Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
tabiki yani eski olmak iyi ama vücut 18 inde olmalı her zaman şimdi grandma yı 18 inde düşünüyorumda ne afet bişey olurdu şimdi ise sadece sempatik bir nene kalmış karşımızda ) demek istediğin bumuydu değilmiydi bilmem ama ben işime gelen kısmını anladım bu bana yeter )
Diziyle neden sürekli kadın dizisiymiş gibi geyik yapıldığını anlamaya başlıyorum. Gerçekten de tam bizim Türk dizileri gibi orta yaş kadın grubuna hitap eden bir kıvamda ilerliyor ama izletiyor yine de kalitesiyle.
Saf Daisy, Thomas'tan etkilenmeye başladı. Başka da pek bir şey yoktu.
Diziyle neden sürekli kadın dizisiymiş gibi geyik yapıldığını anlamaya başlıyorum. Gerçekten de tam bizim Türk dizileri gibi orta yaş kadın grubuna hitap eden bir kıvamda ilerliyor ama izletiyor yine de kalitesiyle.
Saf Daisy, Thomas'tan etkilenmeye başladı. Başka da pek bir şey yoktu.
Türkler konu olunca biraz daha ilgiyle izledim diziyi
Kemal reyiz iyi adamdı ama erken kaybettik. Gencecik adam hık mık dedi öldü. Olacak iş değil.ss
Gwen inş sekreter olur )
Patmore ve Daisy'nin sahneleri artsa keşke
Bates canım benim niye böyle tedaviler bulmaya çalışıyorsun. İçim ezildi bacağını o halde görünce
Bu diziyi izlediğime inanamıyorum ama sevdim bir kere
Thomas tam şeytan. Hem gay hem zavallı Daisy'ye umut veriyor hem de durup dururken William'ın yoluna taş koyuyor.ss
Grandma ve Moleskşklkly hanım arasındaki hastalık konuşması çok iyiydi. Sonda tam bir thug life yaptı Grandma Tekerlekli sandalye sahnesi de komikti
Bu diziyi izlediğime inanamıyorum ama sevdim bir kere
Thomas tam şeytan. Hem gay hem zavallı Daisy'ye umut veriyor hem de durup dururken William'ın yoluna taş koyuyor.ss
Grandma ve Moleskşklkly hanım arasındaki hastalık konuşması çok iyiydi. Sonda tam bir thug life yaptı Grandma Tekerlekli sandalye sahnesi de komikti
Açık ara en iyi bölümdü. Doğrusu bu bölüme başlarken kendi finalim olarak bakıyordum ama baya düşündürdü bırakmasam mı diye.
Telefon olayı çok güzeldi. Dönem dizilerinde bu gibi şeyleri görmek hoş.
Thomas istifa ediyor. Aslında güzelce bir kovulsa daha hoş olurdu. Yani yetmez ama evet.
Bizim Ygritte'nin sekreterlik hayali gerçek oldu nihayet.
O'Brien'ın yanlış anlama olayı bizim Türk dizilerinde sıkça görülen klişe bir durum gibi olsa da hoştu.
Edith için bir önceki bölüm dediğimin saf kısmını da geri alıyorum. Sybil ve Mary gibi iki harika insana (en azından şimdilik ) yakışmayacak bir kardeş.
Daisy saflığın dozunu kaçırdı. Yemeğin tuzunu falan az koyacağına bizim saftirik kız gidip sabun koymuş yemeğe.
En sonunda savaşa da girdik hayırlısıyla.
Biraz da oyunculuklarla ilgili yorum yapayım sezon finalinde...
Dizideki pek çok oyuncu Emmy adaylığı tatmış. Genelde "üff yine mi bu diziden aday çıktı" gözüyle bakıyordum ama çoğu hak ediyormuş.
Bence ilk sezonda dizideki en iyi oyunculuk Mary rolüyle Michelle Dockery'ye ait. İlerleyen sezonlarda daha iyi herhalde ki Emmy adayı olamadığı tek sezon ilk sezonmuş.
Hugh Bonneville ilk sezon itibariyle epey düz performans sergilemiş. Gerçi Emmy adaylığını ikinci ve üçüncü sezonlarda almış ama bir Bryan Cranston, Jon Hamm, Kevin Spacey gibi kişilerin yanına yakışacak kadar iyi bir performans sergilemeye müsait olmayan bir karakter gibi? Emmy oylayıcıyları "ayy ne iyi adam" diye oy kullanıyor olabilirler.
Maggie Smith çok iyi oynuyor zaten efsane bir oyuncu ama doğrusu ben karakterini daha fazla sevmeyi umuyordum. Diziye çok da büyük etkisi yok?
İlk sezonda Cora karakterini canlandıran Elizabeth McGovern aday olmuş. Bence dizinin zayıf halkalarından, şaşırdım.
Jim Carter iyi oyuncu adaylıkları hak etmiş ama hep aday olarak kalır ödülü alamaz gibi. Brendan Coyle da Emmy adayı olmuş John Bates karakteriyle, sevindim. Anna karakteriyle Joanne Froggatt özellikle dördüncü sezon çok iyiymiş herhalde ve Altın Küre de kazanmış. O da iyi oyuncu, potansiyeli gördüm. Hak etmiştir muhtemelen ödülü.
Dizi sayısını azaltma çalışmalarımı da göz önünde bulundurarak diziyi bırakıyorum şimdilik. Fakat ileride dönüş kapısı da bırakıyorum. Eldeki diğer diziler biterse belki finale yetişmek üzere dönerim.
Açık ara en iyi bölümdü. Doğrusu bu bölüme başlarken kendi finalim olarak bakıyordum ama baya düşündürdü bırakmasam mı diye.
Telefon olayı çok güzeldi. Dönem dizilerinde bu gibi şeyleri görmek hoş.
Thomas istifa ediyor. Aslında güzelce bir kovulsa daha hoş olurdu. Yani yetmez ama evet.
Bizim Ygritte'nin sekreterlik hayali gerçek oldu nihayet.
O'Brien'ın yanlış anlama olayı bizim Türk dizilerinde sıkça görülen klişe bir durum gibi olsa da hoştu.
Edith için bir önceki bölüm dediğimin saf kısmını da geri alıyorum. Sybil ve Mary gibi iki harika insana (en azından şimdilik ) yakışmayacak bir kardeş.
Daisy saflığın dozunu kaçırdı. Yemeğin tuzunu falan az koyacağına bizim saftirik kız gidip sabun koymuş yemeğe.
En sonunda savaşa da girdik hayırlısıyla.
Biraz da oyunculuklarla ilgili yorum yapayım sezon finalinde...
Dizideki pek çok oyuncu Emmy adaylığı tatmış. Genelde "üff yine mi bu diziden aday çıktı" gözüyle bakıyordum ama çoğu hak ediyormuş.
Bence ilk sezonda dizideki en iyi oyunculuk Mary rolüyle Michelle Dockery'ye ait. İlerleyen sezonlarda daha iyi herhalde ki Emmy adayı olamadığı tek sezon ilk sezonmuş.
Hugh Bonneville ilk sezon itibariyle epey düz performans sergilemiş. Gerçi Emmy adaylığını ikinci ve üçüncü sezonlarda almış ama bir Bryan Cranston, Jon Hamm, Kevin Spacey gibi kişilerin yanına yakışacak kadar iyi bir performans sergilemeye müsait olmayan bir karakter gibi? Emmy oylayıcıyları "ayy ne iyi adam" diye oy kullanıyor olabilirler.
Maggie Smith çok iyi oynuyor zaten efsane bir oyuncu ama doğrusu ben karakterini daha fazla sevmeyi umuyordum. Diziye çok da büyük etkisi yok?
İlk sezonda Cora karakterini canlandıran Elizabeth McGovern aday olmuş. Bence dizinin zayıf halkalarından, şaşırdım.
Jim Carter iyi oyuncu adaylıkları hak etmiş ama hep aday olarak kalır ödülü alamaz gibi. Brendan Coyle da Emmy adayı olmuş John Bates karakteriyle, sevindim. Anna karakteriyle Joanne Froggatt özellikle dördüncü sezon çok iyiymiş herhalde ve Altın Küre de kazanmış. O da iyi oyuncu, potansiyeli gördüm. Hak etmiştir muhtemelen ödülü.
Dizi sayısını azaltma çalışmalarımı da göz önünde bulundurarak diziyi bırakıyorum şimdilik. Fakat ileride dönüş kapısı da bırakıyorum. Eldeki diğer diziler biterse belki finale yetişmek üzere dönerim.
1x5
Diziye verdiğim zorunlu ara bitti ve geri döndüm
Hakkaten pek olay olmuyor dizide. Kuzen hanımla grandma arasındaki rekabetler çok iyi oluyor. Çok güldürüyor grandma Çiçek yarışmasında bu sene ödülü kaybetti ilk kez, reformların devamı da gelecek gibi
Thomas bir hırsız olmadığın kalmıştı. Mendabur
Açık ara en iyi bölümdü. Doğrusu bu bölüme başlarken kendi finalim olarak bakıyordum ama baya düşündürdü bırakmasam mı diye.
Telefon olayı çok güzeldi. Dönem dizilerinde bu gibi şeyleri görmek hoş.
Thomas istifa ediyor. Aslında güzelce bir kovulsa daha hoş olurdu. Yani yetmez ama evet.
Bizim Ygritte'nin sekreterlik hayali gerçek oldu nihayet.
O'Brien'ın yanlış anlama olayı bizim Türk dizilerinde sıkça görülen klişe bir durum gibi olsa da hoştu.
Edith için bir önceki bölüm dediğimin saf kısmını da geri alıyorum. Sybil ve Mary gibi iki harika insana (en azından şimdilik ) yakışmayacak bir kardeş.
Daisy saflığın dozunu kaçırdı. Yemeğin tuzunu falan az koyacağına bizim saftirik kız gidip sabun koymuş yemeğe.
En sonunda savaşa da girdik hayırlısıyla.
Biraz da oyunculuklarla ilgili yorum yapayım sezon finalinde...
Dizideki pek çok oyuncu Emmy adaylığı tatmış. Genelde "üff yine mi bu diziden aday çıktı" gözüyle bakıyordum ama çoğu hak ediyormuş.
Bence ilk sezonda dizideki en iyi oyunculuk Mary rolüyle Michelle Dockery'ye ait. İlerleyen sezonlarda daha iyi herhalde ki Emmy adayı olamadığı tek sezon ilk sezonmuş.
Hugh Bonneville ilk sezon itibariyle epey düz performans sergilemiş. Gerçi Emmy adaylığını ikinci ve üçüncü sezonlarda almış ama bir Bryan Cranston, Jon Hamm, Kevin Spacey gibi kişilerin yanına yakışacak kadar iyi bir performans sergilemeye müsait olmayan bir karakter gibi? Emmy oylayıcıyları "ayy ne iyi adam" diye oy kullanıyor olabilirler.
Maggie Smith çok iyi oynuyor zaten efsane bir oyuncu ama doğrusu ben karakterini daha fazla sevmeyi umuyordum. Diziye çok da büyük etkisi yok?
İlk sezonda Cora karakterini canlandıran Elizabeth McGovern aday olmuş. Bence dizinin zayıf halkalarından, şaşırdım.
Jim Carter iyi oyuncu adaylıkları hak etmiş ama hep aday olarak kalır ödülü alamaz gibi. Brendan Coyle da Emmy adayı olmuş John Bates karakteriyle, sevindim. Anna karakteriyle Joanne Froggatt özellikle dördüncü sezon çok iyiymiş herhalde ve Altın Küre de kazanmış. O da iyi oyuncu, potansiyeli gördüm. Hak etmiştir muhtemelen ödülü.
Dizi sayısını azaltma çalışmalarımı da göz önünde bulundurarak diziyi bırakıyorum şimdilik. Fakat ileride dönüş kapısı da bırakıyorum. Eldeki diğer diziler biterse belki finale yetişmek üzere dönerim.
son yazını baştan sona okumamışım aslında bir çok karakteri övmene rağmen o sondaki diğer diziler biterse bir daha şans veririm sözüyle tüm övgüleri silip süpürmüşsün gibi
mary karakterini sevmiş olman ilginç ?
ben mary ve edith karakterlerini ilk sezondan son sezona kadar bir türlü sevemedim iyi oynamadıkları için değil tipik ingiliz soğukluğu çok fazla sinmiş bu iki karaktere derin dondurucu niyetine kullanmak lazım
son yazını baştan sona okumamışım aslında bir çok karakteri övmene rağmen o sondaki diğer diziler biterse bir daha şans veririm sözüyle tüm övgüleri silip süpürmüşsün gibi
mary karakterini sevmiş olman ilginç ?
ben mary ve edith karakterlerini ilk sezondan son sezona kadar bir türlü sevemedim iyi oynamadıkları için değil tipik ingiliz soğukluğu çok fazla sinmiş bu iki karaktere derin dondurucu niyetine kullanmak lazım
edith aslında iyi kız ama öne çıkamıyor bir türlü )) neyse herkes downton kalitesini sevecek diye bir şey yok senin gibi poldrakçılar affairciler de var
edith aslında iyi kız ama öne çıkamıyor bir türlü )) neyse herkes downton kalitesini sevecek diye bir şey yok senin gibi poldrakçılar affairciler de var
poldark şu an konu ve geçtiği zaman dilimiyle downton a en yakın dizi durumunda izlemeden nasıl beğenmedin o kısmı anlamadım the affair de ingiliz havasıyla ön planda the affair in ruth wilson u ingiliz asilzadiyelerinden )
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.