Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Benim ve arkadaşlarım için hatta bütün salon icin hayal kırıklığıydi.
filme çıktığı gün gitmiştik arkadaslarla ve begenmemistik gereksiz heyecan yaratmaya calismislardi ama komediydi.
Adamin da pesinden intihar etmesi falan komedinin dibiydi kadini kurtarcagi yerde onla atlamisti
Hele sondaki adamin denizden çıkması ayri faciaydi
Benim ve arkadaşlarım için hatta bütün salon icin hayal kırıklığıydi.
filme çıktığı gün gitmiştik arkadaslarla ve begenmemistik gereksiz heyecan yaratmaya calismislardi ama komediydi.
Adamin da pesinden intihar etmesi falan komedinin dibiydi kadini kurtarcagi yerde onla atlamisti
Hele sondaki adamin denizden çıkması ayri faciaydi
Kadrosuyla dikkat çeken bir film. Kim ne demiş diye bende merakla yorumları aramıştım ve hiç olumlu yorum görmedin daha. @OzaN @yatutarsa Micheal bu filmde daha iyiydi Dexter'da beni kasıyordu ama bu filminde kötü değildi.
Directed by David Lynch. With Bill Pullman, Patricia Arquette, John Roselius, Louis Eppolito. After a bizarre encounter at a party, a jazz saxophonist is framed for the murder of his wife and sent to prison, where he inexplicably morphs into a young mechanic and begins leading a new life.
www.imdb.com
Kayıp Otoban
Hani hiçbir şey anlaşılmayan sembolizm filmleri vardır ya, filmi izledikten sonra bu da neymiş dersiniz, ama film Hakkında incelemeleri okuduktan sonra "Vay be ne filmmiş!" Diye düşünürsünüz, işte bu film de o tür filmlerin başında gelir.
Filmi izlerken olayı tümüyle kavrayamamış olsam da , film hakkındaki teoriler kafama oturdu. Gerçi birden fazla teori var ve herkesin kabul ettiği bir sonuç yok. Zaten adı üstünde sembolizm filmi. Kişiden kişiye değişebilir ve kimisine de hiçbir şey anlatmayan saçma film gibi gelebilir.
Lnych filmlerinin vazgeçilmezi olan bilinçaltı olayının yine dibine vurulmuş. Yine Freud'dan yardım alınmış. Ama ben bu filmi Mullohand Dr. Kadar sevemedim.
Filmde yer yer psikolojik gerilim dolu korku sahneleri de vardı.
özellikle karısını yatakta birden adam yüzlü olarak gördüğü sahne
sanıyorum ki kel yaşlı adam tümüyle hayali, ana kahramanımızın başka bir kişiliği.
Filmin ortasında ortaya çıkan araba tamircisi çocuk, ana karakterin olmak istediği bir tip. Cinsellik anlamında ana karakterin kendinde olmadığı ama olmasını istediği birçok özellik onda vardı. Karısını bambaşka bir şekilde hayal edip, ona sahip olmak istiyordu. Ama hayalinde bile olamadı
karısı sanırım adamdan gizli olarak Pornografi oyuncusu idi. Hergün kapının önüne bırakılan Kasetler, kadının oynadığı filmlerdeki görüntüler olabilir. Biz onu başka türlü gördük çünkü ana karakter de öyle gördü, kendi evini kendi mahremini gördü.
Ama bu tümüyle yanlış da olabilir
Sonuç olarak adam karısını öldürdü ve idama gidene kadar kendine bambaşka bir hayal dünyası kurdu. Son sahnedeki otoban sahnesi de, adamın elektrikli sandalyede hissettiklerini betimliyor olabilir.
Ayrıca filmde farkettiğim detay, baş ve son sahnesi çok başarılı bir şekilde birbirine bağlanmış
baş sahnede zil telsizinden , Lic bilmem ne adlı kişinin öldürüldüğü belirtililiyordu ve adam bu bildirimi yapan kişinin kim olduğunu öğrenmek için cama doğru giderken, araba freni mın ve polis sireni duyuluyordu dışarıdan.
Nitekim son sahnede adam gelip öldü diye bildirim yaptıktan sonra polisleri görmesiyle arabanın gazını basıyordu ve polisler de Siren sesini açıyordu.
Yani demekki filmin baş sahnesi aaynı zamanda son sahnesi, felaket bir döngü durumu ortaya çıkıyor, insan kafayı yer
Çok fazla karışık olsa da sıkıcı değildi. Yine de Momento gibi bir filmi oranla çok çok daha karışıktı. Bir de sırf bu filmi anlamak için kitap bile yazılmış, o derece karışık bir film ki anlamak için kitaba ihtiyaç duyuyor insan.
Directed by Stanley Kubrick. With Tom Cruise, Nicole Kidman, Todd Field, Sydney Pollack. A New York City doctor embarks on a harrowing, night-long odyssey of sexual and moral discovery after his wife reveals a painful secret to him.
www.imdb.com
Büyük ustanın büyük kapanışı olmuş. Hani her yerinden ayrıntılar, detaylar fışkırıyor. Müzikler efsane. Hele o ayin sahnesindeki müzik aklıma gelince halen ürperiyorum. O piyano gel-gitleri...
Bu filme ilişkiler üzerine diyen hakikaten filmi anlamamıştır. Böyle diyenler parti sahnesini nasıl açıklıyor. Kaldı ki Kubrick fimlerinde her karenin her saniyenin bir anlamı vardır. Hiçbir şey tesadüfi değildir. Bir de bu filmin bu adamın en çok özen gösterdiği ve en uzun sürede bitirdiği filmini düşünün? O yüzden bu film üzerindeki teorilerin gerçeklik payı var.
Ayin sahnesi sinema tarihinin tartışmasız en iyi sahnelerinden biridir.
Ama bazı sorularım var:
@Tolstoyevski
Bu ifşa filminde cemaatçi Tom Cruise nasıl oynuyor? Bir de Rotschild'ler niye kendi malikesinde niye çektirmiş filmi? Kontrollü olarak kendilerini bilinçli olarak ifşa etmiş olamazlar mı?
Bir de Curran olayı var. Ama filmde ölü olan Curran'ın üzerinde de 19 olması net olarak Kuran'a gönderme o da tamam. Ama Curran'ın ölü olması Kuran öldü anlamına gelmez mi?
Bir de Alice'in Bill'e anlattığı sahneyi sen de ayin sahnesine benzettin mi?
Tom Cruise sağlam oynamış. Ama Nicole Kidman baya kötüydü.
Kubrick keşke yaşasaydı da daha da bu dehayı izleyebilseydik. Her şeyden önce bence çok sağlam bir gerilim filmi.
10/10
@OzaN Keşke Mad Max'in 2.filmini izleseydin. Şimdi seriden de soğudun.
dediğin gibi bilinçli ifşa. Zaten Tom Cruise şu bilim dini tarikatının mensubu, böyle bir filmde o rolü oynaması süpriz değil. Tabi Kurbrick in de etkisi büyük
Teoriye göre Kurbrick de o tarikatın (illuminati ) içindeymiş ve sonradan çıkmış. Filmlerinde sık sık ifşalara yer vermiş, Otomatik Portakal mesela malum. En son olarak da bu Eyes Wide işin doruk noktası olmuş ve tarikat tarafından infaz edilmesine neden olmuş.
Başka bir teoriye göre de, tarikattan ayrılığı hikaye, hep bilinçli olarak görev yapmış ve Tarikatta üst düzey konuma sahipmiş. Son olarak da bu filmle birlikte tarikat bu adamın görevine son vermiş.
Yahut son teoriye göre de Kubrick in tarikat ile bağlantısı yok, komplo teorisyenleri ile bir olmuş ve bu tarikat üzerinden filmler yapmaya başlamış. Ya doğal olarak ölmüş ya da tarikat tarafından öldürülmüş.
Curran olayında bence Kur'an'ın mistitizmini vurgulamış, o "Kuran öldü" mesajı eğer öyle olsa Kubrick in sembolizmine yakışmaz. Yani oradan zaten direkt olarak "Kuran öldü" mesajı çıkıyor, böyle sembolik filmlerde her ögenin birden fazla anlamı vardır yoruma açık.
Bir de Kuran öldü mesajını vermesi için mantıklı bir sebep yok. Yani Kuran zaten dünyaya hakim olmuş değil, ABD ye hiç değil. Incil gibi hakim olsaydı ve sonradan etkisi kırılsaydı, Kubrick de "İncil öldü" deseydi anlaşılırdı ama Kuran için bu gereksiz
MichealSikkofield'ın blogunda bu filmi çok derinlemesine açıklamıştı, orayı da okumanı öneririm. Ben filmi izledikten sonra saatlerce bu film hakkındaki incelemeleri okumuştum, diğer filmler o kadar okunmaz ama bu film için okumaya değer.
Şu iki müziği filmi izler izlemez telefonuma indirmiştim
Directed by Todd Phillips. With Robert Downey Jr., Zach Galifianakis, Michelle Monaghan, Jamie Foxx. High-strung father-to-be Peter Highman is forced to hitch a ride with aspiring actor Ethan Tremblay on a road trip in order to make it to his child's birth on time.
www.imdb.com
Due Date
Güzel bir filmdi. Yer yer mantıksızlaşmalar olsa da komedi filmlerinde mantık aramak lüzumsuz. Zach Gai... gerçekten sempatik bir tip.
6.5/10 -tan 6-
Filmi izlerken insan, bu kadarı da fazla diye düşünüyor ama gerçekte yapılmış bir deneyi konu edindiğinden dolayı durumu kabulleniyorsunuz.
Gerçekteki deney işler çığrından çıkmaya başladığı görülünce 2. gününde iptal ediliyormuş.
Yine de deneklerin davranışlarını geçelim, bu kadar büyük bir deney yapılacaksa 3 kişinin yönetiminde olması saçma. Daha fazla güvenlik olması gerekirdi.
Filmde kullanılan renkler de dikkat çekiciydi. Turuncu boyanın iştah acıcı olduğunu biliyordum ama yeşilin uyku getirdiğini bilmiyordum.
Genel olarak yer yer geren, iyi bir psikolojik film. Yine Amerikan yapımı olan bir yapım ama önce orjinalini sonra Amerikan yapımını izleyin derim ben.
7.5/10 -tan 7-
Directed by Paul McGuigan. With Josh Hartnett, Ben Kingsley, Morgan Freeman, Lucy Liu. A case of mistaken identity lands Slevin into the middle of a war being plotted by two of the city's most rival crime bosses: The Rabbi and The Boss. Slevin is under constant surveillance by relentless...
www.imdb.com
Bu tarz filmler hem eğlence, hem merak, hem kalite diyaloglar, hem de zeka dolu bir senaryo barındırıyor. Kiss Kiss Bang Bang, In Bruges ve biraz sonra yorumlayacağım Matchstick Men tarzı bir filmdi. Tabi hepsinin konusu farklı ama bunlardan birini seven bence kesinlikle diğerini de sever.
Bruce Willis, Morgan Freeman çok iyiydi. Josh Hartnett'ı da çok beğendim. Bu filmden sonra neden patlama yapmamış anlayamadım. Ben Kingsley pek hoşuma gitmedi. Oturmamış rolüne. Lucy Liu da çok tatlıydı.
Sonu da güzeldi. Dikkatli izleyiciler tahmin edebilir ama şaşırtıcı diyebilirim.
Afrika'da geçen Schindler's List... Ama burada tek fark halk birbirini öldürüyor.
Üzerine yazılacak pek bir şey yok. İnsanlığın ne kadar acımasız olduğunu gösteriyor. Sırf farklı bir gruptan olduğu için insan 40 yıllık komşusunu katledebiliyor. Tabi daha etkili olabilirdi. Bir de filmde nedense her Avrupalı iyilik timsali gibiydi. Buradaki iç savaş Avrupalılar yüzünden çıkmamış gibi...
Don Cheadle da iyi oynamış. Bu tarz filmlerden kolay etkilenebilen birisi için en iyilerden biri olabilir. Ama benim için daha önce çekilmişlerinin üstüne koyamayan vasatın üstünde bir film.
Bu filmi bayadır izlemek istememe rağmen nedense izlemedim. Bunu uzun süresine bağlıyorum. Yoksa Ridley Scott- Russell Crowe ve Denzel Washington üçlüsü kaçmaz.
Belgeselleri aratmayacak tarzda bir film olmuş. 70'lerin Amerikası'nı çok iyi yansıtmış Scott.
Oyuncular da mükemmeldi. Bu ikiliye söyleyecek fazla söz yok zaten.
Ortalara doğru biraz sıksa özellikle son kısımlarıyla birlikte hoşuma giden bir film oldu. Frank Lucas'ın da ilk zenci mafya olmasıyla bir önemi var.
Polisin avukat olduktan sonra ilk müvekkilinin Frank olması da çok ironikti.
Yarım yamalak izlemiştim daha önce. Bu kadar abartılmasına hiçbir zaman anlam veremedim. Tabi bunda 'V' gibi ikonik bir karaktere sahip olmasının etkisi çok büyük. Abartıldığı gibi değil ama kesinlikle iyi bir film.
Wachowski kardeşler yine türlü mesajlarla türlü sembollerle dehasını konuşturmuş. Matrix'e benzer yönleri olan bir film ama Matrix ile çok önemli bir noktada ayrılıyor. Matrix'te bildiğimiz gibi "seçilmiş kişi" olan Neo vardı. Ama bu filmde V tek bir kişi değil. V burada bir fikri temsil ediyor.
Hugo Weaving sesiyle el hareketleriyle müthiş iş çıkarmış. Natalie Portman da çok iyiydi.
Directed by Ridley Scott. With Noomi Rapace, Logan Marshall-Green, Michael Fassbender, Charlize Theron. Following clues to the origin of mankind, a team finds a structure on a distant moon, but they soon realize they are not alone.
www.imdb.com
Ridley Scott'un bilim-kurguya dönüş filmi. İçinde çok felsefe barındıran ama mantık hatası da barındıran bir film. İlk kısmı sıkıcı ama ikinci kısım gayet iyi. Alien'ların oluşumunu gördük. Soru işaretleri de 2. filmde cevaplanır heralde.
Oyuncu kadrosu çok zengin bir filmdi. Noomi Rapace, Michael Fassbender, Charlize Theron iyi oynamışlar.
Top 250'de izlemediğim filmlerdendi. Sinema tarihinin ilk kara filmlerinden ve kimine göre de en iyisi.
Teknik detaylar dönemine göre çok başarılı. Ama onun da ötesinde sorgulayıcı bir film. Ama çok durgun da bir filmdi aynı zamanda. Sondaki tirad dışında baya sıkıldım. Filmin tüm amacı da o tirad üzerine zaten.
Yaftalamayı, damgalamayı işte o sahnede çok iyi anlatıyor film. Yapmak zorunda olduğu bir şey var katilin. Bu yönü tedavi mi edilmeli yoksa katil yok mu edilmeli? Film bunu düşünmeye sevk ediyor.
Yorumun başında da bu filmden bahsetmiştim. En sevdiğim tarzda filmlerden biri. Lucky Number Slevin için ne yazdıysam bu filmde de geçerli.
Nicolas Cage pek sevdiğim bir isim değil ama bu filmde döktürmüş. Alison Lohman rolüne çok uyumluydu. Sam Rockwell'de kendisinin alışıldık kaypak rollerindeydi yine.
Bu filmin sonu ise hiç tahmin edilebilir değildir. Çok iyi bir kurguya ve senaryoya sahipti.
Bu tarz filmleri hep sevmişimdir bu filmi de bayağı övüyorlardı sonunda izledim. Film yapay zekanın sınırlarını anlatıyor, yapılan bir testi hiçbir yapay zeka geçemiyor ancak son yapılan robot bu testi geçmeyi başarıyor. Beklediğim kadar heyecan yaşamasam da beğendim, ters köşe oldum çoğu yerde ama keşke sonu başka şekilde bitseydi. :S
Directed by David Lean. With Peter O'Toole, Alec Guinness, Anthony Quinn, Jack Hawkins. The story of T.E. Lawrence, the English officer who successfully united and led the diverse, often warring, Arab tribes during World War I in order to fight the Turks.
www.imdb.com
İki hafta gibi bir zaman diliminde, tam 5 bölümlük 40-45 er dakikalık mini dizi şeklinde izlemeyi başardım. Süresi uzun diye izlemeyenler varsa, benim gibi mini dizi şeklinde bitirebilir işi.
Hayatımda izlediğim en uzun süreli filmdi. Yani hiçbir filmi 2 haftaya tam 5 bölüm şeklinde yaymamıştım, Bir Zamanlar Amerika, Ben Hur, Titanik gibi uzun filmleri bile tek partta bitirmiştim.
Zamanına göre oldukça ileri bir emek harcanmış epik bir film. Elbette bir Ben Hur değil.
Öncelikle, bir İngiliz olsam ve Araplarla Türkleri nasıl birbirine düşürebilirsin deseler, bu filmi çekerdim.
Bu filmi izledikten sonra bir Türk olarak Araplardan nefret etmemek, iğrenmemek elde değil. Ancak tarihi yalan yanlışlarla çarpıtmış bir filmi izleyip hemen gaza gelmemek gerek.
Tam bir klasik propaganda! Türkleri her ne kadar kötü gösterseler de, Arapları da pek iyi göstermiyorlar. Pis, paragöz, Barbar iğrenç bir kavim olarak gösteriyorlar. Elbette doğruluk payı vardır tabi.
Lawrence gibi büyük Türk düşmanı adi herifi bile tümüyle kahraman olarak göstermemişler. Filmde bu tarihi kişiliği fazlasıyla abartmışlar ve gerçekte olmayan özellikler eklemişler. Elbet bir propaganda filminden söz ediyoruz.
Türkleri "oğlancı" olarak göstermeleri, savaştan kaçan olarak göstermeleri gibi ırkçılık kokan detaylar bol.
Arapların da dinden çok kavimlerine önem gösteren bir Barbar ırk olarak göstermişler. Gerçi onların dini para olmuş!
Lawrence ise zamanla psikopat bir katile dönüşen biri olarak göstermişler. Özellikle Arapların bile artık dur demesine ragmen Türkleri katlettiği sahne. ..
Oyunculuk, müzik, çöl ortamı filan iyiydi de, ahlaki açıdan sınıfta kalan bir film. Hiç güzel bir detay bırakmıyor izleyen de. Belki bunda Türk olmamın da etkisi var ama ister istemez kaçamazsın bu etkiden. Irkçı, faşişt bir propaganda ürünü.
Son zamanlarda izlediğim en iyi sistem eleştirisi film. Vermek istediği mesaj bakımından efsane bir film ama filmin işlenişi ve tarzı yüzünden efsanevi kült bir film olacakken, kıyıda köşede kalmış bir film olmuş. Eğer bu konuyu böyle dört dörtlük işleselerdi hiç şüphem yok ki günümüzde Matrix kadar bilinirdi.
Matrix'in yer yer Bu filmden esinlendiğini de söyleyebiliriz. Hatta Neo, Morpheus ve Trinity'nin taktığı gözlükler ile resmen They Live'a gönderme yapmışlar.
Sistemi, kapitalist sistemi feci bir şekilde eleştiriyor. Hayatımda böyle bir eleştiri görmedim! Konusu çok çok güzel. Insanların sistem tarafından tüketmeye dayalı olarak köleleştirildiklerini ve gerçekleri göremediklerini söylemek istiyorlar. Onlar her yerdeler! Televizyon en büyük silahları!
filmdeki uzaylıları gözlükle görme fikri çok orjinal. Elbette bunu sistem eleştirisi yapmaları daha da hoş hale getirmiş durumu. Keşke biraz daha sağlam olsaydı, resmen efsane olacakken vasat olmuş.
Siyahi eleman ile dövüş sahneleri gereğinden fazla uzundu ama normal. Hangimiz sisteme karşı gelmeye direnmiyoruz ki?
Gişede iyi iş yapmıştı ve sürekli izlemek istemiştim. Film çok güzel olmuş, çok hoşuma gitti film. Efsun'un evlenme çabalarını anlatıyor. Sinan ile çok uyumlu bir çift olmuşlar. Cidden Murat Yıldırım'a da bu sakal-bıyıklı hal çok yakışmış. Evin annesi, anneannesi falan çok tatlı ve güzel seçilmiş isimler. Kısaca filmi çok beğendim. Çok sıcak ve samimi bir film olmuş. Ezgi Mola döktürmüş.
Directed by Stanley Kubrick. With Ryan O'Neal, Marisa Berenson, Patrick Magee, Hardy Krüger. An Irish rogue wins the heart of a rich widow and assumes her dead husband's aristocratic position in 18th-century England.
www.imdb.com
Kimse de dememiş ki aga bu nedir??? Bu ne biçim bir film? Kesinlikle İMDB puanını ve sırasını haketmiyor! Çünkü bu filmin yeri Otomatik Portakal'ın yanı.
Hani kitap okuyormuş hissi veren filmler vardır ya, işte bu o tür filmlerin babası! Hani tablo izliyormuş gibi derinlemesine insanın içine işleyen filmler vardır ya, işte bu o tür filmlerin kralı!
Ne diyebilirim ki? Bu filmi övmeye kelime darağacım yetmez. Bu filmi anlatmaya cümleler yetmez.
3 saat gibi uzun bir sürede olmasına rağmen bir günde bitirdim. 2 saat full+ 1 saati birkaç saat sonra hemen izledim. Lawrence ile neredeyse aynı süre boyutunda film ama aralarında çok fark var.
Klasik müziğin ruhumuzu okşadığı, yeri geldiğinde tokatladığı bir şaheser. Handel'in Sarabende'sinin hüzünlü ezgileri ve filmin ruh hali. . .
İnsanı, hayatı mükemmel bir şekilde gösteren bir yapıt. Nereden nereye. . . Diyor insan.
bir insanın sıfırdan uzun yıllar boyunca nasıl yükselmeye çalıştığını ve aniden nasıl geri düştüğünü gözler önüne seriyor
Ayrıca alışılmışın dışında, tıpkı Otomatik Portakal gibi bunda da bir kahraman yok, anti kahraman var. Yer yer Barry'den nefret etsem de yine de sonunda belli bir tarafı tutamadım
yine de Barry nin üvey oğlunu haklı buluyorum. Barry haketmişti
barry nin öz oğlunun ölümü, evlat acısı, Sarabende, doğum gününde gülerek geldiği koyun arabasıyla birbaşka doğum gününde cenazesinin taşındığı küçük çocuk. . . Soyut bir kavram olan Hüznü resmen somut bir olgu haline getirmişler
Ayrıca hayatımda gördüğüm en en iyi son söze sahip! O nasıl son sözdü öyle, hayatımda bu söz kadar hiçbir söze bu kadar katılamam sanırım.
"Adı geçen karakterler 3.George zamanında yaşadı ve kavga etti. İyi ya da kötü, yakışıklı ya da çirkin, zengin ya da fakir. Artık hepsi eşit."
Directed by Adam Elliot. With Toni Collette, Philip Seymour Hoffman, Eric Bana, Barry Humphries. A tale of friendship between two unlikely pen pals: Mary, a lonely, eight-year-old girl living in the suburbs of Melbourne, and Max, a forty-four-year old, severely obese man living in New York.
www.imdb.com
Uzun süredir üst üste iki olağanüstü film izlememiştim. Böyle bir film olacağını bilseydim çoktan izlerdim. Net olarak diyebilirim ki Ateşböceklerinin Mezarı'ndan sonra izlediğim en iyi animasyon. Hatta tüm türler içerisinde izlediğim en iyi ilk 25 filme bile girebilir. Forrest Gump'tan bile daha öte!
Mektup romanı okur gibi ama daha değişik. Verdiği açık ve net mesajlar çok çok iyi. Fight Club seviyesinde. Böyle tatlı iki karakter, çok güzel ve sıcak hikaye, insanı sarsan gerçekler. . . Repliklerin kalitesi ve hayatımız hakkında bize önerileri, tespitleri. . .
Sıradan Bir animasyonu değil, kesinlikle çocuklara hitap etmiyor. Sarsıcı ama çok sağlam bir dram.
"Akrabalarımız Tanrı vergisidir ama şükür ki dostlarımızı kendimiz seçebiliyoruz."
Hem duygulandıran hemde güldüren güzel bir gençlik filmiydi. Nicolas Cage reyiz birçok sahnede güldürdü Başroldeki kadında çok güzeldi. Film çekilirken 32 yaşındaymış ama 20 gibi duruyordu.
Never Back Down tarzı gaza getiren bir filmdi. Filmde olan olaylar klişe gibi gözülebilir ama ben beğendim yinede seviyorum böyle filmleri. Müzikler ve danslar süperdi özellikle Channing Tatum müthişti çok iyi dans ediyordu.
Kaç yıl oldu çıkalı film, yeni izliyorum daha. Film güzel olmuş, samimi bir film olmuş. Süresi kısaydı, en iyi yönü o tabiki. Filmde 1-2 şarkı çaldı ama o şarkılar çoğu kez tekrar etti, güzel şarkılardı. Hoşuma gitti film, biraz beklentimin altında kaldı tabi. Ama yine de güzel iş olmuş. Sermiyan Midyat pek görünmedi filmde. Demet Akbağ döktürdü filmde, çok iyi oyuncudur.
Baya güldüm filme. Zaten tanıtımları çok iyiydi. Filmde çalan ''Hele Minnoş'' şarkısı da çok iyiydi. Beğendim filmi, sonlara doğru özellikle çok güldüm. Cem Gelinoğlu iyi iş çıkarmış.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.