daha süre versen o tüm mesajları keyifli bir şekilde seyirciye aktaracak zaten.

SJ, o kadar kadın gördüm ama senden daha güzelini hâlâ göremedim. Nasıl bir şey bu?..
 

Blood Diamond

Çoğu detayını unuttuğum için yıllar sonra yeniden izledim. DiCaprio'nun çok sevdiğim filmlerinden biriydi, ikinci izleyişimde de pek bir değişiklik olmadı.

Küçücük bir taş uğrana binlerce insanın ölmesini çarpıcı bir şekilde anlatmış film. Bir yandan ülke katledilirken diğer yandan da yönetmen çektiği sahnelerle ülkenin doğal güzelliğini, manzaralarını da ön plana çıkartarak güzel mesajlar vermiş. :)

Kaliteli bir prodüksiyondu, çatışma sahneleri oldukça güzel ve gerçekçiydi. O atmosferi güzel yansıtmışlar. Böylesine sert bir konuyu araya bir tutam hollywood klişeleri ekleyerek biraz yumuşatmışlar, güzel de olmuş bir bakıma. Ama örgütün boyunduruğuna girdikten sonra babasını tanımamazlıktan gelen ve onu zora sokan çocuk karakteri sinir bozucu ve klişeydi. Bu tip karakterleri ve sahneleri sevmiyorum. :A

Konuyla alakasız ama Leonardo DiCaprio'nun en yakışıklı olduğu filmdi kanımca. :A

8.5/10


About Elly

Yönetmenin A Seperation'dan sonra izlediğim 2.filmiydi. Bu filmle birlikte tarzını anladım, kaliteli bir yönetmen gerçekten. İran sinemasını çok kasvetli oluşundan dolayı çok tercih etmesem de güzel filmler çıkarıyorlar. :)

İlk yarım saatini ne anlattığını pek anlayamadığım için çok sevemesem de Elly'nin kayboluşuyla birlikte açıldı film. Gizem ve heyecan unsuru oldukça yüksekti.

İran, kültür ve sosyolojik yapı olarak bize bize daha yakın bir toplum. Bu filmde de olay örgüsünün ve karakterlerin çok güzel bir şekilde işlenmesi filmi oldukça gerçekçi yapmış. Film izliyor gibi değil de filmin içindeymiş gibi hissediyorsunuz.

Böyle kasvetli filmlerden çok zevk alamamdan ötürü çok bayılmasam da oldukça sevdiğim bir film oldu yine de.

Son ana kadar Elly'nin kaçtığını ve ters köşe bir finalle biteceğini düşünmüştüm ama yanılmışım. Fazla Hollywood izleyince insan böyle bir beklentiye giriyor. :A

Bu şekilde basit bir sonla bitirmeleri daha çarpıcı ve güzel olmuş aslında, daha da gerçekçi olmuş.

7.8/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Before Sunset (2004)

Her şeyiyle çok güzel bir devam filmiydi. Aradan geçen 9 yıla rağmen aynı karakterlerin devamı olduğunu hissetmek hiç ama hiç zor değildi. İkisinin arasındaki "uzun süre sonra ilk kez görülen eski yakın arkadaş" ilişkisi çok iyi geçirilmiş.

Film çok tekdüze olsa da ilginç bir heyecan yaratılmış. Sürekli "aman uçak kaçacak" korkusuyla izledim filmi. :A Aslında kaçmasını istiyor olsak da. :A

Yine çok iyi, çok gerçek diyaloglar. Bu kez arka fonda müthiş Paris manzaraları...

Richard Linklater gerçekten büyük adamsın. Arada kötü filmler yapsan da sırf bu seriyle bile saygı duyulan büyük yönetmenler arasında anılmayı hak ediyorsun...

8/10
 
  • Beğendim
Reactions: phoebebuffay

Maria Full of Grace

Öncelikle bu harika filmi izlememe vesile olan @bazinga'ya teşekkürler, yorumunu gördükten sonra listeme almıştım ve bugün izledim. :A

Konusunu detaylı okumadığım için ben uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili bir yapım sanıyordum ama bu sefer bağımlılık değil 17 yaşındaki bir kız üzerinden bu işin uluslararası ticaret boyutu ele alınmış. Film bu konuyu tüm çıplaklığıyla oldukça gerçekçi bir şekilde anlatmış. Başta klasik bir gençlik draması gibi başlasa da sonra olaylar geliştikçe iyice içine çekti film beni ve oldukça heyecanlı ve zevkli bir şekilde izledim. Bu şekilde uyuşturucu ticareti yapıldığını bilmiyordum, bu bakımdan ufkumu da genişletti. :A

Çok güzel, çok akıcı, oldukça da çarpıcı, türevlerinden ayrılan sağlam bir drama olmuş. Oyunculuklar da oldukça iyiydi.

8.5/10


The Diving Bell and The Butterfly

Geçirdiği kaza sonucu felç olan ve sol gözü dışında bütün bedensel fonksiyonlarını kaybeden bir adamın hikayesini anlatıyor film, gerçek bir hayat hikayesinden uyarlama.

Hayatın ve sağlıklı bir bedenin değerini bir kez daha bize hatırlatan güzel bir film olmuş. Filmi baş karakterin gözünden izliyoruz ve bu durum empati yapmamızı kolaylaştırıp kendimizi o durumda hayal etmemize neden oluyor. Ama zaten oldukça dramatik olan bu konuyu bir de bu çekim teknikleriyle izlemenin biraz daraltıcı olduğunu söylemeliyim. Özellikle ilk yarım saatinde çok daraldım ve sıkıldım, pek sevemedim o sahneleri ama devamında geçmişe gidilen sahnelerle film biraz yumuşadı ve severek izledim o noktadan sonra. Anlattıklarıyla, hissettirdikleriyl derin ve kaliteli bir filmdi.

7/10
 
  • Harika
Reactions: bazinga
1619813148654.png

1619813175341.png

1619813196443.png

1619813216658.png


Evet forumda olmadığım dönemde ;

2 tane Netflix 2 tane de Amerikada vizyona giren filmi izleme şansım oldu.

Hepsini beğendim.
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Léon: The Professional (1994)

Uzun zamandır ikinci kez izlemek istediğim filmlerdendi ancak ilginç şekilde uzun süredir hiçbir platformda bulunmayınca beklemek sonrasında da mecburen başımızın çaresine bakmamız gerekti. :)

Aslında ikinci izleyişte büyüsünün biraz bozulacağından emin gibiydim ve öyle de oldu. Bu film de sinemaya yeni başlayanlar için efsane olan ama çok film izleyince o kadar da özellikli olmayan filmlerden bir tanesi.

Bir kere filmin konusu çok problemli. Küçük bir kız ile yetişkin bir adamın birbirlerine destek olarak birbirlerini yüceltmesi fikri güzel olsa da pedofiliye kanat açan mesajlar içeriyor. Keşke o sulara hiç girilmeseymiş. Yönetmenin zamanında 12 yaşındayken tanıştığı bir kızla 15 yaşında çıkmaya başlayıp 16 yaşında evlenmesi falan da işleri çirkinleştiriyor...

Olumsuz yönleri geride bırakıp olumlu yönlere dönmek gerekirse sinema anlamında pek çok işi doğru yapan bir film olduğu aşikar. Jean Reno bu rol için doğmuş gibi, karakterle bütünleşmesi muazzam. Natalie Portman da küçücük yaşında, ilk filmiyle inanılmaz bir performans ortaya koymuş. İkisinin uyumuyla birlikte gerçekten çok sayıda güzel sahne var. Bunlar bir yana filmdeki aksiyon sahneleri de çok başarılı çekilmiş. Aksiyon türünün en iyi örneklerinden bir tanesi kesinlikle.

Filmdeki müzik kullanımı da şahane, sondaki şarkı efsane...

Başta çok gömmüşüm gibi oldu ama filmin hala sinema tarihindeki önemli, değerli filmlerden bir tanesi olduğuna inanıyorum. Fakat daha iyi da olabilirmiş, sorunlu yanlarını görmezlikten gelmez doğru olmaz. Top 250 listemde epey sıra kaybedecek, tam puanımdan da 1 puan kırıyorum...

9/10
 
  • Olmamış
Reactions: phoebebuffay

My Sassy Girl (2001)

Bu film sinemaya ilk başladığım yıllarda çok popüler filmlerden bir tanesiydi ancak yıllar içinde popülerliği epey düştü gibi, çok uzun yıllardır hiçbir yerde rastlamamıştım. Top 250'yi yenileme kapsamında yıllar sonra ikinci kez izledim ve ne yazık ki benim Top 250 listemin de hızla dışına ışınlandı...

Filmin giriş kısmı çok ilgi çekici ve bir hayli eğlenceli. Kızın çok güzel, erkeğin ise pek bir saf ve sevilebilir olması filmi sevmeyi kolaylaştırıyor. Fakat sonra konu uzuyor da uzuyor. Neredeyse 2.5 saatlik bir süreyi hak edecek bir konusu kesinlikle yok. Tekrar izleyeceğimi hiç sanmıyorum...

6.5/10
 
  • Beğendim
Reactions: phoebebuffay
1619963893396.png


Demin Primde izledim.
Aslında gene kötü gösterilen Türkler ve Müslümanlar oldu ama neden sürekli bu kötülüklerde hep Türk yada Müslüman çıktığını hakkında bilgiler var.

Film Alman filmi ama Türk isimleri ve oyuncularda mevcut.
Az kişi ama seyri yüksek bir filmdi.

10--7
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

The Sixth Sense (1999)

Top 250 listemi yenileme kapsamında ikinci kez izlediğim bir başka film oldu. Son 3 film bu arada. :Z

İlk izlediğime göre çok daha az sevdiğim bir film oldu ve bunun sonunu bilmemle çok da alakası yok...

Filmin en ünlü yanı sinema tarihinde hakkında en çok spoiler verilen filmi olması olsa gerek. :A Evet gerçekten ilginç bir finali var ama tek başına bir filmi klasikler sınıfına da sokmuyor. Filmin mesajları cılız, seyir zevki pek de yüksek sayılmaz, kaliteli oyunculuklara rağmen duygusu zayıf. Son yıllarda Get Out, Us gibi aşmış gerilimler izledikten sonra gerilim kısmı pek doyurmuyor.

Sonu da aslında gözümüzün önündeymiş. Adamın öldüğünü anlamamak biraz garip. :A

Asıl sorun ise mantık hataları. Adamın öldüğünü hadi biz anlamadık, çocuk anlamadı ya da anlayıp umursamadı da adam kendi nasıl anlamadı da şaşırdı. :A

Tamamen izleyiciyi manipüle etmeye yönelik bir film ama bu konuda başarılı olduğu için takdiri hak ediyor. :A

7.5/10
 
  • İlginç
Reactions: phoebebuffay

The Sixth Sense (1999)

Top 250 listemi yenileme kapsamında ikinci kez izlediğim bir başka film oldu. Son 3 film bu arada. :Z

İlk izlediğime göre çok daha az sevdiğim bir film oldu ve bunun sonunu bilmemle çok da alakası yok...

Filmin en ünlü yanı sinema tarihinde hakkında en çok spoiler verilen filmi olması olsa gerek. :A Evet gerçekten ilginç bir finali var ama tek başına bir filmi klasikler sınıfına da sokmuyor. Filmin mesajları cılız, seyir zevki pek de yüksek sayılmaz, kaliteli oyunculuklara rağmen duygusu zayıf. Son yıllarda Get Out, Us gibi aşmış gerilimler izledikten sonra gerilim kısmı pek doyurmuyor.

Sonu da aslında gözümüzün önündeymiş. Adamın öldüğünü anlamamak biraz garip. :A

Asıl sorun ise mantık hataları. Adamın öldüğünü hadi biz anlamadık, çocuk anlamadı ya da anlayıp umursamadı da adam kendi nasıl anlamadı da şaşırdı. :A

Tamamen izleyiciyi manipüle etmeye yönelik bir film ama bu konuda başarılı olduğu için takdiri hak ediyor. :A

7.5/10
İkidir yorumlarını şaşkınlıkla okuyorum. Leon gibi bir başyapıta çok da özelliği olmayan bir film demen, Sixth Sense'i Get Out ve Us'tan kötü bulman... Diğer 3 filmi izlemesen mi akıllarında ilk izlediğin güzel halleriyle kalsın. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
İkidir yorumlarını şaşkınlıkla okuyorum. Leon gibi bir başyapıta çok da özelliği olmayan bir film demen, Sixth Sense'i Get Out ve Us'tan kötü bulman... Diğer 3 filmi izlemesen mi akıllarında ilk izlediğin güzel halleriyle kalsın. :A
Sen izledin mi ikinciye? :A İzlersen hak vereceğini tahmin ediyorum. :A

Leon'un konusu çok basit değil mi senaryo olarak pek bir şey vaat eden bir film değil. :A Üstelik sakıncalı yerlere çekilebilecek tarafları var. Yönetmenlik şahane tabii ve efsane sahneleri var o nedenle çok az filme verdiğim muhteşem 9 puanımı verdim. :A

Bu arada bu iki film de eleştirmen puanları 60'larda olan filmler öyle dokunulmaz filmler de değiller yani. :A

Diğer üç filmden ikisi 10 tam puan verdiğim filmler, birini çok yakından tanıyorsun zaten. :A Umarım 3 film de eski puanlarını korumayı başarır. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: phoebebuffay
Sen izledin mi ikinciye? :A İzlersen hak vereceğini tahmin ediyorum. :A

Leon'un konusu çok basit değil mi senaryo olarak pek bir şey vaat eden bir film değil. :A Üstelik sakıncalı yerlere çekilebilecek tarafları var. Yönetmenlik şahane tabii ve efsane sahneleri var o nedenle çok az filme verdiğim muhteşem 9 puanımı verdim. :A

Bu arada bu iki film de eleştirmen puanları 60'larda olan filmler öyle dokunulmaz filmler de değiller yani. :A

Diğer üç filmden ikisi 10 tam puan verdiğim filmler, birini çok yakından tanıyorsun zaten. :A Umarım 3 film de eski puanlarını korumayı başarır. :A
Hayır izlemedim, çok eskiden izlemiştim ve pek hatırlamıyorum bile açıkçası ama Get Out ve Us ile aynı seviyede bir film değil ya. :A

Leon'un senaryosu basit değil bence, çok yoğun ve güçlü bir draması var. Sadece open the door sahnesi bile paramparça ediyor beni. :TBen filmle ilgili o eleştirilere pek katılmıyorum ayrıca. :A

Metascore puanları bazen çok saçma olabiliyor. Pek çok efsane filme çok absürt puanlar vermişler. (Life is Beautiful 59, Fight Club 65 gibi...) Öte yandan Nomadland gibi bir filme de 94 vermişler. Çok önemsememek gerek bence.:A

Aynen üç filmden birinin Titanic olduğunu biliyorum, onu da böyle eleştirip çok klişe vs gibi ithamlarda bulunmandan korkuyorum. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga

Léon: The Professional (1994)

Uzun zamandır ikinci kez izlemek istediğim filmlerdendi ancak ilginç şekilde uzun süredir hiçbir platformda bulunmayınca beklemek sonrasında da mecburen başımızın çaresine bakmamız gerekti. :)

Aslında ikinci izleyişte büyüsünün biraz bozulacağından emin gibiydim ve öyle de oldu. Bu film de sinemaya yeni başlayanlar için efsane olan ama çok film izleyince o kadar da özellikli olmayan filmlerden bir tanesi.

Bir kere filmin konusu çok problemli. Küçük bir kız ile yetişkin bir adamın birbirlerine destek olarak birbirlerini yüceltmesi fikri güzel olsa da pedofiliye kanat açan mesajlar içeriyor. Keşke o sulara hiç girilmeseymiş. Yönetmenin zamanında 12 yaşındayken tanıştığı bir kızla 15 yaşında çıkmaya başlayıp 16 yaşında evlenmesi falan da işleri çirkinleştiriyor...

Olumsuz yönleri geride bırakıp olumlu yönlere dönmek gerekirse sinema anlamında pek çok işi doğru yapan bir film olduğu aşikar. Jean Reno bu rol için doğmuş gibi, karakterle bütünleşmesi muazzam. Natalie Portman da küçücük yaşında, ilk filmiyle inanılmaz bir performans ortaya koymuş. İkisinin uyumuyla birlikte gerçekten çok sayıda güzel sahne var. Bunlar bir yana filmdeki aksiyon sahneleri de çok başarılı çekilmiş. Aksiyon türünün en iyi örneklerinden bir tanesi kesinlikle.

Filmdeki müzik kullanımı da şahane, sondaki şarkı efsane...

Başta çok gömmüşüm gibi oldu ama filmin hala sinema tarihindeki önemli, değerli filmlerden bir tanesi olduğuna inanıyorum. Fakat daha iyi da olabilirmiş, sorunlu yanlarını görmezlikten gelmez doğru olmaz. Top 250 listemde epey sıra kaybedecek, tam puanımdan da 1 puan kırıyorum...

9/10

The Sixth Sense (1999)

Top 250 listemi yenileme kapsamında ikinci kez izlediğim bir başka film oldu. Son 3 film bu arada. :Z

İlk izlediğime göre çok daha az sevdiğim bir film oldu ve bunun sonunu bilmemle çok da alakası yok...

Filmin en ünlü yanı sinema tarihinde hakkında en çok spoiler verilen filmi olması olsa gerek. :A Evet gerçekten ilginç bir finali var ama tek başına bir filmi klasikler sınıfına da sokmuyor. Filmin mesajları cılız, seyir zevki pek de yüksek sayılmaz, kaliteli oyunculuklara rağmen duygusu zayıf. Son yıllarda Get Out, Us gibi aşmış gerilimler izledikten sonra gerilim kısmı pek doyurmuyor.

Sonu da aslında gözümüzün önündeymiş. Adamın öldüğünü anlamamak biraz garip. :A

Asıl sorun ise mantık hataları. Adamın öldüğünü hadi biz anlamadık, çocuk anlamadı ya da anlayıp umursamadı da adam kendi nasıl anlamadı da şaşırdı. :A

Tamamen izleyiciyi manipüle etmeye yönelik bir film ama bu konuda başarılı olduğu için takdiri hak ediyor. :A

7.5/10
Ne kadar doğru, güzel yorumlar ve puanlar bunlar... Birebir katılıyorum, özellikle de The Sixth Sense ile alakalı yorumuna. :A @phoebebuffay
 

Forum İstatistikleri

Konular
172,255
Mesajlar
3,738,157
Üyeler
8,471
Son Üye
fatihbuyukcam