Salgın ülkemizde kontrol altına alınmış olsa da bir rehavet maalesef başa sürükler hepimizi. Eskisi gibi olamayız, bunu herkesin kabullenmesi gerekiyor. Maalesef maske kullanmayan çok insan görüyorum hala, maskeler çoğunlukla çenede ya da burnu açık vaziyette. Neden kavrayamadık hala önemini? Sosyal mesafeye hiç girmiyorum bile, dışarı çıkınca sosyal mesafe falan kalmıyor o iş tamamen sıkıntı. Market alışverişimizi sabah yapıyoruz, bomboş oluyor. Geçen market çalışanı da sabah ve öğlen gelmiyorlar, akşam yoğunluk oluyor, gündüz boş market dedi. Keşke daha dikkat etsek...
Toplum bağışıklığı kazanılması olayı da pek olmaz. Bilim kurulu üyesi İstanbul'da %15 oranında bağışıklık kazanıldığını, tam bağışıklık için bu rakamın %60'a çıkması gerektiğini söylemiş. Yani o da ayrı bir durum. Tek umut bir aşı, antikor veya ilaç. Virüsün mutasyona uğrayıp kaybolması da çok iyimser bir bakış. Bilim adamları virüsün etkisini yitirmeye başladığını söylüyor, bu doğru olabilir. Yeni gelen hastalarda entübe ve yoğun bakım ihtiyacı çok azalmış, yani ilk başlardaki gibi ağır seyretmiyor. Havaların ısınmasının etkisi var mı bilmiyorum ama Brezilya örneği de bu günlerde önümüzde...
Yaşlıların memleketlerine gönderilmesi kararı çok doğru ama onların da oralara virüs götürme riski var. Umarım dikkat edilir, yaşlıların imkanı varsa orada kalmaları ve yılı orada geçirmeleri de doğrusu olacaktır. Sonbaharda tekrarlama riskini de göz önünde bulundurmak lazım maalesef.
Umarım Haziran başına kadar 500-600 rakamlarına inebiliriz. Sonrası artık yaz dönemi, şehirlerdeki yoğunluğun azalması, insanların korunması vb. durumlarla daha da azalışa geçebilir inşallah.