Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Televizyondan uzak kalmayacak herhalde. Netflix'in bu yaz yayınlanacak Wet Hot American Summer dizisinde var. Gerçi o dizide bir ben yokum büyük ihtimal pek bir rolü yoktur.
Şimdi projelerine bakarken fark ettim dün seni etiketlediğim Unbreakable Kimmy Schmidt'in 3 bölümünde de oynamış.
konuk oyuncuymuş onlarda? adam tek başına bir dizinin reytinglerini yükseltecek kapasitede o açıdan daimi bir dizide başrolde görmek isteriz jon hamm ı ... ama daha erken sayılır daha mad men 7. sezon ikinci yarısı yayınlanmadı
Şuana kadar izlediğim bölümler içinde en sıkıcı ve kötü olanı bu bölümdü. Diğer bölümlere oranla bilimkurgudan uzak, daha çok suç ve ceza üzerine kuruluydu. Kadının çığlıklarına lanet olsun, kulağımı tırmaladı.
Bu senaryonun çok çok daha iyisini bir Onur Ünlü 'nün kısa filmi olan Bir Ölüm Yetmez de görmüştüm.
Wow! O neydi öyle ya. Bugüne kadar izlediğim en absürt şey olabilir. Aslında çok sağlam mesajlar veriyor.
Ben olsam istifa ederdim. Ama adama çok baskı yaptılar. Aynı zamanda kimsenin sokakta olmaması ve adamın boşu boşuna domuza girişmesi de prensesi kaçıran adamın tezini ispatladı. Bugün de böyle bir olay olsa herkes hep beraber çekirdeğini alır izler herhalde.
Bence dizideki en iyi bölüm buydu. Gelecekteki sistemle ve sistemin çarkıyla ilgili hem bugün de var olan hem de gelecekte olabilecek bir şeyi yansıtmışlar.
Zenci adamı Okan Bayülgen'e benzettim ben. Sistemi eleştirir ama sistemin merkezindedir her zaman. Bu arada o reklam izletme şeyi ne berbat bir olay öyle ya.
Şarkıyı da unutmamak lazım. Çok güzeldi.
9/10
1x3
Bu bölümde yine müthişti. Charlie Booker hakikaten müthiş bir adammış. Harika bir felsefesi var dizinin.
Bu Grain denen hafıza programının alt sürümü falan şuanki Facebook diyebiliriz. Orada da sosyal olarak geçmişimiz hafızaya alınıyor.
Tabi bazı özel şeylerin de buna dahil olmuş hali bu yeni teknoloji. Evet adam belki ihaneti ortaya çıkardı ama hayatındaki tüm değerli şeyleri kaybetti. Dizinin böyle de bir sorgulayıcı yönü de var. Acaba adam öğrenmese daha mı iyiydi?
8.5/10
2x1
Diğer bölümlerle karşılaştırdığımda özgünlük bakımında en sonda yer alıyor. Genel olarak baktığımda da en zayıf bölüm diyebilirim. Ama yine de iyiydi. Konu olarak ise ben AI'ye benzettim. Tabi o farklı biçimde ele almıştı. Biri anne-oğul ilişkisi biri ise karı-koca.
Tabi sesli konuşma bakımından Her'e de benziyordu. Umarım ileride böyle şeyler olmaz tabi.
Konudaki yorumları okuyunca bayağı bir heyecanlandım dizi için. Gerçi dizi de denmez buna.
Konu enteresandı, 40 dakika boyunca kendini acaba diyerek izlettirmeyi başarıyor. Ama yine de
prensesin 3.30'da serbest bırakılıp, koskoca şehirde kimsenin bunu fark edememesi ve bunları yapan adamın neden böyle bir şey istediği/intihar ettiği gibi soru işaretleri bırakıyor.
Ben olsam ne yapardım?
Sanırım başbakanın yaptığını yapardım.
Yalnız izlerken benim de aklıma sık sık RTE gelmedi değil.
Olsun yine de mükemmel olurdu hem suç oranı da düşerdi.
Ben en çok sinemada nasıl düzenleme yapacaklarını merak ediyorum, sonuçta göze kamera takılırsa korsanın önüne geçilemez.
Uzun bir süreden sonra izleme fırsatı buldum. Diğer bölümlere nazaran bilimkurgunun çok az olduğu politik taşlama bölümüydü. Yalnız Waterloo karakteri Türkiye'de ortaya çıksa acaba bizim siyasetçiler nasıl tepki verirdi çok merak ediyorum. Büyük ihtimalle iki güne kalmaz yasaklanırdı.
Çok önce izlemiştim bu bölümü. Konusu, yaratıcılığı, etkileyiciliği iyiydi. Ama sezonun en kötüsü diyebilirim. -iyinin kötüsü. - 8/10
1x3
İzlediğim en iyi dizi bölümlerinden birisi. Herkes ilk 20 dakika sıkıldığını yazmış. Belki ben de 10. dakikada altyazı sıkıntısı yaşamayıp aralıksız devam etseydim ben de sıkılacaktım ama böyle bir şey yaşamadım. Ve söylenildiği kadar da sıkıcı değildi o dakikalar.
Bölümü sevmemdeki en önemli etken böyle bir şeyin gerçekleşme olasılığının çok yüksek olması. İşin aslı biz de daha şimdiden eski anılarımıza bakmıyor muyuz? Fotoğraflar, videolar, eski tweetler, eski forum mesajları...Ve eski anılara bakmak her defasında daha da basitleşiyor. Küçüklüğümüzdeki bir fotoğrafa bakmakla Instagram'daki en eski fotoğrafımızı bulmak aynı şey değil bence.
Böyle bir teknolojiye neden ihtiyaç duyulmuş olabilir? Bence suç oranını azaltmak içindir. Ya da öyle pazarlanabilir. Gerçi adam öldüren birisi o aleti de söker boynundan ama belki kayıtlarımızı sakladığımız gizli bir şeyler vardır.
Valla ben çok etkilendim. Ara sıra hiç planlamadığım zamanlarda bu diziyi izlemek çok hoşuma gidiyor.
Uzun zamandır izlemeyi düşündüğüm ama sürekli ertelediğim bir diziydi. Yeni sezonu gelirken nihayet başlayabildim.
1x1
İlk bölüm baya iyiydi. İlk dakikadan itibaren kendine çekti beni, soluksuz izledim resmen.
Prensesi kaçırıp başbakanın domuzla ilişkiye girmesini istemek de ilginç kafaymış.
Yalnız yarım saat önce kızı bırakıp da hiç kimsenin görmemiş olmaması saçma geldi bana. Tamam ülkenin çok çok büyük bir kısmı bu olaya canlı şahit olmak ister de hiç mi güvenlik güçleri falan yoktu yani. Prenses sonuçta bu, çok önemli biri sonuçta. Çok merkezi bir yerdeydi bir de öyle dağda bayırda değildi.
Bu bölüm de gayet iyiydi. İlk kısımlar tanıtım gibiydi, sonradan belli oldu olay.
İlk başlarda çok güzel görünüyordu o gelişen teknolojiyle birlikte dünya ama ilerledikçe öyle olmadığı görüldü. Belli bir alana sıkışılmış, sürekli enerji üreterek tepedekilerin istediği hayatı yaşamak zorunda bırakılmış herkes.
Bizim kara oğlan da kızın güzelliğine ve sesine vuruldu gönderdi yetenek sizsiniz gibi bir yarışmaya ama oradaki jüri için güzelliği sesinden önce geldi ve daha yeni tavlamışken kaptırdı güzelim kızı
Geçen günlerde başladım ve ilk 2 sezonu bitirdim. Teknolojinin hayatımıza olan etkisini çok iyi anlatıyor. Hikayeler birbirinden yaratıcı ve oyuncular da harika. Bölümleri kısaca yorumlarsam:
1x1 (The National Anthem)
Konusuyla düşündüren ve çıkış noktasıyla da şaşırtan bir bölümdü.
Bir siyasetçinin domuzla ilişkiye girme ihtimali çok uçuk gelirken biraz da sosyal medya baskısı sayesinde kendini hiç istemediği bir durumun içinde buluyor. İnsanlar 'yeni bir başbakan bulabiliriz ama prenses bulamayız' deyip onu gözden çıkartıyor ve eğer bunu yapmazsa vatan haini yaftası yiyeceğini düşünüyor. İşin kötüsü prensesin önceden bırakılmış olması, yani adam boşu boşuna o şeyi yapmış oluyor. Halkın gözünde bir kahramana dönüşüyor ama eşiyle arasını bir daha düzeltemiyor. Kısacası ateş düştüğü yeri yakıyor.
8.5/10
---
1x2 (15 Million Merits)
Sezon içinde en çok beğendiğim bölüm oldu. Yaratılan dünya ve ana fikri gerçekten müthişti.
Bilinmeyen bir gelecekte insanlar pedal çevirerek para kazanıyor. Küçük odalarda yaşıyorlar ve karşılarına çıkan reklamları izlemek istemiyorlarsa para ödemek zorunda kalıyorlar. Sıvı sabun bile parayla. Kısacası kazanılan paralar çabucak harcanıyor ve bu döngü böyle devam ediyor.
Derken esas adam bir gün bir kadınla tanışıyor. Sesi çok güzel olduğu için bizdeki Yetenek Sizsiniz'e benzer bir yarışmaya katılması için yardım ediyor. Bu yarışmayı kazananlar kölelikten kurtuluyor. Esas adam abisinin ölümünden sonra kendisine geçen 15 milyonu yarışma bileti harcıyor. Kız sahneye çıkıp şarkısını söylüyor, ama jüri onu porno yıldızı olma konusunda ikna ediyor.
Sevdiği kızın kötü yola (!) düştüğünü gören adam hırslanıp 15 milyonu biriktirip sahneye çıkıyor ve gerçekler hakkında konuşma yapıyor. Ama traijkomik bir şekilde jüri onu da bir program yapması için ikna ediyor, yani sisteme karşı çıksa da kısa sürede onun kurbanı oluyor. Daha geniş bir odaya rağmen özgürlüğüne kavuşamıyor.
9/10
---
1x3 (The Entire History of You)
Facebook ve Twitter'ı dolaylı yoldan eleştiren, bilim kurgu olmasına rağmen gerçeğe de yakın bir hikaye.
Grain isimli, insanların kulaklarının arkasına takılan bir çip sayesinde anıları tekrar tekrar izleyip hatta sevdiklerine de izletmek mümkün olabiliyor. Eşinin bir erkek arkadaşıyla yakın davrandığı konusunda paranoya yaşayan bir adam bu çipin sayesinde karısının kendisini o adamla aldattığını görüyor. Kadın gerçeklere rağmen hala saklamaya çalışsa da sonunda foyası ortaya çıkıyor. Gerçek hayatta olsa sağlıklı bir ilişki kalmaz, o kadar tehlikeli bir alet aslında.
8.5/10
---
2x1 (Be Right Back)
Yalnızlık üstüne etkileyici bir öykü. İzlerken Her tadı aldım ama çoğu noktada ondan ayrılıyor.
Bir kadın çok sevdiği eşini kaybedince onun kişisel bilgilerine erişip taklit edebilen bir yazılım sayesinde sanki ölmemiş gibi konuşmaya devam ediyor. Sonra bunu bir adım daha ileri taşıyıp yazılımın kocasının bedenine bürünmüş haliyle iletişim kurmaya çalışıyor. Ama ne olursa olsun kocasının boşluğunu dolduramıyor, alt tarafı onu taklit eden bir yazılım var karşısında. Ve yazılımı, kocasının annesinin yapmış olduğu gibi onun acısını unutmak için tavan arasına kaldırıyor. Altındaki mesajları fark edince sıradan bir bölüm olmadığını fark edeceksiniz.
8.5/10
---
2x2 (White Bear)
İlk sezonda olduğu gibi 2. sezonda da en çok 2. bölümü beğendim. Çok şaşırtıcı bir şekilde başlatıp daha şaşırtıcı bir noktada sona eriyor.
Bir kadın hafızasını kaybetmiş şekilde uyanıyor. Dışarı çıktığında tüm insanları onu kamerayla çektiğini fark ediyor. Bir şekilde yardım aramaya çalışırken başka bir kadının yardımıyla White Bear isimli bir verici merkezine gitmeye uğraşıyor.
Ama işin aslı çok farklı. Meğerse kadın bir tiyatronun parçası. Nişanlısı bir çocuğu öldürürken kamerayla çekip izlediği için ona böyle bir ceza veriyorlar. Her gün hafızasını silip aynı olayları en baştan yaşatıyorlar. İnsanlar onun yaptığı gibi kamerayla çekerken intihar eden nişanlısının aksine çok daha beter bir ceza çekiyor.
Aslında kadının katil olduğunu düşününce hak ediyor diyorsun, hele ki akla Türkiye'deki olaylar gelince. Bir yandan da her gün yapılması ve insanların izlemesi de vicdansızca gelebiliyor. Kısacası kafa karıştıran ve her anlamda arada bırakan bir bölüm. Günümüzde de olay yerini çekmek için sıraya giren insanları görünce böyle bir geleceğin hiç uzakta olmadığını fark ediyorsun.
9/10
---
2x3 (The Waldo Moment)
Bir çizgi karakterin politikaya nasıl etki ettiğini konu alıyor. Bölümleri sıralasam sonuncu olur ama o da ilginç bir noktadan yola çıkıyor.
Waldo isimli bir çizgi film karakteri kısa zamanda çok seviliyor ve yapımcılar da onu yaklaşan milletvekili seçimleri için aday etme kararı alıyor. Tabi bu karakterin arkasında ona sesi ve hareketiyle hayat veren bir komedyen var. Bu süreçte yaşadığı olaylar onu çok etkiliyor ve sonunda patlıyor. Ancak halk o kadar hipnotize olmuş ki o ne derse onu yapıyor. İnsanların Recep İvedik'e dönüşmesi gibi. Aslında çok yanlış bir benzetme sayılmaz, çünkü o da onun gibi belaltı espri yapıp duruyor.
Saçma sapan esprilerle insanları güldürüyor, ama hiçbir vaadi veya birleştirici isteği yok. Son sahnede o adam evsiz barksız sokaklara düşüyor ama Waldo seçimleri kaybetmesine rağmen popülerliği devam ediyor.
Yine çok usta işi bir bölümdü. İzlediğim sitede 3. sezon 0. bölüm diyordu ama IMDb'de 2x4 demiş o yüzden buraya yazacağım.
Bir adam kendini bilmediği bir mekanda buluyor ve mutfakta yemek yapan bir adam görüyor. Aradaki muhabbetlerden abi-kardeş olduklarını düşünüyorsun ama işin aslı öyle değil. Yemek pişiren adamın daha önce bir adama sevgili bulması için yardım ettiğini görüyoruz. Adam onun her anını görebiliyor ve ona tüyolar veriyor. Üstelik onu izleyen 7-8 kişi daha var. Ancak tanıştığı kadının psikolojik sorunları olduğu ortaya çıkıyor ve adamı da kendiyle birlikte öldürüyor.
Adının Matt olduğunu öğrendiğimiz gözetmen adam kanıtları yok etmeye çalışırken karısına yakalanıyor ve tıpkı sosyal medyadaki gibi engelleniyor. Ancak süreli veya süresiz olarak engellenen biri ne başka insanları görüp duyabiliyor, ne de karşılarındaki kişiler onları görüyor. Kısacası tehlikeli bir şey aslında.
Sonra hastanede bir kadını görüyoruz. Meğer beyninde cookie (çerez) isimli ufak bir çip var ve bu belirli bir sürede hastanın beynini kopyaladıktan bir süre sonra çıkarılıyor. Tabi parası olanın yararlanabileceği bir hizmet. Cookie'nin içinde kadının sesi var ama kendisine verilen beden dahil her şey simülasyondan ibaret.
Matt zamanı ayarlayabilme özelliği sayesinde ne yapacağını bilemeyen kadına 3 gün veya 6 ay gibi sürelerde ceza veriyor. Çerez aslında kadının evindeki her şeyi kontrol edebilmesi için yapılıyor. Tüm ayarları o yaptığı için gerçek olan kadının kılını kıpırdatması bile gerekmiyor.
Sonra diğer adam hikayesini anlatmaya başlıyor. Meğer zamanında bir kıza aşık olmuş ama babası bu işe hoş bakmıyor. Bir gün karısının hamile olduğunu öğreniyor ama kadın onu doğurmayı istemiyor. Adamla ettiği kavga sonrasında onu süresiz olarak engelliyor.
Potter isimli bu adam bir gün sevgili Beth'in silüetini (engellendiği için) ve karnındaki çocuğu görüyor yani aldırmadığı ortaya çıkıyor. Onun yanına gidiyor ancak bu da işe yaramıyor ve engelleme yasal hale geliyor. Adam gibi kederlenemiyor çünkü fotoğraflarını bile göremiyor bu yüzden.
Sonra bir gün kayınpederinin evine gidiyor ve silüet halindeki Beth ve çocuğunu görüyor. 4 yıl boyunca her yıl bir gün gidip onları izliyor hatta bir seferinde hediye bırakıyor. 5. doğum günü yaklaşırken Beth bir tren kazasında ölüyor. Öldüğü için engelleme kalkmış oluyor ve kızını görmek için kayınpederin evine gidiyor.
Ama çocuk Uzakdoğulu ve buradan da Beth'in onu Uzakdoğulu iş arkadaşıyla aldatıp bu çocuğu yaptığını öğreniyoruz. Kayınpederini bir anlık öfkeyle öldürdükten sonra ne yapacağını bilemeyip kaçıyor. Kız da ertesi gün yardım istemek için çıkıyor ama soğuktan daha fazla uzaklaşamayıp ölüyor.
Potter bunu itiraf etmiş oluyor. Ama sonlara doğru her şeyin farklı olduğu çıkıyor. Meğer polisler itiraf ettirebilmek için tutuklu olan Matt'i kullanıyor ve itiraf edenin Potter'ın beyninden çıkarılan çerez olduğunu öğreniyoruz. Matt içini döküyormuş gibi ona kolayca itiraf ettiriyor. Öte yandan Matt ve Potter'ın konuştuğu yerin dekoru da o cinayetin işlendiği mutfağa göre yapılmış. Üstelik normalde 70 dakikada halletmesine rağmen zamana müdahale ederek 5 yıl geçmiş gibi gösteriyor.
Polislere konuşmayan Potter bu itiraftan sonra büyük ihtimalle müebbet yerken Matt de anlaşma gereği serbest kalıyor ama yasadışı şekilde insanları gözetleme ve cinayete karşı sessiz kalması yüzünden tüm insanlara karşı engelleniyor. Potter'ın çerezi cezasını çeken polisler de zamanı ayarlayan aygıtı kapatmıyor ve onu kendi çıkarları için eziyetin ortasında bırakıyor.
Böyle uzun uzun anlatınca kafa karıştırıcı oldu farkındayım. Zaten izlerken de kafam karıştı ve yorumlardan sonra bazı şeyleri anlayabildim. Kısacası engellenme gerçek olsaydı sorusunu cevaplarken adaleti de eleştiriyor. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Evet başladım izlemeye @OzaN gerçi her bölüm farklı şeyler anlatılıyor demiş o yüzden şu şu karakteri beğendim demeyeceğim ama olay üzerinden gidecek olursak ben beğendim ilk bölümü. Farklı bir havası var ve özellikle domuz ile ilişkiye gireceksin kısmı gerçekten işin en çetrefilli boyutuydu bence. Başbakan için zor bir süreçti ben yapmaması gerektiğine inansam da dizi gereği bunu yaptı. Ama biraz daha gerçekçi sahne olabilirdi o kısımda.
Bir de bölümün başından sonuna kadar yatakta yatan bir herif vardı o ne ayak Allah aşkına
Süreler biraz uzun komedi olsa biraz çekilebilir ama bu dizide çok sıkılmadım yani yine de. İkinci bölüme de yarın bakarım
Evet başladım izlemeye @OzaN gerçi her bölüm farklı şeyler anlatılıyor demiş o yüzden şu şu karakteri beğendim demeyeceğim ama olay üzerinden gidecek olursak ben beğendim ilk bölümü. Farklı bir havası var ve özellikle domuz ile ilişkiye gireceksin kısmı gerçekten işin en çetrefilli boyutuydu bence. Başbakan için zor bir süreçti ben yapmaması gerektiğine inansam da dizi gereği bunu yaptı. Ama biraz daha gerçekçi sahne olabilirdi o kısımda.
Bir de bölümün başından sonuna kadar yatakta yatan bir herif vardı o ne ayak Allah aşkına
Süreler biraz uzun komedi olsa biraz çekilebilir ama bu dizide çok sıkılmadım yani yine de. İkinci bölüme de yarın bakarım
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
