En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Yanlışlıkla etkinlikteki The Treasure of Sierre Madre yerine izledim. :D

7 Oscar almış kült bir yapım ama ben pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Süresi çok uzundu ve bence gereksiz uzundu.

Konusu itibariyle bana biraz Unbroken'ı andırdı. Bu yıl Unbroken'dan bahsedilirken bu filmin adının geçmemesine şaşırdım.

Filmin en iyi yanı efsane müzikleriydi. 1-2 çok iyi sahnesi de vardı ama genel anlamda çok sıkıldım izlerken.

Müziklerin büyük hatırıyla beraber:

6/10
 
Cahiliyye dönemi cin anlayışını çok iyi anlatan bir film :D
Şimdi bu Emrah'ın suçu ne? Nurdan'ı hamile bırakan cinlermiş (b) E bu Salih zaten Emrah'ın Nurdan'a karşı olan tutumuna atarlanıp olaylar çıkarmadı mı? :D Olan Emrah'a oldu.
5/10
 
Cahiliyye dönemi cin anlayışını çok iyi anlatan bir film :D
Şimdi bu Emrah'ın suçu ne? Nurdan'ı hamile bırakan cinlermiş (b) E bu Salih zaten Emrah'ın Nurdan'a karşı olan tutumuna atarlanıp olaylar çıkarmadı mı? :D Olan Emrah'a oldu.
5/10
Hamile bırakma olayı da cinli filmlerin yeni modası oldu galiba. :D Geçenlerde arkadaşlarla sinemada izlediğimiz bir filmde de -adını unuttum- aynı konu vardı. :D
 

İt gibi yoruldum filmi izlerken. Sanırım Bergman'ın izlediğim ilk filmi, acaba bu filmle izlemeye başlamış olmam doğru mu bilmiyorum. Ben David Lnchy filmlerine zor gözle bakardım, bu adam sanırım LİNÇ'e ilham olmuş üstatların başında geliyor.

Valla izlerken öyle yoruldum, öyle yıprandım ki hemen yorganı çekip uyumak istiyorum bu sıcakta. Adam hakkında daha önce duyduklarım doğruymuş, çok çok farklı bir tarzı var. Ama adamı araştırmadan ve filmlerini izlemeden ayrıntılı biçimde konuşamam. Tek diyeceğim, insanın toplum içimdeki maskesinin anlatılmaya çalışıldığı (alakası da olmayabilir tabi) aykırı bir yapıt.

Ağır ve kasvetli gözükse de izlerken hiç sıkılmadım, tabi bunda iki başrol oyuncusunun çok iyi iş çıkarmış olması ve süresinin kısa olmasının etkisi büyük.

film bouınca günümüz klişesi olarak hemşirenin asıl hasta, hasta diye bildiğimizim de hemşire olarak çıkmasından korktum. Aslında halen öyle olup olmadığı bilmiyorum ne yalan söyleyeyim. :D

8.0/10
 


Sanırım dördüncü izleyişim. Baya özlemişim, akşam akşam çerezleri hazırladıktan sonra ne izlesem diye düşündüm ve yeniden Efsaneyi izlemeye karar verdim.

Her izleyişte daha da içine sokuyor insanı. Defalarca izlesem bile sıkılmam.

10/12
 

Paranın insana neler yaptırabileceğini gösteren iyi bir filmdi. 2 eski arkadaşın zengin karı kocanın oyunları karşısındaki çaresizliği, hatta pazarlık yapmaları filan kötüydü. Sonu beklediğim gibi bitmedi ama yine de iyi bir filmdi.

7/10
 
Filmi anlatacak en iyi kelime "etkileyici" bence.
Ah be koca yürekli David'im heba ettin kendini :T İki bin yıl Monica'nın kendisini sevmesi için cansız bir heykelden yardım isteyip durdu. En sonunda dokununca Mavi Peri parçalandı benim de içim parçalandı...
Uzaktan akraba olan robotların yaptığı ortam iyiydi. Monica'yla keşke daha fazla hatta kıyamete kadar vakit geçirsin isterdim ama yaşadıkları bir gün de gayet iyiydi. Hep yapmak istediklerini yaptı.
"I love you" demek bu kadar zor muydu eeeey Monica?
9/10
 

İş dönüşü otobüste film kuşağımın ikinci filmi oldu. :) (Üç tane daha izledim bundan sonra da yorumları sırayla gelecek. :D)

Çok uzun zamandır izlemek istediğim bir filmdi ama erteleye erteleye bu zamanlara kaldı.

İyi bir filmdi. Komedi gibi gözükse de dramı bence daha ağır basan ama hafif, hoş bir filmdi.

Joseph Gordon-Levitt iyi oynamış, yakışmış role. Anna Kendrick'in filmde olduğunu unutmuşum, görünce şaşırdım ve sevindim. :) Seth Rogen'ın karakterini sevmedim, komik olayım derken iğrenç olmuş ama olur o kadarlık diyelim. :):)

7/10
 
@OzaN. Ben de otobüste film izlemeye çalışmıştım ama odaklanması mümkün değildi, değil film; kitap okumak hatta telefonda oyuna konsantre olmak bile çok zor. İstanbul için diyorum tabi. O kalabalık, duraklarda inenler çıkanlar, ayağa kalkıp ona yer vermemizi bekleyen kadınlar.... Tam bir cehennem ortamı. Bu aksiyonda izlemeyi başarmak büyük başarı, tebrik ederim. :)
 
@OzaN. Ben de otobüste film izlemeye çalışmıştım ama odaklanması mümkün değildi, değil film; kitap okumak hatta telefonda oyuna konsantre olmak bile çok zor. İstanbul için diyorum tabi. O kalabalık, duraklarda inenler çıkanlar, ayağa kalkıp ona yer vermemizi bekleyen kadınlar.... Tam bir cehennem ortamı. Bu aksiyonda izlemeyi başarmak büyük başarı, tebrik ederim. :)
Ben başardım çok şükür. Kulaklık ile dış dünyadan kopmak mümkün ya, o kadar da zor değil. :D
 
Konudan bayağı uzaklaşmışım. Son izlediklerimi kısa kısa yazayım.

Carnage: Oyuncu kadrosu ve yönetmeninden dolayı izledim. Basit bir konusu var ve tek mekanda geçiyor film.
Karakterlerin değişimleri çok fevriydi, pek sevemedim orasını.
6/10

Les amours imaginaires: Dolan'ın izlediğim ilk filmi oldu. Kendine özgü bir yönetmen.
Röportaj ortamını ve şarkı kullanımını sevdim ama yavaşlatılmış çekimler benlik değil maalesef. :(
7/10

East of Eden: James Dean'le tanıştığım film oldu. Filmi öyle çok beğenmesem de geçtiği dönemle iç içe olması hoşuma gitti. 7.5/10 -tan 7-

Clueless: Sürekli karşıma çıkan bir gif izlememe sebep oldu. :D Pişman olmadım ama daha türünün içinde parmakla gösterilen bir film beklerdim. Kız güzeldi bu arada. :D 6/10

The Little Death: Sinemada doğrudan seks unsurları kullanılmaya başlandı sanırım. Konusu falan hoştu, bilmediğim şeyler öğrendim diyebilirim. Ayrıca telefon görüşmesi sahnesi unutmayacağım sahneler arasında. :D
Dur biraz da spoiler içinde güleyim.:F :D

Uyku fetişi olayını bilmiyordum. Şaşırdım açıkçası.
7/10

Şöyle bir 8-9'luk film izlemek istiyorum artık. :D
 
Ortaya karışık. :D

Farklı filmler keşfetmek denemek falan güzel de seninki biraz uç noktada olmuş gibi. Hani sadece Sırp sineması falan izleyen tipler vardır ya o yolda gidiyormuşsun gibime geldi. :D

Carnage: Christoph Waltz'ın ender filmlerinden ve yönetmen Roman Polanski.

East of Eden: James Dean. Diyeceklerim bu kadar...

Dolan'ın filmi: Xavier Dolan yönetiyor. :D

Clueless: Tamamen gifin etkisi. :D Bir de 90'ların gençlik filmleri nasılmış diye merak etmiştim.

The Little Death: Konusuna rağmen kaliteli gözüktü. Pişman etmedi.

Yani hepsi farklı şeyler aslında. :D