Önceki bölümleri okumak için:
https://fav10.net/tags/aşkın alfabesi/
9. BÖLÜM - Hastane Koridorlarında...
Çiğdem: Ne oldu Şehriban Abla? Verdiniz mi kanı?
Şehriban: Verdik... Bakalım neler olacak?
Çiğdem: Ah, Ozan'ım ya... Daha birkaç saat önce sapasağlamdı... Bence bunu birileri kasıtlı olarak yaptı... Hatta bence olay bizzat bu kızla alakalı...
Hafize: Nasıl yani?
Çiğdem: Bile isteye işte... Birileri Ozan'ımın ölmesini istiyor olabilir...
Şehriban: Ama benim oğlumun düşmanı yok ki... Ben onu ciddi saygı kuralları çerçevesinde yetiştirdim...
Zerrin: Yine de olur mu olur Şehriban, sen dikkatli ol bence...
Şehriban: Kız, Çiğdem! Daha demin Ozan için ağlayıp zırlıyordun, ne ara aklına geldi bu teoriler?
Çiğdem: Fark-ı Çiğdem işte...
(Şehribanlar konuşmaya devam ederken kamera İpek ve Çiçek'e döner.)
İpek: (salona girdikten sonra) Muhteşem kardeşim Alican, ne yapıyorsun?
Alican: (koltuğa uzanıp sütünü içerek) Canım, şu yastığı uzatır mısın bana?
İpek: Hemen, kardeşim...
Çiçek: Başka bir arzun var mı?
Alican: (boş bardağı göstererek) Tatlım, bana bir bardak daha süt ver lütfen...
Çiçek: Tamam, iki dakikaya hazır olur...
(Çiçek mutfağa gittikten sonra İpek'in telefonu çalar. Arayan Alper'dir.)
Alper: Alo, aşk böcüğüm? Evde durumlar nasıl?
İpek: (koridora geçerek) Ne yapacağım, üzüm çekirdeğim? Alican'a o malum şeyi söylemesin diye yağcılık yapıyoruz...
Alper: Ah, ah... Sen bu hallere düşecek kız mıydın?
İpek: Annemler öğrendiği zaman daha mı iyi olur Alper, düşün biraz...
(Çiçek de İpek'in yanına geldikten sonra ikizler kapıyı açar. Gelen evin en büyük oğlu Umut'tur. Umut yıllar önce bir kadınla evlenip İtalya'ya gitmiş, eşiyle bozuştuktan sonra da evine geri dönmüştür.)
Umut: Umut sonunda geri döndü! Naber kızlar?
(Kızlar şoka girerken kamera Enis'e geri döner. Genç adam, yaptığı şeyden ötürü çok pişman olmuştur.)
Enis: İşte böyle Tuncel Abi... Öfkeme hakim olamadım...
Tuncel: Aşk; en olmadık zamanda, en olmadık yerde, en olmadık şeyi yaptırıyor be oğlum... Keşke biraz düşünseydin...
Enis: Ama el eleydi abi... Benim sevdiğim kadınla...
Tuncel: Sen ilişkiniz boyunca Deniz'i aldatmışsın, o sesini çıkarmamış... Ama ayrıldıktan sonra sen onu biriyle gördüğünde hemen öfkene yeniliyorsun...
Enis: Dayanamadım işte...
Tuncel: Mutluluğunu insanları üzerek mi ele geçirecektin Enis? Bunu senden hiç beklemezdim...
(O sırada Enis, elinde içi şisesiyle kalkıp yürümeye başlar. Bir süre sonra ise daha fazla dayanamayıp yere yığılır. Çevresinde toplanan insanlar ise çaresizce ona bakmaktadır. Sonra kamera Çiğdem'e döner. Atıştıracak bir şeyler almak için kantine giden genç kızın telefonu aniden çalar. Arayan Nisa'dır.)
Çiğdem: Alo, Nisa? Ne oldu kız yine?
Nisa: Annem atarlandı yine, bir ağız tadıyla Kurt Seyit ve Şura'yı izleyemedim...
Çiğdem: Tamam, ona ver telefonu...
Hülya: Kız, neredesin lan kaç saattir? Hala şu Ozan parlağının dibinden ayrılamadın mı?!
Çiğdem: Anne, şu anda hastanedeyim... Trafik kazası geçirmiş Ozan...
Hülya: Bana ne? İyi olmuş...
Çiğdem: Anne, sen bunadın mı? Muhteşemlik abidem kaza geçirmiş ve şu anda yoğun bakımda...
Hülya: Ben de sana menapozda olduğumu söylüyorum. Sıcak bastı bana be!
Çiğdem: Affedersin, ama sana basan basmış bence!
Hülya: Gel çabuk eve, yoksa odandaki üm parlakların posterlerini yırtarım...
Çiğdem: Onlara dokunma sakın!
(Çiğdem büyük bir sinirle telefonu kapatır.)
Çiğdem: Menapozdaki anamın çilesini o değil, ben çekiyorum resmen!
(O sırada kamera eve döner. Umut hemen içeriye girip koltuğa oturmuştur.)
İpek: Umut Abi, ne işin var senin burada?
Umut: Çok derin mevzu orası... Hem bizimkiler nerede?
Çiçek: Vallahi şu ana kadar gelmeleri lazımdı, ama...
Umut: Neyse, bana bir bardak süt getirsenize...
Alican: (Umut'a dönerek) Hey, önce ben varım sırada...
Umut: (şaşırarak) Vay, anam ne ara fırtlattı 5. çocuğu? Ay, tıpkı abisi...
İpek: Senin haberin yoktu galiba...
Umut: Sırf babam beni evlatlıktan reddetttiği için haber verilmedi, değil mi?
(Salonda uzun bir sessizlik oluşurken kamera hastaneye geri döner. O arada Ozan da normal odaya alınmak üzere yoğun bakımdan çıkarılmaya başlanmıştır.)
Şehriban: Doktor Hanım, nasıl durumu?
Doktor: Merak etmeyin, endişelenecek bir şey yok... Ameliyat gayet iyi geçti...
Çiğdem: Peki görebilir miyim mükemmellik silsilemi?
Doktor: Üzgünüm, ama şimdi olmaz... Sabah biraz daha iyi olunca görebilirsiniz...
(Herkes Ozan'ın iyi olduğunu öğrenmesiyle rahat bir nefes alır. O sırada Deniz ise hava almak için dışarıya çıkmaya yönelir.)
Deniz: Ben hava almak için dışarıya çıkacağım. Siz gelecek misiniz?
Fatih: Yok, biz duralım burada...
Nihal: Tamam tatlım, sen çık dışarı... Sonra biz de yanına geliriz belki...
Deniz: Tamam, dönerim biraz sonra...
(Deniz kapıdan dışarıya çıkar ve derin bir nefes alara etrafına bakmaya başlar. O sırada hastaneye doğru gelen bir ambulansı görür. Biraz daha dikkatli bakmak için yürümeye başladığında onun Enis olduğunu görür. Enis yanından sedye ile geçirilirken, Deniz de onun peşinden gider. Enis, bir üst kattaki yoğun bakıma alınırken Deniz ise çok endişelenmiştir.)
Doktor: Hastanın yakını siz misiniz?
Deniz: Tam olarak "yakın"ı demeyelim, ama tanıyorum... Durumu nasıl?
Doktor: Şu anda bir şey söylemek zor... Gerekli müdaheleyi yapacağız...
Deniz: Neden buraya getirildi ama?
Doktor: Alkol komasına gitmiş, çok içmekten yere yığılmış... Dediğim gibi daha fazla bir şey söylemeyeceğim...
(Deniz büyük bir endişeyle oradaki bir yere oturmaya başlar. Bekler, bekler, bekler... Bir süre sonra doktordan Enis'in iyi olduğunu ve onu görebileceğini öğrenir. Deniz, hesap sormak için hemen odaya girer.)
Enis: (gözlerini yavaşça açarak) Deniz?
Deniz: Enis? İyi misin?
Enis: İyiyim, iyiyim... Sadece fazla kaçırmışım alkolü... Senin burada ne işin var?
(O sırada uzun bir süredir Deniz'i takip eden Çiğdem de aralık kalan kapıdan konuşulanları dinlemeye başlar.)
Deniz: Senin yaptığın halt yüzünden buradayım...
Enis: Gerçekten çok pişmanım Deniz, beni affet...
Deniz: Son pişmanlık fayda etmez Enis... Sen çok büyük bir hata yaptın... Bir insanı nasıl arabayla ezebilirsin? Nasıl kıymaya çalışabilirsin canına?
Enis: Dinle beni lütfen...
Deniz: Asıl sen beni dinle Enis! Eski nişanlın olmam sana istediğini yapabilme hakkını vermiyor! Bu insanları üzmeye hakkın yok! Hem de bir hiç uğruna!
Çiğdem: (sessizce) Nişanlısı mı?!
Enis: Benim sana olan aşkım sadece bir "hiç" mi?
Deniz: Evet, aynen öyle. Sen de, o lanet olası aşkın da benim gözümde bir hiç... Anlıyor musun beni?
Çiğdem: (kafa sallayarak, sessizce) Biliyordum, her şey bu kızla ilgiliymiş! Yandın sen kızım, yandın!
- 9. BÖLÜM SONU -
Bölüm hashtag'i: [HASHTAG]#yasamsavasi[/HASHTAG]
Bölüm hashtag'i: [HASHTAG]#yasamsavasi[/HASHTAG]
Son düzenleme: