Hanedanlığın ayak sesleri!
Samed Aslan
19 Kasım 2015
New York bütün dünyanın başkenti, Londra kültürün, Paris romantizmin, Zürih gizli servetlerin, Şangay ise geleceğin başkenti. Anlaşılan o ki İstanbul da kötü adamların başkenti. Dünya üzerindeki bütün kötü adamların yolu bir şekilde buradan geçiyor. Karun da gelmiş. Adamın Kudüs’deki makam odası in gibi bir yer ama İstanbul'da halılar yetmiyor maşallah. Buraya gelende bir gösteriş merakı başlıyor. Görkemli memleketiz hamdolsun.
Sana çay söylerdim de telefonun yerini bulamadım...
İstanbuldaki toplantıyı erkene çekmeye gelmiş. Eyvah ki ne eyvah. Hikaye için değil de bizim için eyvah. Geçen sezon bu toplantının üzerine kurulmuştu ve toplantı için Andy Garcia’dan daha fiyakalı bir oyuncu bekliyorduk. Eğer sezon sonuna saklamayacaklarsa geçen sezon bir hayal kırıklığı üzerine kurulmuş olacak. Umarım bir şekilde sezon finaline bağlarlar.
Bir senedir İhtiyarlara söylenip duruyorum. Nihayet Polat da bana hak verdi. Tamam belki direkt bir hak verme değildi ama aynı düşünüyoruz. Ömrünü vatanına adayan adamını koruyabilmelisin. Senin gücün, adamlarını gözünü kırpmadan feda edip sonradan üzülmekten gelmemeli. Senin gücün, adamını her şekilde korumandan ve feda etmemenden gelmeli. Büyüklük böyle olur.
Tatlı kıslar eqlesin
Bence Gölge, Perver ile Polat’ı durduramayacağını biliyordu. Hatta bunu bilmeyen tek adam Perver. Yine de belki bilgileri alma ihtimaline karşılık oynanması gereken bir kumardı. Perver’deki pervasızlık ve rahatlık bende yok vallahi. Yine de Allah razı olsun sayesinde Polat’ı ağır çekim yürürken gördük. Neden bilmiyorum ama seviyorum bu sahnelerini yahu. Bir bölümde 10 kere yürüse şikayet edeceğimi sanmıyorum.
Perver Bey memuriyetin kendisini koruyabileceğini sanıyordu. Ağzının ortasına tokadı yiyince adamın dünyası değişti. Bir anda gerçeklere döndü. Vallahi polise kurtarıcı gibi bakıyordu. E adam haklı. “Beni şimdi kim bu adamın elinden alacak” derken polisler geldi. O sırada adama ne suç isnâd etsen sırf Polat’dan kurtulmak için “ben yaptım abi” der. Perver tam kasaba kurnazı tam…
Hocam kaça satarız bu Toryum'un kilosunu?
Toryum konusu ilk açıldığında biraz dudak bükmüştüm. Zira ziyadesiyle bu komplo teorilerine doydum. Kurtlar Vadisi Pusu bu hafta Anadolu Hoca'yla konuya nefis bir açıklık getirdi. Hem Toryum’un günümüzde kullanılmasının neden zor bir maden olduğunu gayet güzel açıkladılar hem de bundan sonrasının kurgu olduğunun altını çizdiler. Komplo teorisine karnım tok ama kurguya daima açım ve iştahla beklerim.
Hoca ve Süha Baba'nın birlikte mekana girmesi tesadüf mü yoksa beraber mi geldiler merak ettim doğrusu. Sohbet güzel ve aydınlatıcıydı. Ayla Algan küresel enerji ekonomisini öyle güzel özetledi ki eminim herkes aydınlanmıştır. Artık daha da açık anlatılamaz. Aslında onun anlattığı ekonomik sistem her ürün için izlenen bir yol. Dünya bu yolun üstünde ilerliyor.
Hocam Candy Crush diye bir şeye sardım illet bu illet!
Mesela cep telefonlarında kameralar neden sadece birer ikişer mb kalite artışları yapıyor? Bir anda x’den 5x’e çekemezler mi? Çekerler ama o zaman sadece bir defalık kazanırlar. Fakat 2x, 3x, 4x, serilerini çıkartırlarsa kârı siz düşünün. Petrol konusu da böyle. İhtiyacımız yok diye bırakalım da yerin altında mı yatsın? Son damlasına kadar satmak lazım. Sanmayın ki yarın Polatlar toryumu işleyebildiğinde direkt 5x’i satacaklar. Onlar da kademelendirecekler. Çünkü ekonomik akıl bunu gerektirir.
Sohbette Süha Baba'nın oynadığı rolü ne yazık ki beğenmedim. Süha Baba büyük bir iddiayla diziye girmişti. Tamam, iddiası bana pek gerçekçi gelmemişti ama bu bir şeyi değiştirmez. Sonra dizi o yönde gitmemeye karar verdi ama Süha Baba yine de hanedanlık iddiası için oraya gerekli bir figür haline geldi. Bugün gördük ki artık o işleri de kovalamayacak bir karaktere dönüşmüş.
Elimize silah verdiler de sıkmadık mı efendim!!
Dernek falan uğraşıp duruyor. Polat’a ufuk açacak adamken şimdi onun hayır ve moral işlerini yapan bir elemana dönüşmüş durumda. Süha Baba bir türlü konumunu bulamıyor. Yine de Vadi Aklı'na göre iyi şeyler yapmıyor mu? Tabii ki yapıyor. Bu hafta da mesela gaza gelerek eylemlere katılan gençler meselesine değindi. Gönderme sanırım Gezi Parkı’nın ilk üç gününeydi.
Kıza kimse yardım etmeyince en sonunda Allah yardım etti zira Yusuf’un duruma ayması gibi bir ihtimal pek yoktu. Silahla fazla oynamayın arkadaşlar patlıyor işte. Vadi’de başka bir karakter adama yardım etseydi yadırgardım ama Azra tam da kendisinden beklenileni yaptı. Nihayet karşı tarafa bir haber uçtu.
Abi çocukken de biz böyle sıkıcı mıydık?
Son zamanlarda Mete’nin nasıl hayatta kaldığına çok kafa yorar olduk ama artık yormayacağım. Zira Mete’yi Allah koruyor. Yusuf’un yanına adam yerleştirse dahi Azra haberini daha önce alamazdı. Resmen armut pişti ağzına düştü. Bu saatten sonra Yusuf olayı ne kadar çabuk çözerse çözsün iş işten şimdilik geçmiş olacak.
Gölge’nin Polat’ı meşgul etme planı çok mantıklıydı. Böylece Gölge’yi biraz daha tanımış olduk. Polat o kadar canını yaktı ama Gölge hala onunla ilgilenmiyor. Kin gütmek yerine amacına odaklanmış durumda. Gölge’nin nasıl bu denli yükseldiğini artık daha iyi anlıyorum. Tamamen iş olarak bakmış olaya. Belli ki hemen hiçbir direnişi kişisel algılamamış.
Ben de mi tepeleri sarıya boyatsam acaba..
Türkiye’ye yayılmış kitlesel eylemler istiyorlar ama Ariel’in de dediği gibi bu o kadar kolay değil. Ariel aşamaları öyle güzel anlattı ki insanın sırtına yavaşça vurup “kolay gelsin be birader, senin de işin zor” diyesi geliyor. Aşamalar hikayesi güzeldi ama komplo teorileriyle ilgili bahsettiği entelijansiya çok çok tehlikeli bir söylem.
Son yıllarda komplo teorilerinin çok büyük ilgi gördüğü bir gerçek. Bununla beraber ipe sapa gelmez bir sürü yeni teori de türüyor ve eskisinin müşterisi olanlar bunları hap gibi yutuyorlar. Mesela televizyona biri çıkıp diyor ki korku filmleri özellikle ekonomik kriz dönemlerinde çoğalır çünkü halkı daha da depresif duruma sokmak, baskı kurmak isterler. Herkes bu adamlara "neden böyle bir şey istesinler" sorusunu dahi sormadan söyleneni kabul ediyor.
Evet doğrudur. Kriz dönemlerinde korku filmlerinde artış olur çünkü korku filmlerinin müdavimleri vardır ve çok kâr sağlamasa da hemen hemen hiç zarar ettirmez. O müdavimler gerekirse boğazından keser yine o filme gider. Yapımcılar da riske girip zarar etmektense az ama öz kazanmayı tercih eder.
İnanın daha fazla komplo teorisine ihtiyacımız yok. Çünkü her şeyi, herkesi tehdit olarak görmeye başladık. İhtiyacımız olan şey sadece rasyonel akıl ve biraz sorgulamak. Üstelik komplo teorileri kurma konusunda da olaya bakışımız son derece demode. Dünyanın bu işi nasıl yaptığını merak edenlere Secret State: Yeni Komlo Teorisi Düzeni yazımı okumalarını öneririm. Zaten daha önce de yer yer önermiştim.
İstanbul'a gidiyom ben bir şey istiyon mu?
Gölge’nin kendisine yapılan direnişleri kişisel algılamadığını söylemiştik. Eskiden Tilki de algılamıyordu ama artık intikam ateşiyle yanıyor. Safiye ölür diye düşünmüştüm ama yapım kıyamamış. Tilki bulamadığına göre Polat onları gerçekten iyi saklamış. O da gitti Rusya operasyonunda kardeşine ihanet eden adamın tepesine bindi. Sıktığını görmedik daha ama ben o adamı Vadi’ye çok yakıştırıyorum. Umarım bir şekilde Tilki’nin elinden kurtulur da daha aktif rol oynar. Şimdi hedef İstanbul. Sen de gel Tilki. Zaten bir sen eksiktin, bir de Andy Garcia…
Polat’ın devletin önüne sürekli bir engel çıkacağını görüp kendi başına bu işi finanse etmeye kalkması dizi için muhteşem bir adım oldu. Tamam, hâlâ Polat’ın devlete nüfuz etmede bu kadar problem yaşaması mantığımızı biraz zedeliyor. Polat devlet nezdinde kapıdan girişte silahı alınmayacak adamdan çok daha ötesi olmalı. Yine de hikayenin Polat’ın finansman sağlayacağı rotaya girmesi geçmiş bölümler açısından da gelecek bölümler açısından da çok daha isabetli oldu.
Unutma Perver her zaman daha fazlası vardır.
Geçen sene Polat bize “artık bir hanedanlık kuracağım” dedi. Fakat sonra bu konuda tek bir adım dahi atmadı. Ta ki bu bölüme kadar… Hanedan olmak için her şeyden önce inanılmaz bir gelir akışın olması gerekiyor. Bak Tilki’ye parayı dağıtmıyor, adeta saçıyor. Geleceğin petrol ve daha fazlasını ifade eden ürününü bulmak ve ona sahip olmak bu konudaki en büyük problemi kökünden çözecek bir adımdır. Polat nihayet Hanedanlık konusunda somut bir adım atmış oldu. Menemenle kurulan hanedanlık yumurtalı tarhana çorbasıyla ilk problemini çözdü. Menü de daha neler olacağını bilmiyoruz ama bunların Hanedanlığın ayak sesleri olduğunu artık biliyoruz.
Yumurtalı tarhana çorbası geldiğinde Polat’ın hareketlerinden sadece şaşkınlık değil, Nazife Anne'ye özlem de sezdim. Nazife Anne'den sonra belki de ilk defa böyle sıcak bir ilgi gördü. Yaş kaç olursa olsun hepimizin ilgiye ihtiyacı var. Bir Nazife Anne flashback’i bekledim ama gelmedi. Olsun… Ayla Algan’ın sıcaklığı yetti bize. Polat’ın alnından öpmesine sadece ben bayılmış olamam değil mi? Şaşırma Polat, sen o öpücüğü çoktan hak etmiştin de, öpen yoktu.
Oğlum okumican mı sen? Alayım mı seni okuldan?..
Ayrıca maşallah hocama gençler için The Walking Dead zombileri benzetmesini de 90’a taktı. Her birşeyden haberi var. Vallahi bayıldım. Sık sık bu göndermeleri istiyoruz! Acaba Polat hangi yabancı dizileri izliyor?? Tamam tamam Anadolu hocamla da idare ederiz ne yapalım…
Altay Hoca mevcut çalışmaları duyurmak istedi ki bence de yapılabilecek en mantıklı hareketti. Eğer tam olarak saklayamıyorsan tüm dünyanın gözleri önüne sermelisin. Fakat Gölge gibilerle de uğraşman gerek. Adam gene ne yaptı ne etti Altay hocama ulaştı. Ariel’in aldığı riski görünce şok oldum. Hadi Gölge’yi anladım. Onun deli bir yanı var ama Ariel sen hocanın ofisine sen nasıl gidersin? Ariel’den bunu ummazdım. Çekirge bu defa sıçradı ama bu şekilde risk almaya devam ederse çok sıçramaz.
Acaba ters yöne oturunca Hoca'nın midesi mi bulandı?
Fragman’dan hocanın ihanet etmeyeceğini görmüştük ama yine de sahne hiç etkisini yitirmeden o duyguyu vermeyi başardı. Vatan için canını feda etmek inanılmaz büyük bir fedakarlıktır ama evladının canını feda etmek? İşte bu bambaşka bir şey. Helal olsun hocam sana yahu. Meğer sende 28 okka yürek varmış. Meğer sen çocukken yürek kazanına düşmüşsün de biz bilmiyormuşuz. Artık ne kadar berbat kahve yaparsan yap hatırı hep kırk yıldan başlayacak.
Altay Hoca o sözleri söyledikten sonra Polat’ın ne yapıp edip çocuğunu kurtaracağını biliyordum ama çoktan işe koyulduğunu bilmiyordum. Vallahi bu adamı seviyoruz yahu. Öyle bir anda karşımıza çıktı ki sevmiyor olsak da o saatten sonra sevmemek imkansızdı. Polat belli ki Pusat’ı yanında istiyor artık. Yoksa başka birilerini yollardı.
Toplantıya dış basından da yoğun ilgi vardı.
Ariel’in çocuk çözümü egkstra bir başarısızlık oldu ama Gölge yine bölüm boyunca bir planım var dedikten sonra finalde noktayı koydu. X-Ray’lerden geçebilen patlayıcı yeleği salona sokma şekli gerçekten takdire şayandı. Son derece basit ve etkili bir plan yapmış. Yazının başlarında dediğim gibi Perver de kasaba kurnazlığından başka bir şeyi olmadığını kanıtladı. Tarihe tanıklık etmek, Gölge’yle arkadaş gibi olmak… Bunlar hep konumunu bilmemekten kaynaklanıyor. Sen gerçek değerini bilmezsen insanların sana gösterdikleri değere daima inanırsın.
Eğer egkstra bir aktör oyuna katılmasaydı Gölge’nin egkstra güzel planı saat gibi işlerdi. Asya’nın neden duruma müdahale ettiğini anlayabilmiş değilim. O kadar Suriyelinin kıyımına umursamadan bakan Asya Hanım birden bire canlı bomba haberi vermeye geliyor. Sanırım RaniniTv’deki bu yazılara yorum yapanlar yine yanılmadı. Bunun tek bir mantıklı açıklaması var. O da Asya hala İhtiyarlara çalışıyor.
Sanırım gelecek bölümden bir kare.
Artık o bomba patlayacak mı, patlamayacak mı o kadar da önemli değil. Patlasa da patlamasa da Polat’ın elinden çekeceği var. Mutlaka neden yardıma geldiğini sorgulayacaktır. Ayrıca yine patlamazsa Gölge için ipuçlarını birbirine bağlamak çok uzun sürmeyecektir. İşin özü salondaki bombayı bilmem ama Asya’nın kucağında bir bomba tüm yıkıcılığıyla patlayacak.
Kurtlar Vadisi Pusu 272. Bölüm de böylece tabiri caizse çok pis bir yerde bitti. Bir süredir Vadi gerçekten sağlam gidiyordu ve bu bölümle durumu taçlandırdılar diyebilirim. Tamam, aksiyon açısından çok kuvvetli bir bölüm değildi ama geri kala n olaylar, belirlenen stratejiler ve hamleler sofradan nefis bir yemek yiyerek doymuş bir halde kalkmamı sağladı. Emeği geçen herkesin emeğine sağlık.
Haftaya görüşürüz.