2016 Arrival / Geliş - Film Yorumları

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,881
Reaksiyon puanı
51,300
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
2543164.jpg


Geliş - Arrival (2016)

Türü:
Dram, Gizem, Bilim-Kurgu
Yönetmen: Denis Villeneuve
Senaryo: Eric Heisserer (screenplay), Ted Chiang (based on the short story "Story of Your Life" written by)

Oyuncular:
Amy Adams
Jeremy Renner
Forest Whitaker
Michael Stuhlbarg
Mark O'Brien

IMDb Sayfası



Filmin Özeti
Uzaylılar Dünya'ya indikten sonra, geliş nedenlerini çözmek adına ABD hükümeti tarafından bir dilbilimci olan Dr. Louise Banks (Amy Adams) ve bir fizik profesörü olan Ian Donnelly (Jeremy Renner) göreve atanır. Louise uzaylılarla iletişim kurmayı öğrendikçe, onların asıl niyetlerini çözmesine yarayacak imgeler görmeye başlar.

Filmin Fragmanı

 
Tam yorum: http://izleryazar.com/arrival-2016/

Şüphesiz yılın en iyi filmlerinden biri. Interstellar seven bunu da sever. :)

Durgun ama merak uyandırıcı bir başlangıcı var. Son düzlüğe kadar da tempo çok yükselmeden devam ediyor. Fakat son düzlük derinden vuruyor.

Kızının öleceğini bile bile onun büyümesini, ölüme yaklaşmasını izlemek. Vay be olabilecek en kederli şeylerden biri. :( İnanılmaz etkileyiciydi o kısımlar.

Teknik açıdan her şey muhteşem. Görüntü yönetmenliği çok sağlam, müzikler muhteşem. Amy Adams harika.

Incendies ve Prisoners'ın yanına yakışacak önemli bir film Villeneuve açısından.

8.5/10
 
Filmi ne yapıp edip izleyecektim, en sonunda izleyebildim sinemada. :) Gerçekten çok başarılı ve farklı bir yapım olmuş. İzlerken değişik bir tat bıraktı ağzımda ve bu çok hoşuma gitti. Böyle orjinal fikirlere ihtiyaç var sinemada. Bu temayı bu şekilde ele almak ve bunu sıkmadan merak ettire ettire anlatmak büyük başarı. Yönetmenin en iyi filmlerinden oldu Prisoners ile yarışır.

Çok iyi bir senaryosu var filmin. Sanırım uyarlamaymış kesin bir şekilde Oscar'a aday olmasını bekliyorum. Çünkü gerçekten klasik uzaylı bilim kugusu olmaktan çok uzak film. Bu özgünlük bile başarısının kanıtı.

Oyunculuk olarak Amy Adams filmi sırtlamış bir çok yerde. Çok da büyük sahneleri olmadan da bu işin yapılabildiğini göstermiş. Rolünün hakkını iyi vermiş. Jeremy Renner'la aralarında iyi bir kimya olmuş. Genel olarak film de zaten 3 karakter üzerinden ilerleyen bir film. Forest Whitaker da üstüne düşeni yapmış.

Müzikleri zaten başlı başına bir mükemmellik. Harikaydı gerçekten. İzlerken malum sahnelerde malum müzik girince devreye tüm ilgiyi müziği dinlemeye verdim o kadar müthişti. Aday olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Kazanma ihtimali de var. O gerilimi, gizemi harika yansıtmışlar müziklerle.

Teknik açıdan da kusursuz bir film. Yaratıklar, yapılan semboller falan herşeyiyle başarılı olmuş. Oscarda yine aday olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Alabilir mi bilmiyorum, Doctor Strange de görsel efektlerde baya başarılıydı.

Sözün özü Critic Choise'den de sonra en az 7 8 Oscar adaylığı alabilir film. Daha çoğu film gelmedi ama yılın en başarılı filmlerinden biri kuşkusuz. :)

9/10
 
Son yılların açık ara en beyin yakan filmi. Interstellar'dan bile daha karışık ve daha derinlikli. Filmin tamamını bir oturuşta anlamak oldukça zor, açıkçası film bittiğinde kafam karman çormandı, birçok parçayı oturtamamıştım, inceleme yorumlara göz attıkça yavaş yavaş oturdu. En az 2 kere izlenilmesi gerekiyor, daha iyi görüntü kalitesiyle bir kere daha izleyeceğim. 50 yıl sonra bile adından söz ettirecek kapasiteye sahip.

Senaryo-kurgu bir yana, teknik olarak da oldukça iyiydi ama senaryosu kadar iyi ve mükemmel değildi. İlk yarısı oldukça durgun geçti, ancak bunda izleyicinin kafasını karıştırma amacı da var tabii. Kurgu yönüyle ise tam felsefi-bilim kurgu. Stalker'den esinlenmeler var, dil bilim ve zaman kavramı üzerine kafa yakıcı bir kurgu. Zaman ögesini müthiş bir özgünlükle kullanmaları Lost'u anımsattı... Velhasıl alışılmışın çok çok dışında, dramatik ve özgün bilim kurgu. Uzaylı teması açısından baktığımızda Independence Day ile aralarında korkunç bir fark olduğunu görüyoruz. O filmse bu nedir?

Bu arada Keşke Türkiye de olsaydı, adamların gözünde Sudan, Pakistan kadar değerimiz yok anasını satayım. Black Sea dedikleri yer Rusya'dan sorulur zaten!.. Ayrıca tipik Amerikan milliyetçiliği kısmına bu sefer değinmeyeceğim, sonuçta Amerikan yapımı film, bir şey diyemeyiz ancak özgünlüğüne gölge düşüren tek kısım da politik kısmıydı.

Çin ve Rusya bir olup uzaylılara barbarca saldırmayı amaçlıyorlar, Amerika ise sağduyulu hareket etmeye çağırıyor. :) Düşünsene bilmem kaç ışık yılı uzaktan dünya insanlık tarihinin en büyük gelişmesi olan dünya dışı medeniyet dünyaya geliyor, üstelik öyle bir geliyorlar ki zemine oturana kadar kimse farkına bile varmıyor. Eee koskoca Çin de kalkıyor, hadi kışkış defolun ya da savaş açarız size diye umursuzca tehdit ediyor yaratıkları?? :) :)

Ayrıca film, insanlığın çeşitli milletlere bölünerek birbirlerinden uzaylıylarmış gibi ayrıldıklarını da vurguluyor. Uzaylılar gelmesine rağmen insanlığın bir olamaması, buna karşın haklarında hiçbir bilgi sahibi olunmayan yaratıklarla iletişime olayı da uzun uzadıya yazılacak önemli ayrıntılardan.

...

En büyük ters köşesi bence film boyunca gördüğümüz çocuklu anıların geçmişte yaşandığını sanmamızdı. Hatta ben bunu film bitince bile tam yerine oturtamadım, geçmiş, gelecek, küçük kız, adam filan derken karman çorman. Biz tüm o görüntülerin geçmişte yaşandığını zannederken meğer gelecekte yaşanıyormuş, tıpkı Lost'taki Flashforwad sahneleri gibi! Bunu anladığımda tüm taşlar olmasa da büyük çoğunluğu yerine oturdu. Ben küçük kızın geleceği görme yeteneği olduğunu, o çizdiği yaratıklı resimleri filan gelecekte olacak şeyleri çizdiğini zannederken meğer o da gelecekte geçiyormuş. Uzaylıya söylediği "bu kız da kim?" cümlesi aslında tüm bunların gelecekte geçtiğinin ilk ipucunu veriyor.

Dramatik kısmı ise öleceğini bilmesine rağmen çocuk yapması, ancak Interstellar'daki baba kız muhabbeti gibi o da bilim kurguyu bağlamayan bir dramatize, filmin esas konusuyla alakası olmayan ama genel izleyiciyi can damarından vurmak için eklenmiş yan metni.

Fakat anlamadığım da bazı şeyler var. Tamam uzaylılar bunlara zaman algısını değiştirme hediyesini vermek ve bugün sana yarın bana mantığıyla hareket edip 3000 yıl sonraki üstün insanlık tarafından yardım görmek için gelmişler, buraya kadar tamam.

Ancak uzaylıların o dilini öğrenerek geçmiş gelecek şimdiki zamana nasıl hakim olunabilir? Dili öğrenince sanki zihnine büyü işlemiş gibi zamana hakim oldu? Fizik kuralları bu duruma ne der bilmiyorum, fakat işin içinden çıkamadım. Yine de her öğrenilen dilin zihnin yapısını değiştirdiği fikrine tamamen katılıyorum, öyle çeviri olarak değil, resmen o yabancı dille düşünmeye başladığınız vakit zihniniz de başkalaşır. Düşünün ki evrenin bir ucundan gelme bir dil öğreniyorsunuz....

Dönelim en beyin yakan kısmına,

Kafam hala yerine oturmadı, zihnimde birleştirmek için zaman kısmını yazmaya çalışacağım. Uzaylılarla iletişime geçme sahneleri şimdiki zaman ise, küçük kızlı anılar gelecek zamandan. Aynı zamanda Çinli general ile ayaküstü muhabbet sahnesi de gelecek zamandan ancak küçük kızlı anıların olduğu zamandan önceki bir zamana ait o konuşma. Çinlinin telefon numarasını göstermesi sayesinde şimdiki zamandaki kadın "geleceği hatırlayarak" ve görerek Çinliye ulaşıyor. Peki ilk kez nasıl ulaştı? Ortada bir zaman paradoksu yok mu? Yani zaman geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek olarak ilerlediğine göre, gelecek zamandaki ayaküstü muhabbeti ancak daha önce telefonla ulaşması sayesinde mümkün oldu, ama gelecek daha yaşanmamışken bu nasıl oldu? Diyor ki zaman kavramı bizde farklı işliyor bilmem ne. İyi güzel de, "zaman bizim zihnimizde farklı işliyor" deyip detaya girmemeleri ve yoruma bırakmaları olmamış. Bir dili öğrenerek bambaşka bir zihin yapısına sahip olup zamana hükmetme olayını bile algım hâlâ sindirememişken... Düşündüm de gerçekten ilkel canlılarız hâlâ, bu tarz üstün bir medeniyet karşısında hiçbir şansımız yok. İstediğin kadar savun, ulan adamlar geçmişe geleceğe hükmediyor, görebiliyor ve hatta değiştirebiliyor?

Değiştirebiliyor demişken, eğer film boyunca gördüğümüz geleceğe dair küçük kızlı anılardan sonra, film sonunda "bebek yapalım mı?" diyerek bu küçük kızın gelişi haber veriliyordu. Peki kadın zaten daha doğmamış çocuğuyla ilgili birçok anıya, yaşantıya sahip, hatta öleceğini bile biliyor, daha vitamin halindeki çocuğunu gelecekte çoktan gömdü. Peki tüm bunları bilen bu kadın o an teklifi geri çevirseydi ve hiçbir zaman çocuk yapmamaya karar verseydi,,, o gördüğü yaşadığı gelecek anılarını nasıl görmüş olurdu, dahası hiç doğmamış ve hiçbir zaman doğmayacak bu küçük kızla ilgili anılara nasıl sahip olabilirdi?! İşte zamanla ilgili içinden çıkamadığım bir numaralı sorun bu ve bu film de tıpkı Interstellar gibi buna tatmin edici bir cevap getirememiş, sanırım? @MEnes
Aslında o noktada eğer bebek yapmayı reddederse paralel evrenler işin içine girmiş olmaz mıydı? Ortada birbirlerine tamamen paralel ancak belli farklılıkları olan 2 gerçeklik söz konusu olurdu, birinde bebek yapmaya karar veriyorlar ve doğal olarak o gelecek anıları yerini buluyor, ötekinde tüm o gelecek anılarına rağmen bebek yapmamayı tercih ediyor. O halde gördüğü o gelecek anılarını da paralel evrendeki versiyonun anılarını görmüş oluyor, tıpkı Lost gibi, Lost'ta da buna benzer bir mevzu olmuştu... Fakat sorun şu ki, paralel evrenler teorisi de zaman paradoksları gibi açıkları olan bir şey. Her şeyden önce nasıl 2 ve daha fazla gerçeklik olabilir? Nasıl benden bilmem kaç tane daha olabilir, annem babam aynı olup nasıl tüm evrenlerde aynı ismi vermiş olabilirler? Biraz fazla metafizikle alakalı sanırım, beynim yanmadan konuyu kapatalım.

  • Oscar Adaylıklarım

En İyi Film
En İyi Uyarlama Senaryo (Kesinlikle almalı)
En İyi Yönetmen
En İyi Kadın Oyuncu
En İyi Görsel Efekt
En İyi Makyaj

8.3/10
 
Son düzenleme:
Son yılların açık ara en beyin yakan filmi. Interstellar'dan bile daha karışık ve daha derinlikli. Filmin tamamını bir oturuşta anlamak oldukça zor, açıkçası film bittiğinde kafam karman çormandı, birçok parçayı oturtamamıştım, inceleme yorumlara göz attıkça yavaş yavaş oturdu. En az 2 kere izlenilmesi gerekiyor, daha iyi görüntü kalitesiyle bir kere daha izleyeceğim. 50 yıl sonra bile adından söz ettirecek kapasiteye sahip.

Senaryo-kurgu bir yana, teknik olarak da oldukça iyiydi ama senaryosu kadar iyi ve mükemmel değildi. İlk yarısı oldukça durgun geçti, ancak bunda izleyicinin kafasını karıştırma amacı da var tabii. Kurgu yönüyle ise tam felsefi-bilim kurgu. Stalker'den esinlenmeler var, dil bilim ve zaman kavramı üzerine kafa yakıcı bir kurgu. Zaman ögesini müthiş bir özgünlükle kullanmaları Lost'u anımsattı... Velhasıl alışılmışın çok çok dışında, dramatik ve özgün bilim kurgu. Uzaylı teması açısından baktığımızda Independence Day ile aralarında korkunç bir fark olduğunu görüyoruz. O filmse bu nedir?

Bu arada Keşke Türkiye de olsaydı, adamların gözünde Sudan, Pakistan kadar değerimiz yok anasını satayım. Black Sea dedikleri yer Rusya'dan sorulur zaten!.. Ayrıca tipik Amerikan milliyetçiliği kısmına bu sefer değinmeyeceğim, sonuçta Amerikan yapımı film, bir şey diyemeyiz ancak özgünlüğüne gölge düşüren tek kısım da politik kısmıydı.

Çin ve Rusya bir olup uzaylılara barbarca saldırmayı amaçlıyorlar, Amerika ise sağduyulu hareket etmeye çağırıyor. :) Düşünsene bilmem kaç ışık yılı uzaktan dünya insanlık tarihinin en büyük gelişmesi olan dünya dışı medeniyet dünyaya geliyor, üstelik öyle bir geliyorlar ki zemine oturana kadar kimse farkına bile varmıyor. Eee koskoca Çin de kalkıyor, hadi kışkış defolun ya da savaş açarız size diye umursuzca tehdit ediyor yaratıkları?? :) :)

Ayrıca film, insanlığın çeşitli milletlere bölünerek birbirlerinden uzaylıylarmış gibi ayrıldıklarını da vurguluyor. Uzaylılar gelmesine rağmen insanlığın bir olamaması, buna karşın haklarında hiçbir bilgi sahibi olunmayan yaratıklarla iletişime olayı da uzun uzadıya yazılacak önemli ayrıntılardan.

...

En büyük ters köşesi bence film boyunca gördüğümüz çocuklu anıların geçmişte yaşandığını sanmamızdı. Hatta ben bunu film bitince bile tam yerine oturtamadım, geçmiş, gelecek, küçük kız, adam filan derken karman çorman. Biz tüm o görüntülerin geçmişte yaşandığını zannederken meğer gelecekte yaşanıyormuş, tıpkı Lost'taki Flashforwad sahneleri gibi! Bunu anladığımda tüm taşlar olmasa da büyük çoğunluğu yerine oturdu. Ben küçük kızın geleceği görme yeteneği olduğunu, o çizdiği yaratıklı resimleri filan gelecekte olacak şeyleri çizdiğini zannederken meğer o da gelecekte geçiyormuş. Uzaylıya söylediği "bu kız da kim?" cümlesi aslında tüm bunların gelecekte geçtiğinin ilk ipucunu veriyor.

Dramatik kısmı ise öleceğini bilmesine rağmen çocuk yapması, ancak Interstellar'daki baba kız muhabbeti gibi o da bilim kurguyu bağlamayan bir dramatize, filmin esas konusuyla alakası olmayan ama genel izleyiciyi can damarından vurmak için eklenmiş yan metni.

Fakat anlamadığım da bazı şeyler var. Tamam uzaylılar bunlara zaman algısını değiştirme hediyesini vermek ve bugün sana yarın bana mantığıyla hareket edip 3000 yıl sonraki üstün insanlık tarafından yardım görmek için gelmişler, buraya kadar tamam.

Ancak uzaylıların o dilini öğrenerek geçmiş gelecek şimdiki zamana nasıl hakim olunabilir? Dili öğrenince sanki zihnine büyü işlemiş gibi zamana hakim oldu? Fizik kuralları bu duruma ne der bilmiyorum, fakat işin içinden çıkamadım. Yine de her öğrenilen dilin zihnin yapısını değiştirdiği fikrine tamamen katılıyorum, öyle çeviri olarak değil, resmen o yabancı dille düşünmeye başladığınız vakit zihniniz de başkalaşır. Düşünün ki evrenin bir ucundan gelme bir dil öğreniyorsunuz....

Dönelim en beyin yakan kısmına,

Kafam hala yerine oturmadı, zihnimde birleştirmek için zaman kısmını yazmaya çalışacağım. Uzaylılarla iletişime geçme sahneleri şimdiki zaman ise, küçük kızlı anılar gelecek zamandan. Aynı zamanda Çinli general ile ayaküstü muhabbet sahnesi de gelecek zamandan ancak küçük kızlı anıların olduğu zamandan önceki bir zamana ait o konuşma. Çinlinin telefon numarasını göstermesi sayesinde şimdiki zamandaki kadın "geleceği hatırlayarak" ve görerek Çinliye ulaşıyor. Peki ilk kez nasıl ulaştı? Ortada bir zaman paradoksu yok mu? Yani zaman geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek olarak ilerlediğine göre, gelecek zamandaki ayaküstü muhabbeti ancak daha önce telefonla ulaşması sayesinde mümkün oldu, ama gelecek daha yaşanmamışken bu nasıl oldu? Diyor ki zaman kavramı bizde farklı işliyor bilmem ne. İyi güzel de, "zaman bizim zihnimizde farklı işliyor" deyip detaya girmemeleri ve yoruma bırakmaları olmamış. Bir dili öğrenerek bambaşka bir zihin yapısına sahip olup zamana hükmetme olayını bile algım hâlâ sindirememişken... Düşündüm de gerçekten ilkel canlılarız hâlâ, bu tarz üstün bir medeniyet karşısında hiçbir şansımız yok. İstediğin kadar savun, ulan adamlar geçmişe geleceğe hükmediyor, görebiliyor ve hatta değiştirebiliyor?

Değiştirebiliyor demişken, eğer film boyunca gördüğümüz geleceğe dair küçük kızlı anılardan sonra, film sonunda "bebek yapalım mı?" diyerek bu küçük kızın gelişi haber veriliyordu. Peki kadın zaten daha doğmamış çocuğuyla ilgili birçok anıya, yaşantıya sahip, hatta öleceğini bile biliyor, daha vitamin halindeki çocuğunu gelecekte çoktan gömdü. Peki tüm bunları bilen bu kadın o an teklifi geri çevirseydi ve hiçbir zaman çocuk yapmamaya karar verseydi,,, o gördüğü yaşadığı gelecek anılarını nasıl görmüş olurdu, dahası hiç doğmamış ve hiçbir zaman doğmayacak bu küçük kızla ilgili anılara nasıl sahip olabilirdi?! İşte zamanla ilgili içinden çıkamadığım bir numaralı sorun bu ve bu film de tıpkı Interstellar gibi buna tatmin edici bir cevap getirememiş, sanırım? @MEnes
Aslında o noktada eğer bebek yapmayı reddederse paralel evrenler işin içine girmiş olmaz mıydı? Ortada birbirlerine tamamen paralel ancak belli farklılıkları olan 2 gerçeklik söz konusu olurdu, birinde bebek yapmaya karar veriyorlar ve doğal olarak o gelecek anıları yerini buluyor, ötekinde tüm o gelecek anılarına rağmen bebek yapmamayı tercih ediyor. O halde gördüğü o gelecek anılarını da paralel evrendeki versiyonun anılarını görmüş oluyor, tıpkı Lost gibi, Lost'ta da buna benzer bir mevzu olmuştu... Fakat sorun şu ki, paralel evrenler teorisi de zaman paradoksları gibi açıkları olan bir şey. Her şeyden önce nasıl 2 ve daha fazla gerçeklik olabilir? Nasıl benden bilmem kaç tane daha olabilir, annem babam aynı olup nasıl tüm evrenlerde aynı ismi vermiş olabilirler? Biraz fazla metafizikle alakalı sanırım, beynim yanmadan konuyu kapatalım.

  • Oscar Adaylıklarım

En İyi Film
En İyi Uyarlama Senaryo (Kesinlikle almalı)
En İyi Yönetmen
En İyi Kadın Oyuncu
En İyi Görsel Efekt
En İyi Makyaj

8.7/10
Kesinlikle sinemadan çıkınca benim de beynim yorulmuştu. Hele bi de o gün çok uykusuz ve yorgundum gözlerim kan ağlayarak çıktım filmden, sırf kendimi kasıp filmdeki detayları kaçırmamak için. Tabi bazı yerlerde detayları kaçırmışımdır kesin senin yorumu okuyunca bunu hissettim. :A Bu yüzden bugün yarın bu filmi tekrar izleyeceğim. Hem ağır hem bu kadar derin bir senaryo beklemiyordum ama aşırı keyif aldım tüm filmden.

Dediğin konuya gelince kesinlikle orda bir soru işareti var. Interstellar kara deliği yorumlarken de bu tarz bir soru işareti koymuştu dediğin gibi. Hani bu kadın gelecekte yaşanacak tüm olayları bilerek bu yolu seçti onda bir sıkıntımız yok. Film zaten en büyük ters köşesini orda yapıyor. İzlerken ben de geçmişte yaşanmış hatırladıkça duygulanıyor falan sanıyordum. Son sahnede o uykulu halimde bu yaşanacak olanların gelecekte olduğunu öğrendiğimde dumur olmuştum.

Eğer teklifi kabul etmeseydi ne olurdu sorusu gerçekten büyük bir muamma. Kabul etmeseydi 2 farklı gerçeklik olması paralel evren olması daha olası zaten. Bi tarafta kabul ettiği bildiği geleceğin yaşanması diğer tarafta kabul etmediği ve tamamen farklı bir geleceğin yaşanması... Çok değişik olaylar ya. :) Steins Gate izlemiştim bununla ilgili efsane animedir paralel evren olayları inanılmaz detaylı anlatılıyordu orda. :) Yani bu hikayenin senaryo yazılırken seyircinin yorumuna bırakılan bazı kısımlar var ama senaristin kafasındakiler neydi merak etmeden duramıyor insan. Bir kez daha izleyince biraz daha detayına ineceğim bu filmin. :)
 
Kesinlikle sinemadan çıkınca benim de beynim yorulmuştu. Hele bi de o gün çok uykusuz ve yorgundum gözlerim kan ağlayarak çıktım filmden, sırf kendimi kasıp filmdeki detayları kaçırmamak için. Tabi bazı yerlerde detayları kaçırmışımdır kesin senin yorumu okuyunca bunu hissettim. :A Bu yüzden bugün yarın bu filmi tekrar izleyeceğim. Hem ağır hem bu kadar derin bir senaryo beklemiyordum ama aşırı keyif aldım tüm filmden.

Dediğin konuya gelince kesinlikle orda bir soru işareti var. Interstellar kara deliği yorumlarken de bu tarz bir soru işareti koymuştu dediğin gibi. Hani bu kadın gelecekte yaşanacak tüm olayları bilerek bu yolu seçti onda bir sıkıntımız yok. Film zaten en büyük ters köşesini orda yapıyor. İzlerken ben de geçmişte yaşanmış hatırladıkça duygulanıyor falan sanıyordum. Son sahnede o uykulu halimde bu yaşanacak olanların gelecekte olduğunu öğrendiğimde dumur olmuştum.

Eğer teklifi kabul etmeseydi ne olurdu sorusu gerçekten büyük bir muamma. Kabul etmeseydi 2 farklı gerçeklik olması paralel evren olması daha olası zaten. Bi tarafta kabul ettiği bildiği geleceğin yaşanması diğer tarafta kabul etmediği ve tamamen farklı bir geleceğin yaşanması... Çok değişik olaylar ya. :) Steins Gate izlemiştim bununla ilgili efsane animedir paralel evren olayları inanılmaz detaylı anlatılıyordu orda. :) Yani bu hikayenin senaryo yazılırken seyircinin yorumuna bırakılan bazı kısımlar var ama senaristin kafasındakiler neydi merak etmeden duramıyor insan. Bir kez daha izleyince biraz daha detayına ineceğim bu filmin. :)

Öyleyse zaten uzun zamandır listemdeydi, yarın başlıyorum Steins Gate'e bu konuyu işlediklerine göre. :) Gerçi Gantz ve Ghost in The shell serisi duruyor daha ama neyse konu bu değil. Filmi bence yarın izleme çünkü görüntü kalitesi hiç güzel değil, en kötü 720p çıkınca izlemen daha iyi olur ben de o zamana saklıyorum. :)
 
Öyleyse zaten uzun zamandır listemdeydi, yarın başlıyorum Steins Gate'e bu konuyu işlediklerine göre. :) Gerçi Gantz ve Ghost in The shell serisi duruyor daha ama neyse konu bu değil. Filmi bence yarın izleme çünkü görüntü kalitesi hiç güzel değil, en kötü 720p çıkınca izlemen daha iyi olur ben de o zamana saklıyorum. :)
Steins Gate sanırım 24 bölümdü zaten 1 günde süpürmüştüm. Aşırı keyif almıştım süper karakterleri, müthiş bir hikayesi vardı. İzleyince anlarsın zaten baya efsanedir. :) Benim de izleyecek link olarak türkanimeden yer imlerine aldığım 3 4 anime duruyor da başlayamadım bir türlü. :A

Screenerı kötü yani o kadar. 720p ye düşmesi ne kadar sürer bilmiyorum ama bu görüntüde de olsa acayip izleyesim var ya. Bilmiyorum yarınki durumuma göre bakacağız artık. :) 720'de bir daha üstünden geçerim zaten yeter ki düşsün yify'ye. :)
 
Steins Gate sanırım 24 bölümdü zaten 1 günde süpürmüştüm. Aşırı keyif almıştım süper karakterleri, müthiş bir hikayesi vardı. İzleyince anlarsın zaten baya efsanedir. :) Benim de izleyecek link olarak türkanimeden yer imlerine aldığım 3 4 anime duruyor da başlayamadım bir türlü. :A

Screenerı kötü yani o kadar. 720p ye düşmesi ne kadar sürer bilmiyorum ama bu görüntüde de olsa acayip izleyesim var ya. Bilmiyorum yarınki durumuma göre bakacağız artık. :) 720'de bir daha üstünden geçerim zaten yeter ki düşsün yify'ye. :)

O düşene kadar Shingeki no Kyojin ı süpür, yıllar sonra bu baharda ikinci sezonu gelecek üstelik. :)
 
O düşene kadar Shingeki no Kyojin ı süpür, yıllar sonra bu baharda ikinci sezonu gelecek üstelik. :)
O da listede duruyor. Finaller var haftaya Şubat'ın ilk haftasından sonra özgürüm. Büyük ihtimal yaklaşık 1 ay tatilim olacak. O 1 ayda büyük işler başarma peşindeyim. :A Onu da 1 2 günde süpürürüm gibi, 30 bölüm bişeymiş zaten halledilir. :)
 
O da listede duruyor. Finaller var haftaya Şubat'ın ilk haftasından sonra özgürüm. Büyük ihtimal yaklaşık 1 ay tatilim olacak. O 1 ayda büyük işler başarma peşindeyim. :A Onu da 1 2 günde süpürürüm gibi, 30 bölüm bişeymiş zaten halledilir. :)

30 bölüm değil 2-3 bölüm. O derece yani. :)
 
Aslında bu gazla boş bi günümde finaller başlamadan mı bitirsem, bu kadar övgü fena hiddetlendirdi şuan beni. :A Neyse kısmet artık bakacağız durumlara, bir anda tüm sezon yorumumu görebilirsin yani hiç belli olmaz. :)

Bir orman sahnesi var... Baygınlık geçirmişim ambulans filan gelmiş kendime geldiğimde siren seslerini duydum ambulansın içinde son sürat gidiyorduk, yüzümde oksijen verdikleri astım maskesi vardı astımım malum. Meğer o orman sahnesinde nefessiz kalmışım, öyle bir heyecan ki nefessiz izlediğim için doğal olarak başım dönmüş ve baygınlık geçirmişim. :)

Temsilde mantık aranmaz, anla artık kaliteyi. :A dizilerin GOT u neyse animelerim SNK'u o. :)
 
Bir orman sahnesi var... Baygınlık geçirmişim ambulans filan gelmiş kendime geldiğimde siren seslerini duydum ambulansın içinde son sürat gidiyorduk, yüzümde oksijen verdikleri astım maskesi vardı astımım malum. Meğer o orman sahnesinde nefessiz kalmışım, öyle bir heyecan ki nefessiz izlediğim için doğal olarak başım dönmüş ve baygınlık geçirmişim. :)

Temsilde mantık aranmaz, anla artık kaliteyi. :A dizilerin GOT u neyse animelerim SNK'u o. :)
Vuuu diyorum bu hafta sonuna kalmadan ben bunu yerim. :A
 
güzel bir bilimkurgu , tanıdık bir konu ama farklı bir bakış açısı,... oyuncu olarak amy adams tek başına götürmüş işi, çekimler harika, müzik çok iyi.. herşeyden önemlisi filmde sonuna kadar merakımız katlanarak artıyor finale kadar ..
amy adams nocturnal animalsda vasattı burdaysa muhteşemdi, sempatikti, çok hoştu kısaca :) eğer oscarda ödül alacaksa bu filmle alsın isterim :)

8 puan
 
Öncelikle görüntü kalitesi kötüydü benim izlediğim sürümün. Ki tek sürüm de o sanırım şimdilik. O yüzden teknik detaylar için yorum yapamayacağım. Çok da anlarım ya. :D

Arrival, özünde bir fikri olan ama bu fikri tam olarak anlatamamış bir film. Fikrini beğendim ama içi doldurulamamış.
Dillerini anlamaya çalışmak, zaman algılarının dillerine yansımış olması iyi ama sonuç yok? Ayrıca neden geldiler, neden gittiler? İhtiyaçları neydi? Altta Tolstoyevski'den alıntı yaptığım şeyleri uzaylılar için de sormak gerekiyor. Madem geleceği biliyorsunuz, madem sizi anlayacak tek kişinin bizim kadın olduğunu biliyorsunuz neden sadece ona gelmediniz?

Bir dili gerçekten öğrendiğin zaman o dil gibi düşünürsün. Ama bir dili öğrenmek için kaç kelime yeter? Kaç kelime ile ya da kaç zaman sonra o dil gibi düşünürsün? Ayrıca bu "o dil gibi düşünme" dünya dilleri için. Yani zamanı bizim gibi algılayan diğer insanların dilleri için. Zaman algıları tamamen farklı başka bir canlıyla aynı dili konuşurken de bunu diyebilir miyiz? Ha bu bilimkurgudur zaten bunu sorgulatmayı amaçlar. Ama işin içine bilimi bu kadar sokarak bilimkurgu yapacaksanız da biraz daha gerçeklik gerekiyor benim için.

@Tolstoyevski "Değiştirebiliyor demişken, eğer film boyunca gördüğümüz geleceğe dair küçük kızlı anılardan sonra, film sonunda "bebek yapalım mı?" diyerek bu küçük kızın gelişi haber veriliyordu. Peki kadın zaten daha doğmamış çocuğuyla ilgili birçok anıya, yaşantıya sahip, hatta öleceğini bile biliyor, daha vitamin halindeki çocuğunu gelecekte çoktan gömdü. Peki tüm bunları bilen bu kadın o an teklifi geri çevirseydi ve hiçbir zaman çocuk yapmamaya karar verseydi,,, o gördüğü yaşadığı gelecek anılarını nasıl görmüş olurdu, dahası hiç doğmamış ve hiçbir zaman doğmayacak bu küçük kızla ilgili anılara nasıl sahip olabilirdi?! İşte zamanla ilgili içinden çıkamadığım bir numaralı sorun bu ve bu film de tıpkı Interstellar gibi buna tatmin edici bir cevap getirememiş, sanırım?" yorumuna harfi harfine katılıyorum.

Son olarak da böyle bir şey olsa, hangi ülkenin toprağına gelirlerse o ülke kendi kafasına göre savaş açabilecek mi? O zaman Kuzey Kore'ye gelirlerse vay halimize. :D
6/10

Edit: Tolstoyevski için yine. :D
Anne-kız sahnelerinin gelecekte olduğunu ilk anladığın yer ya da filmin ilk verdiği bilgi o değildi. Anne bir sahnede kızına "bilimsellik istiyorsan babanı ara" diyor. Zaten filmin başından beri bakışıyorlardı yani. :D
 
Öncelikle görüntü kalitesi kötüydü benim izlediğim sürümün. Ki tek sürüm de o sanırım şimdilik. O yüzden teknik detaylar için yorum yapamayacağım. Çok da anlarım ya. :D

Arrival, özünde bir fikri olan ama bu fikri tam olarak anlatamamış bir film. Fikrini beğendim ama içi doldurulamamış.
Dillerini anlamaya çalışmak, zaman algılarının dillerine yansımış olması iyi ama sonuç yok? Ayrıca neden geldiler, neden gittiler? İhtiyaçları neydi? Altta Tolstoyevski'den alıntı yaptığım şeyleri uzaylılar için de sormak gerekiyor. Madem geleceği biliyorsunuz, madem sizi anlayacak tek kişinin bizim kadın olduğunu biliyorsunuz neden sadece ona gelmediniz?

Bir dili gerçekten öğrendiğin zaman o dil gibi düşünürsün. Ama bir dili öğrenmek için kaç kelime yeter? Kaç kelime ile ya da kaç zaman sonra o dil gibi düşünürsün? Ayrıca bu "o dil gibi düşünme" dünya dilleri için. Yani zamanı bizim gibi algılayan diğer insanların dilleri için. Zaman algıları tamamen farklı başka bir canlıyla aynı dili konuşurken de bunu diyebilir miyiz? Ha bu bilimkurgudur zaten bunu sorgulatmayı amaçlar. Ama işin içine bilimi bu kadar sokarak bilimkurgu yapacaksanız da biraz daha gerçeklik gerekiyor benim için.

@Tolstoyevski "Değiştirebiliyor demişken, eğer film boyunca gördüğümüz geleceğe dair küçük kızlı anılardan sonra, film sonunda "bebek yapalım mı?" diyerek bu küçük kızın gelişi haber veriliyordu. Peki kadın zaten daha doğmamış çocuğuyla ilgili birçok anıya, yaşantıya sahip, hatta öleceğini bile biliyor, daha vitamin halindeki çocuğunu gelecekte çoktan gömdü. Peki tüm bunları bilen bu kadın o an teklifi geri çevirseydi ve hiçbir zaman çocuk yapmamaya karar verseydi,,, o gördüğü yaşadığı gelecek anılarını nasıl görmüş olurdu, dahası hiç doğmamış ve hiçbir zaman doğmayacak bu küçük kızla ilgili anılara nasıl sahip olabilirdi?! İşte zamanla ilgili içinden çıkamadığım bir numaralı sorun bu ve bu film de tıpkı Interstellar gibi buna tatmin edici bir cevap getirememiş, sanırım?" yorumuna harfi harfine katılıyorum.

Son olarak da böyle bir şey olsa, hangi ülkenin toprağına gelirlerse o ülke kendi kafasına göre savaş açabilecek mi? O zaman Kuzey Kore'ye gelirlerse vay halimize. :D
6/10

Edit: Tolstoyevski için yine. :D
Anne-kız sahnelerinin gelecekte olduğunu ilk anladığın yer ya da filmin ilk verdiği bilgi o değildi. Anne bir sahnede kızına "bilimsellik istiyorsan babanı ara" diyor. Zaten filmin başından beri bakışıyorlardı yani. :D

Geçmiş ve gelecek kavramının onlarda bizde olduğu gibi işlemediğinden bahsediyorlardı. 3000 yıl sonrası ama bize göre 3000 yıl sonrası. Ancak bence de cevapsız bırakılmış çok fazla soru var, acaba bunları bizim mi bulmamızı istemişler yoksa aceleye getirip gizemli izlenimi mi vermişler o bile havada kalmış.

Direkt kadına gelmeme sebepleri bence A noktasından C noktasına atlama yaparak zamanın ilerleyişini bozmamaları, çünkü kadının tek yeteneği tesadüfen o göreve getirilip o dili öğrenmesi. Eğer ki direkt kadına gelselerdi demek ki işler planladığı gibi gitmeyecekti. Yine de en azından paralel evrenlere değinmemiş olmaları da John Titor usulü eksik olmuş. :)
 
Geçmiş ve gelecek kavramının onlarda bizde olduğu gibi işlemediğinden bahsediyorlardı. 3000 yıl sonrası ama bize göre 3000 yıl sonrası. Ancak bence de cevapsız bırakılmış çok fazla soru var, acaba bunları bizim mi bulmamızı istemişler yoksa aceleye getirip gizemli izlenimi mi vermişler o bile havada kalmış.

Direkt kadına gelmeme sebepleri bence A noktasından C noktasına atlama yaparak zamanın ilerleyişini bozmamaları, çünkü kadının tek yeteneği tesadüfen o göreve getirilip o dili öğrenmesi. Eğer ki direkt kadına gelselerdi demek ki işler planladığı gibi gitmeyecekti. Yine de en azından paralel evrenlere değinmemiş olmaları da John Titor usulü eksik olmuş. :)
Sadece kadına geldiklerinde Çin'in onları vuracak olmasından daha kötü bir şey olmalı ki vazgeçsinler. :D İlginç ya kadın daha seçmediği, kızı bile olduğunu bilmediği şeyler görüyor kendi geleceğinden.

Ben şeyi anlamadım. Neden gittiler bir anda? Halbuki tam da Çin savaşmayacağını duyurmuştu.
 
Sadece kadına geldiklerinde Çin'in onları vuracak olmasından daha kötü bir şey olmalı ki vazgeçsinler. :D İlginç ya kadın daha seçmediği, kızı bile olduğunu bilmediği şeyler görüyor kendi geleceğinden.

Ben şeyi anlamadım. Neden gittiler bir anda? Halbuki tam da Çin savaşmayacağını duyurmuştu.

Gitmeleri sanırım 12 devletin sonunda birleşmesinden kaynaklanıyor, amaçları 12 bölge üzerinden tüm insanlığın ortak olarak hareket edebilmelerini ve getirdikleri bilgileri ilerletmelerini sağlamak, yani sadece kadına ya da tek bir devlete gitselerdi dünyanın geri kalanı birlikte hareket etmezdi, haliyle 3000 yıl sonrasında ulaşacakları o üstinsanlık mertebesi de gerçekleşmeden insanlık kendini yok edebilirdi? :D

Filmin en güzel yanı da Lost gibi teoriler üretebilmek, bu tür filmler kolay kolay gelmiyor. :) İzlemediysen şu filme bir göz at, zamanda yolculuk konulu filmlerin beyin yakma konusunda Tanrısıdır bu film. :)

 
Oğuz Atay, Tutunamayanlar adlı kitabında ''birinin yazdığını, ötekinin okuyacak kadar bile zekaya sahip olmaması çok üzücü'' demişti. Aynısı bu film için geçerli. Dünya'yı istila edenler silah diye dillerini öğretiyor. İletişim kurmak çok önemli, kurmamakta...

Başından sonuna kadar insanı merak içinde bırakan güzel bir film. Duygu yoğunluğu ve bilim kurgu güzel harmanlanmış. Bir Interstellar değil tabi ki. Keza kıyaslamak da yanlış olur kanaatindeyim.

Filmin görselliği ve özellikle müzikleri çok iyiydi. Amy Adams bir ay içinde iki filmle baş döndürdü resmen. Yine oldukça göz doldurucuydu. Belki de kariyerinin en dramatik oyunculuğunu sergilemiş, çok naif ve samimiydi.

İnsani hikaye çok güzel:

Çocuğunun kanser olup öleceğini bile bile, kadınsı bir hisle çekeceği tüm acılara rağmen onu dünyaya getirmesi.

Filmi izlerken bu müziği nerden biliyorum diyip durdum, Shutter Island'ın da soundtrack'iymiş. Çok etkileyici.


8.5/10
 
Oğuz Atay, Tutunamayanlar adlı kitabında ''birinin yazdığını, ötekinin okuyacak kadar bile zekaya sahip olmaması çok üzücü'' demişti. Aynısı bu film için geçerli. Dünya'yı istila edenler silah diye dillerini öğretiyor. İletişim kurmak çok önemli, kurmamakta...

Başından sonuna kadar insanı merak içinde bırakan güzel bir film. Duygu yoğunluğu ve bilim kurgu güzel harmanlanmış. Bir Interstellar değil tabi ki. Keza kıyaslamak da yanlış olur kanaatindeyim.

Filmin görselliği ve özellikle müzikleri çok iyiydi. Amy Adams bir ay içinde iki filmle baş döndürdü resmen. Yine oldukça göz doldurucuydu. Belki de kariyerinin en dramatik oyunculuğunu sergilemiş, çok naif ve samimiydi.

İnsani hikaye çok güzel:

Çocuğunun kanser olup öleceğini bile bile, kadınsı bir hisle çekeceği tüm acılara rağmen onu dünyaya getirmesi.

Filmi izlerken bu müziği nerden biliyorum diyip durdum, Shutter Island'ın da soundtrack'iymiş. Çok etkileyici.


8.5/10

amy adams bulutlu ortama girdiğinde ne muhteşem bişeye dönüştü öyle ya gözlerim kamaştı o sahnede :)