- Katılım
- 14 Temmuz 2014
- Mesajlar
- 24,277
- Reaksiyon puanı
- 39,953
- Puanı
- 1,061
- Yaş
- 27
- Konum
- Gökteki Yıldızlar ✨✨
- Web Sitesi
- www.ataturkungencligehitabesi.com
Belli zamanlarda yayınlanacak olan bu müzik temalı programın her haftasında eski zamanlarda yazılmış bir yapıtın sözlerinin hikayelerine ve anlamlarına dair yorumlarda bulunulmaya çalışılacak ve bu yapıtlar sizlerin genel yorumuna sunulacaktır. İlk haftaki yapıtımız: İnsan İnsan
Muhyiddin Abdal'ın kaleme aldığı, Fazıl Say'ın bestelediği, Cem Adrian, Güvenç Dağüstün, Burcu Uyar ve Selva Erdener'in birlikte yorumladığı o tüyler ürperten eser: İnsan İnsan
Hayaller, amaçlar, hayat mücadelesi, hırslar, kavgalar, sevinçler, hüzünler, maddiyat, maneviyat… Kısacası insan hayatına dair her şeyin ''insanın kendi kıyameti'' öncesinde gözden geçirildiği adeta bir son çığlık olan, tasavvuf şairi Muhyiddin Abdal'in 16.yüzyılda ölüm döşeğinde kaleme aldığı düşünülen ve Fazıl Say'ın dillere destan güzellikte bestelediği yapıt ''İnsan İnsan'' şiiri, Türk tasavvuf düşüncesinin arka plandaki cevherlerinden biridir.
Sözler maddi anlamda baştan sona yaşam ve ölüm arasında hesaplaşma yapan bir insanın ruh halinden izler taşır. Her insanın ölümü aynı zamanda kendi kıyametidir. Ölümle yüzleşmek sağlık hali mevcutken oldukça zor ve yıpratıcıdır, ancak sağlık bir kere elden gittiğinde veya yaş kemale erdiğinde artık son büyük sınav olan ''ölüm'' ile yüzleşmek kaçınılmaz bir noktaya gelir.
İnsan İnsan şiiri, hayata dair her şeyin, tüm o yaşam kavgasının, tüm o görünen ve görünmeyenin değerinin ölüm ile yüzleşilerek anlaşıldığını vurgulayan derinlikli bir ağıttır. Yakarış ve farkındalık haline geçiştir. Maddenin ötesinde maneviyatın değerinin son raddede göz önüne gelişi ve son pişmanlığın dile getirilişidir. İçilen bir bardak suyun, alınan nefesin ve akan gözyaşının değerinin son nefeste bilinmesidir. Ölüm gerçeği karşısında, yaşama verilen son bir nefestir…
Ve nihayetinde insanın kutsal olana ulaşmasıdır…
Aşağıda şiirin dizelerine dair anlamlar açıklanmamış, sadece şahsi yorumlarda bulunulmuştur zira Muhyiddin Abdal'ın kaleme aldığı şiir, binbir anlam ve binbir giz taşır. Her bünyede farklı etkiye ve farklı anlama sahip olabilir. Kaybedilen sağlık, ölmek üzere ya da ölecek olmak veyahut sevilen birisinin yaşam mücadelesi vermesi, sevileni kaybetmek… En nihayetinde hepsi yaşam ve ölüm arasındaki bireyin kendisine dönük sorgulamasına çıkar. Yaşama ve ölüme dair…
Lütfen dinleyiniz:
''İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim''
(Hayat yolundaki bir garip yolcu olan insanın her yönüyle anlaşılması. İnsanlığın değerinin farkına varmak)
''Can can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim''
(Yaşamın, canın değerinin kaybedildiğinde anlaşılması. Tıpkı hastalandığımızda sağlığın değerinin anlaşılması gibi…)
''Muhyiddin eder hâk kadir
Görünür her şeyde hâzir''
(hazir: meydanda olan, her yerde olan Allah)
(Tasavvuftaki hurifilik inancında Allah'ın her yerde kalp gözüyle görünür olduğuna dair inanç bu dizelerde vurgulanmıştır. )
''Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim''
(Ayan: Aşikar olan, görülebilir olan.
Pinhan: Gizli, saklı olan.)
(Nişan: Alamet, işaret)
(Ölüm söz konusuyken oluşan o yoğun madde ötesi, manevi dünyaya dair yoğun olarak hissedilmesidir. Görülen maddeyi ve maddenin ötesindeki maneviyatı hissetme hali…
''Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan''
(İnsanın nihayetinde kendisini bulması. Ve bulamayanın dışarıda kalması. Yaşamış olsa da yaşamın manasına erişemeden, kendini bulamadan tüketmesi ömrünü…)
''Canların kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim''
(Sağlık kaybedildiğinde ya da sevilen birisinin sağlığı tehlike altında olduğunda, nasıl ki inanç kapısına sarılır insan; işte nihayetinde inanç kapısının açılmasından bahseder şair, yaşamı geriye bırakıp gitmek üzerinde olduğunda. İnancın değeri, huzuru ve önemi; kapıda gözüktüğünde ölüm, doruk noktasına çıkar. )
Ve sonunda insan olmanın, insana dair her şeyin ve insanın ötesindeki gerçekliğin değerini kavrar insan...
Muhyiddin Abdal'ın kaleme aldığı, Fazıl Say'ın bestelediği, Cem Adrian, Güvenç Dağüstün, Burcu Uyar ve Selva Erdener'in birlikte yorumladığı o tüyler ürperten eser: İnsan İnsan
Hayaller, amaçlar, hayat mücadelesi, hırslar, kavgalar, sevinçler, hüzünler, maddiyat, maneviyat… Kısacası insan hayatına dair her şeyin ''insanın kendi kıyameti'' öncesinde gözden geçirildiği adeta bir son çığlık olan, tasavvuf şairi Muhyiddin Abdal'in 16.yüzyılda ölüm döşeğinde kaleme aldığı düşünülen ve Fazıl Say'ın dillere destan güzellikte bestelediği yapıt ''İnsan İnsan'' şiiri, Türk tasavvuf düşüncesinin arka plandaki cevherlerinden biridir.
Sözler maddi anlamda baştan sona yaşam ve ölüm arasında hesaplaşma yapan bir insanın ruh halinden izler taşır. Her insanın ölümü aynı zamanda kendi kıyametidir. Ölümle yüzleşmek sağlık hali mevcutken oldukça zor ve yıpratıcıdır, ancak sağlık bir kere elden gittiğinde veya yaş kemale erdiğinde artık son büyük sınav olan ''ölüm'' ile yüzleşmek kaçınılmaz bir noktaya gelir.
İnsan İnsan şiiri, hayata dair her şeyin, tüm o yaşam kavgasının, tüm o görünen ve görünmeyenin değerinin ölüm ile yüzleşilerek anlaşıldığını vurgulayan derinlikli bir ağıttır. Yakarış ve farkındalık haline geçiştir. Maddenin ötesinde maneviyatın değerinin son raddede göz önüne gelişi ve son pişmanlığın dile getirilişidir. İçilen bir bardak suyun, alınan nefesin ve akan gözyaşının değerinin son nefeste bilinmesidir. Ölüm gerçeği karşısında, yaşama verilen son bir nefestir…
Ve nihayetinde insanın kutsal olana ulaşmasıdır…
Aşağıda şiirin dizelerine dair anlamlar açıklanmamış, sadece şahsi yorumlarda bulunulmuştur zira Muhyiddin Abdal'ın kaleme aldığı şiir, binbir anlam ve binbir giz taşır. Her bünyede farklı etkiye ve farklı anlama sahip olabilir. Kaybedilen sağlık, ölmek üzere ya da ölecek olmak veyahut sevilen birisinin yaşam mücadelesi vermesi, sevileni kaybetmek… En nihayetinde hepsi yaşam ve ölüm arasındaki bireyin kendisine dönük sorgulamasına çıkar. Yaşama ve ölüme dair…
Lütfen dinleyiniz:
''İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim''
(Hayat yolundaki bir garip yolcu olan insanın her yönüyle anlaşılması. İnsanlığın değerinin farkına varmak)
''Can can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim''
(Yaşamın, canın değerinin kaybedildiğinde anlaşılması. Tıpkı hastalandığımızda sağlığın değerinin anlaşılması gibi…)
''Muhyiddin eder hâk kadir
Görünür her şeyde hâzir''
(hazir: meydanda olan, her yerde olan Allah)
(Tasavvuftaki hurifilik inancında Allah'ın her yerde kalp gözüyle görünür olduğuna dair inanç bu dizelerde vurgulanmıştır. )
''Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim''
(Ayan: Aşikar olan, görülebilir olan.
Pinhan: Gizli, saklı olan.)
(Nişan: Alamet, işaret)
(Ölüm söz konusuyken oluşan o yoğun madde ötesi, manevi dünyaya dair yoğun olarak hissedilmesidir. Görülen maddeyi ve maddenin ötesindeki maneviyatı hissetme hali…
''Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan''
(İnsanın nihayetinde kendisini bulması. Ve bulamayanın dışarıda kalması. Yaşamış olsa da yaşamın manasına erişemeden, kendini bulamadan tüketmesi ömrünü…)
''Canların kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim''
(Sağlık kaybedildiğinde ya da sevilen birisinin sağlığı tehlike altında olduğunda, nasıl ki inanç kapısına sarılır insan; işte nihayetinde inanç kapısının açılmasından bahseder şair, yaşamı geriye bırakıp gitmek üzerinde olduğunda. İnancın değeri, huzuru ve önemi; kapıda gözüktüğünde ölüm, doruk noktasına çıkar. )
Ve sonunda insan olmanın, insana dair her şeyin ve insanın ötesindeki gerçekliğin değerini kavrar insan...