Bu dediğinin bence kişisel ve bu olayı yapan devlet. Devlet için İnsanlığı düşünürsek bu pekde mümkün görünmüyor. Çıkar ilişkileriyle dolu bir dünyada bu akdar saf davranılmaz.
Ayrıca ben almasınlar mı dedim sadece 2 yıl biz bakacağız ama kendiniz toparlayınca ekmeğinizi kazanınca geri ödeyin demesi ve bak bu insanların bunların emekleriyle size baktık sonra bize ödemeye başlayın deyip sonra o verdikleriyle bize ve bizi sığınanları daha iyi şartlarda yaşatmaya çalışsınlar derim. Ben gidip orada savaşın ortasında bırakın demem kimsede demez. Yani bize verilen burslar bile geri ödemeli bedavaya değil.
“Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret, daha hayırlı ve süreklidir.” (A’la Suresi 16.17. ayet meali)
Allah (Tebâreke ve Teâlâ) için olan karşılıksız yardımlaşma, saf ve tertemiz bir kaynaktan gelen çok şerefli ve duygusal yönü güçlü olan bir şuur halidir. Bu şuur hangi toplumda güçlenip yerleşirse o toplum tek vücut olmayı hak eder. Bu birlikteliğin saldırıya uğrayıp felç olmaması ve paramparça olmaktan duygusallık, merhamet ve sevgiyle korunması için her tür gayreti sarf ederler.
İşte sevgili peygamberimiz Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) önemseyip şu sözüyle vurgulamak istediği de bu idi: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine şefkat etmede bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhari-Müslim)
Bir ümmet Allah (Azze ve Celle) için ve karşılıksız yardımlaşmayı bilmiyorsa tek vücut olma gibi bir meziyeti kazanamaz. Yine bunun gibi eğer ümmetin bir kısmı sahip olduğu şeylerle sevinirken diğer bir kısmı ağlıyorsa, kendisi tokken komşusu açsa, kendisi içip kanarken yakını susuzluktan kıvranıyorsa ve kendisi giyerken din kardeşi çıplak ise o toplumun refaha, felaha ve huzura kavuşması mümkün değildir.