Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Çete kurup soygun yapmayı planlayan eski bir mahkumun (Sterling Hayden) macerasını konu alan filmde Stanley Kubrick yönetmenliğiyle Hollywood sinemasının dikkatini çekmeyi başarmıştı.
Kubrick'in izlediğim 2.ci filmi oldu. Genel olarak beğendim diyebilirim.
Süresinin kısa olması iyi olmuş. Çünkü daha fazla sürseydi büyük ihtimalle sıkılırdım. Bu süresiyle bile ara ara sıkıldığım yerler oldu ama çok değil.
Kubrick'in A Clockwork Orange'nı izledikten sonra bütün filmlerinin o şekilde -arka planda farklı bir şeyi anlatma- olacağını sanıyordum. Ama bu filmde öyle bir şey yoktu sanırım. Varsa da ben göremedim.
Senaryonun farklı bir yönü yoktu. Ancak sonlara doğru olan
soygunu farklı karakterlerin gözünden 3-4 kez gördüğümüz
sahne iyiydi, farklıydı.
Bence izleyenlerin önyargısı olmadığı sürece beğenmeyen çıkmaz. Yönetmenin diğer filmlerini de izlemek isterim.
berkann ödülleri'nde iddialı olduğu adaylıklar: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu.
Yine güzel bir Stanley Kubrick filmiydi. Şu ana kadar 3 filmini izledim ama ne kadar efsane bir isim olduğunu anlamak zor değil.
Hikaye ortaydı. Ama senaryo gerçekten iyiydi. Akıcı ve sıkmayan bir senaryo vardı. Filimin başından sonuna kadar sürekli olarak merak içerisindeydim. Finali istediğim gibi bitmedi, ona üzüldüm.
Ortakların hepsi ölmüştü zaten. Şahsen Johnny'nin parayı alıp kaçabilmesini isterdim.
Oyunculuklar iyiydi. Sterling Hayden'i daha önce The Godfather'da izlemiştim. Orada ufak bir rolü vardı ama yine de hafızama kazınmış bir isimdi. Bu filmde başroldü ve oyunculuğunu daha net görebildim. Gerçekten başarılı bir oyuncuymuş. Bu filmde de oldukça iyiydi. Diğer oyuncular da zamanına göre değerlendirirsek gayet iyiydi.
Kısacası, sıkmayan ve "kült film" olarak anılmayı hak eden bir film.
Stanley Kubrick zor bir yönetmen bana kalırsa. The Shining, A Clockwork Orange gibi filmleri belki de en sevdiğim filmler arasında yer alırken 2001: A Space Odyssey, Dr. Strangelove gibi filmlerini ise hiç sevmemiştim. Bu durumun temel nedeni ise sanırım Kubrick'in belli bir tarza bağlı kalmayıp çok farklı işlere imza atması.
Bu film Kubrick'in ilk parlamasını sağlayan işmiş. Birazcık bence Hitchcock tarzına yakındı bu filmde. Yukarıda ya çok seviyorum ya hiç sevmiyorum demiştim ama bu film tam ortasında bir yerde kaldı.
Genel olarak iyiydi film ama bence kısa süresine rağmen yer yer sıkıcıydı. Çok akıcı olduğuna katılmıyorum ama çok rahatsız edici boyutta değildi sıkıcı kısımlar.
Oyunculuklardan pek beğendiğim olmadı. Abartılıydı hemen hepsi. Ama her ne kadar abartılı olsa da George'u oynayan adamı sevdim en çok.
Beğendiğim sahneler:
Soygun sahnesi güzeldi.
Bavulu yanlarına almak için görevlilerle yaptığı konuşmalar iyiydi.
Paraların havaya uçtuğu final harikaydı.
Aslında son yarım saatteki çoğu sahne iyiydi, sıkıntı daha çok ilk kısımdaydı.
Sonuç olarak sevdim filimi ama daha da iyi olabilirdi.
Yaklaşık 1 ay oldu izleyeli.Kubrick'in en sevdiğim filmi oldu.
Birçok soygun filmi izledik ama film 1956 yapımı olmasına rağmen ben bir tek bu filmde hipodrom soygunu gördüm.Soygunun mükemmel herşeyiyle planlanması da hoşuma gitti baya.
Sterling Hayden çok iyi oynamış.George karakteri hariç diğer oyuncular pek sırıtmamış.
Beğendiğim sahneler:
Çiçek kutusunun içinde silah olması sanırım bir ilk.Dog Day Afternoon buradan almıştır belki. Soygun sahnesini farklı farklı her kişiye göre görmemiz iyiydi.Ve final efsaneydi.Zaten valizin sağlam olmadığını Kubrick bir sahnede gösterip mesajı veriyordu.
Yılına göre harika.Kült filmin karşılıklarından bence.
Filmi yine yağmur yağdığı için evde kaldığım gün izledim ve güzel bir filmdi.
Filmin senaryosundaki akıcılık hoşuma gitti ve 2. partta aldı götürdü beni. Soygun esnasındaki her karakterin ayrı ayrı işlenmesi iyiydi. Kafalar netleştirilmişti. Ama sonu daha bir efsaneydi o nedenle senaryo ve kurgu açısından oldukça sağlamdı.
Oyuncular göze batmıyordu ama ahım şahımda değildi.
Ödül adaylıkları: En iyi senaryo, En iyi kurgu, En iyi sahne,
En iyi sahnedeki adaylığı son sahne.
Süresi kısa ama bana uzun geldiği oldu, ara ara sıktığı da oldu yani. Genel olarak iyi bir kurgusu vardı. Olaylar gelişirken sağlam bir şekilde, üstüne basa basa, neler olacağı gösterilerek ilerlendi. Soygun anlamında filmin kendine özgü, farklı bir havası vardı. Böyle soygun genelde pek düşünülmez ama filmde düşünülüyor. O yönden büyük farkı vardı.
Aslında içinde entrika da dönüyordu, arkadan iş çevirme gibi şeyler. Böyle şeyler olmasaydı, daha farklı şeyler olurdu filmde.
Mesela;
Sherry Peatty aldatıp, planı aldatmasaydı aslında her şey farklı olabilirdi ya da son sahnedeki köpek bavulu taşıyan kişinin dikkatini dağıtmasaydı.
Son sahne;
Son sahne efsane şekilde bitti. Johnny Clay, Fay ile birlikte para dolu çantayla gider, orada para dolu çanta uçuşur, sonra kaçışmaca derken, polislere yakalanır.
Bir de çekildiği yılı göz önünde bulundurursak, iyi bir iş. Bu filmin en dikkat çeken taraflarından biri ise, Stanley Kubrick'in çıkış yaptığı ve ün kazanmasını sağladığı bir iş olması.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.