Muhteşem bir cevap olmuş.
Muhteşem bir cevap olmuş.
Finale dair;
Hayrünnisa karakteri meğer lezbiyenmiş 😱 tamam zaten az çok acaba dedirtti o kız arkadaşıyla yakınlığından dolayı ama hiç öpüşme dokunma vb sahnesi olmadı ki nasıl millet lezbiyen deyip durmuş anlamadım, herhalde biz izlerken dikkatsiz izledik...
Baya iyi bir siteymiş, üşenmemişsin hiç.
Öncelikle elinize sağlık Özgür beyciğim... ✍🏻İlk bölümden sonra hiç yorum yapmamışım, çok şaşırdım. 😱 Bölüm bölüm yorumlamak isterdim ama genel bir yorum yapayım. Pazar günü diziyi bitirdim, bu sayfaya yorum yapmak şimdi aklıma geldi.
Diziyle ilgili çok şey okudum, izledim. Siz de çok yorum görmüşsünüzdür kesin, çok uzatmamayı düşünüyorum bu yüzden ama yazmak istediğim şeyler var.
Öncelikle gerçekten dizi izlediğimiz en özgün ve gerçekçi dizilerden. Oyunculukların toplu olarak bu kadar iyi olduğu bir dizi ben hatırlamıyorum. Özellikle Öykü Karayel, Defne Kayalar, Funda Eryiğit, Fatih Artman ve Bige Önal karakterlerine o kadar güzel can vermişler ki... Üstte saydığım oyuncular dışında sahneleri az da olsa çok beğendiğim iki isim var onlar da Öner Erkan ve Derya Karadaş... Yine görüntüleri ve müziklerle dizi mest etti beni.
Meryem, Yasin ve Ruhiye üçlüsünün hem bireysel olarak hem de beraber hikayelerini, sahnelerini izlemek o kadar güzeldi ki. Ah Meryem, bu kadar içten, bu kadar tatlılık sence de fazla değil mi? Her mimiğin, her hareketin o kadar gerçek ki. Meryem için böyle baş bağlayan tesettürlü kalmadı gibi yorumlara denk geldim ama hala var. Hatta çevremde de var. Meryem'in Hilmi'ye çorap hediye ettiği kısımda çok güldüm mesela. Meryem’in her şeye yetmeye çalışıp, uğraşması. Ama kendini hiç önemsememesi… Peri’nin Meryem’e Sinan’la ilgili soru sorduğunda konuyu değiştirmesi buna çok güzel örnek. Çikolatayı yediği sahnedeki o gülümsemesi o kadar güzeldi ki, aklımda Meryem’in o kadar çok sahnesi kaldı ki. Harikaydı. Hilmi’yle mutlu olur inşallah ama çenesinden çok çekeceği var Meryem’in. Öykü Karayel’in performansını övmelere doyamam sanırım. Performansı hem gerçek, hem yalın hem de sürekli aynı ritimde tutmak oldukça zordur bence. Meryem gibi bir karakterin tek bir kelimesinde şive kayması ya da tek bir bakışında Meryem’den çıkıp Öykü olması gibi bir durum olmadı.
Yasin her ne kadar höt zöt de olsa son bölümde Ruhiye'yle olan sahnesinde ağlayınca içim acıdı. Fatih Artman devleşti o kısımlarda. Ruhiye'yi kabul etmesi, kendini bir kışlaya kapattın dediği yerlerde asıl Yasin'i gördük. Böylelikle Yasin’in de karakter gelişimine şahit olduk.
Ruhiye, hikayesini en çok merak ettiğim karakterdi. Travmasını gördük, ona bu travmayı yaşatan kişiyle yüzleştiği sahnesinden sonra Ruhiye de yolculuğuna başladı. Hem ona iyi geldi o köye gitmek, hem de oğlunun dili açıldı. O sahneler çok iyiydi. Funda Eryiğit ne oynasa izlerim diyorum her seferinde. Ruhiye’yi de çok güzel canlandırmıştı.
Ali Sadi Hoca’yı başlarda böyle bir hoca olarak tahmin etmemiştim. Bence bir çoğumuzu yanılttı. İşte dizinin en önemli özelliği de bu. Hiçbir şey sandığımız gibi değil, bunu karakterler üzerinden o kadar güzel yedirmiş ki Berkun Oya, Peri’nin Meryem’e olan ön yargısı neyse bizim de Ali Sadi Hoca’ya olan ön yargımız öyle. Hayrunnisa’nın başını açtığını söylediği sahnede Ali Sadi Hoca’nın çok büyük tepkiler vereceğini düşünmüştüm. Ama o öyle bir insan ki, bunu yapmadı. Kızına bir şey demedi ve onu yolculadı. Ve Hoca’nın acısını yaşadığı sahneler o kadar dağladı ki beni. Settar Tanrıöğen ve Bige Önal harikaydı.
Hikayenin en ilgimi çeken bir diğer tarafı ise Gülbin ve ailesiydi. Doğu’dan Batı’ya göç eden Kürt ailesini gördük. Diziden önce hikayeye dair hiçbir fikrimiz olmadığı için Kürtçenin konuşulduğu, karakterlerin derdinin anlatıldığı bir iş görünce oldukça şaşırdım. Gülbin’i her ne kadar düz bir karakter olarak görsem de Gulan ve ailenin diğer üyelerinin olduğu sahneler o kadar gerçekti. Derya Karadaş gibi tipler de çevremde o kadar var ki. Çok güzel Kürtçe konuşuyormuş bu arada. Babalarının Rezan’a türkü söylediği sahne çok güzeldi. Öner Erkan da Rezan’ın kısacık sahnelerinde bile devleşti.
Sinan’ın hikayeye katkısını pek çözemedim. Zaten belli başlı sahnelerde gördük. Ya kalıyor musun bu gece diyordu, ya da tuvaletteydi. Yine de annesiyle olan sahneleri bize biraz ipucu verdi. 2. Sezon olursa Sinan’ın hikayesine de girilir diye düşünüyorum. Melisa ile sadece geceleri takılır gider bence Sinan. Melisa demişken Nesrin Cavadzade kendini oynamış olabilir. Bence karakteri tatlıydı, özellikle Peri’ye gerçekleri çatır çatır söylemesi takdirimi kazandı.
Peri ve ailesi de o kadar gerçekti ki. Sürekli facebookta bir şeyler okuyan amcaları çok güzel yansıtmışlardı. Peri karakteri de gerçek bir psikiyatrist nasıl olur dersi verdi. Kırmızı Oda ekibi izlesin de feyz alsın. Yavaş yavaş nasıl da ön yargıları yıkıldı ve Meryem’i anlamaya başladı. Hikayenin iki uç kısmı olan Meryem ve Peri’nin de gelişimini görmek çok güzeldi. Özellikle Meryem’in 7.bölümün sonunda Ruhiye’yi bulduklarını söylemek için Peri’ye gelmesi, Peri’nin ağlaması… Harikaydı. Defne Kayalar’a da kocaman alkış.
Kısaca çok beğendiğim bir iş oldu Bir Başkadır....
9/10
Kırmızı Oda kısmı için söylüyorum: Doktor Hanım >>>> Peri En azından onun gibi ayrımcı değil canım doktorum.İlk bölümden sonra hiç yorum yapmamışım, çok şaşırdım. 😱 Bölüm bölüm yorumlamak isterdim ama genel bir yorum yapayım. Pazar günü diziyi bitirdim, bu sayfaya yorum yapmak şimdi aklıma geldi.
Diziyle ilgili çok şey okudum, izledim. Siz de çok yorum görmüşsünüzdür kesin, çok uzatmamayı düşünüyorum bu yüzden ama yazmak istediğim şeyler var.
Öncelikle gerçekten dizi izlediğimiz en özgün ve gerçekçi dizilerden. Oyunculukların toplu olarak bu kadar iyi olduğu bir dizi ben hatırlamıyorum. Özellikle Öykü Karayel, Defne Kayalar, Funda Eryiğit, Fatih Artman ve Bige Önal karakterlerine o kadar güzel can vermişler ki... Üstte saydığım oyuncular dışında sahneleri az da olsa çok beğendiğim iki isim var onlar da Öner Erkan ve Derya Karadaş... Yine görüntüleri ve müziklerle dizi mest etti beni.
Meryem, Yasin ve Ruhiye üçlüsünün hem bireysel olarak hem de beraber hikayelerini, sahnelerini izlemek o kadar güzeldi ki. Ah Meryem, bu kadar içten, bu kadar tatlılık sence de fazla değil mi? Her mimiğin, her hareketin o kadar gerçek ki. Meryem için böyle baş bağlayan tesettürlü kalmadı gibi yorumlara denk geldim ama hala var. Hatta çevremde de var. Meryem'in Hilmi'ye çorap hediye ettiği kısımda çok güldüm mesela. Meryem’in her şeye yetmeye çalışıp, uğraşması. Ama kendini hiç önemsememesi… Peri’nin Meryem’e Sinan’la ilgili soru sorduğunda konuyu değiştirmesi buna çok güzel örnek. Çikolatayı yediği sahnedeki o gülümsemesi o kadar güzeldi ki, aklımda Meryem’in o kadar çok sahnesi kaldı ki. Harikaydı. Hilmi’yle mutlu olur inşallah ama çenesinden çok çekeceği var Meryem’in. Öykü Karayel’in performansını övmelere doyamam sanırım. Performansı hem gerçek, hem yalın hem de sürekli aynı ritimde tutmak oldukça zordur bence. Meryem gibi bir karakterin tek bir kelimesinde şive kayması ya da tek bir bakışında Meryem’den çıkıp Öykü olması gibi bir durum olmadı.
Yasin her ne kadar höt zöt de olsa son bölümde Ruhiye'yle olan sahnesinde ağlayınca içim acıdı. Fatih Artman devleşti o kısımlarda. Ruhiye'yi kabul etmesi, kendini bir kışlaya kapattın dediği yerlerde asıl Yasin'i gördük. Böylelikle Yasin’in de karakter gelişimine şahit olduk.
Ruhiye, hikayesini en çok merak ettiğim karakterdi. Travmasını gördük, ona bu travmayı yaşatan kişiyle yüzleştiği sahnesinden sonra Ruhiye de yolculuğuna başladı. Hem ona iyi geldi o köye gitmek, hem de oğlunun dili açıldı. O sahneler çok iyiydi. Funda Eryiğit ne oynasa izlerim diyorum her seferinde. Ruhiye’yi de çok güzel canlandırmıştı.
Ali Sadi Hoca’yı başlarda böyle bir hoca olarak tahmin etmemiştim. Bence bir çoğumuzu yanılttı. İşte dizinin en önemli özelliği de bu. Hiçbir şey sandığımız gibi değil, bunu karakterler üzerinden o kadar güzel yedirmiş ki Berkun Oya, Peri’nin Meryem’e olan ön yargısı neyse bizim de Ali Sadi Hoca’ya olan ön yargımız öyle. Hayrunnisa’nın başını açtığını söylediği sahnede Ali Sadi Hoca’nın çok büyük tepkiler vereceğini düşünmüştüm. Ama o öyle bir insan ki, bunu yapmadı. Kızına bir şey demedi ve onu yolculadı. Ve Hoca’nın acısını yaşadığı sahneler o kadar dağladı ki beni. Settar Tanrıöğen ve Bige Önal harikaydı.
Hikayenin en ilgimi çeken bir diğer tarafı ise Gülbin ve ailesiydi. Doğu’dan Batı’ya göç eden Kürt ailesini gördük. Diziden önce hikayeye dair hiçbir fikrimiz olmadığı için Kürtçenin konuşulduğu, karakterlerin derdinin anlatıldığı bir iş görünce oldukça şaşırdım. Gülbin’i her ne kadar düz bir karakter olarak görsem de Gulan ve ailenin diğer üyelerinin olduğu sahneler o kadar gerçekti. Derya Karadaş gibi tipler de çevremde o kadar var ki. Çok güzel Kürtçe konuşuyormuş bu arada. Babalarının Rezan’a türkü söylediği sahne çok güzeldi. Öner Erkan da Rezan’ın kısacık sahnelerinde bile devleşti.
Sinan’ın hikayeye katkısını pek çözemedim. Zaten belli başlı sahnelerde gördük. Ya kalıyor musun bu gece diyordu, ya da tuvaletteydi. Yine de annesiyle olan sahneleri bize biraz ipucu verdi. 2. Sezon olursa Sinan’ın hikayesine de girilir diye düşünüyorum. Melisa ile sadece geceleri takılır gider bence Sinan. Melisa demişken Nesrin Cavadzade kendini oynamış olabilir. Bence karakteri tatlıydı, özellikle Peri’ye gerçekleri çatır çatır söylemesi takdirimi kazandı.
Peri ve ailesi de o kadar gerçekti ki. Sürekli facebookta bir şeyler okuyan amcaları çok güzel yansıtmışlardı. Peri karakteri de gerçek bir psikiyatrist nasıl olur dersi verdi. Kırmızı Oda ekibi izlesin de feyz alsın. Yavaş yavaş nasıl da ön yargıları yıkıldı ve Meryem’i anlamaya başladı. Hikayenin iki uç kısmı olan Meryem ve Peri’nin de gelişimini görmek çok güzeldi. Özellikle Meryem’in 7.bölümün sonunda Ruhiye’yi bulduklarını söylemek için Peri’ye gelmesi, Peri’nin ağlaması… Harikaydı. Defne Kayalar’a da kocaman alkış.
Kısaca çok beğendiğim bir iş oldu Bir Başkadır....
9/10
Yarından sonra da ben müsaitim günlük 1 bölüm şeklinde gideriss@xdragxx artık özgürüm. Nezaman başlayacaksak çıtlatman yeterli yarın bile uygundur bana ve günde 1 bölüm mü gidelim?
Karakterlerden bahsetmedim ama Gülan Peri oradayken Gülbin'in odasını dağıtıp çıktığında çok komikti nedense. Kürtçe'si de baya iyiymiş, hızlı konuştu ama her şeyi anlayabildim çok şükür. @Dosi Kurmanci konuşuyorlardı, sende anlarsın illa ki.İlk bölümden sonra hiç yorum yapmamışım, çok şaşırdım. 😱 Bölüm bölüm yorumlamak isterdim ama genel bir yorum yapayım. Pazar günü diziyi bitirdim, bu sayfaya yorum yapmak şimdi aklıma geldi.
Diziyle ilgili çok şey okudum, izledim. Siz de çok yorum görmüşsünüzdür kesin, çok uzatmamayı düşünüyorum bu yüzden ama yazmak istediğim şeyler var.
Öncelikle gerçekten dizi izlediğimiz en özgün ve gerçekçi dizilerden. Oyunculukların toplu olarak bu kadar iyi olduğu bir dizi ben hatırlamıyorum. Özellikle Öykü Karayel, Defne Kayalar, Funda Eryiğit, Fatih Artman ve Bige Önal karakterlerine o kadar güzel can vermişler ki... Üstte saydığım oyuncular dışında sahneleri az da olsa çok beğendiğim iki isim var onlar da Öner Erkan ve Derya Karadaş... Yine görüntüleri ve müziklerle dizi mest etti beni.
Meryem, Yasin ve Ruhiye üçlüsünün hem bireysel olarak hem de beraber hikayelerini, sahnelerini izlemek o kadar güzeldi ki. Ah Meryem, bu kadar içten, bu kadar tatlılık sence de fazla değil mi? Her mimiğin, her hareketin o kadar gerçek ki. Meryem için böyle baş bağlayan tesettürlü kalmadı gibi yorumlara denk geldim ama hala var. Hatta çevremde de var. Meryem'in Hilmi'ye çorap hediye ettiği kısımda çok güldüm mesela. Meryem’in her şeye yetmeye çalışıp, uğraşması. Ama kendini hiç önemsememesi… Peri’nin Meryem’e Sinan’la ilgili soru sorduğunda konuyu değiştirmesi buna çok güzel örnek. Çikolatayı yediği sahnedeki o gülümsemesi o kadar güzeldi ki, aklımda Meryem’in o kadar çok sahnesi kaldı ki. Harikaydı. Hilmi’yle mutlu olur inşallah ama çenesinden çok çekeceği var Meryem’in. Öykü Karayel’in performansını övmelere doyamam sanırım. Performansı hem gerçek, hem yalın hem de sürekli aynı ritimde tutmak oldukça zordur bence. Meryem gibi bir karakterin tek bir kelimesinde şive kayması ya da tek bir bakışında Meryem’den çıkıp Öykü olması gibi bir durum olmadı.
Yasin her ne kadar höt zöt de olsa son bölümde Ruhiye'yle olan sahnesinde ağlayınca içim acıdı. Fatih Artman devleşti o kısımlarda. Ruhiye'yi kabul etmesi, kendini bir kışlaya kapattın dediği yerlerde asıl Yasin'i gördük. Böylelikle Yasin’in de karakter gelişimine şahit olduk.
Ruhiye, hikayesini en çok merak ettiğim karakterdi. Travmasını gördük, ona bu travmayı yaşatan kişiyle yüzleştiği sahnesinden sonra Ruhiye de yolculuğuna başladı. Hem ona iyi geldi o köye gitmek, hem de oğlunun dili açıldı. O sahneler çok iyiydi. Funda Eryiğit ne oynasa izlerim diyorum her seferinde. Ruhiye’yi de çok güzel canlandırmıştı.
Ali Sadi Hoca’yı başlarda böyle bir hoca olarak tahmin etmemiştim. Bence bir çoğumuzu yanılttı. İşte dizinin en önemli özelliği de bu. Hiçbir şey sandığımız gibi değil, bunu karakterler üzerinden o kadar güzel yedirmiş ki Berkun Oya, Peri’nin Meryem’e olan ön yargısı neyse bizim de Ali Sadi Hoca’ya olan ön yargımız öyle. Hayrunnisa’nın başını açtığını söylediği sahnede Ali Sadi Hoca’nın çok büyük tepkiler vereceğini düşünmüştüm. Ama o öyle bir insan ki, bunu yapmadı. Kızına bir şey demedi ve onu yolculadı. Ve Hoca’nın acısını yaşadığı sahneler o kadar dağladı ki beni. Settar Tanrıöğen ve Bige Önal harikaydı.
Hikayenin en ilgimi çeken bir diğer tarafı ise Gülbin ve ailesiydi. Doğu’dan Batı’ya göç eden Kürt ailesini gördük. Diziden önce hikayeye dair hiçbir fikrimiz olmadığı için Kürtçenin konuşulduğu, karakterlerin derdinin anlatıldığı bir iş görünce oldukça şaşırdım. Gülbin’i her ne kadar düz bir karakter olarak görsem de Gulan ve ailenin diğer üyelerinin olduğu sahneler o kadar gerçekti. Derya Karadaş gibi tipler de çevremde o kadar var ki. Çok güzel Kürtçe konuşuyormuş bu arada. Babalarının Rezan’a türkü söylediği sahne çok güzeldi. Öner Erkan da Rezan’ın kısacık sahnelerinde bile devleşti.
Sinan’ın hikayeye katkısını pek çözemedim. Zaten belli başlı sahnelerde gördük. Ya kalıyor musun bu gece diyordu, ya da tuvaletteydi. Yine de annesiyle olan sahneleri bize biraz ipucu verdi. 2. Sezon olursa Sinan’ın hikayesine de girilir diye düşünüyorum. Melisa ile sadece geceleri takılır gider bence Sinan. Melisa demişken Nesrin Cavadzade kendini oynamış olabilir. Bence karakteri tatlıydı, özellikle Peri’ye gerçekleri çatır çatır söylemesi takdirimi kazandı.
Peri ve ailesi de o kadar gerçekti ki. Sürekli facebookta bir şeyler okuyan amcaları çok güzel yansıtmışlardı. Peri karakteri de gerçek bir psikiyatrist nasıl olur dersi verdi. Kırmızı Oda ekibi izlesin de feyz alsın. Yavaş yavaş nasıl da ön yargıları yıkıldı ve Meryem’i anlamaya başladı. Hikayenin iki uç kısmı olan Meryem ve Peri’nin de gelişimini görmek çok güzeldi. Özellikle Meryem’in 7.bölümün sonunda Ruhiye’yi bulduklarını söylemek için Peri’ye gelmesi, Peri’nin ağlaması… Harikaydı. Defne Kayalar’a da kocaman alkış.
Kısaca çok beğendiğim bir iş oldu Bir Başkadır....
9/10
Tamamdır yarın ilk bölüme start veririz. Aynı saat önemli değil ama aynı gün izlemiş olalım.Yarından sonra da ben müsaitim günlük 1 bölüm şeklinde gideriss
Teşekkürler, ilk kez mi gördün ya bunca yılda.Baya iyi bir siteymiş, üşenmemişsin hiç.
Diziye alakalı hemen hemen her şeyi hatırlıyorum ama Taner Birsel dizinin hangi kısmındaydı anımsayamadım, karakteri bile gelmedi aklıma. Yardımcı olursanız sevinirim sayın İzleryazar bey.
Peri'nin tabletten Facebook paylaşımı okuyan babası.Diziye alakalı hemen hemen her şeyi hatırlıyorum ama Taner Birsel dizinin hangi kısmındaydı anımsayamadım, karakteri bile gelmedi aklıma. Yardımcı olursanız sevinirim sayın İzleryazar bey.
Sherlock'tan nasıl kaçar böyle bir şey.Diziye alakalı hemen hemen her şeyi hatırlıyorum ama Taner Birsel dizinin hangi kısmındaydı anımsayamadım, karakteri bile gelmedi aklıma. Yardımcı olursanız sevinirim sayın İzleryazar bey.