En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Frenzy (1972)

Uzun bir aradan sonra yeni bir Hitchcock filmi izlemek güzel oldu. Ustanın çektiği sondan ikinci film, kariyerinin düşüşte olduğu son demlerinin son önemli yapıtı denilebilecek nitelikte. Tabii en iyilerinden olmadığı da aşikar.

Filmin ustanın en iyilerinden olmayışının temel nedeni senaryonun maksimumunun çok yüksek olmayışı. Yoksa yönetmenlik anlamında usta yine döktürmüş, şahane çekimlere imza atmış. Olay mahalinden geri geri gidiş ve uzun patates sahnesi en akılda kalıcı görsel imgeler oldu. İngiltere'de çekilmesi ve çıplaklığa yer vermesi diğer Hitchcock filmlerine göre önemli farklardı... Komiser eşinin yemekleri de filme tuhaf bir komedi katmış, eğlenceliydi.

7.5/10
 

Patch Adams (1998)

Robin Williams'ın hep izlemek istediğim filmlerindendi, nihayet sıra geldi. Berbat eleştirmen puanlarına rağmen Robin Williams sevgimden ötürü seveceğimi düşündüğüm bir filmdi ama yanıldım...

Film, çarpıcı bir gerçek hikayeden uyarlanmış. Hunter Adams gerçekten filmi yapılası türden ilginç bir adammış. Pek çok insanın hayatına olumlu yönlerden dokunmuş. Fakat film bu hikayeyi doğru şekilde aktaramamış. Zaten Hunter Adams kendi de filmi beğenmeyip epey eleştirmiş... Fazla karikatürleştirmiş ana karakterini ve yan hikayeleri yüzeysel tutmuş. Filmin didaktikliği o kadar baskın olmuş, duygusal olması gereken sahneler o kadar yapay kalmış ki adeta üçüncü sınıf yerli yapımlar ayarındaydı...

Robin Williams'ı çok sevmeme rağmen buradaki karakterini sevemedim. Evet, doktorlar işlerinin insanların hayatına dokunmak olduğunu unutmamalı. Sadece bilimsel bilgi değil, insan ilişkileri de doktorluğun çok önemli bir parçası... Fakat bu filmde bilimsel metotlarla belirlenmiş kuralları hiçe sayan, abartılı şekilde kuralları delen ve bunun iyi bir şey olduğunu iddia eden adam aktarılıyor. Bu filmi izleyen birinin bu karakteri örnek alması halinde okuldaki düzeni, disiplini hiçe sayıp türlü şaklabanlıklar yapması yüksek ihtimal...

Ayrıca Monica Potter ve Phillip Seymour Hoffman karakterlerinin 180 derece dönmelerinin inandırıcılık seviyesi %0.03 falandı...

5/10
 

Before the Rain (1994)

Büyük beklentiyle başlayıp maalesef hayal kırıklığı yaşadığım bir film oldu...

Balkanlar yakın tarihin en acı insanlık dramlarına şahit olmuş bir bölge. Avrupa'nın göbeğinde, çok yakın geçmişte yaşanan dramlar her defasına şaşkınlığa uğratıyor. Bu film de bu drama sıradan gözüken üç hikayeyle bakıyor...

Filmin görsel muhteşemliğine söyleyecek pek söz yok. Yönetmen de ilk film için aşmış denilenilecek bir beceri göstermiş. Fakat hikayeler bana hiç dokunmadı nedense. Hiçbirinin içerisine çok dahil olamadım, karakterleri yeterince umursayamadım, olayları yeterince ilgi çekici bulamadım. Muhtemelen 3-5 yıl sonra izlediğimi bile unuttuğum bir film olacak. Öyle silik hisler bıraktı bende...

5.5/10
 

Language Lessons (2021)

Pandemi şartlarında evde çekilen film akımının ilgimi çektiğini söyleyemem ama bu filmi merak ediyordum. Gerçekten de güzel filmdi...

Öncelikle filmin pandemiyle bir ilgisi yok. Sadece uzak coğrafyalarda yaşayıp birbirleriyle video yoluyla iletişim kuran öğretmen ve öğrencinin hikayesi...

Mark Duplass ve Natalie Morales çok iyi oynamışlar. Senaryoda da beklenmedik gelişmeler taşıyan nitelikli bir senaryoydu. İspanyolcanın filmin ana öznelerinden biri olması ve İspanyolca konuşmaların ciddi bir kısmını anlayabilmek de hoşuma gitti. Sırf İspanyolca yanı için bile izlenebilecek bir film olmuş dili öğrenmekte olanlar için...

Filmin tek beğenmediğim noktası video görüşmelerini gerçekçi yapmak için sık sık görüntü bozulması vs durumlara başvurması. Gerçekçilikten ziyade dikkat dağıtıcı buldum... Yer yer temponun fazla düştüğü kısımlar da çok değildi...

7/10
 
1658519632300.jpeg


10 üzerinden 8 verdiğim; aksiyon dozu üst seviyede; sürükleyici bir uyarlama olmuş.

Başroldeki iki abimizde kendi sınıflarında üst seviyede zaten...

Seyri yüksekti..Aksiyon sevenler kaçırmasın diyorum.
 
1658591411799.jpeg


Çok iyi ,tadında bir gerilim filmi olmuş..
Ethan abi bayağı yaşlanmış ama Joker edasındaki maskesi ile iyi rol çıkarmış..

Sürükleyici,gizemi yüksek ve ters köşeli filmleri sevenlere tavsiye ederim.

10 üzerinden 7.5
 

Limbo (2020)

Mülteci konuları güncel ve önemli olsa da biraz tahmin edilebilirliğe mahkumlar. Bu nedenle ilgimi çekmeleri için sıra dışı bir yön sunmaları gerekiyor. Bu filmin de ilginç bir komedi anlayışı benimseme görüntüsü ilgimi cezbetti. Fakat beklediğimi bulduğumu söyleyemem. Eğlendirdiği ve konusunun önemini vurguladığı anları vardı ama komik sahneleri yetersiz, stilindeki özgünlüğünün verdiği tat orta seviyedeydi.

5/10
 

The African Queen (1951)

Zamanına göre kaliteli bir filmdi. Afrika'da geçen ilk önemli filmlerden olması önemli. Bugün bile çekmenin kolay olmayacağı bazı sahneler vardı. (Timsahlı sahneler özellikle)

Fakat genel anlamda günümüz gözüyle bakınca filmin çok da iyi yaşlanmadığı söylenebilir. Çok klasik bir kadın - erkek ilişkisinden besleniyor film. Konu özgün tabii ama özellikle işin hayatta kalma kısmıyla ilgili çok daha iyi yapımlar izlemiş olmamız filmin değerini ister istemez düşürüyor. Humphrey Bogart bu filmdeki rolüyle 1900'den önce doğup Oscar kazanan son aktör olmuş. İyi bir performans...

6.5/10
 

The Last Emperor (1987)

Oscar kazanan filmler arasında izlemediklerimin en yenisiydi, yerini Terms of Endearment'a bırakmış oldu...

9 dalda Oscar adayı olup, tümünü kazanmış. Zamanına göre gerçekten büyük prodüksiyon, kaliteli yapımlardan.

İmparator olarak doğmanın şans mı şanssızlık mı olduğunu sorgulatan, monarşinin ne kadar saçma olduğunu vurgulayan ama bu saçmalıkta baştakilerin suçlu olmayabileceğini gösteren bir filmdi.

Gereğinden çok uzamayıp çok sıkıcılaşmasa daha yüksek puan verebilirdim. Çocuk imprator kısımları eğlenceliydi. Sondaki müze gezisi de akıldan çıkmayacak etkileyicilikte bir sahneydi.

7.5/10
 

Old School (2003)

Joker sonrası Todd Phillips filmlerine daha farklı gözle bakar olduk ama bu filmin gelecekte büyük yönetmen olacak bir yönetmenin ışığını taşımadığı aşikar.

Klasik bir çapkın erkek komedisi. Kafa dağıtmak için izlemiştim ama pek iyi görev yaptığını söyleyemem. Birkaç komik sahne vardı. Lost öncesi Terry O'Quinn'i, The Big Bang Theory öncesi Simon Helberg'ü kısa rollerde de olsa görmek güzeldi. Fakat genel anlamda zaman kaybı olarak nitelendirilebilecek bir filmdi.

4/10
 

Caché (2005)

Tam Funny Games sonrası Haneke ile barıştığımızı düşünürken ilişkimiz yine sert bir gol yedi... Muhteşem çekimlere rağmen çok sıkıcı bir hikayeydi. Konunun potansiyeli çok yüksek olmasına rağmen hiç iyi kullanılamamış. Zaten bunaltıcı sıcaklarda iç bunaltısını iyice körükleyen tatsız bir filmdi...

4/10
 

Your Sister's Sister (2012)

Uzun zamandır Emily Blunt'a aşık olmuyordum, bu duruma son veren bir yapım oldu. :A

Çok önemli sözleri olan bir film olmadığı aşikar olsa da ilgi çekici ve özgün sayılabilecek bir konusu vardı filmin. Mark Duplass ve Emily Blunt'ın kolay sevilebilir olmasıyla kolayca kendine bağladı, Rosemarie DeWitt'in karakterinin de bir hayli ilgi çekici olduğunu not düşmek gerek.

Son dönemde en çok keyif alarak izlediğim film oldu. Daha da iyi olabilirdi ama konusunun üst limitlerinin çok yüksek olmadığını söylemek mümkün.

7/10
 

Driveways (2020)

Adında drive geçiyor, uzakdoğulular falan derken ilgimi çeken bir film oldu ama dünyanın en düz filmlerinden biri çıktı.

Defalarca işlenen bir konuyu ilgi çekici olmayan bir yolla işlemişler. Karakterleri çok mesafeli, anlatım tarzı soğuktu. Hiç sevemedim, neyse ki çok uzun değildi.

3/10
 

Legally Blonde (2001)

Son derece yapay ve abartılı bir film olmasına rağmen bunları eğlenceli hale getirebilmeyi başarmış. Üstelik pozitif mesajlar vererek...

Reese Witherspoon harikalar yaratmış. Oscar adayı olabilecek kalibrede bir performans, bu tip filmlerde böylesini sergilemek zordur. :A

6/10
 
  • Beğendim
Reactions: phoebebuffay

After Everything (2018)

Bu tip basit hikayeler ana karakterlerini sevdirdiği takdirde bana kendini sevdirmekte zorlanmıyorlar. Bu filmde de karakterlerin ikisini de sevdim. Tabii Lip Gallagher'a yer yer çok kızdım. Maika Monroe'yu baştan sona hayranlıkla izledim. Hikaye epey düz olduğu için sevgimi daha yüksek puanlara yansıtamıyorum ne yazık ki.

6.5/10

-------------


https://www.imdb.com/title/tt0252444/

Rabbit-Proof Fence (2002)

Çok etkileyici ve önemli konu ama konunun hakkını veremeyen bir sinemacılık. Bu konudan çok daha etkileyici bir film çıkabilirmiş, olmamış.

Bugünün en demokratik, insancıl toplumlarının daha çok yakın gelecekte nasıl insanlık dışı şeyler yaptığının somut bir örneğini anlatıyor film aslında. Keşke daha iyi olsaymış... 9 puanlık film rahat çıkarmış bu konudan.

6.5/10
 

Good Posture (2019)

New York'un en sevdiğim sokaklarından birinde geçiyor oluşu, pek sevdiğim Emily Mortimer'ı barındırıyor oluşu ve de güzel bir başrole sahip oluşuyla ilgimi çeken bir film oldu. :A

Grace Van Patten iyi oynamış, fakat filmin kendisi çok amaçsız çok boştu.

4.5/10
 

Beast (2018)

Jessie Buckley'nin ilk önemli oluşuyla ve de hem BluTV hem Mubi'de yer alışıyla uzun zamandır listelerimde yer alan bir filmdi, nihayet aradan çıkardım.

Jessie Buckley her zamanki gibi şahane oynamış ama film çok vasattı maalesef. Karakterleri sevmesi zor, takip edip izlemesi zor bir filmdi. Sevemedim.

4/10
 

Monsieur Verdoux (1947)

Charlie Chaplin'i ilk kez Tramp dışında bir karakterde izlemek hoş bir deneyimdi.

Filme diğer Chaplin filmleri kadar bayıldığımı söyleyemem ama yine de hem eğlenceli hem de üzerinde düşündüren, tartışmalı noktalara değinen bir filmdi. Chaplin'in The Great Dictator sonrası ilk filmi ve o filmle benzer noktaları da var aslında. Ustanın bu filmden sonraki diğer filmleri Limelight ve A King in New York'u da izlemek istiyorum...

7.5/10
 

Monsieur Verdoux (1947)

Charlie Chaplin'i ilk kez Tramp dışında bir karakterde izlemek hoş bir deneyimdi.

Filme diğer Chaplin filmleri kadar bayıldığımı söyleyemem ama yine de hem eğlenceli hem de üzerinde düşündüren, tartışmalı noktalara değinen bir filmdi. Chaplin'in The Great Dictator sonrası ilk filmi ve o filmle benzer noktaları da var aslında. Ustanın bu filmden sonraki diğer filmleri Limelight ve A King in New York'u da izlemek istiyorum...

7.5/10
Fair city müthiş dizi haftada 4 gün var 5100 olmuştur
Home and away polisiye dizisi 8000 e doğru gidiyor
 

Forum İstatistikleri

Konular
172,188
Mesajlar
3,736,179
Üyeler
8,467
Son Üye
Spito1961