CTRL + V Yapın En Son Ne Kopyalamışsınız Görelim !

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan мαηια¢
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Fenerbahçe, Ziraat Türkiye Kupası 3. tur mücadelesinde, Spor Toto 2. Lig'de mücadele eden Konya Torku Şekerspor'u Bienvenu'nün hat-trick yaptığı maçta rakibini 4-1 mağlup ederek adını bir üst tura yazdırdı.
fener-2_NG7N5.jpg

Ziraat Türkiye Kupası 3. turunda Fenerbahçe, Spor Toto 2. Lig takımlarından Konya Torku Şekerspor'u konuk etti.
Fenerbahçe karşılaşmaya Mert Günok, Orhan Şam, Bekir İrtegün, Bilica, Özgür Çek, Özer Hurmacı, Cristian, Emre Belözoğlu, Caner Erkin, Stoch ve Bienvenu 11'i ile başlarken, konuk ekip Konya Torku Şekerspor ise Ahmet Sabri Fener, Tanju Yavuz, İlkay Margılıçlı, Bilal Aziz Özer, Yusuf Akyel, Ömer Ali Şahiner, Özgür Çelik, Eren Görür, Rıdvan Sağlam, Erkam Reşmen, Fatih Sandallı 11'i ile sahadaki yerini aldı.
Karşılaşma Konya Torku Şekersporlu oyuncuların vuruşuyla başladı. Maça hızlı ve etkili başlayan Fenerbahçe 10. dakikada Bienvenu'nun golü ile öne geçti. Stoch sol kanattan kullandı korneri. Ceza sahasında Orhan ve Bienvenu topa yükseldi, Bienvenu'nun kafa vuruşunda top ağlara gitti ve Fenerbahçe 1-0 öne geçti.
Rakip sahadaki baskısını arttıran Fenerbahçe ikinci gol için bastırmaya devam eden taraf oldu. 30. dakikada Fenerbahçe yeni transferi Özgür Çek ile ikinci gole çok yaklaştı. sol kanattan ceza sahasına giren Özgür, tek pasla kaleci ile karşı karşıya kaldı. Özgür'ün pozisyonunda açıyı iyi kapatan Ahmet, Özgür'ün şutunda başarılı oldu.
31. dakikada Fenerbahçe'de Özer Hurmacı oyundan çıkarken, Mehmet Topuz oyuna dahil oldu.
İlk yarının son anlarında Konya Torku Şekerspor mutlak bir pozisyonundan yararlanamadı. Genç oyuncu Ömer Ali, tek başına taşıdı topu kontra atakta ve ceza sahasına Mert ile karşı karşıya kaldı. Açıyı iyi daraltan Mert, son vuruşta topun ağlara gitmesine izin vermedi.
Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Fenerbahçe, ilk yarıyı Bienvenu'nun 10. dakikada attığı golle 1-0 önde kapadı.
Karşılaşmanın ikinci yarısı Fenerbahçeli oyuncuların dokunuşu ile başladı. İkinci yarıya etkili başlayan konuk ekip Konya Torku Şekerspor, üst üste bulduğu pozisyonlardan sonuç alamadı.
57. dakikada Konya Torku Şekerspor mutlak bir gol pozisyonundan yararlanamadı. Murak Dilek, son çizgiye indi sol kanattan ve Eren'e çevirdi. Eren'in vuruşu savunmadan döndü. Rıdvan önünde bulduğu topla rakibinden sıyrıldı ama onun şutunda da top Bilica'dan döndü.

Fenerbahçe 73. dakikada Alex ile farkı ikiye çıkardı. Erkan'ın geri pasında Ahmet topa vuramadı ve top Bienvenu'da kaldı. Bienvenu karşı karşıya pozisyonda Ahmet'i geçemedi. Fakat top Alex'in önünde kaldı. Alex önce topu düzeltti, sonra direğin dibine gönderdi: 2-0.
83. dakikada Bienvenu kendisinin ikinci, takımının ise üçüncü golünü attı ve skoru 3-0'a getirdi. Mehmet Topun'un ara pasında Stoch topla buluştu. Sağ kanata doğru koşu yapan Stoch, topuğuyla çok şık bir pas verdi Bienvenu'ya. Bienvenu karşı karşıya pozisyonda topu ağlara göndermekte zorlanmadı.
Kadıköy'de goller ard arda gelmeye devam etti. 85. dakikada Bienvenu hat-trick yaptı ve Fenerbahçe, Konya Torku Şekerspor karşısında 4-0 öne geçti. Yine Mehmet Topuz'un pasıyla başladı atak. Stoch, sol çaprazda kaleciyle karşı karşıya kaldı. Onun vuruşunda kaleciden dönen topu Özgür Çek, ortaya çevirdi ve Bienvenu şık bir vuruşla farkı 4'e çıkardı.
88. dakikada gol konuk ekip Konya Torku Şekerspor'dan geldi. İshak'ın ceza sahası dışından şutu Bilica'dan döndü. Bilica topu kaleci Mert'e dönmek isterken araya Ertan girdi. Ertan'ın ilk vuruşunda top üst direkten döndü. Sonrasında Eren, bir kez daha Ertan'ı gördü ve Ertan bu defa affetmedi.
Kalan dakikalarda başka gol olmazken, Fenerbahçe rakibini 4-1 mağlup ederek adını 4. tura yazdırdı.
KARŞILAŞMADAN NOTLAR
Fenerbahçe, Ziraat Türkiye Kupası'nda 3. Tur mücadelesinde Spor Toto 2. Lig ekibi Konya Torku Şeker ile yaptığı maçta, ligde az süre alan oyuncuların da yer aldığı kadroyla sahaya çıktı.
Sarı-lacivertli ekipte, ilk 11'in vazgeçilmez birçok ismi dinlendirilirken, yedek oyuncular ilk 11'de şans buldu.
Fenerbahçe'nin ligde son yaptığı Gaziantepspor maçında ilk 11'de görev alan kaleci Volkan Demirel, Ziegler, Yobo, Alex, Gökay Iravul, Semih Şentürk, Mehmet Topuz, Serdar Kesimal ve Gökhan Gönül, Konya Torku Şekerspor maçında 11 kişilik kadroda bulunmadılar.
Sarı-lacivertli ekibin 18 kişilik maç kadrosunda kaleci Volkan Demirel'in yanı sıra Ziegler ve Yobo ile sakatlıkları bulunan Semih Şentürk, Selçuk Şahin, Senegal Milli Takımı'nda bulunan Dia ile Sezer Öztürk yer almadı.
Kadronun as oyuncuları Alex, Mehmet Topuz, Serdar Kesimal ve Gökhan Gönül yedekler arasında yer aldı.
Fenerbahçe'de teknik direktör Aykut Kocaman, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'ndan (PFDK) aldığı 1 maçlık ceza nedeniyle takımının başında sahada görev yapamadı.
ALEX'İN GÖREVİ STOCH'A VERİLDİ
Fenerbahçe'de, yedekler arasında bulunan kaptan Alex'in sahadaki görevi Stoch'a verildi.
Sarı-lacivertli ekipte genelde orta alanın sol kanadında görev yapan Stoch, Konya Torku Şekerspor mücadelesinde maça çok farklı bir pozisyonda, forvet arkasında başladı.
Caner Erkin savunmanın solunda, Özgür Çek orta alanın solunda, Özer Hurmacı ise orta alanın sağında görev yaptı.
KALE MERT GÜNOK'UN
Fenerbahçe'nin genç kalecisi Mert Günok, resmi maçlarda bu sezon 3. kez görev yaptı.
Ligin ilk yarısında Volkan Demirel'in sakatlığı nedeniyle 6. haftada Mersin İdmanyurdu ve 7. haftada da Samsunspor maçlarında görev alan Mert, Türkiye Kupası mücadelesinde de 11'de yer aldı.
ÖZGÜR ÇEK İLK KEZ 11'DE
Fenerbahçe'nin ara transfer döneminde kadrosuna kattığı Özgür Çek, sarı-lacivertli formayla ilk kez 11'de yer aldı.
Sarı-lacivertlilerin ligde geçen hafta Kadıköy'de Gaziantepspor ile yaptıkları maçın son dakikalarında oyuna giren Özgür Çek, Konya Torku Şekerspor maçında ilk 11'de sahaya çıktı.
Cezalı olduğu için Gaziantepspor maçında forma giyemeyen Emre Belözoğlu, kupa mücadelesinde sahaya çıkarken, en son 14. haftadaki Galatasaray maçında ilk 11'de sahaya çıkan Bilica, kupada yeniden 11'e döndü.
Ligin 9. haftasındaki Kardemir Karabükspor maçının son dakikalarında forma giyen Orhan Şam da kupada görev alan isimler arasında.
TARAFTARIN İLGİSİ AZ
-Konya Torku Şekersporlu futbolcular sahaya ''Şimdilik 7 milyondayız hedef 73 milyon ağaç'' yazılı pankartla çıktı.
-Karşılaşma öncesi yapılan seremonide stat hoparlörlerinden İstiklal Marşı'nın çalınması gecikince Türk Telekom kale arkası tribünündeki taraftarlar İstiklal Marşı'nı okumaya başladı. Karşılaşma öncesi marş taraftarlarca seslendirildi.
-Mücadele, trafik kazalarında yaşamlarını yitiren Keşansporlu futbolcular ile Trabzonsporlu taraftarlar için saygı duruşunun ardından başladı.
 
Sayın Kemal Bilbaşar, Gelecek hafta cumartesi günü ölüm yıldönümünüze rastlıyor. 21 Ocak 1983'te kaybetmişiz sizi.

1 Şubat 1910'da Çanakkale'de doğmuşsunuz. Balkan Savaşı sırasında babanız polis komiseri Hüsnü Naim Bey görevi başındayken öldürülmüş. Yıl 1912; daha iki yaşındasınız. Üç yıl sonra anneniz yeniden evlenecek. Birinci Dünya Savaşı, İstiklâl Savaşı... Savaşlar birbirini izlerken öğreniminiz bölük pörçük sürüyor.
Ayrıca çalışmak zorunda kalmışsınız: Kavaf çıraklığı, gazete müvezziliği, bir ara terzi yanında çalışmışsınız. Sonra Edirne Öğretmen Okulu; belki hâlâ çalışıyor, hayatınızı tek başınıza sürdürmeye uğraşıyordunuz. 1929'da ilkokul öğretmenisiniz. Cumhuriyet çok genç. Ülküleriniz var: Ankara Gâzi Eğitim Enstitüsü'ne gidiyor, 1935'te tarih öğretmeni oluyorsunuz. Sonra İzmir'e tayininiz çıkacak, '937'de. Ertesi yıl ilk hikâyeniz, 'Kaza yahut Çımacı Hasan' yayımlanacak.
Öyküler, öyküler yazıyorsunuz. Öğretmenliğiniz hep sürecek ama, siz hep edebiyatla haşır neşir olmak isteyeceksiniz. Öyküler, radyo oyunları, tiyatro oyunları ('947'de Kadırga'yı İstanbul Şehir Tiyatrosu geri çevirmiş, epey kırılmışsınız), romanlar... Kuşağınızın kaderi böyle. Yazabilmek uğruna bir başka uğraş alanında ömür tüketmek...
Böyle bugünkü gibi çarçabuk yayımlanmıyor kitaplar. '941'de Cevizli Bahçe'yi kendi olanaklarınızla bastırıyorsunuz. Hemen hiç ilgi devşirmiyor. İki yıl sonra Denizin Çağırışı'nı -bence bir başyapıttır- Yurt ve Dünya Yayınları basıyor. Bu Yurt ve Dünya Yayınları, malûm, Behice Boran'lı, Boratav'lı, 'komünist yuvası'.
Güzelim Denizin Çağırışı'nı 1960'larda 'ne alırsan 1 liraya' kitapları arasında bulmuştum. Deste deste duruyordu kitaplar. Yirmiyi aşkın yıl sonra. Gerçi sonradan da değeri bilinmedi. Bilgi Yayınevi yeniden yayımladı, okur kayıtsız aldı. Yeni basımda dilini sadeleştirmiştiniz. Oysa bazı eski sözcükler ne kadar yaraşıyordu Denizin Çağırışı'na. Sadeleştirmeyi Bilgi Yayınevi'nin sahibi Ahmet Tevfik Küflü istemişti. Küflü epey yakınmıştır, "Depom Denizin Çağırışı'yla dolu" diye.
Tahir Alangu, "Denizin Çağırışı kendi kuşağının romandan henüz uzak durduğu bir zamanda, hemen ilk hikâyeleriyle birlikte ortaya atılmış başarılı bir denemeydi." demiş. "Bu romanda ruh sapıklıkları içinde bocalayan aydın bir delikanlının (biraz da yazarın kendisi) kendi küçük dünyalarında ölçülü bir hayat yaşayan küçük insanların çevresine ayak uyduramayışları anlatılıyordu. Aşağılık duygusu düğümlenmelerinin çeşitli görüntülerine sahne olan yaşayışında, birçok yerleri bulanık davranışlar ve duyguların iyice açıklanıp çözümlenmemelerine rağmen, romanda insanı saran bir anlatış, kişisinde ilgiyi çeken bir yaşama tutkusu vardı."
Biliyorsunuz, Denizin Çağırışı üzerine epey yazı yazdım. Okur okumaz çarpılıp kalmıştım. Anayurt Oteli, Tutunamayanlar, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Vüs'at O. Bener, Bilge Karasu, hepsi -çok gecikerek de olsa- ilgi devşirdi. Siz ve Denizin Çağırışı, hele şimdinin ortamında, öylesi bir ilgiyi çekemediniz. Acaba fazla mı 'yerli' kalmıştı romanınız? Gerçi siz de bir daha Denizin Çağırışı çizgisine dönmediniz.
Değerli Bilbaşar, size ilk kez yazıyorum. Yetişme yıllarımda, ilk gençliğimde "Üç Kemal'ler" denirdi, edebiyatımızın üç önemli yazarına: Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal. Dördüncü Kemal, yani Kemal Bilbaşar her nedense unutulurdu. Daha doğrusu, bir türlü 'dördüncü' Kemal sayılmazdı. Fakat neden?
Öyle sanıyorum ki, kendi köşenizde yazışlarınız, İzmir'de, İstanbul'dan uzakta yaşayışınız, 'köy'ü değil, silik, ölgün, iki arada bir derede 'kasaba'yı anlatışınız günün modalarına gönül vermiş okura seslenemiyordu. Unutulmayacak öyküleriniz, Kendimize Dönebilmek, Cevizli Bahçe, Zümbül, Pembe Kurt, ötekiler, hele Çancının Karısı arada 'kaynayıp gidecekti'.
Romanlarınızın bazıları o yıllarda gazetelerde tefrika halinde kalmış. Meselâ Etrafımızdaki Duvar, Tahtaravalli, hatta sonradan, 1960'ların sonunda size son bir kez ün sağlayacak Cemo.
Alangu'nun "(...) bir Ege kıyısı kasabasındaki küçük memurlar, yerli tipler, çatışan menfaatlerin, yüzeyden, gerçekleri yumuşatan bir mizah havası içinde tasvirini veriyor." dediği, iddiasız fakat sevimli Ay Tutulduğu Gece kitaplaşmış ama, okurla pek buluşamamış.
Senaryolar da yazmışsınız. Bilmiyorum geçim kaygısıyla mı? Sizi onca kırmam bu senaryolardan biri sebebiyle. Hatırlayacaksınız: 1972 mi, 1973 mü, sizi Yedinci Sanat dergisinde hırsızlıkla itham etmiştim. Yüz karası bir yazı. Olay Atıf Yılmaz'ın evinde başlıyor. Atıf ağabey, aradan onca zaman geçmiş, her ne hikmetse, bana Gelinin Muradı adlı filmini görüp görmediğimi soruyor. Gelinin Muradı 1957'de çekilmiş. "Görmedim" diyorum. Atıf ağabey ciltli bir senaryo getiriyor, Gelinin Muradı'nın senaryosunu, bir de bir kitap. Sizin Başka Olur Ağaların Düğünü adlı romanınız.
Senaryodan sayfalar açıyor, romanın diyaloglarıyla karşılaştırıyor. Yüzünde üzgün bir ifade, "Kemal ağabeye yakışır mı?" diye soruyor. Gerçi Gelinin Muradı sizin iki öykünüzden yola çıkılarak senaryolaştırılmış ama, Atıf Yılmaz'ın söylediğine göre, senaryoyu kendisi yazmış.
Şeytan dürtmüştü herhalde. "Bu bir rezalet, mutlaka yazılması gerekiyor" filan demiştim. Atıf ağabey de onaylamıştı; biri çıkıp yazsa memnun olacak. Jenerikte de Atıf Yılmaz adıydı, şuydu, buydu, yazıyı yazdım. Yedinci Sanat'ın yöneticisi Nezih Coş ürktü. "Yok" dedim, "Atıf ağabeyle görüşüp yazdım." Nezih istemeye istemeye yayımlamıştı. Ve hemen ardından hakaret dâvası açtınız. Böylece bugüne kadar hayatımın tek dâvası açılmış oluyordu: Kemal Bilbaşar'a hakaret dâvası.
Ne yaptığımın farkına yeni varıyordum. Sevdiğim bir yazardınız, Denizin Çağırışı'na deli gibi tutkundum. Ve size 'hırsız' diyordum... Dâva açtığınızı Atıf ağabeye söyledim. Soğuk, kayıtsız bir tavırla dinledi. (Niçin böyle yaptığını bugün de anlamış değilim, sevgili Atıf ağabeyin.) Mahkemeye tanıklığa falan gelmeye niyeti yoktu. "İşlerim başından aşkın." dedi.
Siz ciddi bir tazminat istiyordunuz, ama asla kendiniz için değil. Bu tazminatın Çocuk Esirgeme Kurumu'na ödenmesini istiyordunuz. Tanışmıyorduk o güne kadar. Sizden nasıl özür dileyeceğimi bilmiyordum. Dâva devam ediyordu. Nezih Coş beraat etti; fakat benim edemeyeceğim çok açıktı. Araya Doğan Hızlan ve Cemo'dan sonra bütün kitaplarınızı basan Tekin Yayınevi girdi. Doğan Hızlan dostunuzdu, sizi, eserlerinizi seviyordu. "Dünyanın en duygulu adamıdır. Niçin yaptın bunu?" diyordu.

Gençliğin kibirli ataklığı mı, bilinmez.
Dâvayı kaybetmiştim.
Bir akşam üzeri Ankara Caddesi'ndeki Tekin Yayınevi'nde buluştuk. Okumuş muydunuz, dâva sürerken, Yeni Ortam gazetesinde sizden özür dileyen bir yazı yayımlamıştım. Bunun üzerine hocam Rauf Mutluay da size telefon etmiş, bağışlanmamı rica etmişti.
Siz, Doğan Hızlan, Kemal Karatekin, ben. Sizinle ilk kez yüz yüze geliyorduk. Her şey hüzün doluydu. Siyah, küçük fakat ışıklı, alevli gözleriniz vardı. Birden gözleriniz doldu. Bunu hiç unutamam. Benim yerime, benim yaptığıma siz üzülüyordunuz. Utanç ve sıkıntı içindeydim.
Anlamıştınız, yüreğimdeki ezginliği duymuştunuz. Olanca duyarlığınızla bana sarılmıştınız. Elinizi öpmek istemiştim, engellemiştiniz. İkimiz de ağlıyorduk.
Şimdi hâlâ o utanç, o azap sevgili, değerli, usta Bilbaşar.
 
Aslan Günlük Burç Yorumu 15 Ocak 2012

Bugün kendinizi daha iyi hissedeceksiniz ve karmaşık duygulardan uzaklaşıp dikkatinizi kendinize yönelteceksiniz. Farklı çevreler ve yaratıcı çalışmalar yapan kişiler ile karşılaşmak keyfinizi yerine getirecek.
Kendinize olan güveniniz yükseliyor ve sahip olduğunuz yaratıcı potansiyel uyanıyor. Sevdiğinizle aranızdaki ilişkiler yeni boyutlar kazanacak ve sevdiklerinizi zorlamaktan vazgeçip daha özgür bir tavır içine gireceksiniz. Bugün ciddiye aldığınız konularla ilgilenebilir, önemsediğiniz kişilerle birlikte olabilirsiniz. Hareket halinde olmak keyfinizi yerine getirecek.

 
beşiktaş 8e alışık :D ama fenere yazık düşene birde biz vurmayalım :D
 
Hakan Şükür Fethullah Gülen hakkında konuştu, iki isim de TT oldu: "Hizmetleri takdirle karşılanması gereken bir insan"
 
[h=1]Yolbulan ve Şahin'den transfer açıklamaları[/h]