En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Konusunu okumaya gerek var mı?
 
Konusunu okumaya gerek var mı?
Gerek yok ben sadece türünün ne olduğunu ve Tim Robbins'in başrol olduğunu bilerek izlemeye başladım, filmi izlemeden önce konuyu okumak spoiler etkisi yapabilir eğer bir iki cümleden uzunsa.
 
Kill Bill vol.1

Filmden beklentim 5-6 puandı. Ama sanırım ilk kez bu kadar yanıldım.
Filmi izlerken "niye beğeniyorum ben bu filmi" diye kendime sordum.


Anime kısmı muhteşemdi. Tarantino kalan filmlerinden birini anime yapmalı kesinlikle. Kullanılan müzikler, şarkılar güzeldi.

Evet dövüş sahnelerinde abartı vardı ama özellikle iki sahneyle bunu yapmak istediğini çok belli etmiş yönetmen. O yüzden pek laf söylemeyeceğim.
Işıksız dövüşme sahneleri çizgi romanları hatırlattı bana.

Ayaklara ve ayakseverlere bir önyargım yok ama Uma Thurman'ın ayakları güzel değildi be.
Pulp Fiction'da daha güzeldi diye hatırlıyordum nedense.


9/10
 
@Tolstoyevski korku en sevdiğim türlerden biriydi ta ki 3-4sene önce 3.tür adlı filmi izleyene kadar bi yaz gecesi dışardan garip sesler gelirken


O günden beri insidious serisi klasmanında ki korkulara bakıyorum gerisi sıkıntı gerek yok
 

IMDb'ye bakma filmde öyle bildiğimiz anlamda korku, doğa üstü olaylar vb yok, psikolojik gerilim var. Bilinçaltısal korkular söz konusu, Eğer izlersen ne dediğimi daha iyi anlayabilirsin ama kesinlikle Ruhlar Bölgesi gibi filmlerle uzaktan yakından alakası yok.
 

Görüntü kalitesi ile, müzikleriyle, teknik kalitesi ile güzel bir sinema şöleniydi. Siyah beyaz kalitesinin üst düzey keyif verici olması bir yana, müzikleri ciddi anlamda kaliteli ve ayakta tutucu. Heralde yönetmenin üst düzey müziklerle film yapmak gibi takıntısı var,izlediğim diğer filmlerinde de müzikalite üst düzeydi.

Filmin senaryo kısmına gelirsek, açıkçası beni pek kesmedi. Tamam Pi sayılarının sırrı ve evrendeki yeri ile ilgili ilgi çekici bir kurgusu var ama bir şeyler eksik olmuş gibi. Yahut Pi sayısına ve matematiğe özel bir ilgi duymadığımdan da kaynaklanabilir filmin içine girememem. Fakat nice filmler izledik ki işlenen konuyla alakam olmamasına rağmen büyük zevk vermişti (Whiphlash). Ayrıca filmde bilim kurguya pek rastlamadım, daha çok psikolojik bir filmdi, öyle çipin bilincinden bahsetti diye ya da PC başında sayılarla uğraştı diye bilim kurgu olmuş olmuyor.

Üst düzey teknik, ortalama bir senaryo, tatmin etmeyen bir son...

6.7/10
 
Şöyle yine bir derleme yapayım.


The Office'in en nevi şahsına münhasır karakteri Dwight Schrute'u canlandıran Rainn Wilson için izlediğim bir filmdi. Aslında yönetmen karakterin hakkını verecek bir oyuncu bulamamış ama sonra James Gunn'ın eski eşi Jenna Fischer rol arkadaşı Rainn Wilson'u önermiş. Rainn Wilson da gerçekten müthiş oynamış. Özellikle bu tip "weirdo" karakterlerde döktürüyor. Hem Six Feet Under, The Office ve bu film bunun kanıtı.

Filme gelirsek Kick-Ass'ın biraz daha depresif bir versiyonu. Ve tabi çok daha gerçekçi. Komik yerleri olsa da bence sağlam bir drama. Aynı zamanda da gerçekçi bir "super-hero" filmi. Ellen Page de çok iyiydi ayrıca.

"Shut up crime! "

7.5/10

-------------



Wes Craven çok övülen bir yönetmen ama bugüne kadar hiçbir filmini izlememiştim. A Nightmare Of Elm Street'de hem onun hem de korku sinemasının en meşhur filmlerinden biri.

Açıkçası bu filmi o dönemde izleseydim daha çok korkutucu bulurdum. Ama yine de irkildiğim bölümler oldu. Ayrıca konu olarak da ilginç ve gizemli bir konusu var. Klasik korku filmlerindeki gibi klişeler pek yok.

Johnny Depp'in performansı fena değildi. Freddy'i oynayan Robert Englund mükemmel oynamış ve ikonik bir karakter yaratmış.

Bu film çok düşük bütçelerle çekilmiş ve çekimlerine büyük emek harcanmış. Düşük bütçeyle çekilen sahneler zekice tasarlanarak ucuzluğu fark ettirmemiş.

Güzel filmdi yani sonuç olarak. Ama işte biraz dönem filmi. İlk çıktığı dönemde izleyenler için çok daha anlamlı bir filmdir sanırım.

7.5/10

-----------


Bu film de bir süredir karşıma çıkan filmlerden biriydi. İzlediğim filmlerin bile esin kaynağı olarak altından çıkıyordu. Nihayet izleyebildim.

Film seyir zevki olarak gayet iyiydi hem gerilim hem de içinde bulundurduğu gizemi açısından. Ama bu film bundan fazlasını barındırıyor kesinlikle. Güzel bir psikoloji, bilinçaltı filmiydi.

Kurgusu şahane, bilinçaltı tasvirleri de mükemmeldi. Benim daha önce izlediğim ve bu filmden sonra çıkan Stay ve The Jacket gibi filmler kesinlikle bu filmden esinlenme. Özellikle Stay tamamen aynısı bence.

Sonu da gayet başarılıydı.

@Tolstoyevski Şu ilaç olayını doktor anlatırken helikopter sesleri geliyor. Uyuşturucuyu yapan Jacob ölüm döşeğindeyken anlattı diye düşünüyorum.

8/10

------------



İzlediğim 4. David Lynch filmi oldu. Artık bu adam ne tür bir atmosfer ya da karakter oluşturuyorsa her filminden sonra tüylerim diken diken oluyor bir irkilme oluyor. Bu film de öyleydi. Ve bu film en anlaşılabilir Lynch filmlerinden olsa da aslında yine birçok psikolojik analiz barındırıyor.

Ben açıkçası filmin rüya olduğunu düşünüyorum. Filmdeki olayların kulağın içine girerek başlaması ve diğer kulaktan çıkarak bitmesi bunun güzel bir ipucunu veriyor.

Bu arada filme adını veren Blue Velvet şarkısı harikaydı. Oyunculuklar iyiydi. Özellikle Dennis Hopper çok acayip oynamış. Akıllarda kalacak bir performanstı yani.

@Tolstoyevski Bu filmi öneririm sana. Eraserhead'in yanına ekleyebilirsin.

8/10
 

Ve gelelim hayatımda izlediğim en ilginç filmler listesine birinci sıradan giren manyak bir kafanın ürünü olan filme. Kesinlikle insan üstü bir film! Ne diyebilirim ki, böylesine ilginç üstü bir filmin olduğunu bilmiyordum. Her şey bir yana, böyle hayal gücüne helal olsun.

Filmde saçma gözüken çok fazla öğe ve detay var, bunlar bilhassa öyle gözüksün istenmiş. İnsanın günümüz kapitalist sisteminin hemen hemen her kurumuna ve ögelerine sert bir eleştiri var.

Filmin başındaki kanlı kurbağa sahnesi kuvvetle muhtemel insanın savaşının saçmalığına ve anlamsızlığına dair gönderme. Cinsellik ögeleri filmde çok fazla fakat çeşit çeşit, kimisinde kadının objeleştirilmesine yapılan atıf, kimisinde hayvani şehvete, kimisinde sanal cinselliğe (orgazm üreten makine) vb.vb alıp gider. Din ve inanışlara yapılan göndermeler ise filmin ana kemiği zaten.

İnsanın özvarlığına, maddesellikten sıyrılıp manevi yaşama geçişin önemine, bütün malın mülkün aslında insanı insanlıktan çıkaran birer yük olduklarına, insanın doğadan geldiği gibi doğaya geri dönmesi gerektiğine dair de göndermeler sezdim.
Bu filmin öyle 5 dakikada sindirilebileceğini sanmıyorum, günlerce kafada oturması lazım önce. Şuan aklımı karman çorman etmiş birçok detay ve ayrıntı var yazamayacağım.

İlk bir saat film inanılmaz anlamsız gibi geliyor ama ardından yavaş yavaş filmin amacı ortaya çıkmaya başlıyor gibi oluyor. Çok ilginç bir hikaye ve kafa yapısı izliyoruz. Hangi zaman diliminde nerede geçiyor bilmiyorum ama dünyada geçtiği ortada ve oldukça uzak bir gelecek olmalı, bildiğimiz gezegenlere insanların çoktan yerleştiği ve sömürgeleştirdiği bir gelecek.

Her gezegenden bir kişinin hikayesini dinlediğimiz kısım oldukça güzeldi, ilginç bir teknik. Her birinin birleşip Simyacı ile birlikte ölümsüzlüğü arayışları ve sonunda verdikleri mesaj da mükemmeldi...

İddia ediyorum böylesine gerçeküstü şok edici bir sonu görebileceğimiz film sayısı oldukça sınırlıdır. Filmin sonunda şok oldum. Filmin sonu olmasa kesinlikle bu kadar etkilenmez, heyecanlanmazdım.

Resmen bir filmin içinde olduklarını söylediler la, hayatta beklemezdim böyle bir son kameralar filan resmen post modernizm
Adamlar 30 sene Önceden Matrix'i Truman Show'u müjdelemiş.

1970'lerin başında böyle bir film çekmek! Senaryosu, yönetmenliği, görüntüleri bir yana, müzikleri de olağanüstüydü, filmin kendisi gibi mistik ezgiler ruhumuza işledi... Hem yönetmen hem oyuncu hem bestekar olan ilginç adamı izledik.
Çoğu kişiye sıkıcı gelebilecek bir film fakat hiç sıkılmadım, özellikle ikinci yarısından itibaren oldukça keyif aldığım bir film oldu. Kesinlikle üstünden zaman geçtikten sonra bir kez daha izlenilmeli.

Şimdilik

8.5/10
 
Kill Bill vol.2

İlk filmiyle hemen hemen aynı kalitedeydi. Aklımdan çıkmayacak sahnelere sahip.
Özellikle bu sahne harikaydı bence.
Tarantino'nun en sevdiğim yanı beni filmlerindeki ölümleriyle güldürüyor olması.


Filmin en sevmediğim yanıysa uzun beyaz sakallı dedenin çekimlerinde kullanılan kameraya yaklaştırma olayıydı. Tamam uzakdoğu filmlerine gönderme ama yine de beğenemedim.
Ayrıca bu serinin 3. filmi kesinlikle çıkmasın. Ne anlatılacak ki? Zorlama bir hikayeye gerek yok.
8.5/10

Rocky

Daha önce televizyonda bile denk gelmediğim, zaten gelsem de izlemezdim, o kült filmi sonunda izlemiş oldum. Bazı filmler cidden kendi zamanının filmleri. Klişe diyeceğimiz neredeyse her şey var.
Sonu hariç. Sonunda Rocky kazanır ehehe diyordum ama kaybetmesi daha gerçekçi olmuş.
Bir de film boyunca Eye of the Tiger'ı beklemedim ve çalmadı. :/ Diğer filmlerinde sanırım. Ben izler miyim diğer filmlerini? Belki nostalji yapmak istediğim zaman olabilir ama uzun zamanlar sonra.
7/10

Million Dollar Baby

Aslında bu filme birazcık haksızlık yaptım çünkü bir gün arayla izlemek zorunda kaldım yarısını. İyi bir filmdi. Senaryo akıcıydı ve güzel sahnelere sahipti. Eastwood'dan beklemiyordum böyle bir yönetmenlik performansı.

Morgan Freeman'ın sesi sanki The Shawshank Redemption izliyor havası yarattı bende.

8/10

Persepolis

Çok uzun zamandır izlemek istediğim bir filmdi. Belki de en doğru zamanda izledim. Beklentim çok yüksekti bu filmden ve kendileri beklentimi karşılayamadı.


Ben daha çok siyaset ve bunun etkilerini daha çok görmek isterdim. Film doğal olarak Batılı gözünden anlatılmış. Elbette şeriatın, ya da aşırı dinciliğin tek kötü yanı içki içememek olmasa gerek. Daha derin şeylere değinilmesini isterdim. Özgürlük gibi.
Kızın Viyana'daki seks maceralarını dinlemekten keyif alamadım maalesef.
Üzülerek; 6.5/10

Trainspotting

Bu film neyi anlatıyordu? Film başladı, sahneler göründü ve film bitti.
Tuvalet sahnesinin amacını anlayamadım. Film izlerken midemin bulandığı sahnelerin başında gelecek. Ve tabi fışkıran boklar. -Boka bok denir, sansür koyamadım açıkçası.
- Kara mizah mı yapılmaya çalışılmış, yoksa başka bir şey mi? İğrenç şeylere gülmüşlüğüm var en basit örnek yukarıdaki Kill Bill'deki ölüm sahneleri.

Uyuşturucu krizindeyken yataktayken gördüğü halüsinasyonlar filmin en iyi sahnelerindendi.
Requiem for a Dream'ı da sevmemiştim zaten. Zalımsın Imedebe.
6/10
 
@Tolstoyevski Bence Pi berbat bir film. Eğer biraz anladıysan açıklayabilir misin?

Deha bir adamın Pi sayısının sırrını çözmeye çalışmasını anlatıyor diyebiliriz kabaca. Filmde buna dinsel, Yahudi mistitiszmi de yüklenmiş yönetmenin tercihi gereği. Bence senaryodan çok filmin kendisi güzel, çekim tekniği müziği..


Trainspotting çok eğlenceli bir filmdi niye kimse sevmiyor onu anlamıyorum, senaryosu oldukça hareketli ve keyifli gelmişti bana. Tavanda yürüyen bebek sahnesi yeter. En iyi uyuşturucu temalı filmlerin başında gelir. Bu filmler biraz ağır gibi gözükebilir RFD gibi, bu da uyuşturucu bağımlılığının güllük gülistanlık bir şey olmadığını göstermek için olabilir. Serinin ikinci filmini sinemada izleyeceğim, umarım 2017'de çıkar.
 
@Tolstoyevski Bir grup uyuşturucu bağımlısı gencin goygoyu var o filmde. Başka bir şey yok. Ne bir senaryosu var, ne aklımda bir tane repliği kalmış. Birkaç sahnesi iyi çekilmiş olabilir ama filmde bir şey yok. Öte yandan Requiem For A Dream'a bakıyorum. Yönetmen en azından bir şeylere dikkat çekiyor ve fazlasıyla rahatsız ediyor. Amacına ulaşan bir film var ortada.

Bu arada The Holy Mountain neydi öyle ya?
İyi film mi kötü film mi anlamadım.
 
Ne iğrenç filmler çekiyor adam o b.k sahnesini çekmek için çok mu uğraşmışlar acaba

O gözde midemi bulandırdı tapatalkta karşıma sürekli çıkıyor midem kalktı
 

Aslında tam da izledim sayılmaz, 40.dakikaya kadar anca dayanabildim ve başlarım böyle filme de deyip 10 saniyede hızlı hızlı ileri sararak kapattım filmi. İğrenç, saçmaötesi, abuk subuk bir film. Kesinlikle felsefi değil, sanat filmleri içerisinde değerlendirilmemeli. İmgeden başka bir şeyi olmayan aşırı bağımsız filmdir olsa olsa.

Hiç izlememiş olsak ne kaybederiz, kesinlikle hiçbir şey. Kayıp Otoban ve Mullohond Çıkmazı filmleri her ne kadar gereğinden fazla karmaşık olsa bile en azından onların kurgusunda bir "zeka" söz konusu, çok kafa yorarak bir şeyleri çözebilirsin belki ama bunda zekadan da söz edemeyiz. Dedikleri gibi kabus gibi film.

Saçma sapan hareket eden insanlar, tip tip gözleri dalan ve nerdeyse hiç konuşmayan baş karakter, mutant mıdır uzaylı mıdır nedir bilmediğimiz yaratık bebek...

Ve kesinlikle diyorum sinema tarihinin en iğrenç sahnesi var bu filmde, Transpotting'deki tuvalet sahesine iğrenç diyenler o sahneyi görse tövbe eder. İğrenç ki ne iğrenç!

Yemek için masaya getirdikleri tavuk parçasının hareket etmesi ve regl olması, oluk oluk kan boşaltması... İğrençsizin iğneler!

Ayrıca son sahnede gördüğüm yaratığın geberme görüntüleri de iğrence benzitordu ama tavuk sahnesi başka bir boyut...

molalarla bile filmi bitirebilmek çok zorken tek oturuşta izleyip bitiren varsa o üstattır, saygı duyar, elini öperim.

4/10
 
@Tolstoyevski David Lynch normal biri değil. Bu film aşırı kişisel bir film. Bence o filmi dünyada sadece kendisi anlamıştır. Hatta bir söyleşisinde ben de ne anlattığımı bilmiyorum falan demiş. Eraserhead tamamen sürrealist bir film. O atmosferi sevmek gerekiyor galiba.
 

Onu bunu bilmem de bu filminden sonra adamdan soğudum, ilk 10 yönetmenimden biri değil artık.
 
Onu bunu bilmem de bu filminden sonra adamdan soğudum, ilk 10 yönetmenimden biri değil artık.
Bence bir filmle kesip atılmaz. Ben 4 filmini izledim beğendim. Eraserhead'e bulaşmam herhalde.
Gerçi sen yine iyisin ben daha Melancholia izlerken yamuldum.
 
@Tolstoyevski dediğin sahneyi izledim, belki filmin tamamını izlemediğim için, o havaya girmediğim için beni pek etkileyemedi. Trainspotting'teki sahneler daha iğrençti.
 
Bence bir filmle kesip atılmaz. Ben 4 filmini izledim beğendim. Eraserhead'e bulaşmam herhalde.
Gerçi sen yine iyisin ben daha Melancholia izlerken yamuldum.

Melancholia ile bu film arasında dünya kadar fark var, Melancholia çok özel bir varoluş filmidir bana göre ve en gerçekçi bilim kurguların başında gelir. Onu yağmurlu karanlık bir Ekim ayında izlemeni tavsiye ederim tekrardan, izleyicinin de filme girmesi gereken filmlerden.

@Tolstoyevski dediğin sahneyi izledim, belki filmin tamamını izlemediğim için, o havaya girmediğim için beni pek etkileyemedi. Trainspotting'teki sahneler daha iğrençti.

Hiç sanmıyorum, dediğin gibi belki baştan sona izlemediğin için de olabilir ya da kişiden kişiye de değişebilir. Ama gerçekten iğrençliğin sınırına vurulmuş, gerçek hayatta yaşanamayacak derecede iğrenç ve hiç aklıma gelmezdi öyle bir olay. Trainspotting ise Recep İvedik'in daha cesur hali. Tamam klozetin içine girdiği sahne harbi iğreçti ama komikti de. Bu filmde ise komik detay yok.


Düşünsene tabağına gelmiş tavuk hareket ediyor ve adet kanı fışkırıyor, ne iğrenç insan tavuktan soğur .