Hikâye,
Bu kısmın tüm izleyicileri tatmin ettiğini düşünüyorum. İlgi çekici ve güzel. Wells ve Barry'nin düşman olmasıyla başlayan, Barry'nin hızına ihtiyacı olan Wells'in onunla dost olmasına kadar giden bir hikâye. Bunu oldukça iyi yansıttılar. Öyle ki, kötü karakter olarak karşımıza çıkan Wells'in öyküsüne hak verdim. Hikâyenin işlenişi de güzeldi. Bölüm bölüm, aklımızda soru işareti kalmadan, empati kurmaya zorlayan bir şekilde ilerledi. Karakterlerin de hikâyelerini gayet iyi aktardılar. Kahramanımızın içine girip, olaylara onun gözünden bakabildik, verdiği yanlış kararları bile onayladık kendi kendimize.
Oyunculuk,
Bir tane bile sırıtan oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Alayı, karakterlerini yaşayıp, bize psikolojisini net bir şekilde aktardılar.
Senaryo,
Dediğim gibi, aklımızda soru işareti bırakmayacak şekilde bir olay örgüsü gerçekleştirdiler. 'Hiç mi mantıksız gelen bir olay yok?' şeklindeki bir soruya 'evet' cevabını veririm. O da şudur: Wells'in Eddie'yi kaçırıp ona akrabalık bağının olduğunu söylemesi. Bunu söylemeseydi eğer, Eddie kendini hiçbir zaman öldürmeyecekti. Ve böylece Barry Allen ölecek ve Wells için -kısmen- mutlu son olacaktı. Yani dizimiz bitecekti.
Bu yüzden bunu normâl karşılamak lazım. Ki zaten Eddie'nin kendini feda ettiği bölümdeki hikâyenin gidişatı çok iyiydi. Laf edemedim. 'Ben olsam, ben de böyle yapardım'. Zaten önemli olan da bu cümleyi izleyiciye söylettirmektir.
Ayrıca, Arrow ile olan ortak bölümlerde şu soruyu soruyordum: 'Bu adam deli gibi koşuyor, kim, nasıl karşısında durabilir?' belki de çok sığ ve üzerine düşünülmeyen bir soru ama beni bu konuda da tatmin ettiler.
Ek değerlendirmeler,
Leonard Snart... Bu kadar 'ekstra' karakter olamaz. Muazzam bir kart. Wenworth Miller kusursuzca hayat veriyor karaktere. Zorda kaldığın zaman sok bu adamı devreye, öyle bir kötü adam. Zaten sezon boyunca belli aralıklarla kullanılmasından çok memnunum. Bu arada, kötülerin Lian Yu'ya transferindeki olaylar, yeni güzel bölümlere gebe olacaktır.
Cisco, mükemmel espritüel bir karakter. Klasik süper kahraman dizisi karakteri. Lakap takmaları ve jest ve mimiklerine hayran kaldım. 16 veya 17. bölümde Stein'in 'Ronnie'yi içimde hissediyorum.' tarzındaki bir cümleye 'Bunu başka bir şekilde de söyleyebilirdi.' demesi kahkaha attırmıştı. Bence en iyi repliği bu idi. Ve Supersonic Punch elbette.
Ondan başka, 16'dan 23'e kadar olan bölümler 9 ve 10 puan aralığındadır benim için.
(Dizinin fantastik ve bilim-kurgu tarafını övecek değilim. Olmak zorunda olan şeyler. Sonuçta The Protecter (Hakan: Muhafız) izlemiyoruz, değil mi?
)