2018 Roma - Film Yorumları

Sherlock

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,130
Reaksiyon puanı
47,948
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
3513526.jpg-c_215_290_x-f_jpg-q_x-xxyxx.jpg


ROMA

Türü: Dram
Yönetmen: Alfonso Cuarón

Oyuncular:
Yalitza Aparicio
Marina de Tavira
Nancy García

Filmin Özeti:
Cleo, Meksiko’nun orta sınıf ailelerinin yaşadığı bir Roma mahallesinde bulunan bir evde hizmetçi olarak çalışan genç bir kadındır. Bir yandan ev işleri ile uğraşan Cleo, bir yandan da evdeki dört çocukla ilgilenir. O tüm zamanını hizmetlisi olduğu evde geçirse de kendisine ait bambaşka bir dünyası vardır. Genç kadın, gönlünü Fermin adındaki bir adama kaptırmıştır. Fakat bu ilişki pek de Cleo’nun düşlediği gibi sonuçlanmaz. Bu sırada evin dört çocuk annesi olan hanımı Sofia, kocasının yokluğu ile başa çıkmaya çalışır. Birbirinden farklı hayatlara sahip olsalar da benzer travmalar yaşayan Cleo ve Sofia, siyasi kargaşanın hüküm sürdüğü bir ortamda birbirlerinin en büyük destekçisi olur.

Filmin Fragmanı:
 
  • Beğendim
Reactions: Çiğdem
Kusursuz bir sanat filmiydi.

Teknik açıdan kesinlikle harika bir iş olmuş. Çekim açılarıyla, siyah-beyaz renk tonlamasının kusursuz kullanımıyla, sinematografisiyle, sadeliğiyle teknik anlamda kusursuz bir iş çıkmış ortaya. Filmin her karesi kartpostal gibi. Alfonso Cuarón harika bir iş çıkartmış ortaya gerçekten, sanat filmi dediğimiz şey böyle olmalı.

Film bana göre baştan sona güzeldi ama özellikle son 30 dakikasına ayrı bir parantez açılmalı. Filmin "vurucu" diye nitelendirebileceğimiz kısmı son 30 dakikasıydı. O yüzden bundan sonrasını spoiler kutusu içinde yazacağım.

Film, Alfonso Cuarón'un çocukken yaşadığı evinde bulunan hizmetçisinin gözünden 1970'li yılların Meksika'sını, o dönemde yaşayan orta-sınıf bir aileyi, ve o ailenin hizmetçisinin hayatını anlatıyor aslında.

Alfonso Cuarón'un gerçek hayatının o döneminde yer alan hizmetçinin ismi filmde Cleo. Cleo, 1970'lerde Meksika'da orta-sınıf bir ailenin hizmetçisi konumunda. Ailenin çocukları ile arasında çok iyi bir ilişki bulunuyor. Ara ara bu çocukların annesiyle kavga ediyor, ailenin babasından azar işitiyor. Ama ne olursa olsun, ne yaşarsa yaşasın işini yapmaya devam ediyor.

Bir yandan da Cleo'nun evdeki hizmetçilik yaptığı saatler dışında, dışarıda vakit geçirdiği zamanları izliyoruz. Cleo, Fermín isminde biriyle tanışıyor, sevgili oluyor, ondan hamile kalıyor ve Fermín çocuğu istemeyip kaçıyor. Film, buraya kadar çok sade ve sıradan görünen bir senaryo ile ilerliyor. Ancak film, tam bu andan itibaren gerçekten başlıyor.

Önce Meksika sokaklarında o dönemde yaşanan iç krizden dolayı ortaya çıkan halkın çatışmasını izliyoruz, bu çatışmanın sonucunda halk arasında yaşanan bir iç savaşa tanık oluyoruz. Bana göre filmin en etkileyici kısımları bu an ve bu andan sonrası. Yani son 30-40 dakikalık kısım.

Cleo, bebeğinin doğmasına az bir zaman kala beşik almaya gidiyor. O sırada bu sokak çatışması yaşanıyor. Cleo'nun bulunduğu mağazada silahlı çatışma meydana geliyor, mağazadaki müşteriler rehin alınıyor. Cleo'ya silah doğrultan kişi ise onu hamile bırakıp terk eden Fermín. Cleo, yaşadıklarının şokuyla sancılanıyor ancak bebeğini kaybediyor. Bebeğinin öldüğü sahne, daha sonra onun ölüsünü kucağına aldığı sahneler gerçekten müthişti.

Filmin sonunda ise Cleo, hizmetçiliğini yaptığı ailenin annesi ve çocukları ile bebeğini kaybetmemiş gibi tatile gidiyor. Bu da ne olursa olsun, ne yaşarsa yaşasın yaptığı işin gerekliliklerini hep yerine getirdiğini gösteriyor Cleo'nun ve o dönemde benzer işler yapan alt-sınıf diye tanımladığımız halkın.

Bu tatil esnasında ailenin iki çocuğu boğulma tehlikesi geçiriyor ve o çocukları kurtaran isim yine Cleo oluyor. Bu olay sonrasında çocukların Cleo'ya sarılması, ona karşılıksız bir sevgi göstermeleri falan gerçekten izlerken keyif veren anlardandı.

Kısacası Roma, teknik açıdan kusursuz, senaryo olarak sade gibi görünse de son 30 dakikalık kısmı ile vurucu olmayı da başaran bir sanat filmi olmuş. Oscar'ı alabilir mi bilmiyorum ama kesinlikle favorilerinden olacaktır.

Puan: 8/10
 
Harıl harıl yazı yetiştirmeye çalışıyorum bitirebilsem buraya da el atacağım. Sırada bekleyen beş yazı var ve şu an Spider-Man'i yazıyorum mesela. :D

Buraya uzun uzun yazmana gerek yok zaten, özet niteliğinde yazsan yeterli. En son ilgilenirsin burayla o zaman. Spider-Man demişken, çok beğendim onu. Yorumunu da yaptım zaten, kaç puan vereceğini merak ediyorum ona. :A
 
Muhteşem bir sinematografi ama ne yazık ki sinematografi karın doyurmuyor. Yine zayıf senaryolu görseli zengin bir filmin abartılmasıyla karşı karşıyayız. Nefret etmedim ama izlerken sıkıldığım yerler çok oldu. Fakat bittikten sonra filmin değeri artıyor bu da bir gerçek. Bu da görüntünün gücü olsa gerek.

Tam yorum: Roma

7/10
 
Arkada konuşan İspanyol kadın çok sinirime dokundu. Izlemicem şimdilik belki sonra izlerim.:X
 
İlk başta çok zorladım filme alışmakta ama sona doğru rutini tutturdum.

Siyah beyaz film sevmiyorum. Bu filmide çok sevdiğimi söyleyemem. Bi kaç şey dışında aklımda pek bir şey kalamayacak. Teknik kısmı övülmüş ama inan ilgimi çekmedi bu filmde teknik. İlettiği şeyler boş geldi bana.:D

70'ler Türkiye'de değil tüm dünyada karışık yıllar. Öğrenci polis olayları malum zaten bizde de, orada da şiddet hat safhada. Olimpiyat gibi bi şeye hazırlandığını düşündüğümüz Ferminin bir militan çıkması çok ilginçti.

Yine bebek takımı bakarken o olayların yaşanması güzel sıkıştırılmış.

En sevdiğim replik ise şu oldu.
"Dağlarda yaşlıdır ama yeşildir"

Bu gibi bi kaç ayrıntı dışında ilgimi çekmedi.

Alfonso Cuaron'un zaten çok replikli bi filmini izleyemedim. Gravity'de de replik azdı ama görseller, oyunculuklar ilgimi çekmişti baya beğenmiştim. Bu film boş geldi bana. Anlattıkları hoşuma girmedi belkide.

Çocukların annesini oynayan kadın dışında kast kötü seçilmiş.

5.5/10
 
Herşeyi spoilere sıkıştırıcam. İzlemeyi düşünenleri etkilememek için puanı da:A

Gerçek bir filmseverlerin hoşuna gidecek bir film olmuş. Ama benim gibi arada izleyenler için gayet sıkıcı bir filmdi. Filmin siyah-beyaz olmasını hala anlamlandıramadım. Neden hikayeyi sıcak anlatmak varken siyah-beyaz tonlamasıyla anlatıp, insanı yoruyorsunuz ki?

Senaryo dalında aday gösterilmiş. Kesinlikle hak etmemiş. Cleo'yu oynayan oyuncunun masumiyeti bana geçse de sade ve dümdüz anlatımıyla sıradan bir insanın günlük hayatından kesitti sadece. Beni etkileyen hiçbir olay olmadi. Böyle hikayeyi yaşayan bir sürü insan vardir. Buna senaryo bile denmez bence.

Not:Yorumlardan anladiğim kadarıyla yönetmenin kendi hizmetçi/bakıcısının hayatıysa; Filmdeki çocugun iki de bir "ben yaşlıyken" diye başlayan cümlelerinde yönetmen kendisini mi anlatıyordu? Adamın yaşi gayet o döneme denk geliyor:A

Filmde tek şu ayrıntı hoşuma gitti. Su birikintisinde görünen uçakla başlayıp, bulutsuz güzel bir günde havada süzülen ucaği göstererek bitmesi. Filmin açilişi ve kapanışı güzeldi.

Puanım 6/10

Edit: Yönetmen Believe dizisini çekmiş ve OzaN begenmemiştin :A Aklıma geldi yine gece gece :F @bazinga
 
  • Beğendim
Reactions: MasacRE
Ortalamanın üzerinde bir filmdi ama kimileri gibi yılın en iyi filmi olduğunu iddia edemeyeceğim. 2 saatten fazla olması, siyah beyaz ve hiç aşina olmadığım bir dille çekilmiş olması başlarda filmle arama mesafe koydu ama ilk 1 saatten sonra alışmaya, Cleo'yla bağ kurmaya başladım diyebilirim.

Öncelikle olaylı bir film arayanlar varsa hayal kırıklığına uğrayacaklar. Daha çok bir hizmetçinin hayatından 2 saat 15 dakikalık bir kesit gibi. 1-2 önemli olay dışında bir şey olmuyor ki bu da yer yer sıkabiliyor. Okuduğum kadarıyla yönetmen kendi yaşamından yola çıkarak senaryoyu yazmış ama filmin beklenen etkiyi yaratmaması da bu kişiselliği yüzünden. Herkesin kolayca bağ kurabileceği bir yapım olduğunu düşünmüyorum.

Filmde müzik yerine bol bol ses kullanılmış. Çoğu sahnede karakterlerden (pek fazla konuşmuyorlar zaten) çok etraftaki sesler duyuluyor. Kısacası ses tasarımı filmin en iyi taraflarından biri. Aynı şekilde görüntü yönetimi (onu da yönetmenin kendisi yapmış zaten) de bir ustanın elinden çıktığını belli ediyor.

Yalitza Aparicio ilk kez oyunculuk yapmasına rağmen iyi iş çıkarmış. Zaten fazla repliği yok ama yalın performansıyla öne çıkmayı başarmış. Marina de Tavira da iyiydi ama Oscar'a aday olacak bir şeyini göremedim. Filmin çok sevilmesi yüzünden ezbere adaylık almış.

Cleo'nun doğum sahnesi çok iyi çekilmiş de bebeği ölmeseydi keşke. Gerçi doğmasını istemiyordu ama ölüsünü kucağına verdiği sahnede onun adına üzüldüm. Aynı şekilde sondaki deniz kısmı da çok iyi çekilmişti.
İlk başları sıkıcı olsa da sonlara doğru yükselişe geçiyor ama genel olarak baktığımda "iyi film"den ötesi değil. Yine de teknik becerileri ve yönetmenliği nedeniyle puanımı bir tık yüksek vereceğim.

7/10
 
Fazlasıyla kişisel bir film ama aynı zamanda herkesin de bir şeyler çıkarabiliceği bir film.

Film esasında orta sınıf bir ailenin hayatından kesiti anlatıyor. Renksiz çekilmesi bence doğru bir tercih olmuş ışıklandırması harikaydı. Zaten teknik olarak harika bir film. Ses, görüntü yönetmenliği vs. kusursuz.

Bazı yerlerde sıkılmadım desem yalan olur. Oyunculuklar çok doğal hiç abartılı oyunculuk yok. Senaryo bence zayıf değil sade. Herkese göre bir film olmadığı kesin.

10/10
 
Son düzenleme:
Durgun ilerleyişine rağmen tek oturuşta kendini izletebilen bir film. Olay örgüsünün geri planda, durum öyküsünün ön planda olduğu Nuri Bilge tarzından. Yani senaryoyu göstermek için çekilmiş filmlerden değil, bu yüzden sinematografisi gerçekten üst düzey ve aynı sebeple de göz zevki verdiği için izleyeni sıkmıyor. Yine de senaryosu için zayıf demek zor, sadece dar bir konuyu ele almış olduğu için öyle geliyor ama aldığı konuyu da olabildiğince iyi almış diyebiliriz.

10/10
 
Son düzenleme:
Film hakkında ya "mükkemel" ya da "boşa vakit harcanılan iyi olmayan bir film" yorumlarına denk geldim. Beklentim büyüktü ama tam karşlayamadı.Şimdi film ile ilgili önce eleştirilerim, sonrada beğendiğim kısımları belirteceğim.
Film ilk başta çok sıkıcı geldi. Hani türk dizileri için boş boş bakışmalarla uzatılır denir ya, işte bu filmdede bir sürü uzun boş sahneler vardı. 135 dakikalık filmin eminim nerdeyse yarısı uzatılan sahnelerdir. Misal filmin ilk 20 dakikası çok boş geldi bana. Örneğin, baba karakteri ilk eve döndüğünde içeri girene kadar gereksiz uzun sahne mevcuttu, hizmetçinin ışıkları kapatmasıda öyle.
Konusu heyecan veren ya da aman aman diyeceğimiz bir şekilde değildi ama filmin başlarını saymazsak sonraki sahneler bir şekilde kendini izlettirdi.
Ben siyah beyaz olmasına pek takılmadım, aksine filme ayrı bir hava katmış. Filmdeki asıl olaylar asıl kız hamile olduğunu anlattığında Fermin'in kaçmasıyla başlıyor diyebiliriz.Başroldeki hizmetçi çok soğuk bir oyunculuğa sahip. Oyunculuklarda başarılı kimse yoktu.
Hizmetçinin doğum yaptığı sahne ve ordaki çekim, verilen duyguyu çok beğendim. Tabi doğumdan önce Fermin ile tekrar karşlaşmasıda ayrı bir olaydı. Çok film izleyenler eminim çok beğenmiştir ama benim gibi fazla izlemeyen biri için sıradan geldi.
5.7/10
@Sherlock hesapta sorun yaşamaya diye bende Tols bey gibi nokta sonrası gıcık rakam seçtim :A)