Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Hayatı olmadığınız yerlerde de yaşamanın sonuçları nelerdir? İnternetin bize sağladığı özgürlük müdür, tutsaklık mı? Henry-Alex Rubin´in bu ilk uzun metrajlı kurmaca filmi, sinsice iç içe geçen bir dizi sürükleyici öykü eşliğinde internetin günlük hayatımıza etkisini anlatıyor ve bizi unutulmayacak karakterlerle tanıştırıyor: kimlik hırsızlığı kurbanı gergin çift, sanal zorbalık yapan oğluyla uğraşan eski polis, oğulları intihara kalkışan sevgi dolu anne-baba, yetişkin sitelerde internet kamerası hep açık hırslı TV muhabiri... İlk gösterimi Venedik Film Festivali´nde yapılan Disconnect, "Defolu ve insan olmaya dair bir aşk mektubu." Rubin, 2005 yapımı, tekerlekli sandalye rugby´si konulu belgesel Murderball´un da yönetmeni.
Yakın zamanda izlemiştim filmi. Tekrar izlemeyi düşünmüyorum. Ama puanını düşüreceğimdir, etkinlik sonunda muhtemelen. Düşmeyebilir de, belli olmaz.
Açıkçası filmi beğeneceğimi düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum.
Film farklı birkaç hikayeyi konu alıyor. Hikayelerin 3'ü de ilgi çekiciydi. Birini beğenmezsen diğerini beğenirsin. Hikayeleri değerlendirecek olursam;
İntihar eden çocuğun hikayesi filmin en büyük konusuydu. Özellikle sonlara doğru tavan yapan bu hikayeydi.
Bir diğer hikaye ise dolandırıcı mağduru genç çiftimizinkiydi. Bu hikaye filme en iyi girişi yapmıştı. Ancak film bittikten sonra en kötü işlenmiş hikayenin bu olduğunu düşündüm. Çünkü diğerlerine oranla daha geride kalmıştı.
Son hikayemiz ise haberci kadınınki. Bu hikaye de orta seviyede başlayıp öyle bitti. Ancak cinsel istismarın üzerine daha çok gidilebilirdi.
Kurgusu çok iyiydi. İzleyenler Crash'a benzetmiş. Ben izlemedim ama o filmi de izlemem kesinleşti çünkü hem etkinlik kapmasamında hem de olaylar bu filmdekine göre daha iyi bağlanmış deniliyor.
Filmle ilgili aklıma takılan tek soru:
Dolandırılan çift, dolandırıcının evine gidip onu silahla tehdit edecekleri gece, son anda dedektif arıyor ve dolandırıcının o olmadığını söylüyor. Sanki burada adamın karısı dedektife olanları anlatmış ve kocasını durdurması için bunu yapmasını söylemiş olabilir.
Oyunculuklar da muhteşem bir şey göremedim. Çok iyi değillerdi.
Genel olarak konuşmalar değil, yazışmalardan oluşuyor film. Bu yüzden biraz sessiz ve kimine sıkıcı gelebilir. Fakat ben filmden hiç sıkılmadım.
9/10 (Crash'ı izledikten sonra düşürebilirim.)
berkann ödülleri'nde iddialı olduğu adaylıklar: En İyi Film, En İyi En İyi Seanryo, En İyi Kurgu, En İyi Yönetmen
Konusunu gözatınca Crash'e benzeyeceğini düşünmüştüm, ki yanılmadım. İzleyince Crash'e benzediğini gördüm ama iki taraftaki anlatımlardaki amaç farklıydı. Biri hayattan perdeler sunarken, diğeri sanal hayattan perdeler sunuyor. Disconnect, o anlamda Crash'e göre farklı. Bir de film birçok yönden yararlı. İzleyenler için içinde birçok mesaj gizli. Sanal hayattan başarılı konular işlendi. Hepsi de ders niteliğindeydi.
İşlenen konular;
İnternet dolandırıcılığı, ki içinde nasıl dolandırıcılık yapıldığı gözler önüne serildi. Fake hesap açan iki çocuk ve uğraştıkları çocuğun kendine zarar vermesi. O çocuklardan birinin babasının dedektif olması. Pornografik içerik sitelerde çalıştırılan genç erkekler ve oradan biriyle röportaj yaptığında başarı kazanan habercinin başarısı. Sanal hayattan kesitler sunuyor izleyiciye ve bu şekild enet mesajlar veriliyor. Hele dolandırıcılığın nasıl yayıldığını anlatılan sahne muazzamdı. Bunları bir kenara bırakırsak, son sahnedeki yavaşlatılmış sahne çok iyiydi.
Disconnect, Crash'e göre daha sağlam bir 'çarpışma' yaşıyor. Ara ara sıksa da, internetin kötü tarafını ortaya koyuyor. Sondaki olayları daha bir iyi geliştirip, noktayı o şekilde koysalar, daha iyi olurdu diye düşünüyorum. İyi bir filmdi sonuç olarak.
Oyunculara baktığımda ön plana çıkan bir oyuncu yok diyebilirim. Hepsi ön plana çıktı ve kendini gösterdi.
İzlemeyi düşünmüyordum aslında ama olumlu yorumları görünce hemen listeme aldım.
Tek kelimeyle enfesti.İnternet'in zararları ile ilgili hikayeyi 3 koldan anlatması çok iyi olmuş
Ben şahsen 3 hikayeyi de sıkılmadan merakla izledim..
Jason Bateman'ı bu filme kadar antipatiyle bakardım.Keşke şu komedi filmlerinden çok böyle dramlarda oynasaymış dedim.Rolüne çok iyi uyum sağlamış.Diğer oyuncular da sırıtmadı diyebilirim.
Bir şeyin zararını anlatan filmler bazen sinema filminden çıkıp kamu spotu halini alabiliyor. (bkz: Requiem For A Dream) Ancak bu film dramı iyi vermiş.Vermek istediği mesajlar vardı.Bu film internetin zararlarından başka alt metin olarak: Çocuk yetiştirme,aile önemi gibi önemli mesajlara da sahipti.
Kurgu mükemmel,yazışma halinde verilen sahneleri beğendim ve sondaki çarpışma çok iyiydi.
Filmdeki ufak bağlantıları da beğendim.Mesela:
Gazeteci kadının kanalının oğlu intihar eden avukat olması,dolandırılan çiftin tuttuğu dedektifin,fake hesap açan çocuğun babası olması gibi şeyler.
En beğendiğim sahne:
Sonda verilen ağır çekim sahnelerde gerilim tavan yaptı bende.Gerçekten müthişti.
Herkesin izlemesi gereken ve üzerine düşünmesi gereken bir film.İzlerken de hiç sıkılmadım.
Etkinliğe almakla doğru karar verdiğimiz filmlerden birisi olmuş. 2012 yapımı en underrated yapımlardan biri olabilir. Daha fazla değer görmeyi haketmiş başarılı bir film...
Birkaç yerde filmin Cloud Atlas ile benzerlikler taşıdığına dair bir şeyler okumuştum diye hatırlıyorum bir de Türkçe adı "Sanal Hayatlar" olunca daha çok paralel evren vb konulu bir şeyler bekliyordum. Fakat beklediğimden farklı ama bir o kadar başarılı buldum.
Evet, Crash ile benzerlik taşıdığı açık. Bir etkilenme olmuş olabilir ama Crash'i de çok beğenmiş biri olarak beni hiç rahatsız etmedi.
Üç hikaye de iyi bir şekilde idare edilmiş. Bu açıdan kurgu başarılı gözükebilir. Benim en çok beğendiğim hikaye elbette Boyd ailesiyle ilgili olan hikayeydi.
Gazeteci Nina her şeyden önce çok güzel bir kadındı. (böyle şeyler yazmayı sevmiyorum ama yazmadan geçemedim. ) O hikaye de oldukça iyiydi ama yer yer sıkıcı oldu.
Diğer hikaye ise içlerinde en az ilgimi çeken olsa da zaman zaman o hikayeye de dahil oldum.
Genel olarak internetin hayatımıza nasıl farklı etkileri olabileceğini anlatan ders niteliğinde bir film.
Çocuğun intiharı etkileyiciydi. Beni intihardan sonra, normalde çocuğun yüzüne bakmayan kardeşinin en çok sahiplenen kişi oluşu da etkiledi.
Yaptığından pişman olan çocuk ile intihar eden çocuğun babasının birlikte olduğu sahneler iyiydi.
Ayrıca film boyunca gördüğümüz yazışmalar da çok iyiydi. Takip etmekten zevk aldım.
Son olarak finali tatmin edici bulmadığımı slow-motion sahneyi yapmacık bulduğumu belirteyim.
Oyuncular genel olarak iyiydi. Özellikle sevdiğim bir isim olan Jason Bateman'ı böyle daha farklı bir performansta görmek hoşuma gitti. Karakterini de sevdim. Onun dışında Jason Dixon ve Ben Boyd'u oynayan çocuklar da kaydadeğer bir performans göstermişler.
İzlemekten keyif aldığım bir film oldu, tavsiye ederim ama daha yüksek puanlar için bir şeyler daha olabilirdi.
Etkinliğin değişik filmlerin birisiydi. Filme karşı nötrdüm. Ama sonuca bakarsak gerçekten kaliteli bir filmdi diyebilirim.
Film sadece tek bir konu üzerinden değil 2-3 konu üzerinden gitmiş. Filmlerde pek karşılaşmadığım bir durum ve bu durum hoşuma da gitmedi değil. Ben bu 3 olayı birbirine nasıl bağlayacaklar diye düşünüyordum ama adamların zaten böyle bir amacı da yokmuş. Ama arada ufak bağlantılar vardı bu bence de hoştu.
Hikayeler genel olarak iyiydi ama ben bir tanesini fazla beğenmedim daha doğrusu pek benimseyemedim. O hikayeyi tam olarak hatırlayamadım şimdi ama genel olarak geri planda kalan karı-koca vardı. Sanırım onlardı.
Oyunculukların öne çıktığı söylenemez. Sanırım kadroda tanıdığım hiçbir isim yoktu. Buna göre değerlendirecek olursam başarılıydı diyebilirim ama az önce de dediğim gibi çok üst düzey bir şey de yoktu.
Kısacası, birçok kesime hitap edebilecek güzel bir film. İzleyenlerin pişman olacağını sanmıyorum.
Filmi fırsattan istifade geçen hafta izledim. Baya geçti üzerinden ama etkisi büyüktü. Filmi izlerken Crash'ın etkisi gözle görüldü ben tarafından ve aynı güzellikteydi.
Oyunculuk anlamında bir katkısı yoktu bence. Sıradan bir oyunculuk vardı.
Film senaryo ve kurgu anlamında sağlamdı ve ilgi çekiciydi.
Crash ile benzerliği vardı özellikle yavaşlatılmış sahnede çok aklım gitti Crash'a ama tadı aldım.
Filmin adaylıkları: En iyi film, En iyi kurgu, En iyi senaryo
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
(bkz: Requiem For A Dream) Ancak bu film dramı iyi vermiş.Vermek istediği mesajlar vardı.Bu film internetin zararlarından başka alt metin olarak: Çocuk yetiştirme,aile önemi gibi önemli mesajlara da sahipti.
