(Çiğdem, Yusuf'tan duyduğu haber karşısında şok olmuştur.)
Çiğdem: Ayrıldınız mı? Ama neden? Evlenecektiniz, her şey yolunda görünüyordu.
Yusuf: Bilmiyorum işte, her şey bir anda oldu...
Çiğdem: Biz en iyisi içeri girelim, hava soğuk.
(Çiğdem anahtarla kapıyı açarken Yusuf'u da içeri alır.)
Çiğdem: Bir kahve hazırlayayım, kendinize gelmeniz lazım Yusuf Bey.
Yusuf: Bana artık Bey deme lütfen. Nasıl olsa iş ilişkimiz bitti.
Çiğdem: Tamam o zaman... Yusuf... Dün gece neler oldu?
Yusuf: Restoranda yaşananlardan sonra ip koptu. Ben ona bağırdım, o bana bağırdı; sonra birbirimize nefretimizi kustuk... Ve bitti. 5 yıllık ilişki 5 dakikada yerle bir oldu.
Çiğdem: Sana bir özür borçluyum. Hem kendim, hem de Selim adına. Yaptıklarımız çok çocukçaydı.
Yusuf: Özre gerek yok, sonuçta hiçbirimiz tahmin edemezdik bunları.
Çiğdem: Bir şey yapmamı ister misin, Esra ile konuşurum mesela. Biliyorum çok iyi bir tanışmamız olmadı ama...
Yusuf: Hayır Çiğdem, gerek yok. Ben gidiyorum...
Çiğdem: Gidiyor musun? Nereye?
Yusuf: Bu akşam 7 uçağıyla Amerika'ya dönüyorum, buralardan uzaklaşmam lazım. Yaşananlar ikimizi de çok yıprattı; zamana ihtiyacımız var.
Çiğdem: Anlıyorum, gerçekten çok üzgünüm.
(Yusuf, Çiğdem ile vedalaştıktan sonra evden ayrılır. Çiğdem bu haberin etkisinden hala çıkamamışken Zeynep arar.)
Çiğdem: Alo Zeynep, hayrola bu saatte?
Zeynep: Asıl sen hayrola? Hafta sonları 11'den önce kafanı kaldırmazsın...
Çiğdem: Dün gece bir dizinin 5 bölümüne yetecek kadar olay yaşadım... Gerçi doğru ya, bilmiyorsun sen Yusuf'u.
Zeynep: Yusuf mu? Selim'in kırkı çıkmamışken yeni adam mı buldun kendine?
Çiğdem: Bana Selim falan deme ne olur. Kafam kazan gibi zaten...
Zeynep: Şimdi hatırladım, Melek bahsetmişti biraz. Dediği kadar yakışıklı mı bari?
Çiğdem: Şöyle söyleyeyim, Leonardo DiCaprio ve Çağatay Ulusoy'un karışımı.
Zeynep: Oha, harbiden daha yakışıklıymış Kaan'dan! Sen o haldeyken ben Kaan'ın gıcık kuzeni çıktı başımıza. Bana yenge diyor kazık kadar adam!
Çiğdem: Zeynep, sonra konuşsak olur mu? Çok yorgunum da.
Zeynep: Tamam canım, nasıl istersen. Zaten birkaç saat sonra sana geleceğim, kaçmaya ihtiyacım var.
(Çiğdem telefonu kapatırken derin düşünceler içinde yatağa girer ve kısa sürede uykuya dalar.)
***
11 Haziran Pazar, 11:18
(Çiğdem, Zeynep ve Melek salonda muhabbet etmektedir.)
Zeynep: Demek gitti ha? Bari gitmeden önce bir görseydik adamı.
Çiğdem: Of Zeynep sen de yani. Onun halini görünce mahvoldum. Hepsi benim yüzümden.
Melek: Senin yüzünden falan değil. Belli ki olmayacakmış, geç olmadan anlamışlar işte.
Çiğdem: Yemekte çok iyi görünüyorlardı. Kendime hayrım olmadığı gibi diğer çiftlerin arasına da girmeye başladım.
Zeynep: Yeter artık, üzme kendini başkalarının derdi yüzünden. İki medeni insan, otururlar anlaşırlar; anlaşamazlarsa da önlerine bakarlar.
Çiğdem: Haklısın galiba...
Zeynep: Çiğdem, aslında benim senden bir şey istemem lazım. Şu bizim...
(Derken Çiğdem bir anda lavaboya kusar. Kızlar ne olduğunu anlamamıştır.)
Zeynep: Çiğdem, iyi misin? Hastaneye gidelim mi?
Çiğdem: İyiyim, gerek yok... (tekrar kustuktan sonra) Ufak bir bulantı işte.
Melek: İyi falan değilsin, şu haline bak.
Zeynep: Kız yoksa? Sen? Selim? O gece?
Çiğdem: Saçmalama Zeynep, ne alakası var?
Zeynep: İyi düşün Çiğdem, o gece korundunuz mu?
Çiğdem: Hamile falan değilim ben, saçma sapan konuşma!
Zeynep: Bunu anlamanın tek bir yolu var...
***
11 Haziran Pazar, 11:35
(Öte yandan yaşananları şirkettekilerden duyan Selim ise Esra'nın evine gelmiştir. Çalmaya hazırlanırken kapının açık olduğunu fark edip içeri girer.)
Selim: Esra?
(Selim etrafı kontrol ederken yukarıdan bir ses duyar ve kendini üst kata atar ve Esra'nın yere çöküp ağladığını fark eder.)
Selim: Esra, iyi misin? Dün gece olanları şirkettekilerden duydum, nasıl öğrenmişlerse artık.
Esra: (ağlamaktan rimeli akmıştır) Biliyor musun Selim, bir şeylerin ters gideceği belliydi. İşim, nişanlım, param, beni seven bir sürü insan var. Ama onların elinden kayıp gitmesi için birkaç dakika yetti.
Selim: Esra, korkutuyorsun beni. Yaşadıklarınızı duydum, gerçekten çok zor. Ama bu halde olmana izin vermem.
Esra: Selim, lütfen yorma kendini benim için. Sevgilinin kulağına gider şimdi.
Selim: Çiğdem mi? Onunla ilişkimiz çoktan bitti, inan bana.
(Selim, Esra'yı banyoya götürüp kafasını ıslatır. Kendine geldikten sonra çıkarıp odasına yerleştirir.)
Selim: Biraz uyu, kendine gel. Ufak bir işi hallettikten sonra döneceğim.
Esra: Senin gibi bir dostum olduğu için çok şanşlıyım.
***
(Çiğdem elinde hamilelik testini tutmakta, Zeynep ve Melek de çıkan sonuca hayretle bakmaktadır.)
Çiğdem: Hamileyim!
Zeynep: Korunmazsanız böyle olur işte.
Çiğdem: Zeynep, kamu spotu gibi konuşma. Belki bir yanlışlık olmuştur.
Zeynep: Yanlışlık falan yok, kabak gibi hamilesin işte.
Çiğdem: (yüksek sesle) Hamileyim! BEN HAMİLEYİM!
(Ufak bir sevinç faslının ardından kızların aklında tek bir soru vardır: Bunu Selim'e nasıl söyleyeceklerdir? Derken kapı çalar. Selim dün yaşananlardan sonra bir kez daha Çiğdem'in kapısında belirmiştir.)
Selim: Konuşmamız lazım Çiğdem...
6. BÖLÜM SONU