Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
İlk bölümler, sezonun tanıtım niteliğinde olduğu için pek heyecan verici olmuyor ama heyecan verici olmaya başladığı zaman fragmanlar anlamsız olmaya başlıyor. İşte o zaman bölüm bittikten sonra konuya uğramak iyi olabilir.
"Kırık olan yapıştırılır, bozuk olan tamir edilir; unutulanlar da bir daha asla hatırlanmaz..."
Buram buram 2011 tadı veren muhteşem bir bölümdü. İlk bölümdeki o 8 senelik aranın verdiği ölü toprağının fazlasıyla atıldığı ve birçok sahnenin güldürdüğü o eski LİM tadını buram buram hissettik... Bu kadar sene aradan sonra dönüp de kaliteden gram ödün vermemek de çok büyük bir iş. Kalitesiz olsa yerden yere vururduk niye devam ettirdiniz diye, ama ilk defa korkulan başa gelmedi, aman nazar değmesin...
Erdal Bakkal nihayet tam olarak ansızın döndü diziye yakışır bir tarzda. İsmail Abi de kesinlikle ilk bölümdeki o ölü toprağını üzerinden atmış, o eski kıvamını yakalamış sayılır. Bir iki bölüme olaylar olaylar... Escobar sahnesi ve oradan Erdal Bakkal'ın çıkışı çok iyiydi
Doların 2 lira olduğu günler... Bizimkiler halen 2 lira biliyor, o ev-dükkan fiyatları hesapları güldürürken hüzünlendirdi aynı esnada. Mecnun'un evinin 5-6 Milyon Dolar etmesi olayı, zamanında haberlere çıkmıştı ve bu bölümde göndermeyi gördük.
En çok güldüğüm sahnelerden biri de martı scooterlarla takip etmeleri oldu arabayı. 2013'lerde kimsenin bilmediği ama günümüzün bir parçası haline gelmiş olayı olduğu için "acaba LİM devam etseydi günümüze dair ne göndermeler yapardı kim bilir" diye iç geçirdiğimiz zamanların acısını çıkarıyoruz artık.
Yapı Kredi reklamı olayını pek sevmedim, LİM'e yakışmayan bir detay ama işin ucunda Acun ve Exxen olunca neyse diyoruz artık...
Yavuz'un İskender'e iş teklifi sonrası İskender acaba çok mu bozuldu derken anında şoförlüğe hazırlanması... İşte Leyla ile Mecnun.
Dizide şu an Leyla sahnesi çok az ve anlaşılan nişanlısı olacak herif de Arda'ya benzer yapmaya çalışacaklar. Ama Arda'dan farkı halen çok antipatik. Oynayan oyuncuyu da sevemedim... Kaşı gözü ayrı oynaması sinir bozuyor, ama bakalım ne işler çıkacak. Karabasan'ın bilmediğimiz bir oğlu çıkarsa bu herif şaşırmam
Son olarak Leyla tam babasının sözlerini söylerken Mecnun'un cümleyi tamamlaması ve " unutulanlar da bir daha asla hatırlanmaz..." dediği sahne tüyleri ürpertti... O müzik... Ne diyelim ki işte buu...
Özlemişim. Yalan yok cidden özlemişim. Her karakteri gördüğümde gözlerim doldu ve tüylerim diken diken oldu. Ben o kadar yıldan sonra oyuncularda durgunluk olur diyordum ama sanki üç ay önce diziyi bitirmiş gibiler. Tabii yaşlanmalarına yapabileceğimiz bir şey yok.
Mecnun'un söylediği ilk şeyin "Leyla" olması beni şaşırtmadı. Ona yakışan da buydu. Bıraktığımız yerden şapşallığı devam ediyor. İsmail Abi'nin denizden çıkmasını tahmin ediyordum. Böyle de güzel oldu. Bölüm boyunca ağladığı zaman suratına çok güldüm.
Yavuz bana saçma geldi. Onun altından bir şey çıkması gerek yoksa bizim performans sanatçısı böyle biri değil. Kalamar ağızlı Bünyamin'e de yazık oldu. Burak Aksak'ın Dosto üstünden yaptığı muhabbete bayılıyorum.
İskender'in mahalleden bu kadar vazgeçmesi beni şaşırttı. Erdal'ı kendine getirecek muhabbeti yapmalarını bekliyorum. Erdal demişken onun hali beni üzdü. Bakkalın kapalı olması bile onu mahalleye geri döndürmediyse acaba ne döndürecek?
Gotik Leyla'nın içeride kilitli kalması muhteşem olmuş. Kaan'ın attığı yumruk efsaneydi. Feci güldüm oraya ama genel olarak Kaan'ı beğenemedim. Çözlüklü Zozuk haline biraz yaklaşsa güzel olur. Çiçekçi ve Melül harika olmuş. Kubilay'ın sahnesi çok yavan geldi. Ben daha samimi bir şey bekliyordum.
Metin'in sahnesi beni üzdü. Sonunda adam toptan delirdi. Umarım onu hastaneden yanlarına alırlar. Ak Sakallı Dede baya yaşlanmış. Eskisi kadar enerjik sahneler beklemiyorum ondan. Az Sakallı'nın yokluğu da belli oluyor.
Gelelim yeni Leyla'ya. Bana göre en saçma Leyla tanışması oldu bu. Dizi patlarsa bu konudan patlayacak gibi. Daha iyi bir tanışma hikayesi olabilirdi ama ilk bölümden bu kadar fazla tepki göstermeme gerek yok. Hikayesini önce bir öğrenelim sonra duruma bakarız.
Normalde bu kadar yüksek puanlı bir açılış bölümü değildi ama 8 yıl sonra Leyla ile Mecnun bölümü izlemişiz bu kadar torpil bence normal.
Bu bölümde özellikle Leyla ile Mecnun'daki dünya, gerçek hayattaki dünya ile çarpışıyor ve kazanan hep gerçek hayattaki dünya oluyor. Sekiz yılda dünya değişti ve ekip gerçek hayata uyum sağlayamıyor. Sanki alternatif bir evren var da, karakterler öyle bir dünyaya gitmiş gibi. Eski bölümlere de gidildi ama yine ekip bölümü geçemiyor, hep karşısına bölüm sonu canavarları çıkıyor.
Mecnun'un eski Leyla ile tanışmasına, birlikte olmasına öyle bir duvar örülmüş ki, Leyla ile Mecnun olamıyor. Bir an Mecnun'un, Leyla'nın eşini takip etme olayı, tam da üçüncü sezonu andırdı. İş insanı vardı son Leyla'nın, o koşuşturmacıyı hatırlattı. Mecnun tabii bu zamanki durumda direkt pot kırıyor, araya girmeye çalışıyormuş gibi oluyor. Leyla'nın doğum gününü baltalıyor. Çift taraflı bir Leyla durumu var; birincisi rüyasında gördüğü, ikincisi gerçek hayatta görüp tanımadığı.
En çok uyum sağlayabilen Yavuz. Zengin olup Erdal Bakkal'ın elinden bakkalı satın almaya çalıştı, hızını alamadı İskender'in elinden evini satın almaya çalıştı. Erdal Bakkal da geri döndü bu sırada ve İskender de Yavuz ile sahalara dönmeye başladı. Ne oldu, vurduramadı arabayı. Leyla ile Mecnun'un olaylarından birisi de vurdurmacılıktı, vurduramadı İskender arabayı ve işsiz kaldı. Erdal Bakkal kaldığ yerden devam etti, sekiz yıl sonra kalan veresiyeleri toplamaya ama alışveriş merkezlerine yenik düştüğünü gördük, yine de aksiyona girmeyi başardı.Eddal, Kaan'ı bile tanımadı.
İyi bir bölümdü tabii ama geçen bölüm daha iyiydi. Süresi de kısa olunca tabii, birçok karakter geri planda kalmış gibi oldu. Aksakallı Dede'nin sahneleri havada kaldı mesela, daha fazla olsun isterdim. Onun sahnesinin devamını izleyebilseydik, muhtemelen dizinin gidişatını az da olsa görebilirdik. Çok kritik bir şey söylüyordu dizinin bu bölümünde, sanki paralel evrenmiş gibi. Şaşırtıcı olmaz aslında paralel evren mevzusu devreye girse. Bölümdeki esas olay ise, Erdal'ın veresiye yüzünden kavga ettiği adamdan dayak yemesi ve Nurten'in hayalet haliyle gidip adamı çarpması. O sahne iyiydi. Absürd dizi olmanın faydaları, Nurten ölse de devam ediyor. Bu sayede o gördüğümüz paragöz Erdal'ı bastırabiliyor. Mahallenin kalbi bu yüzden zengin Yavuz'a kalmadı.
Tam bir Leyla ile Mecnun bölümüydü. Özlediğim havayı bu bölümde hissettim. Komedinin ve dramın havası tam yerindeydi. Hâlâ oturmayan bir şeyler var ama onlar da yavaştan oturmaya başlayacağını hissediyorum.
Erdal'ın bu kadar kısa zamanda tak diye bakkalı açması beni şaşırttı. Eve ve mahalleye dönüşünde duygusal sahneler görmeyi beklerdim ama onu direkt komedinin merkezine koymayı uygun görmüşler. Veresiye defteri muhabbeti aşırı güzeldi. Reklam yapması bir tık üzdü ama sebebini anlayabiliyorum.
Ben bu Yavuz'a uyuz kapmaya başladım. Umarım bir oyundur yoksa bizim Yavuz'umuz bu değildi. Eylül'den hiç bahsetmemesi de ayrı bir gizem yaratıyor. Bu kadar paragöz olmasının altında mutlaka bir şey çıkacak.
İskender'in sondaki sözleri her zamanki güzelliğindeydi. Yavuz tarafından hor görülmesi beni cidden üzdü. Pakize gelsin de adamın yüzü azıcık gülsün bari.
Leyla konusu canımı sıkmaya başladı. Konu çok yavaş ve kötü gidiyor. Artık hikayenin temelini öğrensek güzel olacak. Nişanlısının kötü adam olduğu belli zaten de Leyla'nın amacı ne onu bilelim bari. Rüyadaki ve gerçekteki Leyla'ların farklı olması ileride acaba Mecnun'un onların yerini değiştirmek ister mi diye düşündürtüyor beni.
Bu arada ben artık Az Sakallı Dede'yi görmek istiyorum. Getirin dedemi.
Leyla ile Mecnun'un (4x2) bölümünde Erdal Bakkal üzerinden Yapı Kredi Para Cepte reklamı yerleştirmek her ne kadar hoş durmasa da, çok zekice yerleştirilmiş bir reklam. Tabii dizi reklam da almak zorunda kalıyor platformda yayınlandığı için ama iyi bir şekilde reklamı yedirmeyi de başarıyor.
Erdal Bakkal bölümün starıydı. Mecnun hiç 8 sene ara vermemiş gibi ama İsmail abi hala form tutamamış bence. Cengiz Bozkurt ile Ahmet Mümtaz Taylan arası soğuk iddiaları doğru mu çıkacak acaba 2 bölümdür cidden tek bir ortak sahneleri yok onu da merak ediyorum
Dizi şu ana kadar gayet iyi ama Yapı Kredi reklamı bır tık üzmedi değil. Çay Erdal Bakkal'da içilir reklamı diğer dizilerin ürün yerleştirmesine ince bir göndermeyken bu pek hoş olmadı Ama Acun'un olduğu yerde bu kadar kusur olur tabii
Genel olrak ilk bölüme oranla daha çok güldüren sahne vardı ve hikaye gittikçe oturacak gibi. Puanım 8.
Erdal Bakkal'ın direkt bakkala geri dönmesi de şaşırttı. Acaba kesilen sahne falan mı var? Ayrıca ilk defa bir bölümde Kireçburnu Sahili gözükmedi galiba.
Erdal Bakkal bölümün starıydı. Mecnun hiç 8 sene ara vermemiş gibi ama İsmail abi hala form tutamamış bence. Cengiz Bozkurt ile Ahmet Mümtaz Taylan arası soğuk iddiaları doğru mu çıkacak acaba 2 bölümdür cidden tek bir ortak sahneleri yok onu da merak ediyorum
Dizi şu ana kadar gayet iyi ama Yapı Kredi reklamı bır tık üzmedi değil. Çay Erdal Bakkal'da içilir reklamı diğer dizilerin ürün yerleştirmesine ince bir göndermeyken bu pek hoş olmadı Ama Acun'un olduğu yerde bu kadar kusur olur tabii
Genel olrak ilk bölüme oranla daha çok güldüren sahne vardı ve hikaye gittikçe oturacak gibi. Puanım 8.
Erdal Bakkal'ın direkt bakkala geri dönmesi de şaşırttı. Acaba kesilen sahne falan mı var? Ayrıca ilk defa bir bölümde Kireçburnu Sahili gözükmedi galiba.
Kesilen sahne yoktur da, zaten Mecnun da şaşırıyordu geri dönmesine bölümde, yani biraz "dan" diye dönmüş gibi oldu. Dizinin özelliği bu zaten, "dan" diye girmesi olaylara, yani bir de durum komedisi, haliyle bu şekilde oluyor. Geçen bölümde Kireçburnu sahilinde bağırmak yasaktı, ona binaen yoktur muhtemelen sahne. Kireçburnu sahili sahnesi olup, Mecnun ile İsmail'İn karşı karşıya selam sahnesi olsaydı mesela, geçen bölümdeki duruma ters düşerlerdi. Gelecek bölümlerde olacaktır.
Kesinlikle çok hoşuma giden ve yavaş yavaş olaylara dahil olacağımızı ve hızlı ilerleyeceğimizi gösteren bir bölümdü. Hızlı ilerleyeceğiz diyorum çünkü süre asla yetmiyor. 55 dk, 60 dk evet yabancı dizilerde ideal gibi gözüküyor ancak konu Leyla ile Mecnun olunca biz izleyenlere kısa geliyor. Bir çırpıda bitiyor ve daha gösterilmemiş bir çok karakter var. Onları görmek istiyor gözler. Yine Konu Leyla ile Mecnun olunca anlıyoruz ki süresi uzun dahi olsa asla ve asla muazzamlığından bir şey kaybetmeyen bir işti 8 sene önce... Şuanki haliyle kısa süresiyle de aynı şekilde bu kaliteden tek bir gram kaybetmemiş... Bölümler ilerledikçe muhakkak işler iyice çığrından çıkacaktır.
Bölüm dramaya çok girmedi ama yine yer yer hissettirdi bunu. Ana karakterlerin bazıları 8 yıl hiç yaşamadı, bazıları yaşadı. Hikaye bu ayrım üzerinden ilerliyor. Yaşayanlar kendilerini bambaşka bir konumda gösteriyor, yaşamayanlar ise bu dünyaya uyum sağlayamıyor... İskender bunu çok ağır bir şekilde gösteriyor. Mecnun bildiğimiz Mecnun'luğunu yapıyor ama o da uyum sorunu yaşıyor. İsmail Abi zaten dünyanın en rahat adamı onuın için sorun yok tabi.
Erdal Bakkal'ın sahneleri bu bölüm dramadan çıkıp eski haline dönmüş gibi. Tabi Nurten ile olan çılgın sahneler baya iyiydi. Veresiye muhabbeti Trt muhabbetini hatırlattı bir nevi. Oldukça keyifli ve komik sahneler vardı. Bir anda geri dönmesi ise dediğim süre sorunuyla alakalı. Normalde bu muhabbet biraz daha yayılarak anlatılabilirdi ama süremiz kısa olduğu için bazı şeyler oldu bitti şeklinde ilerliyor. Mesela 3. sezon başında da Mecnun biraz herkesi tekrar bir araya getirmekle uğraşmıştı. Yavuz'u gidip başka bir yerde bulmuştu, Erdal Bakkal'ı da keza. Ve bunun için ayrı ayrı sahneler görmüştük ama orada süremiz uzundu ve rahat rahat anlatılıyordu... Burada hem süremiz kısa hem bölüm sayımız az... O yüzden böyle şeylerin olabilereğini görmüş olduk.
Leyla ve Mecnun arasındaki durumun Dede elbette bilincinde ancak hazır değilsin diyerek gizem veriyor. Bu bölümde mevzuları dinleyecekken Mecnun'un uyuması falan Burak bize de hazır değilsiniz diyor belli ki. Tahmin yürütmek zor ve değişik bir hikaye. Tabi Mecnun durur mu olayları çözmek için olaylar olaylar yapmak zorunda. İsmail Abi'yle maceraları yine müthiş keyifliydi. Aradaki goygoylar ve muhabbetler biraz daha oturmaya başlamış bu bölümde. Baya iyi goygoylar vardı. Tabi yine işler finalde sarpa sardı her zamanki gibi. Mecnun Mecnun'luğunu yaptı ve bir çuval inciri berbat etti. Leyla'nın 'Unutulanlar hatırlanmaz'ı Mecnun'dan duyması ve verdiği tepki babasıyla ilgili derin mevzular olma ihtimalini gösterdi. Oradan da kaliteli bir drama çıkacaktır.
Yavuz ve İskender sahneleri ise önce komik başladı, sonra sert bitti. Yavuz'un olayı da gerçekten fazla ilginç. Ne zaman ve nasıl girilecek bilmiyorum ama bence 2 3 bölümümüz daha var o kısımda. Yavuz kısmında Eylül'le ilgili hiç bir şeye değinilmemesi bunu gösteriyor. Yavuz'dan nefret edemez insan olamaz yani. O öyle bir insan mı... Bekleyip göreceğiz H. Yavuz'un karakter gelişimini...
Sonraki bölüm ise 'olaylar olaylar' cümlesini bol bol kullanacağız belli ki. Dünyada 18 tane bulunan vazoyu kıran Mecnun ve bunu almak için İsmail Abi'yle tarihte yapılan çılgın gezinti... Sanırım Metin de bu bölümle olaylara tekrar dahil olacaktır. Sonuçta Metonya varsa Metin de orada olmak zorunda... Metonya ve Kapı'mız geri gelmiş, hoş gelmiş...
Kesinlikle çok hoşuma giden ve yavaş yavaş olaylara dahil olacağımızı ve hızlı ilerleyeceğimizi gösteren bir bölümdü. Hızlı ilerleyeceğiz diyorum çünkü süre asla yetmiyor. 55 dk, 60 dk evet yabancı dizilerde ideal gibi gözüküyor ancak konu Leyla ile Mecnun olunca biz izleyenlere kısa geliyor. Bir çırpıda bitiyor ve daha gösterilmemiş bir çok karakter var. Onları görmek istiyor gözler. Yine Konu Leyla ile Mecnun olunca anlıyoruz ki süresi uzun dahi olsa asla ve asla muazzamlığından bir şey kaybetmeyen bir işti 8 sene önce... Şuanki haliyle kısa süresiyle de aynı şekilde bu kaliteden tek bir gram kaybetmemiş... Bölümler ilerledikçe muhakkak işler iyice çığrından çıkacaktır.
Bölüm dramaya çok girmedi ama yine yer yer hissettirdi bunu. Ana karakterlerin bazıları 8 yıl hiç yaşamadı, bazıları yaşadı. Hikaye bu ayrım üzerinden ilerliyor. Yaşayanlar kendilerini bambaşka bir konumda gösteriyor, yaşamayanlar ise bu dünyaya uyum sağlayamıyor... İskender bunu çok ağır bir şekilde gösteriyor. Mecnun bildiğimiz Mecnun'luğunu yapıyor ama o da uyum sorunu yaşıyor. İsmail Abi zaten dünyanın en rahat adamı onuın için sorun yok tabi.
Erdal Bakkal'ın sahneleri bu bölüm dramadan çıkıp eski haline dönmüş gibi. Tabi Nurten ile olan çılgın sahneler baya iyiydi. Veresiye muhabbeti Trt muhabbetini hatırlattı bir nevi. Oldukça keyifli ve komik sahneler vardı. Bir anda geri dönmesi ise dediğim süre sorunuyla alakalı. Normalde bu muhabbet biraz daha yayılarak anlatılabilirdi ama süremiz kısa olduğu için bazı şeyler oldu bitti şeklinde ilerliyor. Mesela 3. sezon başında da Mecnun biraz herkesi tekrar bir araya getirmekle uğraşmıştı. Yavuz'u gidip başka bir yerde bulmuştu, Erdal Bakkal'ı da keza. Ve bunun için ayrı ayrı sahneler görmüştük ama orada süremiz uzundu ve rahat rahat anlatılıyordu... Burada hem süremiz kısa hem bölüm sayımız az... O yüzden böyle şeylerin olabilereğini görmüş olduk.
Leyla ve Mecnun arasındaki durumun Dede elbette bilincinde ancak hazır değilsin diyerek gizem veriyor. Bu bölümde mevzuları dinleyecekken Mecnun'un uyuması falan Burak bize de hazır değilsiniz diyor belli ki. Tahmin yürütmek zor ve değişik bir hikaye. Tabi Mecnun durur mu olayları çözmek için olaylar olaylar yapmak zorunda. İsmail Abi'yle maceraları yine müthiş keyifliydi. Aradaki goygoylar ve muhabbetler biraz daha oturmaya başlamış bu bölümde. Baya iyi goygoylar vardı. Tabi yine işler finalde sarpa sardı her zamanki gibi. Mecnun Mecnun'luğunu yaptı ve bir çuval inciri berbat etti. Leyla'nın 'Unutulanlar hatırlanmaz'ı Mecnun'dan duyması ve verdiği tepki babasıyla ilgili derin mevzular olma ihtimalini gösterdi. Oradan da kaliteli bir drama çıkacaktır.
Yavuz ve İskender sahneleri ise önce komik başladı, sonra sert bitti. Yavuz'un olayı da gerçekten fazla ilginç. Ne zaman ve nasıl girilecek bilmiyorum ama bence 2 3 bölümümüz daha var o kısımda. Yavuz kısmında Eylül'le ilgili hiç bir şeye değinilmemesi bunu gösteriyor. Yavuz'dan nefret edemez insan olamaz yani. O öyle bir insan mı... Bekleyip göreceğiz H. Yavuz'un karakter gelişimini...
Sonraki bölüm ise 'olaylar olaylar' cümlesini bol bol kullanacağız belli ki. Dünyada 18 tane bulunan vazoyu kıran Mecnun ve bunu almak için İsmail Abi'yle tarihte yapılan çılgın gezinti... Sanırım Metin de bu bölümle olaylara tekrar dahil olacaktır. Sonuçta Metonya varsa Metin de orada olmak zorunda... Metonya ve Kapı'mız geri gelmiş, hoş gelmiş...
Burak Aksak bugün 36 yaşına, Ahmet Mümtaz Taylan da 56 yaşına girdi. Leyla ile Mecnun'un iki ismi bugün doğdu, iyi ki doğdu. Leyla ile Mecnun'a başladıklarında Burak Aksak 25 yaşındaydı, Ahmet Mümtaz Taylan 45 yaşındaydı. Birisi gönüllerin kralı oldu, birisi gönüllerin babası. Bu diziyi bu kadar iyi yapan detaylardan birisi bu iki isim.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.