Directed by Woody Allen. With Woody Allen, Diane Keaton, Tony Roberts, Carol Kane. Neurotic New York comedian Alvy Singer falls in love with the ditzy Annie Hall.
www.imdb.com
Kadın erkek ilişkileri üzerine sıkıcı bir otobiyografik film. Böyle romantizmin koktuğu, kadın erkek ilişkilerinin anlatıldığı yapmacık dünya senaryolarından nefret ederim. Woddy Alen çok iyi ama film kötü.
Directed by Woody Allen. With Woody Allen, Diane Keaton, Tony Roberts, Carol Kane. Neurotic New York comedian Alvy Singer falls in love with the ditzy Annie Hall.
www.imdb.com
Kadın erkek ilişkileri üzerine sıkıcı bir otobiyografik film. Böyle romantizmin koktuğu, kadın erkek ilişkilerinin anlatıldığı yapmacık dünya senaryolarından nefret ederim. Woddy Alen çok iyi ama film kötü.
80'lerin kült filmlerinden. Çok eğlenceliydi. Kovalamaca sahneleri, müzik sahneleri hepsi mükemmeldi. Ayrıca filmde Ray Charles gibi usta müzisyenler de konuk oyuncu olarak yer almış.
Arabayla kovalamaca sahneleri baya eğlenceliydi. Naziler, polisler, Jake'nin eski sevgilisi... Aslında filmin çoğu sahnesi dışarıdan bakınca saçma ama hiç de saçma gelmiyor izleyene. Diyaloglar, sahneleriyle müthiş bir kara-mizah ve müzik filmi olmuş. Genelde müzik sahnelerini geçerim bunda geçmedim.
Suç filmlerinin hayranı olan benim bunun gibi bir filmi bugüne kadar izlemem büyük utanç.
Brian De Palma da bu tarz filmlerin ustası. Scarface, Carlito's Way ve bu filmde ustalığını konuşturmuş çoğu yerde.
Oyuncular zaten mükemmel. Sean Connery, Kevin Costner, Andy Garcia ve Robert De Niro. Özellikle De Niro harikalar yaratmış ama filmde pek gözükmedi. Bence Al Capone karakterine daha fazla yer vermelilerdi. Filmin en büyük eksi bu diyebilirim.
Filmin bir kaç abartı aksiyon sahnesi vardı ama bazı sahnelere bayıldım. De Palma'nın Hitchcock tarzı çekimleri de süperdi.
Merdiven sahnesi tam bir başyapıt. Filmden de bağımsız olarak gelmiş geçmiş en iyi sahnelerde yerini alır.
Ayrıca Malone'ye kurulan tuzak da mükemmeldi.
Her ne kadar bir The Godfather kadar değilse de bence Goodfellas seviyesinde bir film.
90'ların kült bilim-kurgularından. Bu kadar iyi bir film beklemiyordum. Müthiş bir senaryo, sürükleyici olay örgüsü ve yılına göre iyi efektler. Sanırım ilk CGİ ile çekilen filmlerden biri.
Mars'a gidecek parası olmayan ama o deneyimi yaşamak için beynine anı yükleme işlemi yaptıran bir işçinin işlem sırasında hata olmasıyla beyin hasarıyla birlikte halisünasyonlar görmesine dayanıyor. Film Arnold'un aslında gerçek mi yoksa hayal mi yaşadığını bize söylemiyor. Tamamen yoruma açık.
Bana kalırsa hayal. Çünkü hayalinde aynı Arnold'un yüklettiği kadın var. Aynı zamanda adamı uykudan uyandırmak için gelen bir psikolog var.
Bu arada bu film Matrix'ten yıllar önce kırmızı hap olayını kullanmış. Güzel bir ayrıntıydı.
Philip K. Dick'ten yine mükemmel bir hikaye. Adamın tüm hikayeleri kült.
Directed by Neil Burger. With Edward Norton, Jessica Biel, Paul Giamatti, Rufus Sewell. In turn-of-the-century Vienna, a magician uses his abilities to secure the love of a woman far above his social standing.
www.imdb.com
Edward Norton'un izlemediğim filmlerinden. The Prestige ile aynı yılda çıkmış ve onun kesinlikle fersah fersah gerisinde.
Filmin çoğu kısmında göz kapaklarımı açık tutmak için zor dayandım. Neil Burger bu tarz ağır filmleri yönetecek kalibrede bir adam olmadığını göstermiş.
Ayrıca filmin senaryosu çok mantıksız:
Tamam planının tuttu kız ölmüş gibi yapıp kaçtı. Madem öyle niye prensle uğraşmaya devam ediyor uzun süre? Gitse ya kızın yanına.
Edward Norton ve Paul Giamatti çok iyiydi. Onların ve sonunun hatırına:
Directed by Stéphane Aubier, Vincent Patar, Benjamin Renner. With Forest Whitaker, Lambert Wilson, Pauline Brunner, Mackenzie Foy. The story of an unlikely friendship between a bear, Ernest, and a young mouse named Celestine.
www.imdb.com
Ernest et Celestine,
Fransız yapımı bir animasyon filmi.
Türkçeye çevrilmiş adı İki Arkadaş.
Fareler ve ayılardan ibaret bir dünyada ancak masallarda bir fare ile bir ayı beraber yaşayabilirmiş.
Ama müzisyen ayı Ernest ve ressam fare Celestine bu önyargıyı kırmaya çalışıyor.
Çocuk filmi sayılabilecek bir film.
Ama filmin sonunda kaç yaşında olursanız olun yüzünüze bir gülümseme yerleşiyor.
İzlenilebilir.
7.5
Uzun zaman oldu ama hatırladığım kadarıyla filmin sonunda insanlar oksijen alabiliyordu
. Sanki hepsi hayal değil gibi ya da her şey beynin içinde bitiyor da olabilir sanal gerçeklik vasıtasıyla, Matrix gibi
Total Recall in yeni versiyonu da varmış, puanı da düşük değil onu da izlemek gerek.
Bir de Azınlık Raporu filmi bu filmin değiştirilmiş devamı gibi bir şeymiş. Onu da izleme listeme aldım.
Total Recall, Dark City, Matrix, 13.Kat, Mr Nobody, Truman Show gibi aynı türe ait film ailesinin filmlerini sevmemek mümkün değil. Keşke film kulübünde böyle filmler de olsa, romantik komedi yerine.
Uzun zaman oldu ama hatırladığım kadarıyla filmin sonunda insanlar oksijen alabiliyordu
. Sanki hepsi hayal değil gibi ya da her şey beynin içinde bitiyor da olabilir sanal gerçeklik vasıtasıyla, Matrix gibi
Total Recall in yeni versiyonu da varmış, puanı da düşük değil onu da izlemek gerek.
Bir de Azınlık Raporu filmi bu filmin değiştirilmiş devamı gibi bir şeymiş. Onu da izleme listeme aldım.
Total Recall, Dark City, Matrix, 13.Kat, Mr Nobody, Truman Show gibi aynı türe ait film ailesinin filmlerini sevmemek mümkün değil. Keşke film kulübünde böyle filmler de olsa, romantik komedi yerine.
Yeni versiyonu sadece özel efektten ibaretmiş. Puanı da 6.3.
Minority Report'u her fırsatta söylüyorum zaten adam Blade Runner ve Total Recall'ın yaratıcısı.
Altta saydığın filmler gerçekten de hepsi çok özgün ve güzel filmler. Şimdi şöyle bir bakınca şu filmlere hepsinin hayatı sorgulayan bir yönü var. En iyi özellikleri de bu sanırım.
Efsanevi, destansı, olağanüstü dizi olan LOST u az da olsa anımsatmış çok iyi bir film.
Filmin başlarında ikinci sınıf bir film olur diyordum ama Kelebek Etkisi ne bile kafa tutacak düzeyde
Şüphesiz sağlam bir yönetmen çekseydi bu film Kelebek Etkisini bile geride bırakabilirmiş. Mükemmel senaryo ama Yönetmen senaryonun hakkını dört dörtlük verememiş.
Dramatik bir bilimkurgu. Son sahnede ben bile duygulandım.
Lost'un unutulmazlarından Juliette yi burada siyah saçlı olarak görmek sevindirdi. Herhangi bir LOST karakterlerini herhangi bir yapımda görünce seviniyorum.
Bir de filmdeki önemli bir karakterin adının Jack Sheppard olması...? Zaten zaman bilimkurgusu anlamında da LOST a benzemesi...
Genel olarak Kelebek Etkisi ni de andırdı. Kelebek Etkisi filmini sevenler bu filmi de kesin sevecektir
babasını kurtardıktan sonra annesini telefonla araması ama telefona başkanının çıkması, yavaş yavaş annesinin cenazesini hatırlaması... İçim burkuldu izlerken
Elbet ufak mantık hataları ya da açıkta kalmış sorular yok değil, dediğim gibi Yönetmen böyle güzel bir konunun hakkını tam verememiş. Eğer dört dörtlük bir yönetmen olsaydı bu film böyle kıyıda köşede kalmaz, tarihe geçmiş kült bir film olabilirdi..
Lost veya Kelebek Etkisi ni sevmiş olanlara muhakkak öneririm @OzaN@Danger UA!
Efsanevi, destansı, olağanüstü dizi olan LOST u az da olsa anımsatmış çok iyi bir film.
Filmin başlarında ikinci sınıf bir film olur diyordum ama Kelebek Etkisi ne bile kafa tutacak düzeyde
Şüphesiz sağlam bir yönetmen çekseydi bu film Kelebek Etkisini bile geride bırakabilirmiş. Mükemmel senaryo ama Yönetmen senaryonun hakkını dört dörtlük verememiş.
Dramatik bir bilimkurgu. Son sahnede ben bile duygulandım.
Lost'un unutulmazlarından Juliette yi burada siyah saçlı olarak görmek sevindirdi. Herhangi bir LOST karakterlerini herhangi bir yapımda görünce seviniyorum.
Bir de filmdeki önemli bir karakterin adının Jack Sheppard olması...? Zaten zaman bilimkurgusu anlamında da LOST a benzemesi...
Genel olarak Kelebek Etkisi ni de andırdı. Kelebek Etkisi filmini sevenler bu filmi de kesin sevecektir
babasını kurtardıktan sonra annesini telefonla araması ama telefona başkanının çıkması, yavaş yavaş annesinin cenazesini hatırlaması... İçim burkuldu izlerken
Elbet ufak mantık hataları ya da açıkta kalmış sorular yok değil, dediğim gibi Yönetmen böyle güzel bir konunun hakkını tam verememiş. Eğer dört dörtlük bir yönetmen olsaydı bu film böyle kıyıda köşede kalmaz, tarihe geçmiş kült bir film olabilirdi..
Lost veya Kelebek Etkisi ni sevmiş olanlara muhakkak öneririm @OzaN@Danger UA!
Dizi zaman kavramanın gizemleriyle kafanızı allak bulak eden filimlerden.
Filmin diğer bir özelliği ise Rec'de ki gibi kişilerden birinin kamerayla çekmesiyle oluşuyor.
Filmin konusu, başrolde ki çocuğun kendisini 20 sene önce ki doğumgünü resminde görmesinden sonra bunun nasıl mümkün olabileceğini araştırıp babasının çalışmalarına ulaşması ile alakalı.
Filmde muammada kaldığım tek yer:
Düşünürken biranda aklıma geldi, bu adamlar her geriye gittidiğinde sonrasında şimdi ki zaman dönüyor gerisini hatırlamıyorlardı.
Fakat ne olduda en son geri gidişin dönüşü şimdiki zaman değilde olayların başlangıcı oldu? Bize gösterilen sahne aa babamın 2 kamerası varmış dedikleri yer.
Directed by John Krokidas. With Daniel Radcliffe, Dane DeHaan, Michael C. Hall, Ben Foster. A murder in 1944 draws together the great poets of the beat generation: Allen Ginsberg, Jack Kerouac, and William Burroughs.
www.imdb.com
Çok saçma sapan bir filmdi.
Michael C. Hall ve Daniel Radcliffe için baktım. Çok sıkılmadım ama saçma buldum filmi.
Konu pek iç açıcı değil. Sıkıcı ve bir yere varmayan sadece pürüzlerin olması ile bir şeyler oluşturulmaya çalışılmış bir senaryosu var.
Oyuncular iyiydi. Dexter'dan daha samimi geliyordu Michael'ın oyunculuğu. Dexter'da ölüyordum o bayık sesini duyunca.
Daniel ve Dane'de iyi oyunculuk çıkarmış.
Pek bir şeyi yoktu filmin. İlerlete ilerlete bitirdim işte.
4/10 bu puan biraz olsun gördüğüm emeğe ve oyunculuğa.
dün akşam babam maç izlerken ilk yarısı bitti fox tvde maymunlar cehennemi başlangıçı gördük son yarım saatini bitene kadar izledim daha öncedende bildiğim bir filmdi tabikide çok başarılı bir yapım gerçekten ama ben insanların tarafını tutmuyorum o filmde maymunların tarafını tutuyorum kıyamam ben onlara
En son Almodovar ile sevdiğim İspanyol sinemasında izlemek istediğim filmlerdendi. Açıkçası beklediğimden çok farklı çıktı. Daha dram ağırlıklı bir şeyler bekliyordum nedense.
Penelope Cruz.
Bir de gerçekten anlaşılması zor bir film. İnternette de baktım taşları tam olarak yerine oturan bir yorum göremedim. Bu yüzden daha sonradan bir kez daha izleyeceğim. -Amerikan versiyonu Vanilla Sky'ı izleyeceğine bu filmi izleyin derim.-
Directed by Greg Mottola. With Michael Cera, Jonah Hill, Christopher Mintz-Plasse, Bill Hader. Two co-dependent high school seniors are forced to deal with separation anxiety after their plan to stage a booze-soaked party goes awry.
www.imdb.com
Superbad
Beklentimin altında kalan bir oldu. Çok az güldüm filmde.
Directed by Will Gluck. With Emma Stone, Amanda Bynes, Penn Badgley, Dan Byrd. A clean-cut high school student relies on the school's rumor mill to advance her social and financial standing.
www.imdb.com
Easy A
Yerlere yatırmasa da orjinal sayılabilecek bir konu ile eğlenceli vakit geçirtiyor. Sevdim ben.
Emma Stone.
Directed by Todd Phillips. With Zach Galifianakis, Bradley Cooper, Justin Bartha, Ed Helms. Three buddies wake up from a bachelor party in Las Vegas, with no memory of the previous night and the bachelor missing. They make their way around the city in order to find their friend before his wedding.
www.imdb.com
The Hangover
Neredeyse herkesin en sevdiği komedi filmleri arasında olan bir filmdi. Beklentimin altında kaldı maalesef. Tabi beklenti ilk cümledeki gibi olunca normal bu.
Hayatımda izlediğim en kötü filmler arasına girecek kadar kötü bir filmdi. Yok yani baştan aşağı saçmalıktan ibaretti. Hiç ama hiç tarzım değilmiş. Tamamen zaman kaybı.
Sadece sonlara doğru kadının ormandaki kovalamaca sahnesi biraz gerdi itiraf edeyim. O kısım için puanımı yüksek tutacağım ama çok yüksek olamayacak tabii.
Directed by John Krokidas. With Daniel Radcliffe, Dane DeHaan, Michael C. Hall, Ben Foster. A murder in 1944 draws together the great poets of the beat generation: Allen Ginsberg, Jack Kerouac, and William Burroughs.
www.imdb.com
Çok saçma sapan bir filmdi.
Michael C. Hall ve Daniel Radcliffe için baktım. Çok sıkılmadım ama saçma buldum filmi.
Konu pek iç açıcı değil. Sıkıcı ve bir yere varmayan sadece pürüzlerin olması ile bir şeyler oluşturulmaya çalışılmış bir senaryosu var.
Oyuncular iyiydi. Dexter'dan daha samimi geliyordu Michael'ın oyunculuğu. Dexter'da ölüyordum o bayık sesini duyunca.
Daniel ve Dane'de iyi oyunculuk çıkarmış.
Pek bir şeyi yoktu filmin. İlerlete ilerlete bitirdim işte.
4/10 bu puan biraz olsun gördüğüm emeğe ve oyunculuğa.