Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Evet. İlk girdiklerinde de bir kadın sus işareti yapıyordu. Onunda anlamı şu imiş. Benim düşünceme de uyuyor bu:
göl sahnesinde, adam üç çocuğunun cesediyle otururken karısının gelip hadi gel onları kurutalım dediğinde verdiği cevap çok iyiydi: beni şimdiye kadar biraz sevdiysen lütfen sus, daha fazla konuşma. o acının, o şokun üzerine verilebilecek en iyi cevaptı.
hastaneye ilk geldiğinde yaşlı kadının "sus" işareti yapmasına uyandınız mı bilmiyorum. herkesin, tüm hastaların bile önceden uyarılmış, öğretilmiş olduğunu ispatlıyordu.
Evet çok mantıklı.Ama benim anlamadığım,Fener'de hiçbir şeyin olmaması.Çünkü onun üstüne bir sürü teori yapıldı.Ama hicbisey çıkmadı.Acaba öyle bir olay yok mu ? Varsa da gizli girişi felan mı var ? Buda adamın deliliğiyle örtüşüyor.Kendi kafasından uydurduğu bir teori olabilir.
Evet çok mantıklı.Ama benim anlamadığım,Fener'de hiçbir şeyin olmaması.Çünkü onun üstüne bir sürü teori yapıldı.Ama hicbisey çıkmadı.Acaba öyle bir olay yok mu ? Varsa da gizli girişi felan mı var ? Buda adamın deliliğiyle örtüşüyor.Kendi kafasından uydurduğu bir teori olabilir.
Ama en sonunda adam fenere götürülüyor diye hatırlıyorum? Bence gerçek bir teori.
Ama bir de adadan kaçtığı düşünülen kadını mağarada görüyor sonra da hemşire olarak görüyor. Bu da o kadınında işin içinde olduğunu gösterebilir. Ya da adamımız kafasından böyle bir hikye uydurduğun da gösterebilir.
Bence çok iyi bir filmdi. Scorsese'nin 2 filmini izledim 2'sine de hayran kaldım.
Ama en sonunda adam fenere götürülüyor diye hatırlıyorum? Bence gerçek bir teori.
Ama bir de adadan kaçtığı düşünülen kadını mağarada görüyor sonra da hemşire olarak görüyor. Bu da o kadınında işin içinde olduğunu gösterebilir. Ya da adamımız kafasından böyle bir hikye uydurduğun da gösterebilir.
Bence çok iyi bir filmdi. Scorsese'nin 2 filmini izledim 2'sine de hayran kaldım.
İzlediğim en iyi komedi filmlerinden biriydi. Konusu basit gibi görünsede birçok yerde sesli güldürdü 2 arkadaş 1 erkeğe 3 kız düşen bir gemi seyahatine katılcaklar ama bir takım terslikler sonucu Gayların olduğu gemiye biniyorlar ve olaylar başlıyor. Bence güzel bi komediydi hiç sıkılmadan izledim. Komedi filmi arayanlara tavsiye ederim.
Dün bitirdiğim diğer film de bu idi. Yılın ilk yarısının merakla beklediğim filmlerindendi her ne kadar IMDb puanıyla çok iyi bir giriş yapamasa da...
Film aslında basit bir konu üzerine kuruluydu ama bu konuyu o kadar görkemli bir şekilde işlemişler ki gerçekten önemli bir şeyler oluyormuş havasına kapılıyor insan.
Özellikle her şeyin gizemli olduğu ilk 1 saat bence çok sıkıcıydı. O bölüm haddinden çok uzun tutulmuştu. Yönetmen illa o kadar uzun istiyorsa director's cut sürümü altında yayınlasaymış. En azından 20 dakika daha kısa olsaydı daha iyi bir film olabilirdi bence. Bu arada filmin süresi 2 saat 22 dakika gözüküyor ama son 12 dakikası credits kısmından oluşuyor. Yani 2 sa 10 dk filmin izlenen kısmı.
DiCaprio yine çok iyi bir performans göstermiş. Fakat Oscar vb törenlerde ödüle oynayacak kadar büyük bir rol değildi. Zaten öyle bir beklenti de yok bu filmden.
Carey Mulligan'ı severim yine başarılı bir performans ortaya koymuş. Tobey Maguire'yi de ilk kez izlememe karşın başarılı buldum.
Filmi pek çok yönüyle Anna Karenina'ya benzettim. İkisi de benzer konulu romanlardan uyarlama olduğundan olsa gerek. (Çok aşırı bir benzerlik değil tabii bu.)
En sonunda Daisy'nin yaptığını hiç beklemezdim, çok sinir oldum Daisy'e.
Film Oscar mevsiminde girmedi vizyona dolayısıyla Oscarlarda kendisinden pek beklenti yok ama yine de yorumlayacak olursam oyunculuk bazında adaylık alması çok büyük sürpriz olur. Film, yönetmenlik, senaryo gibi diğer büyük kategorilerde de keza öyle.
Kostüm & saç gibi kategorilerde adaylık ihtimali olabilir. Tabii diğer bir güçlü olduğu dal müzik ve en iyi şarkı. En iyi şarkı kategorisinde bu seneki favorim Lana Del Rey'in "Young and Beautiful"u. Umarım ödülü o kazanır. Fakat dediğim gibi film Oscar mevsimi dışında vizyona girdiği için tamamen görmezden gelinme ihtimali de oldukça yüksek.
Neyse özet olarak ortalamanın üstü bir filmdi izlediğime pişman olmadım kesinlikle ama yani öyle bir 5-10 sene sonra hatırlanacak bir film de değil bana kalırsa. Şu an 7.4 olan IMDb puanı biraz daha düşer ve 6.9-7.1 arası bir yerde sabitlenir diye tahmin ediyorum.
Gazetelerde gördüğümüz ilginç haberlerden biri üzerine kurulmuş gerçek hikayeyi anlatan bir film...
Filmde izlediğim üç farklı diziden başarılı bulduğum üç oyuncuun olması beni çabuk bağladı olaylara. Fakat yönetmenin oldukça farklı bir tarzı vardı. Film boyunca bu tarzı hangi filme benzetiyorum diye düşündüm durdum. İzledikten sonra filmin yönetmeni olan Coen'in diğer filmlerinden birinin "No Country For Old Men" olduğunu öğrendim. Sanırım ona benzettim işleyiş tarzını. Fakat biraz Kubrick tarzını da andırdı gibi bazı kısımları...
Filmin konusu iyiydi, olaylar akıcıydı, oyunculuklar harikaydı ama bu tarzı çok fazla sevmedğimden ötürü "iyi" demekle yetineceğim.
Oyunculuklara ayrı parantez açmak gerekirse o yıl oscarı alan Frances McDormand oldukça iyi bir performans sergilemiş. Haketmiş mi bunun kararını verebilmek için diğer adayları da izlemem gerekir ama filmi izlerken "oscar alır" dedirten çok çok aşırı bir performans yoktu.
Yine o yıl oscar adaylığı kazanan William H. Macy bunu haketmiş, zaten çok sevdiğim bir oyuncu ki burada da çok başarılıydı. Prison Break'ten Abruzzi olarak tanıdığım Peter Stormare de çok başarılıydı. İzlediğim en psikopat karakterlerden birini canlandırmış. Steve Buscemi de yine çok iyiydi.
Neyse uzun lafın kısası iyi filmdi ama akıcı konuya rağmen biraz durgun bir tarzı olduğu için puanım:
İzlediğim ilk Estonya yapımı filmdi ve beğendim diyebilirim. Sınıfta bir grup öğrenci tarafından ezilen ve onu korumaya çalışan bi öğrencinin dramı anlatılmış. Konuyu işleyişleri çok iyiydi hiç sıkılmadan izledim. Oyuncu seçimleride iyiydi. Genel olarak iyiydi Gençlik/Dram filmi izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
İzlediğim ilk Estonya yapımı filmdi ve beğendim diyebilirim. Sınıfta bir grup öğrenci tarafından ezilen ve onu korumaya çalışan bi öğrencinin dramı anlatılmış. Konuyu işleyişleri çok iyiydi hiç sıkılmadan izledim. Oyuncu seçimleride iyiydi. Genel olarak iyiydi, Gençlik/Dram filmi izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
İzlerken hayran kaldığım ve bir o kadarda korktuğum bir film oldu. Gerçekten süper bir filmdi.Korku türünün bence en iyi 2-3 örneğinden biri.
Filmin kurgusu zamanına göre iyiydi.Oyunculuklar çok iyiydi.Özellikle Jack Nicholson'a hayran kaldım.Müthiş bir oyunculuk sergilemiş.Rolünün hakkını fazlasıyla vermiş.
Filmi izlerken yaptığım bir hata gece izlemeye başlamamdı.Bu bence çok büyük bir hataydı. Bence siz siz olun bu filmi gündüz izleyin.Yoksa filmin etkisinden çıkamıyorsunuz.Hele ki evde tek başınaysanız hiç izlemeyin derim ben.
Korku türünü seven herkese öneririm.Gerçekten izlenilmesi gereken bir film.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
İlk girdiklerinde de bir kadın sus işareti yapıyordu. Onunda anlamı şu imiş. Benim düşünceme de uyuyor bu:
