Burcu & Kemal: Burcu hoca bu sezona tribal enfeksiyonla başladı. Cillop gibi adamı bulmuşsun hala şüphe ediyorsun insaf.
Aslında işin altında kendine güvensizliğinin yatması ve bunu keşfetmesi, Kemal'in de okul ortamına bağlığının sorgulanması güzel detaylardı ama daha ilk bölümden bozuşacaklarını düşünmemiştim mesela. Kemal de önce İzmir'deki güzelim koçluk işine gitti sonra dayanamayıp Burcu'nun peşinden tekrar İstanbul'a geldi resmen adamı parmağında oynattı.
Yine de Pınar Deniz'i gördükçe keşke beni de parmağında oynatan böyle biri olsa diyor insan.
Ha bir de Tuncay'ın tekrar geldiği (ne manaydı cidden?) sahnede meşhur repliğini tekrarlayacak diye heveslenmiştim ama olmadı.
Eda & Kerem: Aslında Kerem tüm agresifliğine rağmen sevilesi bir karakter olabilirdi ama K**ilay şahsı nedeniyle sahnelerine pek kapılamadım maalesef. Gerçi 7. bölümde Sinan'la olan sahnesi güzeldi hakkını vereyim. Ama özellikle psikopat gülüşle babasına karşı çıktığı sahnelerde ufak bir cringe krizi geçirmiş olabilirim.
Alina Boz'a da üzüldüm zırt pırt onunla öpüşmek zorunda kalmış.
Yine de hikayelerinin genel olarak fena olmadığını düşünüyorum. Kerem'in Eda'nın hayallerine destek olarak onu kursa sokması, onu sözden kaçırması vs. güzeldi ama evlilik işinin olmayacağı belliydi. Daha arkadaşken bile sürekli zıtlaşırlarken evli hallerini düşünemiyorum bile. Kerem'in Eda'nın doldurduğu kasetten ders notlarını dinleyip ilk 100'e girmesi de biraz zorlama olmuş açıkçası.
Sinan & Işık: Sinan bu sezon acıların çocuğu gibi takıldı resmen. Önce dedesi öldü, ardından köpeği gitti ve intihar edecek noktaya geldi. İnsan yüzüne bakınca bile üzülüyor.
Neyse ki sonradan toparlanmış ve hem ünlü bir yazar olmuş hem de Işık'la evlenmiş. Çifti sevdiğim için evlenmelerine mutlu oldum ama Işık'ın yetişkinliği sanki Sinan'a bir şey olmuş gibi davrandığı için ufak bir ters köşe oldu diyebilirim.
Sinan'ın Kemal'le olan sahnelerini izlemesi de keyifliydi ama Işık'a bu sezon pek sahne yazılmamış niyeyse. Kız resmen sezonun büyük kısmını teyzesinin evinde millete trip atmakla geçirdi keşke daha etkili olabilseydi.
Osman & Elif: Osman'ın hetero olduğunu kanıtlamak için o kadar uğraşmışlar ki çoğu insanda ters tepmiş herhalde çünkü Twitter'da pek sevenlerini görmedim. Ben eşcinsel olduğu iddialarına hala inanmıyorum çünkü Koriş'i yazan Meriç Acemi'den o kadarını beklemiyorum. Bir de ilk sezonda gay olduğunu ele verebilecek hiçbir detay yoktu ama öyle bir hava oluştu ki insanlar en ufak şeylerden bile ipucu toplamaya falan başladı. Geçen sezon Osman bireysel olarak biraz geride kalmıştı ama bu sezon doya doya yazmışlar. Elif'in hikayesi de bu tarz gençlik dizilerinde çok gördüğümüz (zevk için başlanan bir hobinin zamanla baskıya dönüşmesi) hikayeydi ama yine de izlemesi keyifliydi. Sadece daha ilk bölümden hemen Osman'a aşık olmasını inandırıcı bulamadım keşke daha yavaş işlenen bir süreç olsaydı. O yüzden bir sezon daha olmasını ve meselelerin daha doyurucu şekilde işlenmesini isterdim. Ece Yüksel de diziye yakışmış zaten Emin Alper'in filminde ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu gördüğüm için şaşırtmadı açıkçası.
Necdet: Özellikle ilk bölümlerde Müfit Kayacan sezonun açık ara yıldızıydı bence. İlk sezonda müdür olarak hatırlarken (meğer gerçekten öyleymiş, oysa ben mi yanlış hatırlıyorum sanmıştım) müdür yardımcısı olduğunu ve türlü dalaverelerle müdürü işinden ettiğini gördük. Aynı şeyi Refik ve Yıldıray'a da yapınca "ögghh" dedirtti çünkü Milli Eğitim'den insanların ortada kanıt bile yokken herkesi işinden kovması mantıksızdı. Ayrıca muz-pide planı da teoride fena olmasa da pratikte pek iyi bir plan değildi hele ki pide dağıtılmadı diye o kadar velinin odaya gelip Necdet'e çıkışması da saçmaydı bence. Hani 2-3 hafta her gün dağıtılmış olsa ve sonra dağıtım kesilse tamam da iki günde neyin aşkı bu. Ama sondaki okul isyanı ve topuklarına vura vura kaçmak zorunda kalması eğlenceliydi. Bir de zırt pırt sandalyeden düşmesi.
Yetişkinler: Açıkçası kurulan kadroyu beğendim hatta 3. sezonda sırf onları görmeyi çok isterdim. Bade İşçil'in Işık'a cuk oturduğunu ama Tuba Ünsal'dan zerre Eda çıkmadığını gördük o yüzden arada falso olur mu diye düşündüm ama Fatih Artman da Uraz Kaygılaroğlu da cuk oturmuş bence. Hele Osman'ın fırlamalığı Fatih Artman'a aşırı yakışmış. Bade ve Uraz'dan da bu kadar uyumlu bir çift çıkacağını düşünmemiştim ileride başka projede tekrar görmek isterim. Ta geçen sezondan beri adı geçen isim olarak Mert Fırat'ı görmesek ayıp olurdu ama öyle takım elbiseli, düzgün birinin ağzından çıkan küfürleri gördükçe yer yer yadırgadım. Adam o kadar salon beyefendisi gibi duruyor ki ağzına küfür oturmuyor.
Ama sonda eskileri yad ettikleri ve Elif'in arandığı sahnede hem yetişkinleri hem de gençlik hallerini görmemiz çok güzel bir detaydı. Hatta Elif'i de görür müyüz diye düşündüm ama ona oyuncu bulamamışlar demek ki.
Kendinden beklendiği gibi Meriç Acemi yine bazı detayları (şu hapishane ve çiftlik olayları vs.) unutmuş ama onları ben de unuttuğum için çok fazla kafa yormadım. Tabii işi yaratan senaristin unutmasıyla izleyicinin unutması aynı değil ama neyse.
Sadece beşlinin kopma nedeninin Sinan gerçekleri söylemedi gibi bir olaydan çıkması biraz basit olmuş keşke daha iyi bir çözüm bulunsaymış. Ama hakkını vereyim sınav stresi konusunu ana hikayenin önüne geçirmeden güzel işlemiş. Hatta izlerken aklıma yer yer Sınav filmi geldi diyebilirim.
Şuraya koca bir kalp bırakalım. ❤️
https://twitter.com/x/status/1443717400642428930