Herkese Merhaba;
Bu hafta sizlere aslında bilinen ama tekrardan hatırlatmak istediğim bir konu ile gelmek istedi.
Antik Çağda Dünyanın Yedi Harikasına Göz Atalım mı?
- Keops Piramidi.
- Babil'in Asma Bahçeleri.
- Zeus Heykeli.
- Rodos Heykeli.
- İskenderiye Feneri.
- Kral Mausollos'un Mezarı (Halikarnas Mozolesi)
- Artemis TapınağI
KEOPS PİRAMİDİ
Mısır’daki en büyük piramit olan Keops Piramidi’nin nasıl yapıldığı bir gizemdir. "Uzaylıların" işi bile dendiği oldu.
Yaklaşık 3000 yıllık olduğu düşünülen "Merer" günlüklerine göre;
2 buçuk tonluk dev kireçtaşı ve granit bloklar, Nil Nehri üzerinden tahta sandallarla piramidin yapıldığı bölgeye taşındı.Sandallar iplerle birbirine bağlanırken, eski Mısırlı mühendisler de geçiş için Nil kıyısındaki bir limandan piramidin inşa edileceği Gize’ye doğru kanal açtı.Dev taşlar bu sayede 800 km öteden su üzerinde getirildi. Bunda binlerce işçi görev alırken, toplam 170 bin ton kaya taşınmış oldu.
BABİLİN ASMA BAHÇELERİ
Mezopotamya çölünün ortasında, çok kuru ve susuz bir yerde hüküm sürmekte olan Babil Krallığı’nın başarı hikayesi denilebilir ‘Babil’in Asma Bahçeleri’ için. Öyle bir başarı hikayesi ki teraslı bahçelerden tutun, günümüz teknolojisinde yapımı mümkün olmayan, kurak topraklarda su kaynağı olmadan birçok farklı bitki türünün yetiştirilmesine kadar uzanmış ve eski dünyanın 7 harikası içine girmeyi hak etmiştir.
M.Ö. 450′li yıllarda tarihçi Herodot “Babil, yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını aşar.” demiştir. Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 100 metre yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu duvarların içinde som altından yapılmış büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar olduğunu belirtmiştir.
ZEUS HEYKELİ
Yunanistan sınırları içindeki Olimpia’ da, milattan önce 450 yılında inşa edilen heykel, dönemin ünlü heykeltıraşı Phidias tarafından yapılmıştır.
devasa ve görkemli Zeus Heykeli, çok özenli ve dikkatli şekilde tasarlanmıştı. Tapınağın batı yanına konulan heykel, 12 metre yüksekliğinde ve 7 metre enindeydi. Heykelde Zeus, tahtına oturmuş şekilde gösterilmekteydi. Heykelin baş kısmı, tapınağın tavanına kadar yükselmekte idi. Zeus’ un sağ elinde, Zafer Tanrıçası Nike’ nin simgesi, sol elinde ise kartal kabartması olan asası tutuşturulmuştu. Zeus Heykelindeki bu taht ve Zeus simgesi, görsel olarak çok etkileyiciydi. Heykelin belli bölümlerinde altın, abanoz ve bazı değerli metaller kullanılmıştı. Tahtın üst bölümünde, Yunan Tanrı ve Tanrıçaları ile mitolojik öneme sahip güçlü hayvan figürleri bulunmaktaydı.
RODOS HEYKELİ
Heykelin inşa tarihinden birkaç yüzyıl sonra yaşayan Yunanlı tarihçi Büyük Plinus’a göre, yapımı 12 yıl sürmüş ve M.Ö. 280 yılında tamamlanmıştır. Halk, kentin gururu olan heykelin sonsuza dek kalacağını düşünmüştü. Mimarı Lindoslu Chares idi,kendisine, o güne kadar inşa edilmiş en yüksek heykelin neredeyse iki katı yüksekliğinde bir anıt yapması görevi verilmişti.
Kaidesi beyaz mermerden yapılmıştı ve heykel, demir ve taş iskelet bronz plakalarla güçlendirilerek aşama aşama yükseltilmişti. “Bizans Sütunu” kitabına göre, bu rakamlar günümüz mimarlarına göre küçük sayılabilir ama 9 ton demir ve 15 ton bronz kullanılmıştır. Bronz, hiç akla gelmeyen bir kaynaktan geliyordu. İnşaatın iskelesi olarak, düşmandan ele geçirilmiş dokuz katlı, devasa yürür kule kullanılmış, metal kısımlar ise bozguna uğratılan saldırganların bronz silahlarından elde edilmişti.
Heykel, Rodos adası M.Ö. 226 yılında, şehrin büyük bölümünü tahrip eden bir depremle sarsılmasına kadar 56 yıl ayakta durdu, ancak sarsıntıda dizlerinin üzerine çöktü ve parçalandı.
İSKENDERİYE FENERİ
İskenderiye Feneri, Mısır ülkesinin İskenderiye şehrinde inşa edilmiştir. İskenderiye Feneri, tarihte yapılmış en büyük ve en yüksek fenerdir. Fener bu özellikleriyle dünyanın yedi harikasından biri olmaya hak kazanmıştır.
Antik çağın dünya harikalarının arasında günlük hayatta kullanılma imkanı olan tek eser İskenderiye Feneri olmuştur. Pharos adasına inşa edildiği için fener bir süre bu isimle de anılmıştır. İspanyolca, Fransızca, İtalyanca gibi dillerde Pharos kelimesi aynı zamanda fener anlamına da gelir. Fenerin inşası milattan önce 285-246 yılları arasında sürmüştür.
Fener 3 bölümden meydana gelir ve mimarı Knidos topraklarından Sostratus’tur. 135 metre yüksekliğe sahip fener, beyaz mermerden inşa edilmiştir. Fenerin tepesinde tunçtan yapılan büyükçe bir ayna vardır ve bu ayna 70 kilometre mesafe uzaklıktan bile görünebilme özelliğine sahiptir. Böylelikle limana giriş çıkış yapan gemilere de rehber olmuştur. Ayrıca en üst kısmında bir de denizler tanrısı Poseidon’un heykeli bulunur.
Fenerin silindir biçimindeki üst alanı milattan sonra 955 yılında yaşanan bir deprem ve ardından gelen fırtına ile kopmuştur. Gövde alanı ise 1302 yılında yine bir deprem sırasında yıkılmıştır. Fenerin kalan tüm kalıntıları ise 1500 yılında tamamen yok olmuştur.
KRAL MAUSOLLOSUN MEZARI
Halikarnes Mozalesi diğer bir adıyla Kral Mausollos’un Mezarı karısı, kızı ve kız kardeşi tarafından NM 353 – 340 yılları arasında yapılmıştır. Mezar Muğla / Bodrum ‘un tarihi adı Halikarnas’ın Halikarnassos Antik Kentinde bulunmaktaydı. 1402′de Saint Jean şövalyeleriBodrum’a gelip anıtı ilk başta taş ocağı olarak kullanıp daha sonralarda anıtı sökerek Bodrum Kalesini yapmışlardır.
Mezarın kolonları yunan mimarisini, piramit şekline sahip çatısıyla da Mısır mimarisini anımsatmaktadır. Mezar büyüklüğünden ve stilinden dolayı mozole (Anıt Mezar) denmiştir. Anıt Mezarın bulunduğu alan şu anda açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir. Müze içerisinde sağ tarafından Bodrum’a inen bir ev, sol tarafındaysa Mausoleion (Anıt mezar) ait parçalar gösterilmektedir.
Mezar odasınının yapımı ana kaya üzerine yapılmıştır. Ana kayanın çok yumaşak olması sebebiyle kolay bir şekilde oyulmuş ve koridorun sonuna doğru Arkaik Devre Ait duvarlarda oyuklar bulunur. Danimarkalıların yaptığı kazı sırasında merdivenlerin dibindeboğa, koyun, keçi, horoz ve kumru kemikleri bulunmuştur. Bu hayvanların tören sırasında kurban edildikleri ve Kral Mausoleion’un diğer dünyada bu adaklardan faydalanmasını için mezar içerisinde koyulmuştur. Ayrıca müzenin doğu bahçe duvarının sağ köşesinde bulunan kapıdan dışarı çıkılıdğında mezar anıtının kutsal alanı çevreleyen duvar görünür. Müze yarı açık ve kapalı bölümden oluşur. Kapalı bölümde topografki harita ve şehri daya iti tanımaları için çeşitli Mausoleion maketleri bulunur.
ARTEMİS TAPINAĞI
Artemis Tapınağı Efes (Ephesos) antik kentinin 1,5 kilometre kuzeydoğusunda, Selçuk ilçe merkezinin ise batı çıkışında yer alıyor. Tapınak 1869 yılında, İzmir-Aydın demiryolu yapımında görevli İngiliz mühendis J. T. Wood tarafından, British Museum adına yapılan ve yedi yıl süren kazılar sonucunda ortaya çıkartılmış. 1904-1905 yılları arasında kazılar da yine British Museum adına yürütülmüş. Oldukça uzun bir aranın ardından Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1965 yılında kazılar tekrar başlamış ve devam ediyor. Tapınak alanında ortaya çıkarılan en eski buluntular İÖ 14.-13. yüzyıla ait Miken seramik parçaları. Buranın İÖ 11. yüzyıldan başlayarak bir kült alanı olarak kullanıldığı, üst üste birçok tapınım yapılarının inşa edildiği anlaşılıyor. Bulgulara göre de ilk tapınak İÖ 680- 650 yıllarında yapılmış; 32 ahşap sütunluymuş. Daha sonra İÖ 570 yılında yapılan ise mermer sütunlardan devasa bir tapınakmış. Olasılıkla 100 x 60 metre boyutunda ve 106 sütunluydu; sütunların üzerinde de kabartmalar bulunuyordu. Tapınak, Lydia Kralı Kroisos tarafından yaptırıldığı için onun ismiyle anılıyordu. Kazılar sırasında sütunların ve üstlerinde frizler bulunan mimari blokların bir kısmı British Museum’a götürüldü.
Antik Çağda Dünyanın Yedi Harikası olarak bilinen bu yapılardan iki tanesi Ülkemizdedir.
Kalan iki görkemli yapıt ise Anadolu’dan: Halikarnassos’taki (Bodrum) anıt mezar Mausoleion ile Efes’teki (Ephesos) Artemis Tapınağı.
Aslında bu bile Ülkemizin geçmiş asırlarda kimlere kimlere evsahipliğinin yaptığı göstergesidir.Bir kültürel cennet bu Ülkemiz!