En Son Okuduğunuz Kitap? 📖

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Onur_35
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Andrzej Sapkowski - Blood of Elves

Sagaya güzel bir başlangıçtı.
 
Hayvan Mezarlığı - Stephen King

Dün bitti, anlatımı çok gerilimliydi heyecanla okudum ama sonunu tahmin etmiştim biraz farklı bir son oldu, bölüm 2'ye geçerken zayıf bir geçiş oldu ama sonradan çocuğun anlatımı iyiydi. Teşekkürler @Tolstoyevski. :)
 
Kürk Mantolu Madonna

Çocuk kitabı gibi geldiği için hep uzak kalmıştım, arkadaş hediye edince mecbur okudum. Gerçekten etkileyici ve güzel bir hikaye. Sonu da baya hüzünlü bitti, muhakkak okumanızı öneririm. Kitabı bitireli 1 hafta oldu, Sabahattin Ali'nin diğer kitaplarını da baya merak ediyorum.
 
Hayvan Mezarlığı - Stephen King

Dün bitti, anlatımı çok gerilimliydi heyecanla okudum ama sonunu tahmin etmiştim biraz farklı bir son oldu, bölüm 2'ye geçerken zayıf bir geçiş oldu ama sonradan çocuğun anlatımı iyiydi. Teşekkürler @Tolstoyevski. :)

Malum kitaba dikey geçiş yapıyor musun sonunda? :A
 
Otomatik Portakal - Anthony Burgess

İlk kez böyle değişik bir yapıt okuyorum, özellikle anlatıcının anlatım tarzı çok güzeldi. Samimi dili ''ey kardeşlerim, kankalarım'' gibi söylemleri çok hoşuma gitti. Ara sıra 'Mütevazi Anlatıcınız' dediği yerler de hoşuma gidiyordu. Arkadaşları ile özetle zibidilik peşinde koşan Alex'in hapse girmesi ve devamında gelişen olayları konu alıyor. Sürükleyici bir eser, işimden dolayı 1 haftada falan bitirdim. Normalde 2 günde bitecek eser. Tavsiye için de teşekkürler @Tolstoyevski çok güzeldi kitap. :bhr: Filmini de izleyeceğim kısa sürede. :Z
 
Otomatik Portakal - Anthony Burgess

İlk kez böyle değişik bir yapıt okuyorum, özellikle anlatıcının anlatım tarzı çok güzeldi. Samimi dili ''ey kardeşlerim, kankalarım'' gibi söylemleri çok hoşuma gitti. Ara sıra 'Mütevazi Anlatıcınız' dediği yerler de hoşuma gidiyordu. Arkadaşları ile özetle zibidilik peşinde koşan Alex'in hapse girmesi ve devamında gelişen olayları konu alıyor. Sürükleyici bir eser, işimden dolayı 1 haftada falan bitirdim. Normalde 2 günde bitecek eser. Tavsiye için de teşekkürler @Tolstoyevski çok güzeldi kitap. :bhr: Filmini de izleyeceğim kısa sürede. :Z

Türkiye'de, böyle bir dönemde yaşayıp da Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ü okumamak olmaz, onu da mutlaka ilk fırsatta okumanı tavsiye ederim, unutulmaz bir başyapıt. :)
 
Türkiye'de, böyle bir dönemde yaşayıp da Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ü okumamak olmaz, onu da mutlaka ilk fırsatta okumanı tavsiye ederim, unutulmaz bir başyapıt. :)
Onu birkaç hafta önce senle konuşmuştuk galiba. 15-20 gün içerisinde satın alacağım fakat okumak için Aralık-Ocak bulabilir. Şu an listemde Suskunlar, Elia ile Yolculuk, Kuyucaklı Yusuf kitapları yer alıyor. Tatildeyken okuduğum Kürk Mantolu Madonna'yı da yıl sonunda bir kez daha okuma planım var. :)

Nutuk'u lise birdeyken falan okumuştum ama hiç hatırlamıyorum desem yeridir, o zamanlar anlayacak kafa da ne kadardır bilmiyorum. Geçenler de güzel bir baskını satın aldım, onu da doya doya, altını çize çize, anlaya anlaya güzelce okumak istiyorum. :D
 
Thomas More - Utopia
Kitap ütopya türünün ilk örneği (?) ama ütopyadan çok liberal distopyası gibiydi. More abinin 500 yıl öncesine göre düşündüğü ilerici çok şey var ama hayal ettiği devlet ve toplum yapısını hiç sevmedim ben. Ne doğru düzgün bir kişi/aile mahremiyeti ne de özel mülk var. Kitapta anlatılana göre herkes çok mutlu ama sanki bir Ütopyalıyı alıp konuştursak iki dakikada bize dert yanmaya başlayacak gibi, öyle bir devlet ve toplum baskısı hissettim okurken. Sosyalizmi arşa değdirmiş bir toplum, demokrasi de tavanda, az yasa, az iş, çok kaliteli zaman var. Kimse zengin değil herkes eşit derecede fakir daha doğrusu herkes hak ettiği kadar zengin ama kimsenin daha fazla zengin olmak için çaba harcamasına izin verilmiyor, sıkıntı bu. Özel mülkiyet olmaması canımı en çok sıkan şeylerden biri oldu. Yaşadığın ev senin değil, eve çok alışma diye on yılda bir değiştirmek zorundasın ve yaşarken bile kamuya açık bir alan, kapısı bacası herkese açık. İnsanların ev değiştirmeye zorlanması devletin zorlamalarından biri. Sadece ev değiştirseler iyi, ada o kadar homojen, daha doğrusu tek tipçi ki bir şehrin nüfusu azaldığında insanlar çok olan yerden az olan yere göç ettiriliyor hatta çocukları olmayan ailelere, fazla çocuklar falan veriliyor. Adanın onlarca şehri birbirinin aynısı, aynı teşkilatlanma, aynı insanlar, aynı eğlence anlayışı, çok boğucu. İnsanların kıyafetleri bile tek tip. Ada insanları o kadar üstün bir ahlaka sahip ki savaşmaktan nefret ediyor hatta kasaplık bile yapmıyor, bunları kölelere yaptırıyor. Sevmediğim bir başka nokta da bu harika devlette kölelik kurumunun devam etmesi. Özetle kitabın anlattığı devlet ve toplum yapısı bana korkunç geldi ama kitabı okuduğum için çok mutluyum çünkü diğer yarısında kitabın incelemesi, öbür kitaplarla karşılaştırma ve More'un hayatı vardı. Anlattığı devleti sevmesem de Thomas More'u çok sevdim. Adamsın More.
Şu anda da Brave New World'ü okuyorum, onun da yorumu yakında, sevdim onu. 🙂
 
Son düzenleme:
Thomas More - Utopia
Kitap ütopya türünün ilk örneği (?) ama ütopyadan çok liberal distopyası gibiydi. More abinin 500 yıl öncesine göre düşündüğü ilerici çok şey var ama hayal ettiği devlet ve toplum yapısını hiç sevmedim ben. Ne doğru düzgün bir kişi/aile mahremiyeti ne de özel mülk var. Kitapta anlatılana göre herkes çok mutlu ama sanki bir Ütopyalıyı alıp konuştursak iki dakikada bize dert yanmaya başlayacak gibi, öyle bir devlet ve toplum baskısı hissettim okurken. Sosyalizmi arşa değdirmiş bir toplum, demokrasi de tavanda, az yasa, az iş, çok kaliteli zaman var. Kimse zengin değil herkes eşit derecede fakir daha doğrusu herkes hak ettiği kadar zengin ama kimsenin daha fazla zengin olmak için çaba harcamasına izin verilmiyor, sıkıntı bu. Özel mülkiyet olmaması canımı en çok sıkan şeylerden biri oldu. Yaşadığın ev senin değil, eve çok alışma diye on yılda bir değiştirmek zorundasın ve yaşarken bile kamuya açık bir alan, kapısı bacası herkese açık. İnsanların ev değiştirmeye zorlanması devletin zorlamalarından biri. Sadece ev değiştirseler iyi, ada o kadar homojen, daha doğrusu tek tipçi ki bir şehrin nüfusu azaldığında insanlar çok olan yerden az olan yere göç ettiriliyor hatta çocukları olmayan ailelere, fazla çocuklar falan veriliyor. Adanın onlarca şehri birbirinin aynısı, aynı teşkilatlanma, aynı insanlar, aynı eğlence anlayışı, çok boğucu. İnsanların kıyafetleri bile tek tip. Ada insanları o kadar üstün bir ahlaka sahip ki savaşmaktan nefret ediyor hatta kasaplık bile yapmıyor, bunları kölelere yaptırıyor. Sevmediğim bir başka nokta da bu harika devlette kölelik kurumunun devam etmesi. Özetle kitabın anlattığı devlet ve toplum yapısı bana korkunç geldi ama kitabı okuduğum için çok mutluyum çünkü diğer yarısında kitabın incelemesi, öbür kitaplarla karşılaştırma ve More'un hayatı vardı. Anlattığı devleti sevmesem de Thomas More'u çok sevdim. Adamsın More.
Şu anda da Brave New World'ü okuyorum, onun da yorumu yakında, sevdim onu. 🙂
Bu mu ütopya? :/
Oscar Wilde - Dorian Gray'in Portresi

Kitabın ilk kısımları: 🙄
Ortalarına doğru: (b)
Gelişme kısmı: 😎
Sonlara doğru: :weary:
Final: 😱:screamcat::clapping:
Bunu okurken kusmadın mı? Hayyyyret. :D Ve şaşırttın beni, ben de okumak istiyorum.

Stefan Zweig - Satranç: Kısa bir öykü kitabıydı. Yazarın hayatından da izler taşıdığı çok belliydi. Kolay okunan, akılda kalıcı sayfaları olan iyi bir kitaptı ama birine tavsiye ederken beklentiyi arttırmamasını da söylerim.
 
Bu mu ütopya? :/
Bunu okurken kusmadın mı? Hayyyyret. :D Ve şaşırttın beni, ben de okumak istiyorum.

Stefan Zweig - Satranç: Kısa bir öykü kitabıydı. Yazarın hayatından da izler taşıdığı çok belliydi. Kolay okunan, akılda kalıcı sayfaları olan iyi bir kitaptı ama birine tavsiye ederken beklentiyi arttırmamasını da söylerim.
Liberal distopyası işte, bayağı taraflı anlattım. :F
 
Bu mu ütopya? :/
Bunu okurken kusmadın mı? Hayyyyret. :D Ve şaşırttın beni, ben de okumak istiyorum.

Stefan Zweig - Satranç: Kısa bir öykü kitabıydı. Yazarın hayatından da izler taşıdığı çok belliydi. Kolay okunan, akılda kalıcı sayfaları olan iyi bir kitaptı ama birine tavsiye ederken beklentiyi arttırmamasını da söylerim.

Yazardan kaynaklı kitapta eşcinsellik güzellemeleri yok değildi, erkek güzeli bilmem ne filan, hatta Dorian Gray'e aşkını itiraf eden ressam filan bu kısımlar bana göre sıkıcı ve rahatsız ediciydi ama konu gereği olmalarına bir şey diyemedim. Yani önemli olan kitabın tamamı ve kitabın tamamına bakınca o kısımlar sadece yazarın cinsel kimliğinin etkisinden kaynaklanıyor. Ayrıca kitabın son kısmı etkileyici olduğu için o kısımları unutturuyor okuyana. :D
 
Yazardan kaynaklı kitapta eşcinsellik güzellemeleri yok değildi, erkek güzeli bilmem ne filan, hatta Dorian Gray'e aşkını itiraf eden ressam filan bu kısımlar bana göre sıkıcı ve rahatsız ediciydi ama konu gereği olmalarına bir şey diyemedim. Yani önemli olan kitabın tamamı ve kitabın tamamına bakınca o kısımlar sadece yazarın cinsel kimliğinin etkisinden kaynaklanıyor. Ayrıca kitabın son kısmı etkileyici olduğu için o kısımları unutturuyor okuyana. :D

Eşcinsellik güzellemesi değil yalnız o. Aşık olduğu ya da beğendiği vücudu güzellemeyle ilgili. Yani eğer "heteroseksüellik şöyle kötü, böyle iğrenç; ama eşcinsellik çok iyi, çok güzel" demiyorsa eşcinsellik güzellemesi olmaz ki?

Sen bile sevdiysen, ben rahat beğenirim o zaman. :D
 
Isaac Asimov - Ben Robot
Çok kısa bir sürede çok severek okudum kitabı. Asimov'un ne kadar büyük bir adam olduğunu zaten biliyordum da tbu eseri okuduktan sonra daha da hayran kaldım kendisine.
1940'lı yıllarda kafa yorduğu şeyler çok önemli. Robotların pozitronik beyinlerinden bahsedilince "herhalde daha havalı olsun diye elektronik değil de pozitronik demiş" diye düşünmüştüm. Kitabın sonunda kendisinin de belirttiği gibi gerçekten öyleymiş. Pozitronik kulağa daha fütürist geliyor. Kitabı okurken çok yerde tebessüm ettim hatta kahkaha attım, en son da Asimov'un bu pozitronu kullanma sebebini öğrenince gülümsedim.
Kitapta Asimov'un farklı zamanlarda yazdığı robot hikayeleri toplanmış. Hepsini severek okudum, hiçbirinde sıkılmadım. En çok sevdiğim hikaye Cutie'nin hikayesi oldu.
Daha yazacaklarım var, bir ara bu yorumu düzenleyeceğim.