En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İslamiyet'e girersek Allah deriz. Şu anda da Allah diyebiliriz, tartıştığımız söz konusu özellik "sonsuz bilgi sahibi olmak" olduğu için. Ama yaratıcı diyemeyiz.
 
Reactions: Forumdash
İslamiyet'e girersek Allah deriz. Şu anda da Allah diyebiliriz, tartıştığımız söz konusu özellik "sonsuz bilgi sahibi olmak" olduğu için. Ama yaratıcı diyemeyiz.
Hayır, herhangi bir din üzerinden sormuyorum. Kişisel tercih (mi) olarak soruyorum. Ne olursa olsun Allah demeyi tercih ederim.
 
Hayır, herhangi bir din üzerinden sormuyorum. Kişisel tercih (mi) olarak soruyorum. Ne olursa olsun Allah demeyi tercih ederim.
Kişisel tercih değil. İslamiyet'e girersek Allah, din dışı bir tanrıdan bahsedersek tanrı, kısıtlı bilgiye sahip ama bizden üstün olan ve bizlerin ve bulunduğumuz evrenin yaratılmasına olanak sağlayan canlılardan bahsediyorsak yaratıcı derim/deriz/denmeli.
 
Reactions: Forumdash
Yere, zaman göre şekillendiriyorsun terimleri... Kırmızı yere göre yaratıcı demen gerekmezmi?. (Büyük Patlama)
 
Yere, zaman göre şekillendiriyorsun terimleri... Kırmızı yere göre yaratıcı demen gerekmezmi?. (Büyük Patlama)
Evet, yaratıcı bu işte: ''kısıtlı bilgiye sahip ama bizden üstün olan ve bizlerin ve bulunduğumuz evrenin yaratılmasına olanak sağlayan canlılar''
 
Reactions: Forumdash

Tanrı dememin sebebi ana dilimin Türkçe olması ve Tanrı kelimesinin de öz Türkçe Tengri kelimesinden türemiş olması ve “Evrenin yaratıcısı” anlamına gelmesi. Niye kendi dilimizdeki kelimeyi söylemek garip geliyor da Arap mitolojisindeki İslam’dan dahi önce kullanılan Ay Tanrısı anlamına gelen Arapça el-ilah’ın günümüz halini söylemek büyük bir “gurur” kaynağı olarak görülüyor hiç sorguladın mı? Eğer ortada özentilikten bahsedeceksek yerli ve milli olan Tanrı kelimesidir, özentilik ise Tanrı kelimesini küçük görüp Allah kelimesini ve Arapçayı, Arapça kelimeleri üstün tutmaktır.

Bu konuyu uzunca tartışmaya gerek yok çünkü tartışılacak konu yok, doğduğun coğrafyanın ve ailenin inancını sıkı sıkıya sahiplenip tek gerçek olarak gördükten sonra insan zihnindeki mantığa ve gerçeğe dair olan kısımların bazıları devre dışı kalmak zorunda kalıyor, aksi taktirde zaten o inanç ortadan kalkacağı için dini tartışmalarda mantık üzerinden yürümek de böyle gereksiz kaçıyor bir yerden sonra.
 

Yoksa güzel bir açıklama ama orayı okuyunca güldüm
 
Reactions: Tolstoyevski
Senden Bana Kalan

Harıl harıl aşk filmi ararken denk gelip izledik. Ama Görüntüler ve doğa hiç pek tatmin edemedi.
Neslihan duru güzelliği ile yine yakışmış. Ekin koç zaten uçtu gidiyor. Oyunculuk şahane ama konu boş ve inandırıcı, derin değil.


Köy ortamında geçen aşk hikayeleri bi güzel oluyor. O yüzden o zeytin toplama sahnesi ve devamında ben eridim.

6/10
 
The House That Jack Built

Böyle bir filmi ya Kubrick ya da Trier yapabilirdi. Metafor içinde metefor olan ve hazmetmesi zor kurgulardan. Bir seri katil psikolojisi üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri olabilir ayrıca. Tabi Trier gerçekçiliği acımasızca gösterildiği için tepki toplaması normal ama öyle çok rahatsız edici bir film de değildi daha önceki örneklere kıyasla. Her filminde olduğu gibi bunda da sahneler arası geçiş, müzik ve arkaplan uyumu dört dörtlük işlenmiş ve bu yüzden yakın zamanın değeri bilinmeyen değerlerinden biri olarak kalmış bir film. Ancak bana göre Trier’in başyapıtı kesinlikle değil. Başyapıtı olarak Melancholia ile Dogville arasında kalırım çoğu zaman ama bu film daha çok Antichrist tadında ve onunla eş değer bir kaliteye ve simge yoğunluğuna sahip.

Filmde Nietzsche ve Goethe etkisi hiç saklanmadan açık açık veriliyor zaten. İlahi Komedya’daki Cennet-cehennem-Araf yolculuğunun kısa ve insana özgü bir panaroması yaşanıyor ve bitmesi gerektiği yerde bitiyor. Çok ince ayrıntıları da var, gözden kaçan zorlama kısımları da. Belki üzerinden zaman geçince etkisi değişir ama şimdilik Trier filmleri içersinde ilk 5’ime giremedi, buna rağmen mükemmele yakın bir iş ama diğerleri yakının da ötesindeydi.

Filmin genel olayı metaforlar üzerine olsa da yine de insan zihni gerçekçiliği sorgular daima. Ne kadar şanslı olursa olsun aptalca bir olaydan sonra yakalanana kadar geçen süreçte şüphe bile uyandırmaması, hadi mümkün diyelim ama kadının cesedini arabaya bağlayarak arkasında sürüklediği sahnede onca yol boyunca kimsenin bu durumu fark etmemesi en ıssız yerlerde bile pek mümkün olmazdı.

Ama zaten olay gerçekliğe bağlı kalmak değil sembolizm üzerinden kötülük ve Tanrı kavramını sorgulamak ise, bu tür kısımlar kolayca görmezden gelinebilir.


Kadının o güzelim göğüslerini kestiği sahnede içim gitti. Nimete öyle yapılır mı ulan
Bir de utanmaz herif cüzdan yapmış göğüsten, çürümüş hem de en az bir sahne arasında başka bir filmden (o filmi de bir yerden hatırlıyor gibiyim Silgi Kafa gibi) gösterdiği adamın ya da bir şeyin bir rahimden çıktığını gösterdikleri sahne kadar iğrençti gerçekten. Bunun bir tık ötesi masaya yemek için getirdikleri pişmiş tavuğun regl olduğu sahneydi adını unuttuğum bir başka filmde.
9.0/10

@Danger UA!
 
Son düzenleme:

İnce espriler ve yüksek zeka içeren harika bir stand-up gösterisi. Bizim Cem Yılmaz’ın bu adamdan etkilendiği açık ortada. Tabi ondan farklı olarak Amerika’da özgürce din, Tanrı gibi konularda hiciv yapabiliyor adam ki gösterinin en keyifli kısımları da onlar bence. Özellikle moraliniz bozuksa tavsiye ederim, iyi gelecektir.

@DarkLegenD patlatmak yerine izle bi bu yapımı keyfin yerine geçsin 3-3 rezaletinden sonra.


9.0/10
 

The Fighter (2010)

Bu ara 2010 filmlerine sarmışken tekrar izledim. David O. Russell'ın yüksek tempolu filmlerini özlemişim. Pek çok yönden başarılı bir film. Boks filminden çok aile baskısı altındaki birinin kendini bulma filmi aslında. Oyunculuklar şahane. Christian Bale gerçekten Oscar'ı hak ederek almış o yıl. Melissa Leo ve Amy Adams da çok çok iyiler. Ben Amy Adams'ı daha çok beğendim (muhtemelen bu filmde aşırı iyi görünmesinden dolayı objektif olamıyorum
) ama Leo da çok iyi, kazanmasına itirazım yok... Boks sahneleri çok iyi değildi ve finale doğru tempo düşüp yeterince iyi sona eremiyor bence. 8.5'a yaklaşmak suretiyle:

8/10
 
Reactions: Danger UA!

Animal Kingdom (2010)

İzlemesi zor bir filmdi. Jacki Weaver bu filmle Oscar adaylığı almasa muhtemelen yarıda bırakabilirdim. Kötü bir film değil ama çok fazla kötülük içeren bir film. Bu kadar pislik bir ailenin içine düşmek büyük talihsizlik. ? Senaryo yer yer ilgi çekici olsa da genel anlamda tatmin etmedi.

Jacki Weaver iyiydi, rakiplerini şu an bilemiyorum ama Oscar adaylığına pek itirazım yok. Başroldeki elemanı Tye Sheridan diye izledim değilmiş.


5/10
 

Date Night (2010)

IMDb puanına bakarak konuşuyorum underrated kalmış bir film. Beklediğimin üstünde çıktı, gayet eğlenceli ve aksiyon dolu bir filmdi. Bir Game Night olmasa da onu seven bunu da sever muhtemelen.


Tabii tamamen şahane bir film de değil bazı basitlikler falan var ama görmezlikten gelindiğinde gayet keyifli.


Steve Carell ve Tina Fey ikili olmuşlar. Yalnız James Franco ve Mila Kunis ikilisi de şahane olmuş. Az gözüktükleri kısımda baya eğlendirdiler. Spin-off'u yapılabilirmiş.
Bu arada Mila Kunis'i izlediğim üçüncü 2010 filmi oluyor ve hepsinde kendine hayran bıraktı. ?

6.5/10
 

Rabbit Hole (2010)

Acıyla baş etmeye dair kaliteli bir yapım. Başta Nicole Kidman olmak üzere iyi oynanmış, iyi çekilmiş temiz bir film. Çok da güzel replikler vardı aralarda. Konu itibariyle izlerken yer yer içim şişmedi desem yalan olur ama süresini iyi ayarlamışlar. Keşke sonunu biraz daha iyi bağlayabilselerdi.

6/10

------------------------



The Next Three Days (2010)

20 Dakika dizisi yayınlandığı dönemden beri izlemek istediğim ama bir türlü sıra gelmeyen bir filmdi. Bizimkilerin niye uyarlamaya çalıştığını çözmem 5 dakika aldı.
İyi bir senaryo var ortada ama o kadar pembe dizi kıvamında şeyler var ki... Crash'in yönetmeninin elinden çıktığına inanamıyor insan, sanki sinemayla çok alakasız birine "al da yönet" demişler gibi. Çok fazla dramatik olmaya aday sahne var ama çok kötü yönetilmiş, çok kötü oynanmış. Bir kere filmde adamın motivasyonunu iyi aktaramamışlar. Elizabeth Banks güzel kadın da kötü oyuncu.
Çocuk oyuncu masrafından kaçmak için robot tercih etmişler.


Bu kadar gömdüm ama tüm bu olumsuzluklara rağmen film kendini izletiyor. Konusu çok güzel ve yönetmen dramatik sahnelerde çok fena çuvallasa da aksiyon sahnelerinde çok iyi. Özellikle son yarım saat soluksuz izlenecek cinsten.

6/10

------------------------



Alice in the Wonderland (2010)

Çocukken sevdiğim kitaplardan biriydi ama film kitaptan birebir uyarlamaysa kendimden şüphe duydum.
Yaratılan dünya falan hoş, tam da Tim Burton'luk ama senaryo çok zayıf. İlk başta ilgi çekici olsa da kısa sürede ilgiyi kaybettim ve tamamlamakta zorlandım. Tim Burton'ın en zayıf filmlerinden biri herhalde. Mia Wasikowska'ya rağmen olmamış. Johnny Depp yine Razzie'ye göz kırpan bir performans çizmiş. Türkiye'de olsa kesin Mehmet Ali Erbil'e giderdi o rol(ler).


4/10
 
Reactions: Tolstoyevski
Johnny Depp aşırı overrated bir oyuncu değil mi?
 
Incendies (2010)

Kelimenin anlamıyla muhteşemdi. Sonu tüyler ürpertici olan bu kadar az film gördüm. Keşke Oscar'ı alsaymış.