Aşkın Alfabesi - 3. Bölüm

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,616
Reaksiyon puanı
62,939
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Aşkın Alfabesi'nin 1. bölümünü okumak için:
https://fav10.net/forum/threads/aşkın-alfabesi-1-bölüm-yenİ-dİzİ.235396/

Aşkın Alfabesi'nin 2. bölümünü okumak için:
https://fav10.net/forum/threads/aşkın-alfabesi-2-bölüm.236019/

3. BÖLÜM - Cilveleri Bitmez Kaderin...

(Deniz yarın akşam çıkacağı yemeğin mutluluğuyla annesi Zuhal'i ziyaret etmeye karar verir. 1 saat kadar sonra oraya ulaşır. O kadar neşelidir ki, merdivenlerden adeta koşa koşa çıkarak kapının önüne gelir ve kapıyı çalar.)

Zuhal: (şaşırarak) Aaa, Deniz? Kızım, hoş geldin. Bir şey mi oldu?
Deniz: Hoşbulduk, ama illa bir şey mi olması lazım? Geldim işte...
Zuhal: Doğru söylüyorsun, hadi sarılayım sana...

(İkili sarıldıktan sonra Deniz eve geçer, ancak gördüğü şeyle mutluluğu yarıda kalır. Çünkü pek sevmediği arkadaşları Eda ve Emre, Zuhal'i ziyarete gelmniştir.)

Zuhal: Bak, arkadaşların beni ziyaret etmeye gelmişler...
Deniz: (yüzüne sahte bir tebessüm kondurarak) Evet, gördüm...
Zuhal: Kızım, benim için markete kadar gider misin zahmet olmazsa? Misafirlere yemek yapmak lazım sonuçta...
Deniz: Ama, daha yeni geldim...
Zuhal: Kızım, neden itiraz ediyorsun? Git işte şu aşağıdaki markete...
Deniz: (çıkardığı ayakkabılarını giymeye çalışarak) Tamam, anne, tamam!
Zuhal: Oy, akıllı kızım benim! Hadi, çabuk ol...

(Deniz büyük bir sinirle kapıdan çıkar ve söylenerek aşağıya iner. Bundan sonra Ozan'ın kendi evine geldiğini görürüz. Etraf çok karanlıktır. Evin içinde birilerini bulmak için gezinmeye başlar, salona geçtiğinde ise gördüğü şeyle hayrete girer. Anne ve babaannesi ortaya bir sandalye çekmiş, başlarına şapka geçirmiş ve ellerindeki ışıkları onun yüzüne tutmaktadır.)

Ozan: Ne oldu anne? Elektrikler mi kesildi?
Şehriban: (Ozan'ın yakasından tutarak) Burada soruları ben sorarım, otur şu sandalyeye...
Ozan: Neler oluyor, bu kafanızdaki şapkalar ne? Hem çok yorgunum, dedektifçilik oynayacak halim yok...
Hafize: Duymadın mı ananı, burada biz sorarız soruları...
Şehriban: (elindeki büyüteci Ozan’ın gözüne tutarak) Sadece küçük bir sorgu yapacağım sana...
Ozan: Off, ya ne sorgusu şimdi?
Şehriban: İtiraz istemiyorum. Bugün kiminleydin, neredeydin, ne yapıyordun?
Ozan: Kahvedeydim, Fatih ile birlikteydim, sohbet ediyordum. Bitti mi?
Şehriban: İş görüşmesine gidecektin hani? Annene yalan söylemeye utanmıyor musun sen? (ağlamış gibi yaparak) Benim oğluşum ne zaman yalancılığa başladı?

(Ozan bunun uzun süre boyunca süreceğini anlar ve çaresizce onlara uymak zorunda kalır. O sırada kamera evin yakınlarındaki bir sokağa odaklanır. Nihal sokakta yürümekte, bir yandan da etrafına bakıp durmaktadır. Nihal yürümeye devam eder ve daha sonra evinin yolunu sormak için kahvehanenin önünde duran bir adama doğru ilerler. Bu kişi, telefonda boşanmak üzere olduğu eşi Özlem'le tartışan Fatih’ten başkası değildir.)

Nihal: Off, niye indim ki şu taksiden? Akşamın körü olmuş, ben hala yollardayım. Bari şu adama gidip sorayım yolu. Pardon, bakar mısınız?
Fatih: Tamam, Özlem. Sakin ol, açıklayacağım her şeyi...
Nihal: (sırtına dokunarak) Affedersiniz beyefendi, bir bakar mısınız?
Fatih: (önüne dönerek) Bir dakika bacım... Yok Özlem, sana demedim. Off!!
Nihal: (yüksek sesle) Size diyorum, duymuyor musunuz?

(Fatih bir anda önüne döner ve gördüğü kadından çok etkilenir. Öyle ki Nihal’in yüzüne bakakalmış ve sorduğu şeyi de duyamamıştır. Nihal, dokunuşuyla genç adamı kendine getirir.)

Nihal: Beyefendi, benim evi bulmam lazım. Bana yardım eder misiniz?
Fatih: Tamam bacım, edeyim hemen...
Nihal: “Bacım” mı? Ben nereden senin bacın oluyorum, terbiyesiz?
Fatih: Yanlışlıkla oldu, pardon bacım...
Nihal: Allah’ım, hala diyor aynı şeyi. Tamam, beyefendi. Ben başkasına sorarım. Rahatsız ettim sizi galiba...

(Fatih Nihal’in güzelliğinden çok etkilenmiştir, ancak şimdilik sadece onun arkasından bakakalmakla yetinmiştir. O sırada kamera İpek ve Çiçek’in odasına geçer. İkizlerin uykuları camın tıktıklanmasıyla bölünür. İpek ve Çiçek, perdeyi açtıklarında gelenin Alper olduğunu görmüşlerdir. Alper ile İpek, Çiçek ile Barış birbirlerine ilgi duymakta, ancak bunu ailelerinden saklamaktadırlar.)

Alper: İpek, ben geldim aşkım...
İpek: (ona doğru sarılarak) Gelmeyeceksin sandım ben de, kaç gündür yoksun...
Alper: Kiracı her an tepemizde, öyle her gece çıkamayız dışarı. Şimdi de gizli gizli çıktık zaten...
Çiçek: Barış nerede peki, gelmedi mi? Zaten hiç gelmiyor ki, tırsıyor hep...
Barış: (merdivenin altından seslenerek) Buradayım, hem ben hep geliyorum zaten, ama Romeo’muzun merdivenini tutuyorum ancak...
Çiçek: Ne bileyim, görmedim işte...
İpek: Bağırmayın, annemler duyacak. Hadi, içeriye gelin...

(Sırasıyla önce Alper, sonra da Barış sessizce pencereden içeriye girerler. Aşıklar konuşmaya başlarken, Denizlerin evine geçeriz. Elindeki poşetleri yere bırakıp ve derin derin nefes alarak zili çalar. Bu sefer kapıyı Eda açar.)

Eda: Aaa, Deniz? Hoşgeldin...
Deniz: (kafasını salona doğru döndürerek) Anne, bana yardım edebilir misin?
Eda: Dur, ben taşıyayım...
Zuhal: (salondan koridora geçerken) Sen zahmet etme kızım, Deniz taşır işte...
Eda: Yok, yok. Ben de taşıyayım...
Deniz: Evet anne, yorulma sen. Hem ben Eda ile bir şeyler konuşacağım...

(Deniz, Eda’nın arkasından yavaşça ittirip onunla birlikte mutfağa geçer. İkisi poşetlerdeki şeyleri çıkarırken diğer yandan da konuşmaktadırlar.)

Deniz: Amacın ne Eda? Bu askıntı haller, ne oluyor?
Eda: Bir şey olduğu yok, Zuhal Abla’ya güzel görünmeye çalışıyorum işte...
Deniz: İşte ben de onu diyorum, neden? Bu arada şimdiden söyleyeyim hesap vermek zorundasın, çünkü benim annemin evinde kendi anneme yağcılık yapıyorsun...
Eda: İyi be, tamam. Annenin Alper’e bir talip bulmak istediğini öğrendim. Ben de...
Deniz: Yoksa? Eda, salak mısın kızım sen?
Eda: Salak değilim, aşığım. Yanıyorum ona, tamam mı? Çok yakışıklı, tatlı ve aynı benim kafa...
Deniz: Kafana saksı düştü galiba, o senin kardeşin yaşında be!
Eda: Olsun işte, daha iyi, daha adrenalinli...
Deniz: Eda, seni ayağımın altına almadan git başımdan...

(O sırada Zuhal kapıyı açarak içeriye girer.)

Zuhal: Ne oluyor kızlar, ne çıtlatıyorsunuz yine?
Deniz: Yok, bir şey. Eda’nın gitme zamanı gelmiş de..
Zuhal: Aaa kızım, nereye?
Eda: (Deniz’e dönerek) Aynen, nereye?

(Deniz tam konuşacakken Emre mutfağa gelir.)

Emre: Hayatım, Nergis Hanım aradı demin. Can huysuzlanmış, baş edemiyormuş tek başına...
Eda: Şimdi mi?
Zuhal: Çocuk ile ilgili bir mesele varsa biz sizi hiç tutmayalım, hadi kızım gidin çocuğunuzun yanına...
Deniz: Çok haklısın anneciğim. Sen salona geç, ben de onları uğurlayayım...

(Eda ve Emre evden çıkarlar, Deniz böylece rahat bir nefes alır, kamera da Ozanların evine geri döner. Şehriban, kızları kontrol etmek için onların odasına doğru ilerlemeye başlar.)

Şehriban: Hafize Anne, sen şu oğlanın başında bekle. Ben kızlara bakacağım...

(Kızlar ayak seslerini duyar ve telaşlanmaya başlarlar.)

Çiçek: Eyvah, biri geliyor!
İpek: Hemen gitmeniz lazım, hemen!

(Oğlanlar hemen pencereden çıkmaya çalışırken bir kaza olur ve ikisi de pencereden düşer.)

İpek: İyi misiniz?
Alper: (yavaşça doğrularak ve belini tutarak) İyiyiz, iyiyiz...
Çiçek: Çok kötü düştünüz ama...
Barış: Hadi, siz uyuyun. Durduk yere başınız belaya girmesin...

(Kızlar hemen yatağa girer, ardından Şehriban da kapıyı açar. Yavaşça odada gezerken pencereye doğru ilerlemeye balar ve açık olan camı kapatır. O sırada bir şey görür. Bu Alper’in ceketinin fermuarından bir parçadır. Şehriban odadan çıkınca kızlar yine gözlerini açar.)

Çiçek: Annem bir şey aldı, gördün mü?
İpek: Bir fermuar parçasıydı galiba...
Çiçek: Bizimkiler gitmeden önce düşmüş olmalı...
İpek: Off, ne yapacağız şimdi?
Çiçek: Neyse, uyuyalım hadi, yarın daha iyi düşünürüz...

ERTESİ GÜN

(Ozan kahvaltısını yapmıştır ve çıkmak üzere kalkmaya çalışırken kapı çalar.)

Ozan: Aaa, kim geldi ki anne? Birini mi bekliyordunuz?
Şehriban: (yakasından tutup oturtarak) Oğlum, sen otur. Ben bakarım kapıya...

(Gelen kişi Çiğdem’dir. Çiğdem, Ozan’a saplantılı derecede aşıktır, ama Ozan’ın bundan haberi yoktur. Şehriban ve Hafize, bir plan yapıp Çiğdem’i evlerine çağırmışlardır.)

Şehriban: Çiğdem, hoşgeldin kızım...
Çiğdem: Hoşbulduk Şehriban Abla...
Şehriban: Senin o “abla” diyen dilini yerim ben, gel içeri...
Çiğdem: Merhaba herkese...
Galip: Ooo, hoşgeldin Çiğdem... O elindeki ne?
Şehriban: Kız bize kek yapmış kendi elceğizleriyle...
Çiğdem: Ben de Ozan’ın yanına geçeyim...

(Çiğdem, oturur oturmaz Ozan’a sokulmaya başlar. Kahvaltının kolay geçmeyeceği şimdiden belli olmuştur. O sırada Deniz ve annesine döneriz. İkisi karşılıklı olarak kahvaltı yapmaktadır. O sırada zil çalar ve Deniz hemen kapıya yönelir. Kapıyı açtığında gördüğü manzarayla şok olur. Karşısında eski nişanslısı Enis durmaktadır.)

Deniz: Enis? Senin ne işin var burada?
Zuhal: Ne oldu kızım? Bu meymenetsizin işi ne burada?
Deniz: Bilmem ki? (Enis'e dönerek) Senin ne işin var burada, utanmadan geri mi döndün?
Enis: Seninle konuşmam gereken şeyler var Deniz...

(Herkes şoka girmiş ve birbirlerine bakakalmıştır. Öyle ki Deniz, gideceği akşam yemeğini bile unutmuştur.)

- 3. BÖLÜM SONU -
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,616
Reaksiyon puanı
62,939
Puanı
1,061
Konum
İstanbul

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,616
Reaksiyon puanı
62,939
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Kabataslak okudum fena olmamış emeğine sağlık. :)
Off, ama şimdiden su koyuverdin... :)
Biliyorum, bu kadar reklamdan sen de sıkılıyor olabilirsin, ama ilgi çekmek lazım. İlk iki bölümü de okuyup yorum atabilirsen sevinirim. Hem hikayeyi baştan sona okursan daha çok seversin bence... Ama ilk bölümü atlaya atlaya okusan da olur, biraz fazla uzun oldu çünkü... :)
 

Çiğdem

Emekli
Katılım
30 Aralık 2013
Mesajlar
143,852
Reaksiyon puanı
123,731
Puanı
1,060
Yaş
32
Konum
Giresun
enis ortalığı karıştırırken bende ozanı tavlarım bu arada kekler pastalar hahaha:F:F:F
 

gözlemci

Favori Üye
Katılım
15 Eylül 2013
Mesajlar
15,814
Reaksiyon puanı
12,604
Puanı
861
Yaş
29
Konum
İstanbul
Her zaman ki gibi akıcılık çok iyi derecede ozanın ailesi de süper gidiyor tam anlamıyla iyi bir not alır herkesden eline sağlık benide koymayı ihmal etmemeişsin teşekkür ederim,diğer bölümü beklioyr olacğaım dilerim bozmadan böyle devam edersin bence çok harika severek okuyorum :-)
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,616
Reaksiyon puanı
62,939
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Her zaman ki gibi akıcılık çok iyi derecede ozanın ailesi de süper gidiyor tam anlamıyla iyi bir not alır herkesden eline sağlık benide koymayı ihmal etmemeişsin teşekkür ederim,diğer bölümü beklioyr olacğaım dilerim bozmadan böyle devam edersin bence çok harika severek okuyorum :-)
Teşekkürler, milletin görmesi lazım ama... :)
 

Bully

Emekli
Katılım
10 Mart 2013
Mesajlar
75,836
Reaksiyon puanı
49,711
Puanı
1,060
Eline sağlık güzel bölüm olmuş yine yalnız aklımda bazı sorular var. :)

Deniz: Amacın ne Çiğdem? Bu askıntı hallerin ne oluyor?
Eda: Bir şey olduğu yok, Zuhal Abla’ya güzel görünmeye çalışıyorum işte...
Deniz: İşte ben de onu diyorum, neden? Bu arada şimdiden söyleyeyim hesap vermek zorundasın, çünkü benim annemin evinde kendi anneme yağcılık yapıyorsun...
Eda: İyi be, tamam. Annenin Alper’e bir talip bulmak istediğini öğrendim. Ben de...
Deniz: Yoksa? Eda, salak mısın kızım sen?
Eda: Salak değilim, aşığım. Yanıyorum ona, tamam mı? Çok yakışıklı, tatlı ve aynı benim kafa...
Deniz: Kafana saksı düştü galiba, o senin kardeşin yaşında be!
Eda: Olsun işte, daha iyi, daha adrenalinli...
Deniz: Çiğdem, seni ayağımın altına almadan git başımdan...

Deniz şu kısımda Eda ile konuşurken Çiğdem diyor. (b) Bir de Alper Deniz'in kardeşi galiba. Ozan'ın kardeşine aşık olan Alper değil mi o?
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,616
Reaksiyon puanı
62,939
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Eline sağlık güzel bölüm olmuş yine yalnız aklımda bazı sorular var. :)



Deniz şu kısımda Eda ile konuşurken Çiğdem diyor. (b) Bir de Alper Deniz'in kardeşi galiba. Ozan'ın kardeşine aşık olan Alper değil mi o?
Karakterin adını değiştirmiştim de, kalmış öyle. Hemen düzeltiyorum. Evet, ama iki taraf da olanları bilmiyor. Kısmetse sonradan öğrenecekler, çaktırma. Ve çok teşekkür ederim yorumun için... :)