- Katılım
- 22 Aralık 2011
- Mesajlar
- 18,893
- Reaksiyon puanı
- 6,728
- Puanı
- 1,060
Osmanlı'da eşcinsellik/oğlancılık/biseksüellik artık adına ne derseniz. Osmanlı'nın bu konuyla ilgili görüşleriyle ilgili kısa bir derleme yapacağım. Keyifli okumalar dilerim.
Bu eser bizzat dönemin padişahı Sultan II. Murad'ın emri ile çevrilmiştir.
Şimdi de Enderunlu Fazıl Bey'e kulak verelim. Kendisi 1759-1810 yılları arasında yaşamış olup 5 kitabı günümüze ulaşmıştır. Kendisi erkek sevgilisinin ısrarı üzerine -ya da belki kendi içinden gelerek- kadınları ırklarına göre ayırıp güzel-çirkin olarak katerogilendirirken; erkeklere karşı da bunu yapmaktan çekinmemiş. İşte güzellikleri dillere destan Rum erkeklerini anlattığı bir bölüm:
Maşallah.
Şikayetname, Leyla ile Mecnun, Su Kasidesi...evet doğru bildiniz. Belki de Divan edebiyatının en iyi sanatçılarından olan Fuzuli'den "oha abi aşka gel, ben de istiyorum" dedirtecek kadar güzel dizeler:
Zevk düşkünü Osmanlı şairi Nedim boş durur mu? Şu muhteşem dizeler bir erkek için mi yazıldı yoksa?
Evliya Çelebi, gezmiş gezmiş de hiç mi eşcinselliğe rast gelmemiş? Seyehatname'den:
Şakalaşarak yürünen geçit töreni? Hmm şey değil bu ya İngiltere? VİDEO UYARISI: Arkadaşlar biliyorum mideleriniz çok hassas. Polisin birisi sevgilisine evlenme teklifi ediyor. Bir de ağzından öpüyor. Iyyk yazarken bile kustum.
Peki ne oldu ayıplanma başladı? Osmanlı'da Tanzimat Dönemi ve Batılılaşmanın etkisiyle eşcinsellik normalliğini yitirdi. Nereden mi çıkardık bunu? 2. Abdülhamit'e Cevdet Paşa tarafından yazılan mektuptan:
Sonra Batı aldı başını yürüdü. Biz ise hala
"Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence." Aliye Kavaf - Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, 2010.
Ayrıca bkz: Emirgan adı nereden gelir?
Tabi bu yazdıklarım edebiyattandı. Çok güzel resimler de var işte +18.
Bir saattir uğraşıyorum ya. Beğendiyseniz beğenmeyi ve beni daha çok görmek isterseniz abone olmayı unutmayın. Esen kalın. Konu ilk önce "https://fav10.net/forum/threads/osmanlıda-düşünce-Özgürlüğü.267339/" konusunda yorum olarak yazılmıştı ancak konu sahibi @Tolstoyevski ısrarları sonucu ayrı bir konu olarak açılmıştır.
NOT: Konuda Osmanlı'ya hakaret YOKTUR. Bunun hakaret olabileceğini düşünen kişiler için söyleyecek bir söz bulamıyorum. Cidden düşündüm ama bulamadım.
Bu eser bizzat dönemin padişahı Sultan II. Murad'ın emri ile çevrilmiştir.
"...1082 yılında Ziyaroğulları'ndan Emir Keykavus tarafından yazılmış Kabusname’dir. Daha sonra 15. yüzyılda Mercimek Ahmet tarafından Farsçadan Türkçeye çevrilen bu eserde cinsel hayata dair öneriler bulunmaktadır. Bu metinde öne çıkan bir özellik biseksüelliğin gayet olağan bir şekilde kabul edilmesidir. "Yaz olunca avradlara meylet, kışın oğlanlara ki, vücutça sağlam olasın. Zira oğlan teni sıcaktır, yazın iki sıcak bir araya gelirse vücudu bozar. Avrat teni ise soğuktur, kışın iki soğuk vücudu kurutur"
Şimdi de Enderunlu Fazıl Bey'e kulak verelim. Kendisi 1759-1810 yılları arasında yaşamış olup 5 kitabı günümüze ulaşmıştır. Kendisi erkek sevgilisinin ısrarı üzerine -ya da belki kendi içinden gelerek- kadınları ırklarına göre ayırıp güzel-çirkin olarak katerogilendirirken; erkeklere karşı da bunu yapmaktan çekinmemiş. İşte güzellikleri dillere destan Rum erkeklerini anlattığı bir bölüm:
"Yosma yürüyüşlü, şuh edalıdır hepsi. Ermeniler'in yumuşaklığına, Yahudiler'in miskinliğine onlarda rastlanmaz. Galata meyhanelerindeki çocuklar, en iyi insanı bile yolunda çıkartırlar. Saçlarının kıvrımları yanaklarına düştüğünde, aylar günleri şaşırır. Hele kendisini bir sana teslim etti mi, şehvet içerisinde can verirsin."
Maşallah.
Şikayetname, Leyla ile Mecnun, Su Kasidesi...evet doğru bildiniz. Belki de Divan edebiyatının en iyi sanatçılarından olan Fuzuli'den "oha abi aşka gel, ben de istiyorum" dedirtecek kadar güzel dizeler:
Meselá, Fuzuli’nin "Subh çekmiş çerha tıygın táşa çalmış áfitáb / Záhir etmiş ol meh-i delláke aynı intisáb" mısraıyla, yáni "Sabah usturasını bilemiş, güneş kılıcını taşa çalıp o ay gibi telláka bağlılığını göstermiş" sözleriyle başlayan gazelinin bir delikanlıya yazıldığı daha ilk okuyuşta anlaşılırdı. Gazel, daha sonra "Başlar, onun anber kokulu usturasının hareketinden, suyun dalgalanıp kabarcıklar meydana getirmesi gibi neşelenip tertemiz oluyor. Her kılımın ucunda bir baş olsaydı ve sevgilim onları saç gibi doğrasaydı, kanlar döken usturasından yine de kaçmazdım..." sözleriyle devam etmekteydi.
Zevk düşkünü Osmanlı şairi Nedim boş durur mu? Şu muhteşem dizeler bir erkek için mi yazıldı yoksa?
annenden cuma namazına diye izin alıp,
zalim felekten bir gün çalalım,
iskeleye doğru gizli yollardan dolaşıp,
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim
zalim felekten bir gün çalalım,
iskeleye doğru gizli yollardan dolaşıp,
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim
Evliya Çelebi, gezmiş gezmiş de hiç mi eşcinselliğe rast gelmemiş? Seyehatname'den:
"Pasif dilber eşcinsel esnafı: Bunlar, evsiz-barksız 500 kişidir. Kendi kadir ve kıymetlerini bilmeyip Bábulluk’ta, Kalatyonoz’da, Finde’de, Kumkapı’da, San Pavlo’da, Meydancık’ta, Kiliseardı’nda ve Tatavla’da málum işin yapıldığı yerlerde boğaz tokluğuna çalıştıkları sırada avlanıp Subaşı’nın (yani, o zamanın polis müdürünün) tuzağına düşer ve deftere kaydedilirler. İşte, sözü edilen bu kişiler geçit resminde Subaşı ile şakalar ederek yürürler. Bunlar gibi daha nice esnaf mevcuttur ama anlatmakta hiç fayda yoktur ve sadece Subaşı tarafından bilinirler. Resmigeçide katılan deyyusların sayısı 212, pezevenklerin adedi de 300’dür."
Peki ne oldu ayıplanma başladı? Osmanlı'da Tanzimat Dönemi ve Batılılaşmanın etkisiyle eşcinsellik normalliğini yitirdi. Nereden mi çıkardık bunu? 2. Abdülhamit'e Cevdet Paşa tarafından yazılan mektuptan:
"Kadın düşkünleri çoğalıp erkek sevgililer azaldı. Lut kavmi sanki yere battı. İstanbul'da öteden beri delikanlılara karşı hissedilen ve geçerli olan aşk ve alaka, tabii şekli üzere kızlara döndü."
Sonra Batı aldı başını yürüdü. Biz ise hala
"Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence." Aliye Kavaf - Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, 2010.
Ayrıca bkz: Emirgan adı nereden gelir?
Tabi bu yazdıklarım edebiyattandı. Çok güzel resimler de var işte +18.
Bir saattir uğraşıyorum ya. Beğendiyseniz beğenmeyi ve beni daha çok görmek isterseniz abone olmayı unutmayın. Esen kalın. Konu ilk önce "https://fav10.net/forum/threads/osmanlıda-düşünce-Özgürlüğü.267339/" konusunda yorum olarak yazılmıştı ancak konu sahibi @Tolstoyevski ısrarları sonucu ayrı bir konu olarak açılmıştır.
NOT: Konuda Osmanlı'ya hakaret YOKTUR. Bunun hakaret olabileceğini düşünen kişiler için söyleyecek bir söz bulamıyorum. Cidden düşündüm ama bulamadım.
Son düzenleme: