Netflix Bir Başkadır - Dizi Yorumları

1x6

Bu bölümün yorumuna da görüntü yönetmenliğini överek başlamak istiyorum izninizle, her sahne insanı dizinin içine içine çekiyor...

Ruhiye'yi ilk kez bu kadar konuşkan gördük herhalde. Baktı ailesinden hayır yok, kendi derdini kendisi çözmek üzere köye gitti. Belli ki orada çocukken veya çok gençken tecavüze uğramış, yine acı bir ülke gerçekliğine parmak basacak anlaşılan dizi...

Psikiyatrist sahneleri muhteşemliğini koruyor... Peri'nin Meryem üzerinden bir çözülme yaşayacağını tahmin ediyorduk, öyle de oldu. Defne Kayalar'ın oyunculuğunu çok beğendim. Öfkesini, duygularını tamamen dışa vurduğu sahnede. Gülbin'in yaptığı hareket, arkadaş ilişkileri açısından bakarsak hoş değil ama doktor-hasta ilişkisi açısından bakınca da mantıklı geliyor...

Sinan için de işler yolunda gitmiyor kadınlar açısından, evde yatarken Meryem'i karşısında hayal etmesi pek hayra alamet değil. Gülbin ve arkadaşlarının arkasından konuşmalarını da bizzat dinleyince öfkesi iyice içinde birikti gibi geldi. Sonunda o da bir patlama yaşayacak ama kime ve nasıl, merak konusu...

Hayrunnisa'nın arkadaşı manyak çıktı ve ne yapabilir demiştim, tam olarak o tarz bir insandan beklenileceği üzere cebindeki çakıyla yaraladı Yasin'i. Yasin'e bir şey olmamıştır muhtemelen ama bakalım hocanın tepkisi nasıl olacak tüm bunlara. Adamın karısı öldü, salın da yasını tutsun be kardeşim.


Hilmi veya Hayri sanırım tam hatırlayamadım ama filozof reis de Meryem'e iyice aşık oldu, çorabının delik olması, yılları karıştırması detayları güldürdü.

Puan: 8.5/10
 
1x7

Çok iyi bölümdü, merak ettiğimiz birçok mesele bu bölümle beraber açıklığa kavuştu gibi...

Öncelikle Meryem'in karakter gelişimi, Öykü Karayel'in de inanılmaz oyunculuğuyla beraber çok başarılı. Bunu ilk sahneden anlayabiliyoruz direkt. İlk bölümlerde olsa Meryem muhtemelen tamamen abisi gibi düşünür ve hocaya toz kondurmazdı. Bu bölümde ise hocanın kızının arkadaşı yüzünden bıçaklanmış olan Yasin, söz konusu hoca olduğu için olayı sineye çekti ancak Meryem pek de sessiz ve memnun kalmadı bu durumdan. Tabii yapabileceği de bir şey yok, üzülüyoruz kendisine...

Ruhiye ile sapık arasında geçen sahne çok başarılıydı. Çok gerçekçi, çok vurucu ama aynı zamanda da abartıdan uzaktı olması gerektiği gibi. Bu ülkede tecavüz gibi çok çok ağır suçlar işleseniz bile başınıza pek de bir şey gelmiyor maalesef. Tecavüzcü evlenmiş, çocukları bile olmuş ve muhtemelen bunun gibi sayısız hikaye var bu ülkede, özellikle de köy/taşra gibi coğrafyalarda... Ruhiye'nin son cümlesi çok vurucuydu, "biz çocuktuk ama sen değildin." deyişi. Funda Eryiğit de çok başarılı oynamış tabii, böyle çok yetenekli olduğunu bildiğimiz oyuncuların, doğru projelerde yer alması ve tüm hünerlerini sergilemeleri çok hoşuma gidiyor.

Ruhiye, Yasin'in sapığa yaptıklarını öğrenince bir nebze olsun rahatladı, hatta çocuğu bile konuşmaya başladı derken son sahne... Başarılı ve aynı zamanda da mide bulandırıcı bir twist izledik. Ruhiye tam rahatlamıştı, evine dönecekti ki o manzarayı görünce durdu kaldı. Bakalım neler yaşanacak bu cephede final bölümünde...

Bu bölüme kadar hep lüks içinde, playboy gibi yaşarken gördüğümüz Sinan'ı annesinin evinde, annesinin tuvaletinde görmemiz şaşırttı. Önceki bölümlerde Meryem, Sinan'a kıyma kavurduğunu ama asla yemediğini söylüyordu. Bu bölümde ise annesi "sen seversin" falan deyince şaşırdım ama meğerse o değil, babası seviyormuş. Belli ki babasıyla arası iyi değilmiş ve annesi daha çok babasının yanında durmuş. Bu da onun travması gibi duruyor. Zaten annesiyle yaşadığı diyalogun ne kadar sorunlu olduğunu gördük. Bu dizinin aile üzerinden verdiği mesaj çok hoşuma gidiyor. Zengin, fakir, Türk, Kürt de olsak karakterimizin oluşmasında ve nasıl insanlar olacağımızda "aile" denen kavramın etkisi çok büyük...

Gülbin ve kardeşi üzerinden bir seküler-müslüman çatışması oluşturulmaya çalışılmış ama benim en az ilgimi çeken kısım burası sanırım çünkü Gülbin'in kardeşini hiç sevemedim maalesef. Gerçi belli ki biz sevmeyelim diye oluşturulmuş bir karakter ama bunda Derya Karadaş'ın durmadan bağırmasının da etkisi olabilir, bilemedim. Tabii Gülbin'in kardeşi gibi insanlar günümüz Türkiye'sinde dolu, bunu da inkar edemeyiz. Bu açıdan ayakları yere basan ve yine gerçek bir hikaye var tabii bu kısımda da. Müteahhit bir eş, altın sarısı renginin ağırlıkta olduğu bol avizeli bir ev ve tam olarak Derya Karadaş gibi her giydiği marka olan bir kadın, bir de işin siyasi yönü var ama girmeyeyim oraya.


Son olarak Meryem de Hayri/Hilmi ismini hatırlamadığım filozof reise karşı boş değil sanırım.

9.5'a yakın olmak üzere...

Puan: 9/10
 
Bakın en son sizin gazınızla Alef izleyip pişman olmuştum öyle bir dizi değil dimi?
 
Bu aralar yoğunum zaten
Cuma uygunsa ogün start verelim

Yok daha erken olur dersende halederizsssss
Günlük 1 bölümde uyar, 2 bölümde. Planlayalım

manga işine bulaştım. Onu bitirip buna el atacağım. Bu da bitince aklımda olan bir kaç filme dadanacağım
 
Reactions: xdragxx
Cuma iyi gibi olur
 
Reactions: Dosi
1x8


Yeşilçam’ın buram buram hissedildiği, müzikleriyle zaten Yeşilçam nostaljisi yaşatan oldukça güzel bir sezon finali oldu.

Yine de tek sezonluk iş olmasını ve ikinci sezonu olsa bile Farklı hayatlara Farklı karakterlere yer vermelerini tercih ederdim. Şu haliyle de bitebilir bu hikaye ama birçok kısım açıkta kalmış olur. Gerçi maksat hikayeyi tamamlamak değil, geçerken tanık ettirmek olduğu için pek de eğreti durmaz böyle bitmesi...


Dizide genel hatlarıyla muhafazakar ve seküler kesim arasındaki dengeyi izledik, ancak biraz taraflı bir yapım olduğunu da hissettirdi. Türkiye gerçeklerinde muhafazakar baskı, tesettürlü olanlardan ziyade olmayanlara karşı bir baskı da söz konusu, kılık kıyafetlere vb. Bu dizide ise kızının başını açmasını hoşgörüyle karşılayan bir hoca örneği izledik. Sonra o hoca Into The Wild misali karavanını alıp doğada yaşamaya filan başladı herhalde. Evet güzel detaylarda, izleyicinin hoşuna da gitti ama bölümler boyunca vurguladığımız gerçekçilik bu değildi işte, bu daha ziyade Yeşilçam idi.

Meryem’in hikayesi de yarım kaldığı için ikinci sezonda yer almaları gerekir ama emin değilim.

...

Sonuç olarak Netflix’in şu ana dek yaptığı “açık ara” en kaliteli yerli dizi oldu, zaten bu alanda rakibi yoktu pek. Vıcık vıcık mistisizm şeylerinden, Beren Saat’in o insanı diziden soğutan kötü oyınculuğundan sonra böyle bir senaryo böyle bir yönetmenlik ve böylesine kaliteli oyunculuklar izlemek içimize su serpti.

Ama daha da iyi olabilirdi...

8.3
 
Dün diziyi bitirmiştim son bir yorum daha yapayım. Gerçekten Netflix'in şu ana kadarki en iyi yerli dizisi ve Türkiye internet dizileri arasında da en kalitelilerinden biri. Tüm kadro muhteşem oynamış (zaten tam bir 'ensemble' şovu olmuş) ama özellikle Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit ve Defne Kayalar'a ayrı bayıldım. Buradaki karakterler Türkiye'nin tamamını temsil ediyor diyemem ama özenli senaryosu (ufak eksikler olsa da) ve yönetmenliğiyle, ayrımcılık karşıtı mesajıyla seçtiği kesimi başarılı bir şekilde ele almış ve çoğu sahnede de izleyiciyi derin düşüncelere sokuyor. Karakterleri kısaca değerlendirmek isterim:

Meryem-Yasin-Ruhiye: En sevdiğim üç karakter. Dizi başlamadan önce Yasin'in daha yobaz ve katlanılmaz bir tip olacağını düşünmüştüm ama özellikle Ruhiye'nin bakire olmadığını bilerek evlenmesi ve 'kalbin bakire olsun yeter' demiş olması hem şaşırttı hem de helal olsun dedirtti. 8. bölümde Ruhiye'yle sahnesi de harikaydı. Ruhiye'nin sonunda travmasını geride bırakabilmesi ve Meryem'in aşkla tanışması da sevindirdi.
Bu arada Fatih Artman'ın neredeyse her kadın oyuncuya (Menajerimi Ara'da da görüyoruz) yakışmasını ne yapacağız.
Funda Eryiğit'le başka bir projede tekrar çift olmalarını aşırı isterim.


Peri: Çoğu insanın içindeki o istemsiz 'kendini üstün görme' huyunu temsil ediyor ama o da Meryem'in dünyasına ortak ola ola kendi eksiklerini görüp düzelmek için adım atmaya başladı. Halk TV izleyen, elinde tabletle Facebook'ta gezen bir aile tasviri görmek güldürdü.
Defne Kayalar da düz gibi görünse de aslında derin gitgelleri olan bir karaktere başarıyla hayat vermiş.

Gülbin-Gülhan: Hikayelerine nispeten daha kısaca tanık olsak da Gülbin'in ablasıyla olan kavgaları ve 'seni bu topraklardan atanların ayağını öpüyorsun' diye çıkışması etkileyiciydi. Yaşım nedeniyle 35 sene önceki olaylara hakim olmasam da ufak bir araştırmadan sonra bu sahnenin neden iç titrettiğini fark etmem zor olmadı. Tülin Özen'in ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu zaten biliyoruz ama Derya Karadaş da çok iyiydi. Gülse Birsel dizilerindeki şiveli karakterleri yüzünden çoğu kişi kadını yeteneksiz ilan etmiş olsa da ben seviyorum ve kısa zamanda iz bırakmayı başardı. Öner Erkan'ın engelli performansı da takdire değerdi.

Hoca-Hayrünnisa-Burcu: Hayrünnisa-Burcu kısmı pek detaylı işlenememiş ama aralarındaki bağın arkadaşlık değil aşk olduğu belliydi. Burcu da Yasin için çok iddialı konuştu ama cama atılan taş ve bıçaklama dışında pek numarasını göremedik.
Ben hocanın da aynı yobazlıkta olmasını (hele ki kızının başını açtığı sahnede) bekliyordum ama Peri gibi önyargılı düşünmenin faydası olmadığını tekrar anladım. Zaten dizi de klişe tiplemelerin dışına çıkıp ele aldığı karakterleri gerçek bir zemine oturtmaya çalıştığı için normal. Hoca'nın eşini kaybetmesi ve yası da üzücüydü.


Hilmi: Dizinin en geveze karakteri. Hediye olarak Çokomel verecek kadar saf aşkı ve sarsaklığıyla güldürdü.


Sinan-Melisa: Başrol sekizli arasında en boyutsuz karakter Alican Yücesoy'a düşmüş. 7. bölümde hayatıyla ilgili detayları görsek de pek bağ kurmayı başaramıyoruz. Eğer 2. sezon olursa ve aynı karakterlerle devam edilirse sanırım daha detaylı göreceğiz ama babasından sevgi göremediği için kadınlarla bağ kuramıyor olabilir mi diye düşünmedim değil. Melisa üzerinden yapılan dizi eleştirileri de iyiydi. Meğer reytingler düşükmüş ve eTV diziyi bitirmenin derdindeymiş.

Berkun Oya başta olmak üzere tüm ekibin emeğine sağlık. İşte böyle işler görmek istiyoruz.


8.5/10
 
1x8 (Sezon Finali)

Güzel bir sezon finali oldu...

Genel olarak blogda yazarım 1-2 güne ama kesinlikle üst düzey bir diziydi ilk sezon itibariyle. Atiye ile karşılaştırılması doğru olmaz. Atiye farklı bir türde daha sürükleyici ve özgün konusuyla öne çıkan bir diziydi. Bu dizi ise aşırı doğallığı ve yüksek oyunculuk, görüntü yönetmenliğiyle öne çıkan bir diziydi. Masum ile yakın ayarda olduklarını söyleyebilirim. Yerli dizi izlemenin "yok artık Türk dizisi izleyecek değilim" seviyesinden "hangisi daha iyiydi" seviyesine gelmesi çok güzel...

Bu bölümün en etkileyici noktası Hayrünnisa'nın (her defasında google'da doğrulatıyorum, ne tuhaf bir isim) babasına açılma sahnesiydi. Benzer bir sahne izlediğimi hatırlamıyorum başarılıydı.

Dizi seküler ve muhafazakar kesimlerin birbirlerinden çok farklı gözükseler de aslında birbirlerine yakın, benzer olduklarını anlatıyor. Türkiye'nin çok kimlikli yapısına vurgu yapıyor. Fakat sanki iki tarafa da toz kondurmamak için fazla çabalıyor. Eleştirel bir şeylere girmekten itinayla kaçınıyor... Bu da bir tercih tabii ama daha cesur olabilmesini isterdim sanırım...

9/10
 
Ha bu arada gülüyorsun ama haber de buradan kopyalanmış galiba.
Ünlü oldu diye mi sevinsek.
@bazinga
Pek sevinilecek bir tarafı yok maalesef. Kaptırmışız haberi.


Nihal Yalçın'dan ciddi soğudum bu arada. Bu insanlarla yüz yüze gelecek başka projelerde. Çok gereksiz bir çıkış yaptı...
 
Reactions: Aserat
1x1

Dizide değişik bir hava var. İlk bölümden iddialı konuşmak istemiyorum ama sanırım Netflix bu sefer eksiksiz ve özgün bir dizi yaptı sanırım. Başta konuşmalar biraz sıkıcıydı ama Öykü Karayel'in muhteşem aksanı beni dizide tuttu. Settar Tanrıöğen'e hoca rolü yakışmış. Funda Eryiğit'e bu tarz karakterler de çok yakışıyor.

Bölümde gözlerim hep Fatih Artman'ı aradı. Bol bol görmek istiyorum onu. Temel olarak güzel bir bölüm olmuş gibi duruyor. Derya Karadaş'ın karakteri de güldürdü beni.

Ayrıca hayatımda izlediğim en iyi üç jenerikten biri olabilir. Bugün Twitter'da onunla ilgili saçma sapan duyarlar görmüştüm ve izledikten sonra boş konuştuklarını anladım. Ferdi Özbeğen seven biri olarak hiç bitmesin dediğim bir jenerik olmuş.

8/10
 
1x2

Sonunda Fatih Artman'ı görebildik. Çokta güzel bir sekans ile giriş yaptı. Hoca sahnesinde de oyunculuğu müthişti. Ruhiye rolünü de Funda Eryiğit'ten başkası oynayamazdı. Ayrıca dizinin içindeki dizi kadrosu ne öyle ya? Nesrin ve Sinan Tuzcu'yu gerçekte de bir değerlendirsinler bence.

Dizi tıpkı Atiye'nin ilk sezonunda karakter sarmalı gibi hareket ediyor. Giren herkesin birbiri ile bağlantısı var. Bu biraz ucuza kaçmak gibi geliyor bana.

Dizinin çekim kalitesi bizim seviyelerden çok üstte bence. Renk tonları olsun, açılar olsun çok büyük emekler var orada. Senaryo da bir tık hızlanırsa tadından yenmeyecek.

Sonda anlaşıldı ki Sinan Meryem'i gözüne kestirmiş. Ben Meryem'in aptalca bir şey yapmasını bekliyorum bu hikayede. O aptallıktan sonra işlerin renginin de değişeceğine inanıyorum.

Ayrıca o jenerikler nedir abi öyle. Ferdi Özbeğen deli gibi severek dinlediğim birisiydi. Onu buralarda görmek aşırı hoşuma gitti benim.

8/10
 
Reactions: bazinga and Aserat