En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

The 'Burbs (1989)

İzlemediğim Tom Hanks filmlerinden biriydi Bein Connect'te yakalamışken izledim. Beklediğimden çok daha iyi, eğlenceli bir film çıktı.

Rear Window ekolünden bir film. Farklı olarak tüm mahalle bir evde olanları deşifre etmek adına dedektifliğe soyunuyor. Tabii karakterlerimiz absürt ve filmin hem gerilim hem komedi olmasını sağlıyor. Filmin en büyük başarı ise gerçek o mahalle atmosferini çok iyi yansıtması, izlerken o komşulardan biri gibi hissediyorsunuz bir süre sonra...

Tom Hanks iyiydi ama benim için filmin sürprizi Bruce Dern oldu. Emekli albay rolünde resmen döktürmüş, kahkaha attıran çoğu yerde o vardı.

7.5/10

----------------------------


Hud (1963)

Yine Bein Connect'te rastlamışken izlediğim filmlerdendi. 3 Oscar ödüllü, pek çok adaylık sahibi önemli bir Paul Newman filmi olunca izlemek istedim.

Teksas'ta babası, yeğeni ve hizmetçileri ile birlikte yaşayan adamın hikayesini anlatıyor film. Paul Newman'ın oynadığı bu adam düşüncesiz, etrafındaki kimseyi önemsemeyen, kafasına göre yaşayan bir adam. Babasının çiftliğindeki hayvanlarda bulaşıcı hastalık çıkıyor ve karakterimiz hemen hayvanları birine satma derdine düşüyor. Tabii tam bir doğrucu, kanun adamı olan babası için bu çok ters bir hareket. İkisinin arasındaki çatışma filmin temelini oluşturuyor.

Filmin bana bir diğer düşündürdüğü o dönem dünyasının özellikle şehirden uzak yerler için ne kadar küçük ve tek düze olduğuydu. Pek çok açıdan bomboş bir dünya. Hiçbir teknolojik araç yok, hele batıda fazla insan bile yok, evler arasında devasa boş alanlar vs... Şimdi günümüzün sıkışık, yoğun, karmaşık dünyasından bakınca tuhaf gözüküyor...

Daha iyi olabilecek bir filmdi.

6.5/10
 

Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)

Beklediğimi bulamadığım bir film oldu. Öncelikle muhteşem müziği ve kaliteli replikleriyle kısa sürede kendine bağladı. Fakat çok çabuk baydı. Fazla yapay geldi dili. Koğuştaki karakterlerini çoğunu sevmemem ve ilgilenmem de çoğu sahnenin kuru gürültü gibi hissettirmesine neden oldu. Özellikle sonlara doğru başım şişti, içim şişti resmen. Kısa süresine rağmen çok uzatılmış hissettirdi. Fakat şüphesiz akılda kalıcı, başarılı yanları olan bir film.

5.5/10


----------------



The Color of Money (1986)

Efsane oyuncu Paul Newman'ın tek Oscar'ını kazandığı film, Tom Cruise'un kariyerinin doğuş filmlerinden, yönetmen koltuğunda da Martin Scorsese. Gel gelelim bu dev birleşmenin ürünü pek vasat.

Film, 1961 yapımı The Hustler'ın devamı gibiymiş. Daha doğrusu Paul Newman'ın karakterinin 20 yıl sonraki hikayesiymiş. Fakat The Hustler'ı izlemedim, bu nedenle bu bağlamda yorum yapamayacağım.

Paul Newman 23 senede ne kadar yaşlanmış (bir gece önceki izlediğim filme göre
). Kendisinin kim olduğundan habersizce izlediğim ve hiç hatırlamadığım Road to Perdition'ı saymazsak ilk kez yaşlılığını izlemiş oldum. Sevdim karakterini, performansını. Oscar'ı kazanması bence daha çok kariyerine saygıdan ötürü olmuş. Tom Cruise gıcık bir tipti, kötü sayılabilecek bir performans sergilemiş. Mary Elizabeth Mastrantonio filmin çekilmez olduğu anlarda güzelliğiyle kurtarıcı gibiydi. Oscar adayı olması yerinde olmuş...

Film bir bilardo filmi. Karakterler bilardo oynuyorlar, bahse giriyorlar, tekrar bilardo oynuyorlar, tekrar bahse giriyorlar... Bilardo hayranları sevebilir ama gerçekten çok boş bir film. Paul Newman'ın karakterinin birkaç fiyakalı repliği var o kadar...

5.5/10
 
Reactions: Gerekli24

The Bridges of Madison County (1995)

BluTV'de yayından kalkmak üzere olduğunu görünce son anda koşarak yetiştim.


Clint dedenin bu kadar naif bir aşk filmi yönetmesine şaşırdım. Hiç onun tarzı olmayan bir film. İzlediğim filmleri arasında en aykırı duranı...

80'ler ve özellikle 90'larda yasak aşk konusu epey revaçtaymış. Biraz arka arkaya da geldiğinden bu konu bende ciddi bıkkınlık yaratmaya başladı. Buna karşın filmin özellikle giriş kısmı çok iyiydi. Aha dedim A sınıfı bir film geliyor. Fakat sonrasındaki romantizm etkisindeki sahneler uzadıkça filmin ilgi çekiciliği giderek azaldı benim için.

Sonu bence çok başarılıydı, türevlerinden filmi ayırdı. Evlilerin de başkalarına aşık olabileceği düşüncesi beni korkutuyor. Fakat evet böyle bir şey mümkün ne yazık ki. Burada Francesca'nın vermek zorunda olduğu karar çok zordu, bence doğru olanı yaptı.

Meryl Streep alışıldık iyi performanslarından birini göstermiş. Clint dede o yıllarda bile yaşlı olmasına rağmen karizmatikliğinin doruklarındaymış.

6.5/10
 

Yazgı (2001)

BluTV'den kalkmak üzereyken yakaladığım bir diğer film oldu. Zeki Demirkubuz'un izlemeyi en çok izlediğim filmlerindendi bu vesileyle aradan çıkmış oldu.

Dünyaya kayıtsızlık üzerine çok ilginç bir film. Aslında film tam bir Zeki Demirkubuz filmi gibi başlıyor. Her zamanki gibi aşırı gerçekçi bir fakirlik tasviri, utanmaz adamlar, ahlaksız kadınlar... Ana karakterinin ilginçliği dışında son kısma kadar çok ilgi çekici bir şey yok belki, yine de izletiyor kendini. Filmi değerli kılan ise son kısmı. İşin içine adaletin eylemlere göre değil de hayata dair fikirlere göre işlemesi girince her şey çok değerleniyor. Filmin ilk kısmı, oluşturulan karakter altyapısı da değer kazanıyor.

Savcıyla Musa'nın finaldeki diyalogu efsane. Musa'nın cevapları özellikle. Fakat savcıyı oynayan oyuncunun kağıttan zorla okutuyorlarmışçasına gözükmesi, bu sahnenin daha da mükemmelleşmesine engel olmuş. Yine de Türk sineması için değerli bir film.

7.5/10
 
BluTV'den niye kalkıyor filmler. Oraya kalıcı olarak eklenmiyor mu ki? Ben Zeki Demirkubuz filmlerinin orada olduğunu görmüştüm geçenlerde ama üyeliğimi yenileyince izlerim diyordum. Kaçırdık mı şimdi onları
 
Hiçbir platformdaki filmler, diziler kendi yapımı olmadığı sürece kalıcı değil ki. Ben de şansa son anda yakaladım anlaşmaları bitti herhalde. Aslında birkaç filmi daha vardı izleyebileceğim, ben de kaçırdım onları.
Gerçi şu an linkini biliyorsan hala izleyebiliyorsun google araması ile vs.
Ama son anlar maalesef.


Muhtemelen Mubi'ye satacaklardır bir süreliğine.
 
Yok yetişemem artık, zaten izlesem de 1 film ancak izlenir. Ben diğer filmlerine de bakarım diyordum ara sıra. Peki genelde ne kadar süreliğine kalıyor platformlarda filmler?
 
Yok yetişemem artık, zaten izlesem de 1 film ancak izlenir. Ben diğer filmlerine de bakarım diyordum ara sıra. Peki genelde ne kadar süreliğine kalıyor platformlarda filmler?
1 yıllık veya 2 yıllık olur genelde. Bu arada ne derece ilgini çeken filmler bilmiyorum ama Bulantı ve Kor hala duruyor.
 
1 yıllık veya 2 yıllık olur genelde. Bu arada ne derece ilgini çeken filmler bilmiyorum ama Bulantı ve Kor hala duruyor.
Ben daha yakın zamanda görmüştüm ama çok daha önceden de eklenmiş olabilir tabi, ya da bunun anlaşması farklıdır
Eski filmleri daha iyiymiş sanırım. Kader ile Masumiyet'i izlemiştim. Onlar baya iyiydi.
 
Reactions: bazinga
Ben daha yakın zamanda görmüştüm ama çok daha önceden de eklenmiş olabilir tabi, ya da bunun anlaşması farklıdır
Eski filmleri daha iyiymiş sanırım. Kader ile Masumiyet'i izlemiştim. Onlar baya iyiydi.
En önemli ikisini izlemişsin zaten.
Yeraltı ve Yazgı'yı yanlarına eklemeni tavsiye ederim.


Benim bildiğim yıllardır vardı bu arada.
 
Reactions: MasacRE

Kolpaçino (2009)

O kadar çok ününü duydum ki artık izlememek tuhaflaşmaya başlamıştı. Bu eksiği de giderdik çok şükür.
O kadar çok repliği günlük hayatımızın içine girmiş ki bazılarının buradan olduğunu yeni öğrendim.

Beklediğim kadar komik olmasa da eğlenceli bir suç filmiydi. Karakterler iyi yazılmış, Şafak Sezer iyi oynamış. Başta boşaltım eylemiyle ilgili kısımlar olmak üzere çok gereksiz iğrençlikleri vardı. Yine de efsane olan sahnelerinin hatrına iğrençlikleri görmezden gelinebilir.


"Altın kapılarımız kan oldu Tayfun" repliği favorim oldu.


6/10
 
Çooook cimrisin ya Ozan
Son dönemlerdeki Türk filmlerine bakarsak biraz 6 az değil mi sonuçta komedi filmidir bu

Kolpaçino Bomba da en az Kolpaçino kadar iyi mutlaka izle ama 3'ü asla izleme
 
Reactions: bazinga
Çooook cimrisin ya Ozan
Son dönemlerdeki Türk filmlerine bakarsak biraz 6 az değil mi sonuçta komedi filmidir bu

Kolpaçino Bomba da en az Kolpaçino kadar iyi mutlaka izle ama 3'ü asla izleme
Daha iyi bir sürü yerli komedi filmi izledik yakın dönemde.
 
Daha iyi bir sürü yerli komedi filmi izledik yakın dönemde.
Daha iyi bir sürü yerli komedi filmi izledik yakın dönemde.
Kolpaçino bana göre yani tamamen öznel bir açıdan, gelmiş geçmiş en komik-güldürü Türk filmidir buna Kemal Sunal filmleri de dahil. En kaliteli komedi demiyorum, Pardon filmi çok daha kaliteli mesela ama ''güldürmek'' bakımından Kolpaçino... Kemal Sunal filmleri de çok kalitelidir ama yine ''güldürmek'' olarak ele alınınca Kolpaçino...
 
Herkes dilediğine gülmekte özgür tabii, benim ilk 20'me girmez.
 
Reactions: Tolstoyevski

Lars and the Real Girl (2007)

Ne hoş ne naif bir filmmiş. Kendini gerçeklikten soyutlayarak plastik bir bebeği gerçek bilip ona aşık olan bir adamın hikayesi... Filmi naif yapan ise aslında ana karakterimizden ziyade çevresinin onu bu şekilde kabul etmesi.

Çok ekstra bir yönü olmasa da iyi işlenmiş özgün bir film...

Ryan Gosling kariyerindeki en farklı performanslardan birini sergilemiş. Altın Küre ve SAG adaylığı almış ama bence Oscar adaylığı da alabilirmiş. Emily Mortimer da harikaydı, çok sevilesiydi yine.

7/10

-----------------



Cape Fear (1991)

De Niro bu filmde de pisliğin teki çıktı Rıza Baba
Adam 90'larda en kötü karakterleri kapmak için çabalamış herhalde. İzlediğim en kötü karakterlerden biri olabilir...

Konu güzel, hapisten çıkan bir adamın kendisine yeterince arka çıkmayan bir avukata musallat olması... İlgi çekici bir hikaye. Fakat altı iyi doldurulamamış. Kötü adam mesaj aktarıcı görevi üstleniyor ama ortada elle tutulur bir mesaj yok. Belki adam masum olsa ve böyle bir şeye dönüşse daha anlamlı olabilirmiş... Filmin en önemli anlatısı aslında avukatlığın ne kadar berbat bir meslek olduğu.

Film bununla birlikte Scorsese'nin abartılmış bir balon olduğunu gözler önüne sermiş.
Şaka şaka, üstada saygımız sonsuz ama yani bu filmde o kadar çok olmamış sahne vardı ki insan gerçekten hayret ediyor. Film 60'lardaki aynı isimli filmden uyarlanmış ve 90'lardaki uyarlaması da sanki 60'larda çekilmiş gibi. Hitchcock tarzına benzerlikleri olan bir gerilim olsa da ucuz müzikler ve yapay sahneler rahatsız ediciydi. "Yok artık bu kadar da olmaz" dedirten çok sahne vardı. Karakterlerin aptallığına sövdüren çok sahne vardı.
Scorsese üstat "ben de artık görsel efekt kullanabiliyorum hehe" diyerek araya bir sürü gereksiz görsel efekt katmış. Yine de hayatım boyunca unutmam herhalde bu filmi, akılda kalıcı bir gerilim filmi.

6.5/10