Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
bu filmi izlemeyi düşünüyorum ama bazı yorumlar düşündürücü;
''Tavsiye etmiyorum. Boşa geçen 4 saat. Hem zamanınıza hem paranıza yazık. 4 saatlik filmi resmen 4 kişiyle bir odada çekmişler. Insan biraz da olsa heyecan katmazmı ya. ''
@OzaN kesinlikle izlenmesi gereken bi film mi öyle bi yorumlamışsın ki resmen canım çekti
müzik yorumlarına katılmıyorum müziksiz hiçbişey olmaz bi filmi en etkili kılan unsur açık ara müziklerdir
admin benim sanatsal yönümde vardır iyi olan herşeyi beğenirim film iyiyse ve izleyiciyi içine çekiyosa beğenirim illa aksiyon hareket olmasına gerek yok
admin benim sanatsal yönümde vardır iyi olan herşeyi beğenirim film iyiyse ve izleyiciyi içine çekiyosa beğenirim illa aksiyon hareket olmasına gerek yok
Ben daha önce izlemiştim, bir kez daha izledim. Çok çok uzatmamaya çalışıp yorumumu yapacağım...
Öncelikle her NBC filminde olduğu gibi senaryo harika. NBC, eşi Ebru Ceylan ile birlikte güzel bir uyum yakaladığından beri ortaya müthiş senaryolar çıkmaya devam ediyor...
Türkiye'nin geçmişten günümüze kadar boğuştuğu ve hala boğuşmaya devam ettiği bir sorununu anlatıyor aslında film. Ve yapım boyunca Aydın'ın kış uykusundan uyanması ve değişmeye başlamasını izliyoruz.
Her karakteri hikayenin farklı kollarına hizmet ediyor film ve bu da bütünleyici yapısını oluşturuyor. Senaryo kıyıdan köşeden mesajlar vermeyi ihmal etmiyor, ama hikayesini de en doğal şekilde anlatıyor. Olağanüstü diyaloglar da etkileyiciliğin artmasına neden oluyor.
Senaryodaki bazı diyaloglar da kendi hayatımdan izler buldum mesela. Şimdi söylemeyeyim, ama her seyircinin kendini karşısındakinin yerine koyabildiği ve içindekileri daha yüksek sesle haykırma isteği veren bir teksti var ve bu da onu diğer NBC filmlerinden hemen ayırıyor.
Oyunculuklara değinecek olursak, Haluk Bilginer kuşkusuz yılın en iyi erkek oyuncu performanslarından birini sergiliyor. Bazen ona acıyoruz, bazen imreniyoruz. Ama bunlara rağmen karakterini sevdiriyorsa bu Bilginer'in başarısıdır. Melisa Sözen de yine harikaydı. Rolüne boyut katmayı başarmış. Demet Akbağ'ı da çok sevdim. Necla rolüne çok yakışmış. Zaten onu bu tür rollerde izlemeyi çok seviyorum, burada da (biraz geride kalmasına rağmen) harikalar yaratmış. Serhat Kılıç, Tamer Levent, Nadir Sarıbacak ve Mehmet Ali Nuroğlu da kadrodaki başarılı isimlerden birkaçı. Nejat İşler'in de en zayıf halka olduğuna katılıyorum.
Sonuç olarak Kış Uykusu yılın en iyi filmlerinden biri olmuş. Süresinin uzunluğuna rağmen (ki ben sıkılmadım) içine çeken bir hikayesi var. İzlemeyenler (DVD'si de çıkmışken) izlemeden 2014'ü kapatmasın derim...
Arkadaşlar milliyetçilik yapıyor musunuz yoksa film gerçekten mükemmel mi? @OzaN@sokak sanati@aserat54 Film hakkında yorumlar mükemmel gittikçe merak etmeye başladım.
Arkadaşlar milliyetçilik yapıyor musunuz yoksa film gerçekten mükemmel mi? @OzaN@sokak sanati@aserat54 Film hakkında yorumlar mükemmel gittikçe merak etmeye başladım.
Film gerçekten mükemmeldi, milliyetçilikle alakası yok. Hem hikaye evrensel olduğu için nerede geçerse geçsin kolayca uyum sağlayabiliyor. İzlemediysen 2014 bitmeden kesinlikle izle derim...
Vee nihayet Nuri Bilge Ceylan'ın bir filmini ilk defa izlemiş bulunuyorum. (Bir Zamanlar Anadolu'yu da indirdim, yakında izleyeceğim)
Bu film, beklediğimden de müthiş, hareketli ve kısa geldi. Açıkcası tadı damağımda kaldı ve de süresini kısa buldum 3 küsür saatliğine rağmen. Keşke böyle diziler olsa da zevkle izlesek.
Açık açık söyleyebilirim ki gurur verici bir yapıt olmuş Türkiye adına. Türkiye'nin hiç şüphesiz büyük reklamı oldu bu film sayesinde.
Kış havasını, karları sevdiğimden ötürü filmin atmosferi çok hoşuma gitti. Konular farklı olsa da mekan, atmosfer açısından 1996 yapımı Fargo filminin tadı vardı sanki?
Çok güzel, başka Türk filmlerinde pek rastlamadığımız diyaloglar vardı.
Din, ahlak, sanat, vicdan gibi konular üzerinde derin felsefi diyaloglar filmin en önemli anahtarıydı bence.
Ayrıca Aydın karakterinin kendi içinde müthiş ironisi mi desem, gözünün önündekileri görememesi mi desem bilemedim ama o nokta da filmin kaliteli olma sebeplerinden
Ona, buna, şuna yardımda bulunma peşinde koşan, kimdir necidir bilmediği bir kadından (erkek dolandırıcı da olabilir?) aldığı süslü yardım mektubundan etkilenip, yakınlarına sorarak para yardımı fikrinde bulunan adam; aynı zamanda kiracılarının içler acısı halini görmezden gelen hatta ve hatta kırık cam parasının bile inceden inceye hesabını yapan yine aynı adam.
Yine de nedendir bilinmez, Aydın karakterine kendimi daha yakın hissettim. Belki dışlanmışlığından da olabilir yakın hissetmem.
Ayrıca Aydın karakterinin gün boyu bilgisayar başında takılıp, asosyal bir yaşam sürmesi ve bunu kendi tercihiyle yapması da dikkate değer bir nokta.
Ve tabi karakterin adının 'Aydın' olması boşuna değil, belli bir kitleyi temsil ettiğini söylememe gerek yok heralde.
Demet Akbağ (karakterin adını hatırlayamadım şimdi ) bence biraz sönük kalmış ama yine de çok başarılı bir karakterdi. Kardeşler arası zıtlığın güzel bir örneği. Lakin şu detaydan dolayı 0.3 puan kırıyorum filmden
Demet Akbağ, Aydın ile tartıştıktan sonra bir daha hiç görünmemesini anlamadım? Acaba senaryo mu tıkandı ya da karaktere gerek mi kalmadı orasını da anlayamadım ama sonuçsuz, akıbeti belli olmayan bir karakter olarak kalması kötü oldu.
Açıkcası müziklerini de çok beğendim. Keşke Mozart'tan, Beethoven'dan da bir iki eser az duyulsaydı. Ama yine de kullanılan müzik filme tam oturmuş. İnsanı rahatlatan bir müzikti
Oyunculuk A'dan Z'ye mükemmeldi. Özellikle Haluk Bilginer hayatının oyunculuğunu yapmış, ne desek az.
Filmde gerçekleşmesinden korktuğum ve gerçekleşince içimin gittiği detay yüzünden de 0.2 puan kırıyorum. Yani bence filmin gerçekçiliğine aykırı bir sahneydi, keşke olmasaydı.
İsmail'in tomar tomar parayı ateşe atması. Ulan insanda hiç mi şeref olmaz? Ailesini hiç mi düşünmez? Ama böyle insanlar gerçekte de var tabi. Yine de o kadar yokluk içinde o kadar parayi ateşe atması pek gerçekçi gelmedi.
Filmin başında da dediğim gibi süresi sadece kağıt üzerinde uzun. Bana o bile kısa geldi -ki İda filminde 80 dakika 80 yıl gibi gelmişti, Boyhood da öyle-
Bu film bence her alanda İda'dan onlarca kat kaliteli. Lakin Yahudi yalakalığı yapmadığı için ödül alması beklenemez tabi.
Yahudi demişken, Aydın'ın Hitler örneğine iyi güldüm.
Ve son olarak filmde geçen güzel bir replik ile noktayı koyuyorum.
"Evet belki benim krallığım küçük ama hiç değilse orda kral benim." (Aydın)
Arkadaşlar milliyetçilik yapıyor musunuz yoksa film gerçekten mükemmel mi? @OzaN@sokak sanati@aserat54 Film hakkında yorumlar mükemmel gittikçe merak etmeye başladım.
Film beni gerçekten çok etkiledi, bence gerçekten mükemmel. Fakat herkese göre bir film olmadığını kabul ediyorum. Farklı bir senaryo, aksiyon beklentisiyle falan izlerseniz hayal kırıklığı yaşarsınız.
Yalnız bir Eston olarak izleseydim filmden aynı tadı alır mıydım bilemiyorum. Yine beğenirdim çok büyük ihtimal ama 10 olur muydu bilemem. Film evrensel olsa da sonuçta bizden çok şey var içinde onun da pozitif bir etkisi vardır bir miktar, bu da gayet normaldir.
Film beni gerçekten çok etkiledi, bence gerçekten mükemmel. Fakat herkese göre bir film olmadığını kabul ediyorum. Farklı bir senaryo, aksiyon beklentisiyle falan izlerseniz hayal kırıklığı yaşarsınız.
Yalnız bir Eston olarak izleseydim filmden aynı tadı alır mıydım bilemiyorum. Yine beğenirdim çok büyük ihtimal ama 10 olur muydu bilemem. Film evrensel olsa da sonuçta bizden çok şey var içinde onun da pozitif bir etkisi vardır bir miktar, bu da gayet normaldir.
@Tolstoyevski puan kırdığın noktalara katılıyorum ben görmezden gelip puan kırmasam da.
Demet Akbağ'ın karakteri gerçekten bir anda ortadan kayboldu ama herhalde onun yorumu bize bırakılmış. Büyük ihtimalle tartışmalarının üzerine İstanbul'a gitti...
Nejat İşler için zayıf halka demiştim. O sahnede benim de içim gitti. Filmin gerçekçilik şüphesine düştüğümüz tek sahnesiydi belki de, bence o sahne olmasa da olurmuş. Fakat belki de karaktere çok kızdığımızdan öyle düşünüyoruz. Gerçekten de başkasının parasını kabul etmeyecek insanlar olabilir. Nejat İşler'in karakteri (İsmail idi galiba) gerçekten o tip şeyler yapabilecek biri gibi yaratılmak istenmiş ama Nejat İşler bence onu yeterince iyi yansıtamadı. Tabii filmin mükemmelliği karşısında görmezden gelinebilecek boyuttaydı benim için. Sonuçta hiçbir kusuru olmayan film neredeyse yoktur herhalde.
@Danger UA! Hala vakit kaybettiğin için pişman olacaksın. Çabuk izle. Gerçekten tartışılacak kötü bir yanı bile yok. Çok kaliteli. @Tolstoyevski 'ye o puan kırdığı noktada bende 0.01'lik bir puanla katılabilirim ama yukarı yuvarlayıp yine 10 olurdu o rakam.
Filmi çok merak ediyordum ve nihayet izledim.İyi ki 1080 Blu-ray izlemişim görüntüler ve çekimler enfesti.
Bence seyirci açısından çok "lezzetli" bir filmdi.Gerek oyunculuklar olsun,diyaloglar olsun,müzik olsun gerçekten enfesti ve tadı damağımda kaldı.Film ilk bittiği an öyle çok da etkilenmemiştim ama 2-3 saat sonra yani filmi izledikten sonra aklımda düşünüyorum filmi de gerçekten çok iyi film.Yani bu filmi bir daha izlesem 10 verebilirim heralde.
Filmi izlerken sanki bir roman okuyormuşum gibi geldi.Karakterler,diyaloglar ve müzik o kadar sanatsal işlenmişti ki bende bir kitap hissi uyandırdı.Zaten film Çehov'dan uyarlamaymış.
Süre uzundu fakat ben de pek hissetmedim.Sadece filmin ortasında aynı sinema arası gibi 30 dakikalık bir kahve molası verdim ve filme döndüm.O yönden film beni pek sıkmadı yani.
Film karakterleriyle belli mesajlar veriyor.Ben de Aydın karakterinde çelişkiler gördüm.Benim de şu örnek dikkatimi çekti:
Aydın gerçekten baktığımızda maneviyata değer vermeyen birisi bence ve Necla'nın da dediği gibi maneviyata değer vermeyen birisinin bu konuyla ilgili yazı yazması.Tabi bir de @Tolstoyevski'nin de dediği gibi yardıma önem veren ve birçok mülkiyeti olan Aydın'ın sefil kiracılara hiçbir yardımda bulunmaması yardımı bırak kiranın bile hesabını yaptı adam.
Aynı zamanda Aydın'ın zaten ismiyle hangi kesimi temsil ettiği anlaşılıyor.Ben bu karakter üzerinden Türkiye'deki ulusalcı,kemalist kesimin ego ve kibirini eleştiriyor.Bu zaten çevresindekiler tarafından sürekli dile getiriliyor ve benim de gerçekten rahatsız olduğum bir durum.Bakın yanlış anlaşılmasın.Kemalizmi eleştirmiyor sadece o kesimdeki çevreyi hor görme,ego ve kibri eleştiriyor.
Haluk Bilginer de Aydın'ı mükemmel canlandırmış bu arada.Öyle çok ekstra bir rol değil ama o karizma sesi ve mimikleri olmasa film çok eksik olurdu.
Necla ise biraz sönük bir karakter fakat anladığım kadarıyla yaşadığı evliliğin bitmesinden pişman fakat suçlu olmadığı halde kendisini suçlu gören bunun üzerine kendini de oyalamıyor ve sıkıntıdan patlıyor.Ama ben kendisinde şu özelliği sevmedim.Hiçbir iş yapmıyor ve kendini bir şekilde oyalayan Aydın'ı eleştiriyor ve Aydın da haklı olarak tepkisini gösteriyor.Demet Akbağ için de pek zor bir karakter değilde ve sırıtmamıştı.
Galiba İstanbul'a geri döndü zaten son sahnesinde Kapadokya'ya geldiğinden pişman olduğunu falan söylüyordu.Ama gittiği söylenseydi daha mantıklı oldu ama yönetmen burada biraz izleyicinin düşünmesini istemiş heralde.
Nihal de kocasının parasıyla yardım işleriyle uğraşıp kendi vicdanını rahatlatmaya çalışan ama mutsuzluğuna rağmen hayatında radikal kararları almaktan korkan birisi.Melisa Sözen'in oyunculuğu ilk başlarda biraz yapmacık geldi ama sonrasında bu enerjisi düşük mutsuz karakterle kimyasının uyuştuğunu farkettim.
Nejat İşler ise bence zayıf halka falan değildi.Yine manyak bir karakteri oynuyor ve kendisine böyle fevri,manyak karakterler yakışıyor.Türkiye'de bu rolü Nejat İşler'den başka iyi oynayabilecek bir oyuncu yok bence.Sanırım siz malum sahneden dolayı karakteri pek sevmediniz:
Evet o sahne benim de sinirimi bozdu ama ben pek gerçek dışı bulmadım.Hatta konuşmanın başından beri parayı ateşe atacağını tahmin etmiştim.Çünkü İsmail manyak,fevri bir karakter.Bence İsmail gibi birisinin öyle bir şey yapması hiç de gerçek dışı değil.
Onun dışında Serhat Kılıç ve Nadir Sarıbacak'ı başarılı buldum.
Müziklerin de az olduğunu düşünmüyorum.Olması gereken yerlerde vardı ve bu da etkileyiciliğini arttırdı.
Tavşanla eve döndükten sonra müzik eşliğinde Aydın'ın karısına söylediği sözler..Gerçekten müthiş sahneydi.Bir de Aydınla Necla'nın 20 dakikalık hesaplaşma sahnesi.Bana hiç 20 dakika gibi gelmedi.
Sonu yoktu sanırım filmin ya da ben anlayamadım.Sonunu açıklayabilir misiniz? @OzaN@Tolstoyevski
Ve yorumumu filmde de geçen ve oldukça hoşuma giden Voltaire'nin şu dörtlüğü ile bitiriyorum:
“Aldanmak giriştiğimiz her işte
Şaşmaz yazgısı hepimizin,
Sabah parlak işler tasarlar
Gün boyunca budalalık ederim”
@Danger UA! Nuri Bilge Ceylan filmlerinin genel özelliği sanırsam sonuca bağlanmaması, açık uçlu bırakılması. Giriş gelişme hep vardır ama sonuca girilmez. Bir Zamanlar Anadolu da filmi için de bu geçerli.
Yani bence karakterlerin hayatı pek değişmeden devam edecek. Ama bu benim "bence..." deyip tahminde bulunmam bile filmin neden sonuçsuz bittiğini açıklıyor. Adamın tarzı izleyiciye bırakmak bir şeyleri.
@Danger UA! Nuri Bilge Ceylan filmlerinin genel özelliği sanırsam sonuca bağlanmaması, açık uçlu bırakılması. Giriş gelişme hep vardır ama sonuca girilmez. Bir Zamanlar Anadolu da filmi için de bu geçerli.
Yani bence karakterlerin hayatı pek değişmeden devam edecek. Ama bu benim "bence..." deyip tahminde bulunmam bile filmin neden sonuçsuz bittiğini açıklıyor. Adamın tarzı izleyiciye bırakmak bir şeyleri.
Net bir sonuç yok bence. Bazı yanlışlarını düzeltmeye çalışacak belki Aydın ama belki de her şey aynı devam edecek onu bilemiyoruz... Hollywood yapımı dışındaki pek çok yönetmenin seçtiği bir yoldur.
Demet Akbağ ile ilgili:
Bence Demet Akbağ'ın daha fazla sahnesi çekilmiştir ama kurguda atılmıştır. Nuri Bilge Ceylan filmin orijinal kesiminin 4 buçuk saat olduğunu ve zorluklarla 3 saat 15 dakikaya düşürüldüğünü söylemiş. Muhtemelen kesilenlerdedir Demet Akbağ'ın sahnesi ama süreyi düşürmek için seyirciye bırakmak zorunda kalmışlardır...
Net bir sonuç yok bence. Bazı yanlışlarını düzeltmeye çalışacak belki Aydın ama belki de her şey aynı devam edecek onu bilemiyoruz... Hollywood yapımı dışındaki pek çok yönetmenin seçtiği bir yoldur.
Demet Akbağ ile ilgili:
Bence Demet Akbağ'ın daha fazla sahnesi çekilmiştir ama kurguda atılmıştır. Nuri Bilge Ceylan filmin orijinal kesiminin 4 buçuk saat olduğunu ve zorluklarla 3 saat 15 dakikaya düşürüldüğünü söylemiş. Muhtemelen kesilenlerdedir Demet Akbağ'ın sahnesi ama süreyi düşürmek için seyirciye bırakmak zorunda kalmışlardır...
filmi izleyebildim başardım yani uzun olması baştan beri gözümü korkutuyordu cesaret edip başlayamamıştım bu sefer azmedip sonuna kadar gittim
azimle şeyden kar eritir derler havada karlıydı filmin bir çok sahnesinde kar manzaraları vardı bu tarz manzaraları severim zaten en sevdiğim ay da kıştır konu dağıldımı ne?
filmin konusuna gelelim
diyaloğlar uzun ama fazla sıkmadan götürebildiğimiz türden ve içi dolu sözler olduğu için dikkat kesilip devamını merak ederek izledim...
filme katkıyı yüzde 70 haluk yüzde 10 demet yüzde 10 melisa yüzde on da kalan sanatçılar yapmış
haluk bilginer in oyunculuğuna zaten diyecek bişey yok harika oynuyor..
melisayı izlerken içim daraldı ağlayasım geldi öyle hüzünlü bir yüzü varki bak bak ağla türden
demet akbağın, arkada koltuğa yayılmış vaziyette halukla abi kardeş diyaloğları tartışmaları harikaydı ,
hayata bakışlarını anlatırken düşük tempodan başlayıp tartışmaya kadar yükselen ses tonlarıyla en güzel sahnelerden birini gerçekleştirdiler orda
diğer bir çarpıcı sahne ise ateşe atılan milyoncuklar oldu.. yazık oldu paralara, orda adama onurundan ve gururundan dolayı hakmı verelim yoksa onca sefalet içinde yaşayan kardeşini ve oğlunu düşünmediği için küfürmü edelim iki arada bir derede kaldık ?
nihal in allak bullak yüzü ise yaşadığı şoku ortaya koyuyordu
son sahnedeki içkili sohbet büyük ihtimalle doğaçlama şeklinde gelişen yönetmenin veya senaristin katkısının bulunmadığı muhteşem bir sahneydi ..
puanım = 9
arkadaşlardan 10 puan veren olmuş bu dünyada ki hiç bir film 10 puan etmez hocamızın dediği gibi 10 puanlık öğrenci yoktur 10 puan öğretmenin hakkıdır
bence de 10 puan herzaman izleyicinin hakkıdır, 10 puanlık film yoktur
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.