Öncelikle, "Kırmızı Işık, Yeşil Işık" oyunu sonrası biriken toplam ödülü yazalım: 21.604.143 Dolar
Oyuncu 456'nın kazandığı miktar ise: 38.601.567 Dolar
***
Diziyi izlerken ilk aklımıza gelen şey hangi tür bir manyak böyle bir oyunu planlar? Koskocaman bir ada, çok büyük bir gemi, oyunların oynanması için hazırlanmış devasa yapılar; çember, üçgen ve kare rütbeli işçilerin yemeği, yeri, yatağı... Devasa bir organizasyon ve uğraş. VIP'ler gelince "acaba yaptığı yatırımın daha fazlasını mı kazanıyor" dedim ama değilmiş. Bizim fakir insanların sürekli yaptığı fakir edebiyatındaki "zengin ama mutsuz tip"i olayın başrolüne koymuşlar. Fakir edebiyatı sevenlere ekmek çıktı.
1 cümleyle yine çökertirsin fakirlik güzellemesini, bu ayrı konu... Son bölümde bize gösterildiğine göre, çok parası olan bir adam sıkılıyor ve birtakım kişilerle yaptığı toplantı sonucu "455 tane insan toplayalım, oyun oynatalım, elenenleri öldürelim." kararına varıyorlar. Prodüksiyon tamam, yer ve zaman tamam ama oyuncular ve oyunculara göz kulak olan kişiler? Araştırma yapıp insanların kişisel bilgilerini borçlarına kadar öğreniyorlar. Yaralı ceylanları tek tek avlıyorlar. KÜÇ (kare, üçgen, çember)'ün orada isteyerek bulunmadığı belli. Bunlar da fakir kişiler ve onlar da aynı yollardan geçerek buraya gelmişler. Vaatler: net bir maaş, yemek, yol ve bir de %95 ihtimalle ölmeme sözü. Bu kişilerin belki de bu işi feshetme hakları bile hiç olmadı... Peki, yaptığı işten zevk alan yok mudur? Komik olmayın.
***
En sevdiğim ve izlemekten keyif aldığım karakterden bahsetmek istiyorum. Bey Amca/Oyuncu 1... Kendisinin karakterini ikiye ayırmak istiyorum: Oyun sırasında ve sonrasında olarak. Ben oyun anındaki karakterine bayıldım. Korkunç bir karizması var. Kendisini izletiyor ve dinletiyor. 1- Işıkların kapatıldığı ve ortalığın mahşer gününe döndüğü zaman partiyi sonlandırması, 2- Halat oyununda geçmişindeki deneyimi takım arkadaşlarına aktarıp onların hayatını kurtarması, 3- Misket oyununda unutkanlık numarası yaparak Oyuncu 456'ya kıyak geçmesi(ben numara yaptığını düşünüyorum...) Biraz da diğer taraftan değinelim. Sıkılıyor, çok parası var ve bu oyunu düzenliyor. Olay şu abi, adam direkt işin içine giriyor. "Ben de oynayacağım" diyor... Karizmaya bak. Hem keyiflenmek hem de eski günleri yad etmek için oyuncuların arasına karışıyor, iş birliği yapıyor, kanka ediniyor. Bunu bir kenara bırakalım ve sorabileceğimiz sorulara bakalım:
1- Olayların en başındaki kişi olduğu için elendiği zaman ölmemesi haksızlık değil mi? Sonuçta herkes için adil bir oyun olacaktı. 10 misketini de kaptırdığı zaman ölmesi gerekiyordu.
2- En yaşlı, en bilge(akademik bilgiyi kenara bırakırsak) kişi kendisi, organizasyonun başındaki kişi olarak, en küçük harekette ve herhangi bir anda bile oyuncuların kaderi değişirken kendisinin oyunlara katılması doğru mu? Halat oyununda olmasaydı, muhtemelen, o takım kaybedecekti ve tüm geleceği değiştirecekti. Gangster/Oyuncu 101 yüksek ihtimalle ölmeyecek, nereden bakarsan bak belki de yarışmayı kazanacaktı. Oyuncu 212'nin öldüğü senaryo Oyuncu 101'in işine gelir. Sayısız ihtimalden sadece bir tanesi bu.
3- Ortalığın mahşer gününe döndüğü o karanlık gece olayların sonlanmasına sebep olması yanlış değil mi? Yine bir sürü ihtimal var. Evet, o gece oyuncuları serbest bıraksan sabah ışıklar yanmadan önce yarışmayı kazanan kişi belli olurdu ve tüm bu "eğlence" kısa sürede biterdi. Ama yine de doğru olan davranış o kaosun devam etmesini sağlamak değil mi?
4- Oyun feshedilirken kullandığı oy ile 200 civarı kişinin kaderini etkilemesi doğru mu?
***
Kitap okurken, dizi/film izlerken en çok ilgimi çeken olaylardan biri o okuduğum/izlediğim şeyde içgüdüsel hareketler görebilmek. Sineklerin Tanrısı mesela. Hayatta kalma içgüdüsü ve bencillik üst düzeydi. İçgüdüler ve bencillik devreye girince otomatik olarak doğal seçilim de devreye giriyor. İnsanların o ilkel zamanlara yolculuk edip hayatta kalmak için vahşileşmesini izlemek/okumak her defasında tüylerimi ürpertiyor. Aklınıza gelen herhangi bir kavga. Ayırt etmeyin sakın, sonunda bir tarafın ölmek zorunda kaldığı herhangi bir kavga. Ölen insanın çaresizliği, görece zayıflığı, ölmemek için çabalamasının boşa gitmesi... Defalarca gördük bunu izlediğimiz dizi/filmlerde. 500.000 yıl öncesinin kısa bir geçmiş sahnesi (flashback) sanki. Oyuncu 101'in bir sırtlana dönüşmesinin sebebi de bu. Biliyor içindeki sertliği, gücü ve ölmeme tutkusunu. O gün o ışıklar açılmasaydı ortalığı kan gölüne çevirmeye devam edecekti yanındakilerle birlikte. Belki 10 kişi kalınca sırtından bıçaklanırdı ve doğal seçilimin acımasız yüzünü görürdü ama yine ilkelliğin vücut bulmuş hâli olarak akıllarda yer edinirdi. Mesela lafı açılmışken, ilkel bir topluluğun lideri olduğunu görüyoruz. "1 milyon yıl önce böyleydiniz, olmak zorundaydınız" diyerek bu acı gerçekleri seyircinin yüzüne vuruyor sanki diziyi çekenler...
***
Oyuncu 240 ise en sevdiğim ikinci karakter oldu. Çünkü dinsiz.
Sürekli dua eden oyuncu ile karşı karşıya geldiği her sahnede perişan etti resmen. Çok büyük keyif aldım.
***
Dizinin türü dram ama ben hatırı sayılır derecede güldüm bazı sahnelere. 69 ve 96 esprilerine kahkaha attım. Bey Amca'nın bazı sahnelerinde gülümsedim.
***
Oyuncu 456 da ilginç bir karakter. Suç ve Ceza'daki Piyer'e benzettim biraz. Dizinin en saf, en iyilik meleği karakterlerinden biri. İlk oyun öncesi fotoğraf çektirme sahnesindeki pozundan belli kötü bir insan olmadığı. Zaten bu zamana kadar bir işte dikiş tutturamamasının sebebi bu olmalı. Başkalarını düşünmüştür, onların iyiliğini istemiştir ama olan yine ona olmuştur. Kendisinin de zorlandığı zamanlar oldu. Oyuncu 001'i kandırması, Oyuncu 218'i öldürmeye karar vermesi ve neredeyse eyleme geçmesi gibi. Bence yine de en temiz insan olarak kaldı.
***
Ve sahnede o var... Oyuncu 218... Seul'u kazanmış, birtakım kirli işlere girişmiş, hep daha fazlasını istemiş ve işleri batırmış bir adam. İyi bir kas gücü var ve en önemlisi de zeki. En az Oyuncu 101 kadar kendi çıkarlarını düşünüyor. Şeker oyunu, misket oyunu, cam oyunu... Hepsinde zekasını kullanarak rakiplerini alt etti veya onları dezavantajlı duruma düşürdü. Etliye sütlüye karışmamasından dolayı aradan sıyrılıp finale kaldı. Karakter olarak kendisine yakın olan Oyuncu 101 gibi kendisine bir "eski sevgili, yeni düşman" bulmadı veya salt kötülerden, çıkarcılardan oluşan bir takım kurmadı. Bu kadar yükselebilmesinde her birinin payı var ama en büyük pay yine kendi çünkü bu ortamı kendisi yarattı. Oyuncu 101'in modern versiyonu desek yanlış olmaz herhâlde. Finalde birbirlerine rakip olsalar bence modernlik kazanırdı.